18 Nisan 2008 Cuma

Herkül'le 20 yıl

Halterin yaşayan efsanesi Naim Süleymanoğlu, Bulgar zulmünden Türkiye'ye kaçışının 20. yıldönümünde 'manevi babası' 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın anıt mezarını ziyaret etti, bu tarihi günde duygularını Milliyet'le paylaştı.
ÖZEL RÖPORTAJ - MURAT AĞCA

Dünya onu 'cep herkülü' olarak tanıdı...Yüzlerce kiloluk ağırlıkları tüy gibi kaldıran bu 'küçük dev', kendisini Bulgarlaştırmak isteyenlerin yüklediği 'sahte isimlerin' ağırlığını daha fazla taşıyamamış, kurtuluşu öz vatanı Türkiye'ye iltica etmekte bulmuştu.


Aradan tam 20 yıl geçti; 50 dünya rekoruyla taçlanan üç olimpiyat ve sekiz Dünya şampiyonluğuyla dolu koskoca 20 yıl...Kendi kilosunun üç katından fazlasını kaldıran, tarihin gördüğü en büyük halterci Naim Süleymanoğlu, Türkiye'ye gelişinin 20. yıldönümünde 'manevi babası' Turgut Özal'ın anıt mezarını ziyaret ederken yanında Milliyet vardı. Naim, kaçışından bugüne yaşadıklarını anlattı...20 yıl önce kaçışın dünya çapında olay oldu.


- O günden, bu güne ne değişti?

- Ben geldiğimde Türkiye sporda başarıya aç, 20 yıldır olimpiyatta altın madalya bekleyen bir ülkeydi. Üzerime ağır bir yük binmişti. Türk sporunun o dönemde öncüsü ve lokomotifi olduğuma inanıyorum. Bunda şüphesiz merhum Özal'ın da büyük katkısı oldu. İlk kez ödül yönetmeliğini çıkarttı, başarılı sporcuları korumaya aldı.


Kaçış öykünün bilinmeyen yönlerini bizimle paylaşır mısın?

Aslında 1985'te Stockholm'deki turnuvada kaçmayı planlamıştım ama Türkiye'de gazeteler 'Naim kaçacak' diye yazınca olmadı. Aradan 1.5 yıl geçti. Bu sırada Bulgarlar'ın güvenini kazandım. Fakat ben kaçmayı kafaya koymuştum ve Melbourne'deki Dünya Şampiyonası'nda Türkler'in yardımıyla başardım.


Yakalanmaktan korkmadın mı?

Kormaz mıyım, o zaman Jivkov rejimi var. Ailemi geride bırakıyorum. Şüphelenmesinler diye yanıma para bile almamıştım. Yakalansaydım hapis yatabilirdim, spor hayatım biterdi. Fakat herşeyi göze alıp, 'Ölmek var, dönmek yok' dedim. 7 Aralık gecesi takımı terk ettim, 11 Aralık'ta Türkiye'ye geldim. Özal beni Londra'dan özel jetle aldırmıştı.


Bu süreçte Türkiye'ye varamayacağın şüphesine kapıldığın oldu mu?

Melbourne'de bir evde saklandım. Bulgar ajanlar bizim konsolosluğu ablukaya almış. O zaman ajanlarda şemsiye şeklinde tüfekler var. Konsoloslukta bana sahte pasaport düzenlediler. Adım Nuri'ydi ama soyadımı hatırlamıyorum. Yanımda bir görevliyle uçağa bindik, Londra'ya gideceğiz. Uçak, yakıt ikmali için indi, beni çıkarmadılar dışarı. O sırada uçağa polisler girdi, beni arıyorlar. Polis bir pasaportuma, bir yüzüme baktı. O anda çok heyecanlandım, yakalanacağım diye. Anladı ama bana dokunamadı.

Hiç yorum yok: