İstanbul Çekmeköy Ömer Halisdemir İmam Hatip Lisesi 27.02.2019 günü Belene gazisi saygıdeğer Mehmet Turker büyüğümüzü misafir etti. "Zulmün Coğrafyası" seri konferansları çerçevesinde Bulgar Zulmü konulu bir konuşma yaptı. Bizde acizane kendilerine eşlik ederek kısa bir takdimde bulunduk. Basri Zilabid Çalışkan |
Osmanlı torunu Evlad-ı Fatihanlar... Geçmişi bilerek onu unutmadan, geleceğe kanat açanlar... Biz bize benzeriz ve özgün olma iddiasındayız. Kuruluş: Sofya 26 Mart 2008, Halen yayın: İstanbul
MEHMET TÜRKER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MEHMET TÜRKER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Mart 2019 Cuma
ÇEKMEKÖY ÖĞRENCİLERİNE BULGAR ZULMÜ ANLATILDI
21 Kasım 2017 Salı
Naim’in ardından…, Yazan: Mehmet Türker
O, milli kahramanımızdır
Koşukavaklı İsmail Efendi’nin (Tulumov) oğlu Enver, spor akademisinden mezun olduktan sonra Kırcaali’de halter antrenörü olarak çalıştığı yıllarda köyleri gezip, okullarda genç halterciler keşfi yapmaktayken rastladı Mestanlı “P. Beron” oklundaki Naim’e. Ahatlı’nın, kuş uçmaz, kervan geçmez, 8-10 hanelik Dercolla (Razdelna) mahallesinde doğmuş olan Naim’in otobüs şoförü babası Süleyman (Bomba) oğlu Naim 7 yaşındayken kasabaya gelmişlerdi. Naim on yaşında halterle tanıştı. On beş yaşında Brezilya’da gençler dünya şampiyonasında iki altın madalya alarak 52 kiloda dünya şampiyonu oldu. Bu ilk önemli başarısını elde ettiğinde Kırcaali ilinde de yılın sporcusu seçilmişti. Cenab-ı Allah’ın yürü ya kulum dediği Naim Süleymanov, 18 yaşında halter sporunun zirvesindeydi. Onun bu başarısını gören yöre halkının ağızında “Anasını doğum sancıları tuttuğunda traktörle Ahatlı (Ptiçar) tren durağına ulaştırıp trenle hastaneye yetiştirmek üzereyken doğum, köy mezarlığında gerçekleşir. Onu erenlerin yattığı mezarlıkta doğurmasından dolayı, bu çocuk er gücüne sahip” söylentileri yayılmıştı.
İntikamı misli ile oldu
Nitekim 1984 yılının son ayı, son günlerinde Mestanlı Türkleri’nin adlarını zorla değiştirmeye başladıklarında yöre halkının üzerine çullan kara bulutlar, başarılar dünyasında uçmakta olan Naim’in de kanadını, onurunu, şerefini kırmıştı. Kırıldığını, ezildiğini, mahvolduğunu pek belli etmeden yine Bulgar bayrağı altında çalışmaya ve yarışmalara katılmaya devam ediyordu. 1985-86 yıllarında rekor üstüne rekor kırmasına, biz Bulgaristan Türkleri sevinemiyorduk, meğer onun da sevinmediğini daha sonra anladık. Hatta onu milli takımda yer almasından dolayı kınayanlar da çoktu. Her yiğidin içinde bir aslanın yattığını ancak ertesi yıl T.C. Avustralya Büyükelçiliği’ne sığındığında anlayabildik. Belene Ölüm Kampı’nda olduğu gibi Bobovdol Kampı’nda da gizlice radyodan batı radyo yayınlarını dinliyorduk. O gün öğle saatlerinde Naim’in iltica ettiği haberini aldık. Akşam Bulgar televizyonundan 8 haberlerini izlemek için kulübe toplandık. Bizden dışarıda tek kişinin olmadığını gören gardiyan da tuhaf bir olay olduğunu anlamış olacak ki, o da kulübe girdi. Haberlerin akışı esnasında beklediğimiz haber anons edilince, öyle güçlü bir alkış koptu ki kulüpte, hepimiz bayram etmeye başladık. Bizim için kurtuluşun bir ışığı yanmıştı. Naim’in bu davranışını Bulgar edebiyat eleştirmeni ve siyasetçi Aleksandır Yordanov vefatı üzerine kaleme aldığı “Elveda Naim” yazısında
“Türklerin adlarını değiştiren caniler, o günlerde Naim’in canını dişine takarak, sabır gösterdiğinin farkında değillerdi. O fırsat eline geçtiği an (Avustralya’da) kendisine ve biz Bulgarlara dünyada insanın onurunun ve gururunun madalya ve spor başarılarından daha önemli olduğunu ispat etti. İşte o zaman ismini geri alarak, hayatında en önemli başarısını gösterdi” ifadelerini kullandı.
Onu Türkiye’de Başbakan Özal karşıladı
Başbakan Yıldırım uğurladı
Naim iltica etmeden önce Bulgaristan’dan çok kişi ölümü göze alarak ailece sınırdan kaçtı. Milletvekili, kültür ve sanat adamları da başka ülkelere çıkarak sığınma hakkı istediler. Anavatan Türkiye’ye ulaştıklarında Bulgar zulmünü anlattılar. Fakat Naim’in Bulgaristan’dan kaçışıyla Jivkov rejimine en büyük darbe inmişti, Bulgaristan Türkleri’nin kaderi değişecekti. Dönemin Başbakanı Turgut Özal da bakanlar kurulu toplantısında “Komünist ülkelerde sporculara çok önem verilir. Onlar için tüm imkânlar yaratıldığı halde bu çocuk bize sığınmak istiyorsa, orada ciddi baskılar olmalı.” şeklinde görüşlerini açıklamıştı. Türkiye’ye sığındıktan sonra gittiği ülkelerde Bulgaristan Türkleri’nin çektiği çileleri dile getirerek Jivkov rejimini de dize getirmiş, dünyanın gözünde milli kahraman olmuştu.
İstanbul Fatih Camisi’nde on binlerin katıldığı cenaze töreninde Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere çok sayıda bakan, eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu da hazır bulundular. Fakat o gün orada sürpriz iki isim vardı: biri Naim’i keşfeden, onu Naim Süleymanoğlu yapan hocası, Naim’in de kendisine “şefe” diye hitap ettiği Enver Türkileri ve Naim’le aynı kategoride yarışan rakibi Yunan halterci Leonidis. Leonidis, duygularını şu sözlerle paylaşıyordu:
“Naim, ağırlık kaldırma kariyerime başladığımda benim için efsaneydi. Onunla karşılaştığım ve ona yakın olduğum için çok şanslıyım. O beni daha iyi bir atlet yaptı. Çünkü o benim için ve ağırlık kaldırma camiasındaki herkes için çok yüksek bir hedefti. Ama inanıyorum ki hiç kimse onun gibi olamaz. Çünkü o mükemmel bir atletti.”
Rekorları erişilmez bir sporcu, eşine az rastlanan bir Türk ve milli kahramanı, sen anavatanın toprağında rahat uyu, sen bu dünyada gerekeni yaptın. Ruhun şad, cennet mekânın olur inşallah!
Mehmet TÜRKER
Koşukavaklı İsmail Efendi’nin (Tulumov) oğlu Enver, spor akademisinden mezun olduktan sonra Kırcaali’de halter antrenörü olarak çalıştığı yıllarda köyleri gezip, okullarda genç halterciler keşfi yapmaktayken rastladı Mestanlı “P. Beron” oklundaki Naim’e. Ahatlı’nın, kuş uçmaz, kervan geçmez, 8-10 hanelik Dercolla (Razdelna) mahallesinde doğmuş olan Naim’in otobüs şoförü babası Süleyman (Bomba) oğlu Naim 7 yaşındayken kasabaya gelmişlerdi. Naim on yaşında halterle tanıştı. On beş yaşında Brezilya’da gençler dünya şampiyonasında iki altın madalya alarak 52 kiloda dünya şampiyonu oldu. Bu ilk önemli başarısını elde ettiğinde Kırcaali ilinde de yılın sporcusu seçilmişti. Cenab-ı Allah’ın yürü ya kulum dediği Naim Süleymanov, 18 yaşında halter sporunun zirvesindeydi. Onun bu başarısını gören yöre halkının ağızında “Anasını doğum sancıları tuttuğunda traktörle Ahatlı (Ptiçar) tren durağına ulaştırıp trenle hastaneye yetiştirmek üzereyken doğum, köy mezarlığında gerçekleşir. Onu erenlerin yattığı mezarlıkta doğurmasından dolayı, bu çocuk er gücüne sahip” söylentileri yayılmıştı.
İntikamı misli ile oldu
Nitekim 1984 yılının son ayı, son günlerinde Mestanlı Türkleri’nin adlarını zorla değiştirmeye başladıklarında yöre halkının üzerine çullan kara bulutlar, başarılar dünyasında uçmakta olan Naim’in de kanadını, onurunu, şerefini kırmıştı. Kırıldığını, ezildiğini, mahvolduğunu pek belli etmeden yine Bulgar bayrağı altında çalışmaya ve yarışmalara katılmaya devam ediyordu. 1985-86 yıllarında rekor üstüne rekor kırmasına, biz Bulgaristan Türkleri sevinemiyorduk, meğer onun da sevinmediğini daha sonra anladık. Hatta onu milli takımda yer almasından dolayı kınayanlar da çoktu. Her yiğidin içinde bir aslanın yattığını ancak ertesi yıl T.C. Avustralya Büyükelçiliği’ne sığındığında anlayabildik. Belene Ölüm Kampı’nda olduğu gibi Bobovdol Kampı’nda da gizlice radyodan batı radyo yayınlarını dinliyorduk. O gün öğle saatlerinde Naim’in iltica ettiği haberini aldık. Akşam Bulgar televizyonundan 8 haberlerini izlemek için kulübe toplandık. Bizden dışarıda tek kişinin olmadığını gören gardiyan da tuhaf bir olay olduğunu anlamış olacak ki, o da kulübe girdi. Haberlerin akışı esnasında beklediğimiz haber anons edilince, öyle güçlü bir alkış koptu ki kulüpte, hepimiz bayram etmeye başladık. Bizim için kurtuluşun bir ışığı yanmıştı. Naim’in bu davranışını Bulgar edebiyat eleştirmeni ve siyasetçi Aleksandır Yordanov vefatı üzerine kaleme aldığı “Elveda Naim” yazısında
“Türklerin adlarını değiştiren caniler, o günlerde Naim’in canını dişine takarak, sabır gösterdiğinin farkında değillerdi. O fırsat eline geçtiği an (Avustralya’da) kendisine ve biz Bulgarlara dünyada insanın onurunun ve gururunun madalya ve spor başarılarından daha önemli olduğunu ispat etti. İşte o zaman ismini geri alarak, hayatında en önemli başarısını gösterdi” ifadelerini kullandı.
Onu Türkiye’de Başbakan Özal karşıladı
Başbakan Yıldırım uğurladı
Naim iltica etmeden önce Bulgaristan’dan çok kişi ölümü göze alarak ailece sınırdan kaçtı. Milletvekili, kültür ve sanat adamları da başka ülkelere çıkarak sığınma hakkı istediler. Anavatan Türkiye’ye ulaştıklarında Bulgar zulmünü anlattılar. Fakat Naim’in Bulgaristan’dan kaçışıyla Jivkov rejimine en büyük darbe inmişti, Bulgaristan Türkleri’nin kaderi değişecekti. Dönemin Başbakanı Turgut Özal da bakanlar kurulu toplantısında “Komünist ülkelerde sporculara çok önem verilir. Onlar için tüm imkânlar yaratıldığı halde bu çocuk bize sığınmak istiyorsa, orada ciddi baskılar olmalı.” şeklinde görüşlerini açıklamıştı. Türkiye’ye sığındıktan sonra gittiği ülkelerde Bulgaristan Türkleri’nin çektiği çileleri dile getirerek Jivkov rejimini de dize getirmiş, dünyanın gözünde milli kahraman olmuştu.
İstanbul Fatih Camisi’nde on binlerin katıldığı cenaze töreninde Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere çok sayıda bakan, eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu da hazır bulundular. Fakat o gün orada sürpriz iki isim vardı: biri Naim’i keşfeden, onu Naim Süleymanoğlu yapan hocası, Naim’in de kendisine “şefe” diye hitap ettiği Enver Türkileri ve Naim’le aynı kategoride yarışan rakibi Yunan halterci Leonidis. Leonidis, duygularını şu sözlerle paylaşıyordu:
“Naim, ağırlık kaldırma kariyerime başladığımda benim için efsaneydi. Onunla karşılaştığım ve ona yakın olduğum için çok şanslıyım. O beni daha iyi bir atlet yaptı. Çünkü o benim için ve ağırlık kaldırma camiasındaki herkes için çok yüksek bir hedefti. Ama inanıyorum ki hiç kimse onun gibi olamaz. Çünkü o mükemmel bir atletti.”
Rekorları erişilmez bir sporcu, eşine az rastlanan bir Türk ve milli kahramanı, sen anavatanın toprağında rahat uyu, sen bu dünyada gerekeni yaptın. Ruhun şad, cennet mekânın olur inşallah!
Mehmet TÜRKER
16 Mayıs 2010 Pazar
23 Ocak 2010 Cumartesi
MOZAİK DERGİSİ 2 YAŞINDA. NİCE YILLARA!
13 Aralık 2009 Pazar
OSMAN KESKİOĞLU ÖLÜMÜNÜN 20. YILINDA SOFYA'DA ANILACAK
Bulgaristanlı din alimi, mütefekkir ve yazar Osman Keskioğlu ölümünün 20. yıldönümü münasebetiyle Sofya'da gerçekleşecek olan "OSMAN KESKİOĞLU - HAYATI, FİKİRLERİ VE ESERLERİ" isimli konferansla anılacak.
Sofya Yüksek İslam Enstitüstü ile Kültürel ilişkiler Derneği’nin düzenlediği konferansın programı şöyle:
PROGRAM
Oturum Başkanı: Prof. Cingiz Hakov
1. "Osman Keskioğlu’nun hayatı ve çalışmaları hakkında genel bir değerlendirme", Vedat S. Ahmed - Başmüftü yardımcısı.
2. "Osman Keskioğlu’nun düşünce yelpazesi", Doç. Dr. İbrahim Yalımov - Yüksek İslam Enstitüstü (YİE) Rektörü
3. "Osman Keskioğlu’nun Kur'an ilimlerine katkısı", Dr. Sefer Hasanov - YİE Öğretim Görevlisi
4. "Osman Keskioğlu’nun Fıkıh Alanında Çalışmaları", Dr. Mustafa Kelebek - YİE Rektör Yardımcısı
5. "Osman Keskioğlu ve Bulgaristan Türk Eğitim ve Basını", Dr. İsmail Cambazov – Araştırmacı
6. "Osman Keskioğlu’nun Bulgaristan Türklerinin Kültür Tarihine Katkıları", Basri Zilabid - YİE Öğretim Görevlisi
7. "Şair ve Yazar Olarak Osman Keskioğlu", İsmail Çavuşev - "Müslümanlar" Dergisi Başredaktörü
8. "Osman Keskioğlu'nun Şiirlerinden Bir Demet" - YIE Öğrencileri sunacak.
Tarih: 16.12.2009
Saat: 17:00
Yer: Başmüftülük Kültür Merkezi, Sofya, Pirotska sokağı, №3, kat: 2
Osman Kesikoğlu Kimdir?
(Doğumu Burgas, 1907 - Ölümü Ankara, 1989)
Burgas ilinin (Karınobat) kasabasına bağlı Rupça köyünde doğdu. Şumnu'da Medrese-i Aliy-ye'de okudu. Sonra aynı şehirde "Nüvvab"m lise düzeyindeki bölümünü tamamlayarak âlî kısmına devam edip buradan mezun oldu. Başmüftülük ve Vakıflar İdaresi tarafından Mısır'a öğrenime gön-derildi. Mısır'da Cami'u'l-Ezher'de okudu. 1940 yılında öğrenimini tamamlayarak Bulgaristan'a döndü. Şumnu'da "Nüvvab"ın lise bölümünde Türk edebiyatı, âli bölümünde de İslâm diniyle il-gili dersler verdi. Ders kitapları yazdı ve bunlarda yeni terimler kullandı.
1943'te Sofya'da Milli Kütüphaneye bağlı Şumnu Şerif Paşa Kütüphanesindeki eserleri tan-zime memur edildi.
1950 tarihinde Türkiye'ye göç etti.
Anavatanda Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde mütercim olarak çalıştı. Ankara İlahiyat Fakültesinde öğretim görevlisi oldu. Diyanet İşlerinde görev aldı. Türkiye'nin sayılı din alimlerinden olan Osman Keskioğlu 1989 yılında Ankara'da vefat etti.
Anayurt gazetesinde, Vakıflar ve İlahiyat der-gileriyle Diyanet İşleri gazete ve dergisinde yüzden fazla makalesi basıldı. 66 eseri vardır. Bulgaristan Türkleri hakkında makaleler yazdı ve onların halk edebiyatıyla ilgili araştırmalar yaptı. Dilde sadeliği savunan Osman Keskioğlu, Türk Dil Kurumu üye-siydi.
Bulgaristan'da olduğu gibi Türkiye'de de büyük hizmetlerde bulunan Osman Keskioğlu, sa-yılır din bilginlerinden biri oldu.
Eserlerinin listesi Balkanlar'm Sesi Dergisinin 1989 tarihli (Sayı-4, Sf.; 33-34) sayısında verilmiştir. En önemli eserlerinden biri de: Bulgaristan'da Türkler-Tarih ve Kültür başlıklı eseridir ve Ankara'da 1985'te basılmıştır. BTG
Sofya Yüksek İslam Enstitüstü ile Kültürel ilişkiler Derneği’nin düzenlediği konferansın programı şöyle:
PROGRAM
Oturum Başkanı: Prof. Cingiz Hakov
1. "Osman Keskioğlu’nun hayatı ve çalışmaları hakkında genel bir değerlendirme", Vedat S. Ahmed - Başmüftü yardımcısı.
2. "Osman Keskioğlu’nun düşünce yelpazesi", Doç. Dr. İbrahim Yalımov - Yüksek İslam Enstitüstü (YİE) Rektörü
3. "Osman Keskioğlu’nun Kur'an ilimlerine katkısı", Dr. Sefer Hasanov - YİE Öğretim Görevlisi
4. "Osman Keskioğlu’nun Fıkıh Alanında Çalışmaları", Dr. Mustafa Kelebek - YİE Rektör Yardımcısı
5. "Osman Keskioğlu ve Bulgaristan Türk Eğitim ve Basını", Dr. İsmail Cambazov – Araştırmacı
6. "Osman Keskioğlu’nun Bulgaristan Türklerinin Kültür Tarihine Katkıları", Basri Zilabid - YİE Öğretim Görevlisi
7. "Şair ve Yazar Olarak Osman Keskioğlu", İsmail Çavuşev - "Müslümanlar" Dergisi Başredaktörü
8. "Osman Keskioğlu'nun Şiirlerinden Bir Demet" - YIE Öğrencileri sunacak.
Tarih: 16.12.2009
Saat: 17:00
Yer: Başmüftülük Kültür Merkezi, Sofya, Pirotska sokağı, №3, kat: 2
Osman Kesikoğlu Kimdir?
(Doğumu Burgas, 1907 - Ölümü Ankara, 1989)
Burgas ilinin (Karınobat) kasabasına bağlı Rupça köyünde doğdu. Şumnu'da Medrese-i Aliy-ye'de okudu. Sonra aynı şehirde "Nüvvab"m lise düzeyindeki bölümünü tamamlayarak âlî kısmına devam edip buradan mezun oldu. Başmüftülük ve Vakıflar İdaresi tarafından Mısır'a öğrenime gön-derildi. Mısır'da Cami'u'l-Ezher'de okudu. 1940 yılında öğrenimini tamamlayarak Bulgaristan'a döndü. Şumnu'da "Nüvvab"ın lise bölümünde Türk edebiyatı, âli bölümünde de İslâm diniyle il-gili dersler verdi. Ders kitapları yazdı ve bunlarda yeni terimler kullandı.
1943'te Sofya'da Milli Kütüphaneye bağlı Şumnu Şerif Paşa Kütüphanesindeki eserleri tan-zime memur edildi.
1950 tarihinde Türkiye'ye göç etti.
Anavatanda Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde mütercim olarak çalıştı. Ankara İlahiyat Fakültesinde öğretim görevlisi oldu. Diyanet İşlerinde görev aldı. Türkiye'nin sayılı din alimlerinden olan Osman Keskioğlu 1989 yılında Ankara'da vefat etti.
Anayurt gazetesinde, Vakıflar ve İlahiyat der-gileriyle Diyanet İşleri gazete ve dergisinde yüzden fazla makalesi basıldı. 66 eseri vardır. Bulgaristan Türkleri hakkında makaleler yazdı ve onların halk edebiyatıyla ilgili araştırmalar yaptı. Dilde sadeliği savunan Osman Keskioğlu, Türk Dil Kurumu üye-siydi.
Bulgaristan'da olduğu gibi Türkiye'de de büyük hizmetlerde bulunan Osman Keskioğlu, sa-yılır din bilginlerinden biri oldu.
Eserlerinin listesi Balkanlar'm Sesi Dergisinin 1989 tarihli (Sayı-4, Sf.; 33-34) sayısında verilmiştir. En önemli eserlerinden biri de: Bulgaristan'da Türkler-Tarih ve Kültür başlıklı eseridir ve Ankara'da 1985'te basılmıştır. BTG
24 Ağustos 2009 Pazartesi
DELİORMAN GÜREŞLERİ ARTIK DAVUL ORKESTRASI İLE ŞENLENECEK
Şumnu Türk Kültür Evi Müdiresi Nurten Remzi hanımefendinin organizasyonuyla gençler Türkiyede saz ve davul kurslarına katıldılar ve Deliorman güreşlerini, düğünlerini, sünnetlerini, bayramlarını ve at koşularını şenlendirmeye, gelenek ve göreneklerimizi yaşatmaya aday oldular. Kendilerine içten başarılar diliyoruz.
4 Ağustos 2009 Salı
27 Temmuz 2009 Pazartesi
8 Mayıs 2009 Cuma
PROF. İBRAHİM TATARLI'NIN YENİ KİTABI
İNSAN, ULUS VE AZINLIKLAR HAKLARI
KİTAP PROF. TATARLI'NIN DAHA ÖNCE YAYINLADIĞI İLMİ MAKALELER, GAZETE YAZILARINDAN VE VERDİĞİ RÖPORTAJLARDAN OLUŞUYOR. YAZILARIN ÇOĞUNLUĞU BULGARCA ANCAK TÜRKÇE YAZILAR DA VAR. KİTABIN SONUNDA 320 RESİMDEN OLUŞAN ALBÜMDE ÇOK ORİJİNAL RESİMLER BULUNUYOR.
ELİNİZE SAĞLIK SAYIN TATARLI.
ANCAK KİTABI TEMİN ETMEK İSTEYENLER NASIL ULAŞABİLİR BUNU BİLMİYORUZ.
KİTAPTA SAYIN TATARLI'NIN TELEFONU VERİLMİŞ: +359 885643747
BULGARİSTAN TÜRK GENÇLİĞİ - BTG
KİTAP PROF. TATARLI'NIN DAHA ÖNCE YAYINLADIĞI İLMİ MAKALELER, GAZETE YAZILARINDAN VE VERDİĞİ RÖPORTAJLARDAN OLUŞUYOR. YAZILARIN ÇOĞUNLUĞU BULGARCA ANCAK TÜRKÇE YAZILAR DA VAR. KİTABIN SONUNDA 320 RESİMDEN OLUŞAN ALBÜMDE ÇOK ORİJİNAL RESİMLER BULUNUYOR.
ELİNİZE SAĞLIK SAYIN TATARLI.
ANCAK KİTABI TEMİN ETMEK İSTEYENLER NASIL ULAŞABİLİR BUNU BİLMİYORUZ.
KİTAPTA SAYIN TATARLI'NIN TELEFONU VERİLMİŞ: +359 885643747
BULGARİSTAN TÜRK GENÇLİĞİ - BTG
23 Eylül 2008 Salı
BULGARİSTAN TÜRKLERİ İLE İLGİLİ KİTAPLAR
ZÜLMÜN ATEŞ ÇEMBERİ - BELENE
GAZETECİNİN ARTIK YILI
V İMETO NA İMETO
TURSKİ GAMBİT
SOFYA İSLAM ENSTİTÜSÜ - ANILAR BELGELER
GAZETECİNİN ARTIK YILI
3 Temmuz 2008 Perşembe
MAKEDONYA'NIN RADOVİŞ ŞEHRİNDE SÜNNET ŞÖLENİ
DENİZ FENERİ DERNEĞİ DOĞU MAKEDONYANIN RADOVİŞ ŞEHRİNE BAĞLI KÖYLERDE YAŞAYAN 400 ÇOCUĞU SÜNNET ETTİ. SÜNNET OLAN ÇOCUKLARA GÜZEL GÜZEL SÜNNET ELBİSELERİ İSTANBULDAN GETİRİLDİ VE HEDİYE EDİLDİ. BU MÜNASEBETLE YEREL YÖRÜKLER DERNEĞİNİN ORGANİZESİYLE BİR DE ŞÖLEN TERTİP EDİLDİ. BİZLERDE BU ŞÖLENE DAVETLİ İDİK VE FOTOGRAF MAKİNAMIZA YANSIYALNALRI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİK.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)