2 Kasım 2023 Perşembe

BİR JÖN TÜRK : TURAN BEY, RECEP MESUT (Prof. Dr.)

 BİR JÖN TÜRK : TURAN BEY

Şahsen Turan Bey'e erişemedim, fakat hakkındaki bilgileri kızı Saniye Annem'den defalarca dinledim. Küçüktüm, 10 yaşlarında, akıl edip de daha fazla sormamışım. Çünkü ortaokul yıllarımı Turan Bey'in malikanesinde geçirdim. Üvey babaannem olan Saniye Annemin anlattıkları:
1880'li yıllarda İstanbul Mühendishane-i Hümayun'daki öğrenciler arasında ihtilalci fikirler pek revaçta imiş. Müstebit Sultan II Abdülhamid'e karşı gizli toplantılar ve ateşli konuşmalar yapılıyormuş. Fakat Sultanın ünlü hafiyeleri de durmadan öğrencileri gözetliyor, yakaladıklarını hapse atıyorlarmış. Bu öğrenciler arasında Turan adında, acık sözlü, faal bir genç dikkat çekiyormuş. Bir gece, arkadaş toplantılarından çıkan Turan, peşinden iki kişinin takip ettiğini fark etmiş. Can havliyle, limandaki rıhtıma yığılmış sandıklar arasına koşmuş. Kendisini takip eden ajanlar da peşini bırakmamışlar. Turan, gençliğin verdiği enerji ile halatlara tutunmuş ve yanaşmış olan bir yük gemisinin güvertesine tırmanmış. Gece karanlığında, kimse fark etmeden, güvertedeki kayığın brandası altına girmiş. Takip eden hafiyelerin konuşmalarını duyuyormuş: Nereye kayboldu bu herif. Bulamamışlar ve uzaklaşmışlar. Sabahın erken saatinde gemi hareket etmiş ve Karadeniz'e açılmış. Brandanın altında titremekte olan Turan, gizlendiği yerden çıkmış ve teslim olmuş. Meğer bu bir Romanyalı yük gemisi imiş ve Köstence'ye gidiyormuş. Gemi kaptanı limanda indirmiş ve Romanya polisine teslim etmiş. Polis amiri de aynı limanda yazıhanesi ve depoları bulunan zengin tüccar Recep Ağa'ya teslim etmiş. O da, okumuş genci yazıhanede çalıştırmış, huyunu suyunu beğenmiş ve tek kız evladı Eda ile nikahlamış.
Onun ölümünden sonra, Turan Bey Hacıoğlu Pazarcık kasabasına yerleşmiş ve bir demir döküm atölyesi kurmuş, çevredeki Türk köylülerinin ihtiyaçlarını karşılamış. Zengin olmuş ve ailesine modern ve geniş bir ev yaptırmış. Bu evde oturmak da bana nasip oldu.
Ben Eda Anne'yi hayal meyal hatırlıyorum. Çok yaşlı ve yatalaktı, beni "babam adlı Recep gelmiş" diye severdi. Soğuk ve karlı bir kış günü, 1949'un Ocak ayında vefat etti. Karda bata çıka zor ulaştık cenazesine. Aynı yılın Eylül ayında ise sel felaketi Anneannemlerle oturduğumuz evleri yıktı. Okullar başlamıştı, ben 3-üncü sınıfa geçmiştim, kız kardeşim henüz okula gitmiyordu. Babam yakın bir köyde iş bulmuştu, annemi ve kardeşimi de götürdü. Dedem ve Saniye Annem beni bırakmadılar ve rüştiyeyi bitirene kadar (7-inci sınıf) beş yıl onlarda kaldım.
Turan Bey'in inşa ettirdiği Avrupai tarz malikanede hayatım değişti. Saniye Annem'den çok şey öğrendim, çünkü tam bir Jön Türk kızı idi. Osmanlıca okuma yazma biliyordu ve babasından kalma kütüphanesinde hem dini, hem de sivil içerikli eserler vardı. "Serveti Fünun" dergisinin neredeyse tüm sayıları eksiksiz duruyordu. Fransız ihtilalini anlatan kitaplar da vardı. Saniye Annem İkinci Meşrutiyete, İkinci Abdülhamid'in devrilmesine şahit olmuştu. Hürriyet Kahramanları Niyazi Bey,Talat ve Enver Paşaları anlatıyordu. Balkan Savaşını evlere kapanarak korkuyla izlemişlerdi (1913). Birinci Cihan Harbinde Dobruca'ya gönderilen Osmanlı askerlerini ve şehitlerini hatırlıyordu (1916). Romanya Krallığına ve Bulgaristan Çarlığına tebaa olmuştu. Sonunda komünist bir iktidarı da gördü.
Atatürk harf devrimini de biliyordu, fakat yeni Türk harflerini öğrenmemişti. Ben de kendisine yeni Türkçeyi öğretmeye kalkıştım. O yıllarda, Bulgaristan'da Türk azınlığa hitap eden "Halk Gençliği" gazetesi çıkmaya başlamıştı, ben de abone olmuştum. Postacı eve getiriyordu. 13 yaşında idim, cesaretle bu gazeteye "Büyük annemi nasıl okuduyorum" diye bir yazı gönderdim. Gazetede basılan ilk makalemdir. Yayınevi bana teşekkür etti. Zamanın ruhunu yansıttığı için ekte bu yazıyı veriyorum:
Tolbuhin türk mektebi talebesi Sofya, 9 II 1954
Recep Ahmedov yoldaşa,
Recep yoldaş
"Büyük annemi nasıl okuduyorum" yazınız gazetemizin 4-üncü sayısında basıldı. Senin yazını redaksiyamızda çalışan bütün yoldaşlar beğendiler. Onlar sana ilerde de hep böyle çalışmanı temenni ediyorlar. Senden biz artık mektepteki, piyoner evinizdeki çalışmalar hakkında yine böyle güzel bedii bir şekilde yazılmış mektuplar bekliyeceğiz.
Yoldaşça selamlar!"




Hiç yorum yok: