SÂBIK UŞAK MÜFTÜLERİNDEN AHMET ŞEVKİ DİNLER
Ömer AŞÇI
Ahmet Şevki Dinler; 1951 yılında üstlendiği Uşak Müftülüğü
görevini 13 sene sürdürmüş ve Uşak halkının hafızasında olumlu izler bırakmış,
ilmi ve aksiyonerliği ile ön plana çıkan müstesna bir din adamıdır.
Ahmet Şevki Dinler; Balkan Harbi yenilgisiyle Osmanlı
Hakimiyetinden çıkan Bulgaristan’da varlık kavgasının ortasında dünya’ya
gelmiş; eğitimci, din adamı, şair, yazar..vs. gibi vasıflarıyla önemli bir dava
adamıdır. Bulgaristan Türkleri için önemi büyük bir kurum olan Mekteb-i Nüvvâb (
Müftü Okulu) mensubu olan Ahmet Şevki Bey, 1951 yılında ki göçle gelen
Türkiye’de din eğitimine olumlu etkiler bırakmış bir jenerasyonun bileşenidir.
Günümüz Uşak Şehri Ahmet Şevki Dinler’i ne kadar hatırlar
bilmem ama oğlu İnşaat Mühendisi Ömer Dinler, 1994 yerel seçimlerinde Refah
Partisi Uşak Belediye Başkan Adaylığından dolayı hatırlanacaktır.
Ahmet Şevki DİNLER’in
Hayatı
Ahmet Şevki Dinler; Bulgaristan’ın, Deliorman olarak
bildiğimiz bölge şehirlerinden Razgrad’ın Kılıçköy (Nojarovo)’de 1911 yılında
dünyaya gelmiş. Belgelerde adı Ahmet Şaban Mustafa/Şevki olarak geçmektedir.
Deliorman bölgesinde her Türk köyünde Nüvvab’dan mezun olan
en az 1 ya da 2 talebe olup, bazı köylerde bu sayı 10’a kadar çıkmıştır.
Örneğin 120 hanelik Kılıçköy (Nojarovo) da Nüvvab mezunu 9 kişi bulunmaktadır.
O’nun dünyaya geldiği yıl Osmanlı Devleti’ne karşı Balkan
milletlerinin başlattığı isyan yıllarının başlangıcı olan önemli bir dönemeçtir.
Ahmet Şevki Dinler; ilk ve orta öğretimini Razgrad şehrinde
tamamlayarak dönemin en popüler okullarından Mekteb-i Nüvvâb ( Müftü Okulu)’a
kaydolacaktır.
Ahmet Şevki DİNLER’in
Mekteb-i Nüvvâb( Müftü Okulu) Eğitimi
Ahmet Şevki Dinler; Deliorman Bölgesi’nin merkezi sayılan
Şumnu şehrinde Şerif Halil Paşa Camiinin yakınlarında açılan Mekteb-i Nüvvâb (Müftü
Okulu) Nüvvâb okulunun Tâlî Kısmını fevkalâde derece ile 1931/1932 eğitim
yılında bitirmiştir. (Bulgaristan’da Türk-İslâm Eğitim ve Kültür Müesseseleri
ve Medresetü’n-Nüvvâb, haz.: Haşim Ertürk ve Rasim Emiroğlu, edit. Ekmeleddin
İhsanoğlu, İstanbul 1993, s. 59.)
Mekteb-i Nüvvâb (Müftü
Okulu) Neden Önemli?
Mekteb-i Nüvvâb (Müftü Okulu); iki kısımdan meydana
gelmiştir. Öğrencilerini rüştiye (ortaokul) ve medreselerden alarak tali (lise)
kısım 5 yıl ve âli (yüksek) kısım 3 yıl olmak üzere eğitim vermekteydi.
Tali (lise) kısımdan mezun olanlar ilkokul öğretmeni,
müftülüklerde şeriye kâtibi olarak çalışmışlardır. Âli (yüksek) kısım mezunları
ise müftü, müftü yardımcısı ve ortaokul öğretmeni olarak görev yapmışlardır.
Nüvvab okulunun müfredatında dini dersler kadar fen derslerine de yer verilmiş
hiçbir zaman klasik bir medrese olma özelliği göstermemiştir. Âli kısmın
tanınması konusunda Bulgar hükümeti ile sorunlar yaşanmıştır.
Nüvvab Bulgaristan
Müslüman Türk varlığının korunmasında oldukça etkili olmuştur.
Mekteb-i Nüvvâb (Müftü Okulu); Osmanlı İmparatorluğu ile
Bulgaristan’ın imzaladıkları İstanbul Muahedenâmesi’nde kararlaştırılmasına
rağmen 1922 yılında açılabilmiş 1951 yılına kadar değişik adlandırmalarla devam
etmiş ve Türkiye’de ki İmam Hatiplere ve Yüksek İslam Enstitüsü’ne ilham kaynağı
olmuş fenomen bir kurumdur.
Mekteb-i Nüvvâb (Müftü Okulu) 1922 yılında açılırken
Türkiye’de, o güne kadarki dönemlerin en önemli eğitim ve öğretim kurumları
olan medreseler kapılarını bir daha hiç açılmamak üzere kapatıyordu.
“Şumnu Nüvvab Okulunun açılması ters bir zamana rastlamıştı.
Türkiye’de Büyük Zafer kazanılmış, saltanat kaldırılmıştı. Türkiye’de
medreselerin kapatıldığı, eğitimin birleştirildiği bir zamanda Bulgaristan
Türkleri için “medrese” adıyla bir yüksekokul açılması, Türk tarihinin akışına
ters görünüyordu.”
Ahmet Şevki Bey, Nüvvab öğrencilerinin 1928 yılında ki
boykot olayında başrolde idi. Öğrenciler, okulun 4 ve 5. sınıflarının Pedagoji
ve İlahiyat (imam-hatip) şubelerine ayrılmasını istiyorlardı. Çünkü imam ve
hatiplik onları artık tatmin etmiyordu. Öğretmenlik kutsal ve câzip bir durum
almıştı. Bu isteklerini Başmüftülük kabul etmedi. 1930-1931 ders yılında
dilekçe yazarak okul müdürü vasıtasıyla Başmüftülüğe ilettiler ve Ekim ayında
köylerine dağıldılar. Öğrencilerin temsilci olarak bıraktıkları önderler
arasında Ahmet Şevki de vardı.(Osman Keskioğlu, a. g. e., s. 88)
Şumnu’da 5 kişilik bir boykot tertip komitesi kaldı: (Mehmed
Fikri, Ahmed Şevki, Tahsin Nuri, Osman Seyfullah, Hafız Hüseyin Hasan) iş
büyümüştü. İşin garibi o zaman hocaları tutan “İntibah” gazetesi boykotu
destekliyor. (Osman Keskioğlu – Bulgaristan’da Türkler - Kültür Bakanlığı
Yayınlar)
Ahmet Şevki Dinler’in
Yazarlık Serüveni
Ahmet Şevki öğrencilik yıllarında yazmaya başlamış ve
şiirlerinden birkaçı Bulgaristan’da çıkan İntibâh (1927-31) ve Rehber (1928-1933)
gazetelerinde yayınlanmıştır.
YETTİ ZULMET
Bugünün Gençliğine
Yürü ey genç
azmin felâh yoludur
İstikbâlin
emellerle doludur,
Yürü, durma
sen yerinde bir lahza,
Yürü; sana
açılmıştır her sâha
Bu cehâlet
zindanından artık çık!
Çalış,
uğraş, atıl, didin böyle yık,
Terakkîne
mâni olan her bendini
Takdîr etsin
bütün dünyâ sa‘yini
Mâdem ki sen
Avrupa’nın mahsûlü,
Elvermez bu
eski Asya usûlü,
Yüksel artık
alnın değsin semâya,
Yüksel bugün
rütbe kazan ferdâya
Vatanın bir
semâsa; sen âfitâb
Bak saklamış
seni siyâh bir sehâb.
Yırt cehâlet
perdesini; et şitâb!
Yetti zulmet
âfâka doğ ey şebâb!..
Rehber gazetesi 07. 09. 1929, sa. 86, s. 4
Ahmet Şevki, öğrencilik yıllarında 1931 yılında Şumnu
İntibah Matbaası’ndan “İrşad Sesleri - Şumnu Medresetü’n-Nüvvab talebesinden
Ahmed Şevki” ismiyle bir kitap yayınladı. Bu eser Kur’an-ı Kerim ayetleri
çevresinde dini tahliller içeren geniş vaazlar şeklinde kurgulanmıştı.
Sofya’da bulunan Nüvvâb Matbaasından 1942 yılında çıkmış
“Çocuklarımıza Din Dersleri” ismiyle Rüştiye (Orta) Okulları için yazdığı ders
kitabı vardır. Bu din dersi kitabı pek çok ilmihal kitabında karşılaşılan plana
sahiptir. Buna göre, önce itikadi konular anlatılmakta (sayfa 3-18), daha sonra
kitabın hacmine göre geniş bir şekilde ibadet ve muamelat bahisleri işlenmekte
(s.18-72), nihayet bazı ahlak meselelerine kısaca temas edilmektedir (sayfa
72-75)
Ayrıca Sofya’da bulunduğu dönemlerde Medeniyet (1933-44)
Gazetesinde bir yazı dizisi yayınlamıştır.
1947 yılında Razgrad’da öğretmenlik yaptığı dönemde “Alfabe
ve Okuma Kitabı“ ismiyle çıkardığı bir eseri vardır.
Ahmet Şevki Dinler’in
Bulgaristan Memuriyeti
Ahmet Şevki Dinler, 1935 yılında Mekteb-i Nüvvâb (Müftü
Okulu) mezuniyeti sonrası Razgrad Kurnalı Camii bahçesinde bulunan Razgrad
Rüştiyesine müdür olarak atandı. Arapça, Rusça ve Bulgarca bilmekteydi.
“Rüştiye üçüncü sınıfa yine Razgrat’a gittim. Okul müdürü
Şumnu Nüvvab Medresesi’nden mezun Ahmet Şevki’ydi (Türkiye’ye geldiğinde Uşak
Müftüsü olmuştu). (Deli Orman’ın koca çınarı Ahmet Hezarfen-Ayhan Aydın)
Ahmet Şevki Dinler, 1937 yılında Bulgaristan Başmüftülüğü
nezdinde bulunan Vakıflar Müdüriyeti Arz Memuru olarak göreve başladı. Bulgaristan
Baş Müftüsü Abdullah Sıtkı Efendi (1936-1945)‘nin kızıyla evlenmiştir. Bu
evlikten 3 çocuğu olmuştur.
Ahmet Şevki Dinler; bu yıllarda başkent Sofya’da bir grup
arkadaşıyla “Nüvvap Matbaası”nı kuracak ve kurucu müdür olarak 1947 yılına
kadar bu görevde kalacaktır.
Sofya’da baş müftülük matbaası bulunmaktadır ki Nüvvab’ın
ilk mezunlarından olan Osman Seyfullah, Ahmet Şevki ve Mehmet Fikrinin kurmuş
olduğu Müdafaa-i İslam Cemiyeti tarafından bu matbaada haftalık “Medeniyet Gazetesi”çıkarılmıştır.
(Bulgaristan’da Şumnu Şehrinde “Medresetün Nüvvab”: 1922-1948 Osman
KILIÇ-Nüvvab Medresesi Muallimi, Emekli Diplomat/Hasan Hüseyin YILMAZ-Uşak
Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü)
1947 yılından 1950 yılına Türkiye’ye göç edinceye kadar
Habip-köy (Valdimirovtsi) vb. yerlerde ilkokul ve ortaokul öğretmenliği
yapmıştır.
Bulgar Komünist
Partisi İktidarı ve Zulüm
Bulgaristan’ın 2. Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında
katılmasının ardından, Sovyetler Birliği ülkeyi işgal etti. Faşist rejim
devrildi, yerine komünizm geldi. Artık idare Sovyet destekli Vatan Cephesi’nin
elindeydi. Bulgaristan’da iktidara gelen Komünist Partisi tarafından Türk
azınlığının dini yaşamına ve geleneksel kıyafetlerine de müdahale etti.
Medreseler ve Kur’an kursları kapatıldı.
Komünist Bulgar yönetimi, eski rejime hizmet etmiş birçok
Müslüman din âlimini tutuklamış veya idam etmiştir. 1948 yılında Nüvvab
okulundaki en ünlü öğretmenlerden birisi olan Osman Kılıç’ı, polis,
öğrencilerini casusluk faaliyetleri yürüten organizasyonlar kurma yönünde teşvik
ettiği gerekçesiyle tutuklamıştır. Bu konuyla ilgili Şumnu’da devam eden
sürecin sonunda Osman Kılıç, idam cezasıyla cezalandırılmış, daha sonra bu ömür
boyu hapse ve nihayetinde 15 yıl hapisle sonuçlanmıştır.
Bulgaristan’dan 1950
Göçü
Bulgar hükümeti Türkiye’ye bir nota vererek sınır kapısını
açmasını istedi ve 1950-51 yıllarında 154.393 kişi Türkiye’ye göç etti.
Bulgaristan’dan Anadolu’ya göç eden göçmenler arasında
bulunan Mekteb-i Nüvvâb (Müftü Okulu) mezunu Ahmet Şevki Dinler, Yusuf Ziya
Ersal, İsmail Ezherli, Ahmet Davudoğlu, Osman Keskioğlu gibi din adamları ve
öğretmenler misyonlarını Türkiye’ye taşıyarak birçok hizmette bulundular.
“Türkiye’deki dini boşluk korkunç bir uçurum halini
almıştır. Balkanlar’dan gelen bazı arkadaşlar olmasa okulda ders okutacak hoca
bulunamayacaktır.” (Nihat Sami Banarlı-Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in İstanbul
Yüksek İslam Enstitüsü ziyaretinde ki söylemi)
Ahmet Şevki Dinler’in
Türkiye Memuriyetleri
Ahmet Şevki, Türkiye göç ettikten sonra 1950 yılında “Dinler”
soyadını almış ve kısa bir dönem Kütahya Altıntaş İlçe Müftüsü olarak görev
yapmıştır.
Ahmet Şevki Dinler, 2 Mayıs 1951 yılında Kütahya Vilayeti
Uşak Kazası Müftüsü olarak atamış olup 15 Temmuz 1953 tarihinde Uşak’ın vilayet
statüsü kazanması sonrası görevine devam etmiştir. Tedavi amacıyla gittiği
İstanbul’da 18 Ekim 1964 tarihinde vefat ederek Eyüp Sultan Mezarlığına
defnedilmiştir.(Uşak Üniversitesi Arş. Gör. Hasan Hüseyin Yılmaz'da alınmış
bilgi)
RÛHUMDAN SESLER
Bu ân yine
âh u vâh ocağına ulaştım
Senin dünkü
ilhâmlı âfâkını dolaştım.
Tek bir
mesût görmedim, ağlıyordu âfitâb
Nûr-â-nûru
boğmuştu zulmet-feşân bir sehâb
Irkının o
şâhâne dehâsıyla kurduğu
O ilâhî
hükûmet, yavuzların doğduğu
O müşerref
belde hem yüzbinlerce nüfûsun;
Hıçkırıyor
elinde hicrân saçan kâbûsun.
Mâsûmların
nâlesi inletiyor âfâkı,
Gelen lânet
lahitten parçalıyor a‘mâkı
Hârikalar
doğuran yüksek alın asılmış,
Hürriyeti
haykıran o gür sesler kısılmış
Lâkin yine
birinin kavuşmamış âmâli
Kalplerinde
yaşıyor dünkü günün celâli
Bu muhakkak,
zîrâ hiç unutulmaz o şevket
Unutulmaz o
ikbâl yaşadıkça bu millet!
İntibâh, 20. 12. 1929, sa. 41, s. 3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder