17 Nisan 2009 Cuma

SOFYA'DA TÜRK AYDINLAR KULÜBÜ KURULDU

Fotograf: Ergül Bayraktar
BNR Bulgar Milli Radyosu Türkçe Yayınlarından Sevda Dükkancı hanımefendinin Doç. İbrahim Yalımov ile gerçekleşirdiği söyleşiyi okurlarımıza sunuyoruz.
Sevda Dükkancı:
İyi akşamlar değerli dinleyiciler ben Sevda Dükkancı.
Kültür sanat ve edebiyata adadığımız bu programla bu Cumartesi de huzurunuzda olucam.Evet yalnız değilim bu akşam.
Bir de konuğum var, çok değerli hem de. Sizin daha önceki yayınlarımızdan, programlarımızdan gerek sosyal faaliyetlerinden de yakından tanıdığınız ve kitaplarıyla da pek tabii tanıdığımız bir aydınımız Doçent İbrahim Yalımov – Sofya Yüksek İslam Enstitüsü rektörü. Ve gelmiş geçmiş zamanların en aydın en bilgili ve gerçekten Bulgaristan kültür ve özellikle bilimsel alanda eğitime önem veren değerli bir ağabeyimiz, değerli bir büyüğümüz.
Hoş geldiniz diyorum öncelikle sayın Yalımov.

Doç. İbrahim Yalımov: Sefa bulduk.
Dükkancı: Geçenlerde DPS - HAK VE ÖZGÜRLÜKLER HAREKETİ Sofya şehir yönetiminin girişimi ile ve özellikle de genç başkan Timur Halilov’un organizasyonuyla başkentte belki de son dönemlerde ilk kez olmak üzere TÜRK AYDINLAR KULÜBÜ açıldı. Ama tabi ki bundan sonra sadece böyle parti içerisinde değil bütün Bulgaristan’da olup biten Sofya başkentte seyreden bütün kültürel faaliyetler hakkında belki de bir görüş sahibi olacaktır bu dernek, bu kulüp daha sonra gerçekten kültür alanında ve yaşamda bir etken haline gelmesini de umuyor oradaki üyeler. İşte bu TÜRK AYDINLAR KULÜBÜNÜN başkanı da sayın İbrahim Yalımov. Oybirliği ile seçildiniz. Sizi tebrik ediyorum.
Yalımov: Teşekkür ederim.
Dükkancı: Dediğimiz gibi ilk kez başkentte böyle Türk Aydınlar Kulübü açıldı. Sizce bir boşluğu doldurabilir mi? En azından görüşleri ve niyetleri itibarıyla.
Yalımov: Evet. TÜRK AYDINLAR KULÜBÜ aslında Sofya aydınlarının çoktan beri beklediği, özlemiyle yaşadığı bir oluşum. Gerçi bundan önce de bazı denemeler yapıldı fakat bu denemeler doyurucu bir çalışmaya yönelemediler. Yani bu bizim tarihimizde ilk değil bildiğim kadarıyle 50’li yıllarda daha doğrusu 40’lı yılların ikinci yarısında ellili yılların balarında Sofya’da Türk üniversitelileri kulübü bulunuyormuş fakat totaliter dönemde böyle kulüplere sıcak bakılmıyordu ve eninde sonunda bu kulüpler kapatıldı. Bundan sonra Bulgaristan Türk aydınları ayrı kulüp veya dernek kurarak bir araya gelip çalışamadılar. Sözüm ona “kimliğe dönüş” döneminde biz birçok şeyi kaybettik. Kaybettiklerimiz arasında başlıcası kültürümüz. Bizi kültürümüzden koparmaya çalıştılar ve belirli bir dönem hele de genç kuşaklar kültürümüzden koptu. Onun için demokrasi dönemine geçişin ilk yıllarında da biz benzeri bir kulübü kurmaya çalıştık. Ve belirli ölçüde kuruldu fakat onu kuranlarla daha sonra yönetimi ele geçirenler başka yöne yönelttiler böylece Sofya aydınları boşta kaldılar. Bir araya gelip bizim kültürümüzle ilgili sorunları ele alıp irdeleyemediler, herhangi bir fikir oluşturup ortaya atamadılar. Bu bakımdan ben bizim kurduğumuz bu TÜRK AYDINLAR KULÜBÜNÜN bu boşluğu dolduracağına inanıyorum. Gerçi bu kısa bir zamanda olmayacak, zaman gerek. Biz şimdi çalışmalarımıza başlayacağız, yavaş yavaş çalışmalarımızı genişleteceğiz ve derinleştireceğiz. O zaman işte, boşluk tamamen doldurulmuş olacak.
Dükkancı: Belki de diğerlerinden farklı olarak nedir efendim bu kulüp olarak adlandırdığımız dernekte ki şuanda zaten hukuksal bir temeli olmasa da ileri doğru ya sivil toplum örgütü ya bir okuma evi olarak ta faaliyetlerine devam edecek inşallah diyorum, ama ilk defa bilim adamlarından gazetecilere kadar şairlerden başka yönlerde çalışmış bütün alanlardaki temsilcileri bir araya getirdi. İddiali olmasak ta bundan sonra ben eminim ki bu TÜRK AYDINLAR KULÜBÜ en azından bir araya gelerek kahvemizi beraber içerek dertlerimizi hep birlikte paylaşarak gerçekten olumlu ve kesin neticeleri de beraberinde getirecektir. Somut bir takım önerilerimizle de işte örneğin hemen ilk faaliyetlerden biri Pazartesi günü Kültür bakan yardımcısı Nadejda Zaharieva ile görüşmede evet Türk kültür adamları acaba neyi istiyor neyin eksikliğini hissediyor hemen masaya oturtulacak yani bir nevi sizler bizim sözcümüz olacaksınız.

Yalımov: Evet yani aydınlar kulübü bence çok yönlü çalışmalara başlayacak. Çok yönlü değince sizinde belirttiğiniz gibi aramızda gazeteci var, bilim adamı var, aramızda şair var, yazar var şarkıcı var gelecekte ümit ederim daha da yeni üyeler katılacak aramıza bunlar kendi alanlarında belirli çalışmalar yapmakta bugün de. Kulübün amacı her yaratıcı ile ayrı ayrı görüşerek üyelerle birlikte görüşerek bir taraftan onun çalışmaları ile ilgili bilgiler edinmek, onun ulaştığı başarıları paylaşmak, öte taraftan da benim kanaatıma göre çeşitli kurumlarda çalışan çeşitli gazetelerde yayın evlerinde bilimsel enstitülerde çalışan aydınlarımızı biz, bizim kültür ve tarih konularımıza yöneltmeğe çalışacağız. Yani oradaki çalışmalarını daha fazla Bulgaristan Türklerinin kültürü, tarihi geçmişiyle ilgili konulara yönelterek bazı özel konuları biz kendimiz işleyerek Bulgaristan kamuoyuna ulaştırmaya çalışacağız.
Dükkancı:Pek tabiî ki
Yalımov: Öte taraftan da sizin söylediğiniz gibi, biz Sofya’da milletvekilleri ile bakan yardımcıları hatta bakanlarla görüşerek bir taraftan kültür alanında Bulgaristan’da neler yapıldığına dair bilgiler edinicez, çünkü bunları bütün olarak izleyememekte. Öte taraftan da bu sohbetlerde herhalde birtakım fikirler ortaya çıkacak önerilerde bulunacağız. Böylece Bulgaristan’daki Türk kültürünün daha da canlanmasına daha da ileri götürülmesine, geliştirilmesine katkıda bulunacağız kanaatındayım.
Dükkancı: bu ara tabiî ki şöyle önemli bir insani yönü de unutulmamalı işte Türk kültür adamları veya en azından Türk temsilcileri burada Sofya’da yaşayan Türkler aslında irbirini tanımıyor. Bu şekilde yeni eski, genç yaşlı insanlarımız aydınlarımız arasında bağlar pekiştirilmiş olacak tanışmalarla kaynaşmalarla gerçekten. Eminim ki, sizin deneyiminiz sizin bilginiz ve biz daha gençlerin enerjisi ile tabiri caizse modern bir kelime ile olumlu bir sinerji oluşabilir.
Yalımov: evet sizin söylediğinizle ilgili de şunu belirtebilirim. Biz her şeyden önce eski ve yeni kuşaklar arasında bir bağ kurmaya çalışacağız. Zannettiğime göre böyle bir kopukluk var. Bu kopukluk yalnız kuşaklar arası kopukluk değil. Benim kanaatıma göre gençler genellikle bizim kültür mirasımızdan da belirli ölçüde kopuk. Biz yaşlılar eğer imkan olursa elimizi olduğu kadar bu eski kültür geleneği yeni kuşaklara aktarmaya çalışacağız.
Dükkancı: tabi bu çok önemli. Sık sık konuşuyoruz, tekrarlamadan edemem. Demokrasi döneminde edinimler az değildi. Kültür sanat edebiyat yolunda atılan adımlar acaba yeterli miydi. Yoksa arka planda mı kaldı.
Yalımov: az önce de belirttiğim gibi hele de 70’li ve 80’li yıllarda bizim kültürümüz donduruldu, gelişmedi, geliştirilmedi. Demokrasiye geçişte bir uyanış dönemine girmiş oluyoruz. Yeni haklardan yararlanarak hemen bütün yaratıcılarımız kendi sahasında ürünler yarattılar. Hemen hemen tüm yazar ve şairlerimiz birer ikişer hatta beşer kitap yayınladı. Bilim alanında çalışan arkadaşlarımız da çeşitli alanlarda özellikle tarih ve kültür alanında bazı eserler ortaya koydular. Öyle ki, buraya şunu da ekleyebiliriz zaman zaman çeşitli gazeteler ve dergiler yayınlanmaya başladı. Maalesef bunların çoğu özellikle gazeteler haftalık gazeteler uzun zaman hayatta kalamadılar. Yani yayın hayatını sürdüremediler. Bu daha fazla mali yetersizlikten dolayı gazetelerin kapanması gerekti. Bu çalışmalar benim kanaatıma göre doyurucu değil, yeterli değil. Her şeyden önce bu çalışmalar belirli ölçüde dağınık çalışmalar. Öte taraftan yaratıcılarımız eserleri bizim okuyucularımıza ulaşamamakta. Bizim ortaya attığımız tezleri onlar görüp üzerinde düşünememekte. Öte taraftan da kültü gelişmemiz benim kanaatıma göre öyle bir düzeye ulaştı ki, bundan böyle daha yüksek bi araşama götürmek zorundayız biz kültürümüzü. Örneğin kültürden bahsederken Bulgaristan Türklerinin en gelişmiş kültürü edebiyat alanında aranmalıdır. Yani edebiyat sahasında Bulgaristan Türkleri Osmanlı döneminde daha sonra çarlık döneminde ve hatta totaliter dönemin ellili ve altmışlı yıllarında birhayli…
Dükkancı: her zaman güçlü bir kaleme sahiptir.
Yalımov: evet , hatta yeni yeni eserler yaratıldı bu dönemde. Mesela hikayecilik geliştirildi roman yazılmaya başlandı.
Dükkancı: geçenlerde örneğin Sabri Tata’nın Gün Doğarken adlı ilk Türkçe romanın basılışının 40. yılı sanırım kutlandı. Böyle eski bir tarihe uzanan edebiyatımız var.
Yalımov: edebiyat alanında geleneğimiz var. Folklor, halk edebiyatı alanında da geleneğimiz var. Fkat bu folklor üzerine yeni bir takım eserler yaratılması gerekir. Örneğin halk oyunlarından halk türkülerinden modern türkülere modern oyunlara gidilmesi gerekiyor. Benim kanaatıma göre bizim kültür alanında en büyük kusurumuz yahutta yetersizliğimiz kendi kültürümüzün tarihini araştırıp onu irdelemememiz. Yani Bulgaristan Türklerinin kültürüyle ilgili hele de az önce edebiyattan bahsettik bu demokratik önemde Bulgaristan Türk edebiyatının tarihi ile ilgili maalesef böyle ciddi araştırmalar ortaya koyulamadı. Öte taraftan yetersizlik bence şundan ileri gelmekte. Biz bir araya gelemiyoruz, güçlerimizi birleştiremiyoruz. Onun için de bilim alanında gerekeni yapamıyoruz yani ikinci yetersizliğimiz benim kanaatıma göre bilimse alanda. Yakında bir takım araştırmalar, deliller elime geçti onlara bakacak olursak biz Bulgaristan Türleri bilim alanında ilerleme şöyle dursun belirli ölçüde gerilemeye başladık. Örneğin Bulgarlar arasında 10 binden fazla bilim doktoru var. Türkler arasında bunların sayısı 16. Şuanda Bulgaristan’da kadrolu olarak çalışan tek bir Türk profesör bulunmamaktadır. 3 profesörümüz var bunların üçü de emekliye ayrıldı. Doçentlerin sayısı da 2-3’ü geçmiyor. Bizi amacımız bence yalnız Türk edebiyatı, Türk dili İslam ilahiyatı alanlarında bilim adamı yetiştirmekle kalmamalı.
Dükkancı: her alanda kendimizi göstermemiz kanıtlamamız gerekiyor. Doçent Yalımov n yazık ki bu konu o kadar geniş o kadar kapsamlı ki, konuşulacak o kadar şeyler var ki hele tarihten günümüze kadar bizim zamanımız buna hiç yetmez. O yüzden şimdiden daha sizi önümüzdeki programlardan birine yine davet etmeyi düşünüyorum. Eğer tabi kabul ederseniz ki edeceğinizi umuyorum. Sadece isterseniz biz bu aydınları bir araya getiren kulüpten bahsedelim faaliyetlerimiz böyle önümüzdeki haftalarda günlerde yanılmıyorsam her Cuma artık sizin bir toplantı yeriniz olacak.
Söyleşiyi yazıya döken: Bulgaristan Türk Gençliği - BTG

3 yorum:

maviay dedi ki...

PEK GUZEL BI DERNEK BENCE BU. AMA NE YAZIKKI GALIBA SEDECE BASKENTTEKILER ICIN. DIGER BOLGELERDEKILER NASIL ULASIR BU DERNEGE? BEN EMINIM KULTURUMUZUN COK ZENGIN OLDUGUNA, BIR OKADARDA YARATICI COCUKLARIMIZ OLDUGUNA...CABALARINIZ ICIN SIZLERE TESEKKUR EDER, DEVAMLARINI DILERIM...

a.can dedi ki...

Sofya'da "Türk Aydınlar Kulübü'nün" kurulması beni bir türk olarak gururlandırmıştır.
Bana göre bu sivil toplum kuruluşunun tüm illerde Şubeler kurarak güçlü bir örgüt yapısı kurması gerekir.Böylece türk toplumunun kültürel gelişmesini daha kapsamlı yürütebilir.Aksi halde Sofya'da bir tabela derneği olarak kalır.Başarılar dilerim.

Unknown dedi ki...

lucifer v plit i kriv