DS’NİN YETİŞTİRDİĞİ EN “DEĞERLİ” TÜRK AJAN: AHMED DOĞAN
Bu yazıyı DS’nin gadrine uğramış
tüm mazlumlara ithaf ediyorum!
Basri Zilabid
Bulgaristan’da sokak ortasında bir Bulgar’ı durdurup “Türk dendiğinde aklına ne geliyor?” diye sorsanız çok büyük bir ihtimalle “Ahmed Dogan” cevabını alırsınız.
Bulgaristan Türklerinden, Pomaklardan ve Türk Çingenelerinden özellikle 50 yaş üstü kuşak için Ahmed Doğan bir efsane, bir “idol” haline gelmiştir. 90’lı yıllarda halkın ona yönelen sevgisi sayesinde 20 yıldır “manevi dokunulmazlık” zırhıyla düşmanlarının saldırılarına karşı koymada hiçbir zorluk çekmedi. Bu dokunulmazlık sadece halktan aldığı destekten değil, arkasında lağv edilmesine rağmen varlığını hala sürdürdüğüne inanılan Bulgar KGB’si diyebileceğimiz Dırjavna Sigurnost (DS) gibi bir istihbarat teşkilatının var olmasından da kaynaklandığını bugün itibarıyla görebiliyoruz.
Ahmed Doğan hayatımıza girdiği günden beri onu tanıma ve takip etmeye çalışıyoruz. İlk önce onun adlarımızın değiştirilmesine karşı yasadışı bir örgütün lideri olarak mücadele ederken Komünist rejim tarafından hapse atıldığını ve hapisten çıktıktan sonra Bulgaristan Müslümanlarının haklarını savunan bir kişi olduğunu öğrendik.
Ama çok geçmeden onun ajan olduğu yazılıp çizilmeye başlandı. Dosyalar açıklandıkça ajanlığı kesinleşmiş oldu. (Burada “Doğan’ın Dosyası” kitabı çıkmadan önceki durumdan bahsediyorum.) Hak ve özgürlüklerimizi savunan adam ajanlık yapmıştı. Ancak bu konuda ağzını bıçak açmıyordu. Akıl ve iz’an sahibi her kişinin buna bir anlam vermesi gerekiyordu.
O dönemde şöyle düşündüm: Türklerin adları değiştirilmeden önce ajanlık yapmış olabilir, ancak zorla isimlerin değiştirilmesine isyan etmiş ve buna katılmadığından dolayı siyasi suçlu olarak hapse atılmış. Cahar Dudayev’in komünist Rusya’da bir general olarak yetişip daha sonra Rusya’nın Çeçenistan’ı işgalini onaylamayarak adının “isyancı generale” çıkması ile benzerlik kurmaya çalıştım. Allah’ın günahkar kuluna verdiği pişman olup tövbe etme şansını Ahmed Doğan’a çok görmedim. Ancak bu “ajanlık” meselesi beynimin bir kenarını kemirmeye hep devam etti, ta ki 2008 yılının yazına kadar.
Eğridere’nin şirin bir köyünde yaz tatilimizi geçirirken bacanağımın evinde 1992 yılında basılmış, “Koy koy e” (Kim Kimdir) serisinden “Ahmed Doğan” kitabına rastladım. Bulgar bir kadın gazetecinin sorularına Ahmed Doğan’ın verdiği cevaplardan oluşan ince bir kitapçıktı bu. Bir solukta kitabı okudum ve Ahmed Doğan’ın DS tarafından yetiştirilmiş bir ajan olduğu fikri beynime iyice yerleşti. Komünist dönemde kendini bu kadar iyi yetiştirmiş bir Türkün olabileceğine ihtimal vermiyordum. Özellikle Türkiye ile ilgili sorulara verdiği cevaplar onun özel olarak hazırlandığı kanısını bende iyice pekiştirdi. Bulgaristan Türklerinden çok kişi ajanlık yapmıştır ancak bunlar içinde en “değerlisi” Ahmed Doğan’dır.
Bir yıl sonra “Dosieto na Dogan” (Doğan’ın [ajanlık] Dosyası) kitabı çıktı, hemen alıp okudum.
Bu tarihten itibaren yapbozun parçaları yerlerini buldular.
Bulgaristan Türkleri’nin soyadları Ahmed, Mehmed, Mümün, Sali iken Ahmed’in ki nasıl ve neden “Doğan” dı ?
Ahmed Doğan neden bu kadar kibirli ve küstahça konuşuyordu?
Neden bu kadar çok kadın eskitti?
Neden ateistti?
Neden enaniyeti, egosu dağları aşıyordu?
Neden çok konuşmuyordu?
Neden hakkında açılan 1,5 milyon levalık davada beraat etti de, saray denilen evinin duvarı ve barbeküsü yıkıldı?
Çünkü o bir ajandı! Ve “ailem” dediği DS’ye hizmet etmeye devam ediyordu.
Yukarıdaki sorulara verilecek cevaplar Ahmed Doğan’ın ajanlığa devam ettiğinin kanıtıdır. Bulgaristan siyasetini takip edenler yukarıdaki soruların cevabı olabilecek olayları çok rahatlıkla hatırlayacaklardır.
Oy satın almak Avrupa uygulamasıdır diyen o! Son seçimlerde “Bulgaristan’da iktidar benim elimde” diyerek oy kullanım oranının artmasına sebep olarak GERB’in zar zor tek başına iktidar olmasını sağlayan o! Türk düşmanlığını körükleyen o! Dine inanan bir adamın ajan olması çok zordur, bu yüzden ateistlik ajanlık mesleği için tabii bir olaydır. İstisnalar kaideyi bozmaz. Ajanlar, ağzı ketum olan insanlardır. Huzurlu, mutlu bir yuvaları yoktur, tıpkı Ahmed Doğan’ınki gibi. 1,5 milyon levalık hidroelektrik santraline danışmanlık ücreti hakkındaki davadan Doğan aleyhine bir sonuç bekleyenler avuçlarını yaladı, DS adamını kolay kolay harcatmaz, ama köylü ATAKA’lı Bulgarcıkların dillerine pelesenk etmeleri için sarayının duvarını ve barbeküyü sonunda hükümet yıkmayı başardı!. BOYKO ve VOLEN için ne büyük bir zafer!
Şu da bir gerçektir ki, Bulgaristan’da okumuş yazmış bir Türk yoktur ki, Bulgarlar onu kendi hizmetlerine gönüllü veya zorla çekmeye çalışmış olmasın. Ahmed Doğan ana babasından görmediği ilgi ve alakayı anlaşılan DS ailesinden görmüş.
Bulgar komünist istihbaratı Ahmed Doğan’ı önce Almanya oradan Amerika ve nihayetinde Türkiye’ye sokup sol bir partinin başına geçirmek için bu kadar iyi hazırlamıştır. Bunun için de ona Türkiye’de hiç dikkat çekmeyecek “Doğan” soyadını uygun görmüşlerdir.
Not: Dırjavna Sigurnost (DS): Devlet Emniyeti anlamına gelir. Bu, Bulgaristan’ın komünizm dönemindeki (1944-1989) istihbarat örgütünün adıdır. Demokrasiye geçişle resmi olarak lağvedilmiş ancak gizli bir örgütlenme olarak devam ettiği hakkında iddialar var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder