27 Ağustos 2025 Çarşamba

Vidin'de Murad Baba Türbesi

Vidin'de Murad Baba Türbesi

            Murad Baba türbesi hakkında, daha önce sözünü ettiğimiz Hacer Abla’nın anlattıklarından bazı bilgiler öğreniyoruz. Ona göre:

Murad Baba’nın mezarı türbesiz, açıkta imiş. Şehre bir Türk konsolosu gelmiş. O gece konsolosun rüyasına Murad Baba girmiş ve şöyle demiş:

“Konsolos Efendi, benım yerım Ak Cami’nin kapisındadır, beni Çingene, Bulgara çeynetma, bana bir siper yap. Zere ustumden butun gün Çingene, Bulgar çeyney beni. Hepisıne hatam dokunacağına bana bir siper yap. Konsolos – sürmedi bir hefte – islah bir yer yapti ona. Demir kapi koydi, ustune bir kilit.

Hacer Abla’nın Murad Baba’ya halkın ziyaretleri hakkında anlattıkları ise şöyle:  

Kim isterse, her ne muşkili var ise, gider Murad Baba’ya, namas kilar, Kuran okur, kim adamiş ise, horos keser. Bir angi fakir geçerken verır horozi, yesın. Kolayi olan bir angi çocugi ya bir angi kızi çok yatmiş hasta, kurtulsun deye, kurban adar. Güturur kapisi yanına, çağırır bir kasap, keser kasap, soyarler, her kimselere dağıdırler. Derisini ikarler, getırırler, tekkede brakırler. Her kim giderse Murad Baba’ya, ustunde namaz kılarler.

Bir kadın gider Murad Baba’ya, her kez dua eder başka şey için, kadın gider dua ettsın dosti için. Kocasi ulsun da dostuna varsın deye. Kapanır Murad Baba’nın kapisi, kadıni taştan taşa duger - Murad Baba düğer - , kadının saşlari taşlar arasında kalır, bayilana kadar. Yetişır tekkenın adami, açar kapiyi, çikarır kadıni, sorarler: “niçin boyle oldun sen? senın yureğın doğri del-imiş, daha bir kere boyle yureklen boyle kapiya galma (gelme).” Tekkeş der kadına. Daha bir kere boyle yureklen galma (gelme), zere uldurur seni.” Kadın çikıp gider evine.

İşitmişım elli sene evelinde, belki elli seneden var daha ziyade, Vidin’de bir marebe olmiş. Gitmiş işleri hep geri, artık asker bitene kadar; zabit bakar arkasına, elli kişi asker kalmiş.

Giderler Murad Baba’ya, rica ederler: “aman Murad Baba, bize imdat, zere bittık artık” deye zabit yalvarır. Murad Baba’dan bir seda galır: “kırılsın, suti pak olan kalsın.” Paşa yalvarır: “amaan Murad Baba, namusumuz yere vuruldi, bize imdada yetiş.” Gene bir seda galır Murad Baba’dan: “Suti pak olan kalsın.” Daha iki asker vurulur, kırk sekis tane kalır. çikar ordan Murad Baba, askerinnen, ellerinde bayraklarınnen, alır ileri, o bir asker bakar karşidan, der ki: “Bunnarın hesabi yok, bunnar çok kalabalık”, dunerler geri, Murat Baba ileri, onnar geri, kızıl almaya kadar gider Murat Baba, orda asasıni diker. Orda barışık olur artık, almiş alacak yerini.

Asker giderken, ne ki kalmiş o elli asker, yırlarler (türkü söylerler):

Vidin kalesının buyuk taşlari,

analer, babaler düker yaşlari,

kavgaya gidenner din kardaşlari.

aman padişahım izin ver bize,

yandi serhat Vidin, burudi duman.

 

Vidin kalesının un kapisi var,

gayet cepanesi, çok güllesi var,

Vidin kalesinde sıra sugutler,

oturmiş bin-başi, nefer ugütler,

kavgaya gidenner babayiğitler.

Aman padişahım, izin ver bize,

Yandi serhat Vidin, burudi duman.

 

Ne vakıt Murad Baba’nın askeri çikay imdada, o vakıt bu bir askerler yurekleniy, geri durgudiyler askeri – onnar istemey dursun, hem bu turkiyi söylerler, hem ileri giderler. Kızıl almada teslimıni aldıkten sora dunerler. Murad Baba’nın hüneri budur.  (Nemeth, 1996: 263-264)

Hiç yorum yok: