7 Mart 2010 Pazar

"Çingene olmak zor ama hem Çingene hem Müslüman olmak daha zor"

Bulgaristan'da 1998'de parlamentoya seçilen; ancak polisin, Çingene mahallesinde uyuşturucu sattığını tespit edip failleri tutuklattırınca hedef haline gelen Bulgaristan Çingenelerinin lideri Assen Christov, Vakit'e çarpıcı açıklamalarda bulundu.

MEHMET NEDİM ASLAN/LONDRA
Dünyanın her tarafına dağılmış bir toplululuğu oluşturuyor Romenler ya da daha sık kullanımıyla Çingeneler. 11. yüzyılda Hindistan'dan yola Çingene halkı İran ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya yayıldı. Ortaçağ Avrupası'nda yaşadıkları ülkelerde katliamlara uğradı. Nüfusları tam olarak bilinmese de 5 milyona yakın bir topluluk oldukları tahmin ediliyor. Hitler'in Avrupa'ya hakim olduğu dönemde 1 milyona yakını 'Ari ırkı kirletiyor' diye gaz odalarında yakıldı. Ancak bugün Çingeneler için ne bir 'Çingene Soykırımı'nı anma törenleri düzenleniyor ne de böyle bir soykırım yapıldığından kimsenin haberi var.

ÇİNGENELER PİZZA YEMEZ
Yaşadıkları her ülkede geçmişte ve günümüzde hep 'aşağı bir topluluk' olarak görüldü. Çoğu kimsenin onlarla belki hiç iletişimi olmamıştır ama 'onları nasıl tanımlarsınız' diye sorulduğunda da en çok duyulan ya da duyulacak kelimeler 'kirli', 'hırsız', 'tembel', 'çalgıcı', 'falcı' olacaktır. Onlarla ilgili bir sohbet yapıldığında “Çingeneler çalışmaz”, 'Çingeneler okumaz” en çok kullanılan cümlelerin başında geliyor. Assen Christov da buna pizzasını yerken “Çingeneler pizza yemez”i de ekliyor gülerek.

“ELİNDE KİTAP OLAN TEK ÇİNGENE BENDİM”
5 Mart 1967'de Bulgaristan'ın Varna kentinde 5 kız 5 erkek çocuklu bir Çingene ailesinde dünyaya geldi Assen Christov. “Benim asıl ismim Hasan ama Bulgarlar Müslüman isimlerini değiştirince benim ismimi de Assen yaptılar” diyor Christov. Babası öldüğünde 9 yaşında olan Hasan, ailesinden gizlice okula gittiğini söylüyor. “Elinde kitap olan tek Çingene bendim. Okumayı çok seviyordum. Annem ve babam okula gittiğimi bilmezdi” diyen Christov, okulda kendisinin nasıl karşılandığını şöyle açıklıyor: “Ben Çingeneyim dediğimde Bulgar öğretmenler bana 'sen Çingene değilsin, sen Bulgarsın. Çingeneler okumaz, sen okuyorsun' derlerdi.”

HEM ÇİNGENE HEM MÜSLÜMAN OLMAK ÇOK ZOR
Gittiği okulun en parlak öğrencilerinden biri olan Hasan'ın ismi 1981'de Assen olarak değiştiriliyor. “Bulgaristan'da Çingene olmak zor ama hem Çingene hem de Müslüman olmak daha zor” diyor eski Hasan yeni Assen. Askere gittikten sonra Varna'ya dönen Assen Christov, önce belediye meclis üyesi ardından da 21 yaşında Varna'daki Kamenar Belediye Başkanı seçiliyor. 'Okumuş Çingene' olarak tanınan Assen, kısa sürede büyük başarılara imza atıyor belediye başkanlığı döneminde. Çingeneler arasında adeta bir 'efsane' olan Christov, 1998'de Bulgaristan Parlamentosu'na seçiliyor.

POLİSLERİ ŞİKAYET EDİNCE HAYATINDAN OLUYORDU
Çingenelerin en fazla baskı ve şiddete maruz kaldığı ülkelerin başında gelen Bulgaristan'da parlamentoya seçilen ilk Çingene milletvekili olan Christov, Çingenelerin iş ve eğitim olanaklarından yararlanması için önemli çalışmalar yaptığını söylüyor. Ancak bu çalışmaları uzun sürmüyor. “1999'da Çingenelerden bir mesaj aldım. Bana 'Polisler gelip Çingene mahallelerinde çocuklara uyuşturucu satıyorlar' dediler. Ben de o mahalleye gittim ve polisleri suç üstü yakaladım ve isimlerini aldım” diyen Christov'un bu davranışı neredeyse hayatına mal oluyor.

KIZI ÜÇ YIL BOYUNCA KONUŞAMADI
Sonrasında olanları ise şöyle açıklıyor: “Polislerin bu olayını Meclis'e taşıdım ve Meclis'te büyük tartışmalar oldu. İçişleri Bakanı yanıma gelerek 'Keşke böyle yapmasaydın' diyerek beni uyardı. Bir hafta sonra da karıma ateş açtılar. Benim de içinde olduğumu düşünerek arabamı taradılar. Karım yaralandı, kızım üç yol boyunca konuşamaz oldu. Biz de bu olaydan sonra 2000 yılında İngiltere'ye kaçtık.”

“ARTIK DİPLOMALI BİR ÇİNGENEYİM”
Bulgaristan'da ölümden dönen Christov İngiltere'deki iltica başvurusu kabul edildikten sonra üniversite eğitimine başlıyor. Liverpool kentinde İçişleri Bakanlığı'na bağlı 'Suç Kayıtları Bürosu'nda görev yapan Christov, üniversite eğitimini de İngilizce Dili üzerine yapıyor. “Artık diplomalı bir Çingeneyim” diyor Christov gülerek.

İSLAM İNSAN HAKLARI KOMİSYONU'NA BAŞVURDU
İngiltere'ye yerleştikten sonra Bulgaristan'da yaşayan Çingenelerin yaşadığı sorunları unutmamış Christov. İnternette forum sitelerinde Bulgaristan'daki Çingenelerin dramına dikkat çeken Christov, bununla da yetinmeyip insan hakları ve yardım kuruluşlarına başvurmuş. Üç yıl önce de Londra'daki Islamic Human Rights Commission (İHRC) isimli insan hakları kuruluşunun kapısını çalmış. “İlk defa bir kuruluş bizi böyle sıcak karşıladı ve sorunlarımızı içten dinledi” diyor Christov. İHRC de Bulgaristan'daki Çingenelerin sorunlarını yerinde tespit için derneğin Kampanya Direktörü Seyfettin Kara'yı Varna'ya gönderiyor. Christov ile birlikte iki defa Bulgaristan'a giden Kara, Çingenelerin yaşadığı insanlık dışı durumu bir rapor haline getiriyor.

ÇİNGENELERİN DRAMI RAPORLAŞTI
“Avrupa'nın Utancı: Müslümanlara Karşı Nefret ve Bulgaristan Çingeneleri” ismi taşıyan 40 sayfalık raporda, Çingenelerin hem etnik hem de dini ayrımcılığa ve ırkçılığa tabi tutulduğu birinci elden aktarılıyor. Çadır ve kulübelerde yaşayan ve eğitim, iş olanaklarından yoksun Çingenelerin AB üyesi Bulgar Hükümeti tarafından adeta bilerek yüz üstü bırakıldığı tanık ifadeleriyle gösteriliyor raporda. Kara'nın Varna'ya giderek Çingenelerin dramını yerinde görmesine vesile olan Christov şöyle diyor: “Belki bana bakıp Çingene değil, diyorsunuz. Ama ben bir Çingeneyim, sadece, koşullarım daha iyi. Ama Bulgaristan'da yaşayan yüzbinlerce Çingene çok kötü durumdalar. Kulübelerde yaşıyor insanlar. Su yok, elektrik yok, iş yok. Bulgar Hükümeti bu insanlara hiçbir yardımda bulunmuyor.”

TÜRKİYELİ KARDEŞLERİNE ÇAĞRI
IHRC'nin Çingenelerin sorunlarına yönelik ilgisinden memnun olan Christov, daha fazla kişi ve kuruluşa duyurmak için çabalarının süreceğini söylüyor. Türkiye'deki insan hakları ve yardım kuruluşlarının da “Bulgaristan'da zulüm gören kardeşlerini unutmasınlar” diyerek göreve çağırıyor. “Çingeneler daha aşağı bir halk değil. Çünkü dinde ırkların birbirinden üstünlüğü diye bir şey yok. O yüzden bize önce insan olduğumuz için sonra Müslüman olduğumuz için kardeşlik elini uzatsınlar.”
VAKİT GAZETESİ - TÜRKİYE, 7.03.2010