MAKALELER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MAKALELER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ocak 2020 Perşembe

BULGARİSTAN’IN EN ESKİ MÜSLÜMAN MABEDİ: OMUR-FAKI KÖYÜNDEKİ DERVİŞ BEY CAMİSİ

BULGARİSTAN’IN EN ESKİ MÜSLÜMAN MABEDİ: 
OMUR-FAKI KÖYÜNDEKİ DERVİŞ BEY CAMİSİ

SALİH DELİORMAN, ARAŞTIRMACI

Kaynak: Müslümanlar Dergisi, Sofya, Sayı 1 (301), Ocak 2020, yıl XXX, s. 16.
1970’lerde Derviş Bey Camisi
Bugünkü resmî adı Jeglartsi olup Dobruca’nın büyükçe köylerinden biri olan Omur-Fakı (Umur Fakih/Umur-fakı) tarih araştırmalarına konu olmuştur. Hacıoğlu-pazarcık (Dobriç) ili Kurt-pınar (Tervel) belediyesine bağlı olan bu köyü tartışmaların odağına oturtan camisinin yapılış tarihidir. Yaklaşık bir asırdır araştırmalara konu edilen bu cami ile ilgili Petır Miyatev, İbrahim Tatarlı, Starşimir Dimitrov, Jeko Popov, Nikolay Panayotov, Ahmet Cebeci, Mehmet Emin Yılmaz, Lübomir Mikov gibi bilim adamları kaleme aldıkları eserlerde görüş beyan etmişlerdir.
Osmanlı döneminde nahiye ve kaza merkezi olan Omur-fakı, Türkler tarafından kurulmuş ve genellikle Türklerle meskûn bir Dobruca köyüdür. Köyde Derviş Bey Camisi bulunmaktadır. Halk arasında Koca Cami olarak da nâm kazanan caminin kitabesi, epigrafik açıdan, dolayısıyla tarih açısından son derece önemlidir. Yukarıda sözünü ettiğimiz bilim adamlarının tespitlerine göre aslında ortada iki kitabe vardır. Birinci kitabe, 1128/1715-1716 yılında yapılan tamir kitabesidir. İkincisi ise 1278/1861-1862 yılına ait tamir kitabesidir. Caminin inşa kitabesi veya onun resmi ise elde mevcut değil.
Sözünü ettiğimiz iki kitabenin ilkini 1960’lı yıllarda inceleyen İ. Tatarlı hocamızın belirttiğine göre, bu kitabe Omur-fakılı Halil Necibov ve Sefer Ragıbov tarafından 1951 yılında Hacı-mahalle’deki mescidin avlusuna konmuştur. Aslında kitabenin yerinden oynatılmasının sebebi, tarihçi A. Cebeci’nin belirttiğine göre, 1940 yılında Derviş Bey Camisinin yakılmış olmasıdır.
İ. Tatarlı’dan önce bu kitabeyi gündeme getiren P. Miyatev’tir. Her ne kadar kitabeyi görmemişse de çevreden edindiği bilgilerle İ. Tatarlı’ya benzer bazı bilgileri paylaşmıştır. Ancak bu konudaki ilk çalışmaları yapan iki bilim adamının arasında bir fark vardır: Miyatev’e göre, Derviş Bey Camisi 698 yani 1298-1299 yılında kurulmuş, Tatarlı’ya göre ise 998/1589-1590 yılında yapılmıştır. Belirttiğimiz gibi, Miyatev birinci kitabeyi görmemiş, ancak yaşlılardan edindiği bilgiler ve ikinci tamir kitabesine dayanarak söz etmiştir. Tatarlı ise birinci kitabeyi görüp resmini de yayınlamış, ancak kitabede geçen bir rakamın üstünün kırılmış olması sebebiyle yanlış okunduğunu ve bu hatanın ikinci kitabeye de yansıtıldığını savunmuştur.
Zaman içerisinde yapılan diğer araştırmalar da bazı farklı bilgi ve yorumlar sunmakla beraber iki görüşten birini tercih etmişlerdir. Bunlara bakılacak olursa, N. Panayotov’un yorumları genellikle asılsızdır, zira kitabedeki bazı kelimeleri yanlış okuyup anlamlandırarak yorumlarını da bunlara dayandırmıştır. J. Popov’un iddiaları ise ciddî olamayan rivayetlere dayanmaktadır. M. E. Yılmaz konuyu daha ziyade Sarı Saltuk döneminde yöreye yerleşenlerle irtibatlandırmak, mimarî özelliklerini vurgulamak ve benzeri cami örnekleriyle karşılaştırmak suretiyle Miyatev’in görüşünü esas almıştır. Ancak onun yorumlarında da tartışmalı bazı görüşler görüyoruz. Özellikle caminin ikinci tamirini köyde bulunan Sadrazam Kapıcı Binbaşısı İbrahim Ağa Çeşmesi ile irtibatlandırması bunun örneğidir. Kanaatimce iki kitabede geçen İbrahim Ağanın aynı şahıs olduğunu ispatlamak bu aşamada zor gözükmektedir. Zira cami kitabesindeki tarih kesin olmakla birlikte, kanaatimce çeşmenin yapılış zamanı, son beytin ilk mısrasında değil de ikinci mısrasında cevher tarihi şeklinde belirtilmiştir. İki tarih arasında bir asra yakın zaman farkı söz konusudur.
Caminin kuruluş tarihiyle ilgili kanaatim, iyi korunmuş olup Dobriç Bölge Müftülüğünce muhafaza edilen ikinci tamir kitabesine itibar edilmesidir. Zira Tatarlı Hocanın sırf birinci
kitabede bulunan “٩” rakamının üstünün kırılmış/ka
zınmış olduğu mülâhazasıyla caminin tarihini 300 sene geriye götürmesi çok sağlıklı görülmemektedir. Böyle bir mülâhaza, ortada bulunan ikinci kitabe tarafından çok açık bir şekilde reddedilmektedir. Birinci kitabe ile ilgili tereddütler ortada olmasına karşın ikinci kitabenin metni açıktır:
Evvelâ câmi-i şerifin binâ olmasına sâhibü’l-hayrât
ve’l-hasenât Derviş Bey muvaffak oldu, sene 698.
Sâniyâ sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât İbrâhîm Ağa
ta‘mîr ettirmiş muvaffak oldu, sene 1128.
Sâlisâ kâffe-i ehâlî-i karye sâhibü’l-hayrât
ve’l-hasenât ta‘mîrine muvaffak oldu, sene 1278.
Bu kitabe, camiyi bölgedeki başka hayırseverlere atfetmenin de doğru olmayacağını göstermektedir. Bütün bunlardan hareketle ve bilhassa yöre halkının canlı hafızasındaki rivayetlerden anlaşıldığına göre, muhtemelen Sarı Saltuk dervişlerinin mekân tutup kurdukları Omur-fakı köyündeki camiinin ilk kurucusu, yine Sarı Saltuk mensuplarından olan Derviş Bey isimli değerli zattır. Osmanlı Devletinin kuruluş tarihi olarak kabul edilen 1299 yılı ile yaşıt veya bir yıl öncesinden olan bu cami, ne yazık ki, günümüze kadar çalışır vaziyette gelebilmiş değildir. Zira 1940 yılında yakılmış, 1993 yılında tekrar yakılıp harap hâle getirilmiştir. Ancak caminin temelleri ve kısmen duvarları korunmuş olup civarındaki tarihî mezartaşları da bu eserimizin canlı tarihine ve yörenin Türk izlerinin derinliğine şahitlik etmektedir.

24 Nisan 2019 Çarşamba

Çağdaş Sarı Saltuk (2), Mahmut Toptaş

Çağdaş Sarı Saltuk (2)

Mahmut Toptaş

Beyaz Mercedes’li, beyaz takım elbiseli, cilalı gıcır gıcır ayakkabılı adam, şehirde bir anda herkes tarafından tanınıverdi.
Ayarı bozulmuş Müslümanların ayarını kitap, sünnet ve İslam fıkhına göre ayarlamaya gelen Mustafa, derhal her köyde Kur’an kursu açar.
Kur’an kursu deyince müstakil bina ve tayin edilen hoca anlamayalım.
Az da olsa her köyde Kur’an okumasını unutmayan ihtiyarları buluyor ve onlara, “Kendi evinde kendi ailen ve çocuklarından başlayarak Kur’an okumasını öğretirsen şu kadar maaş vereceğim” der.
Komünizm yıkılınca bir anda parasız, pulsuz, çaresiz kalan bu insanlar önce hafızalarını toplarlar ve kendilerini düzelttikten sonra evinde, camide Kur’an okutmaya başlar.
Kaldığı şehirde ve diğer şehirlerde de İmam-Hatip okulları açar.
“Hocam, öyle beyaz bir Mercedes’im olsa, bagacı da para dolu olsa ben de hizmet ederdim” diyen birine, “Elli altmış bin lira civarında değeri olan arabasını göstererek sen bu arabayı bu tür hizmetlerde kullandın mı?
Beyaz Mercedes’ini traktörlerin zor çıktığı yollara sürer miydin?” deyince dudakları hafif büzüşerek utanç gülümsemesiyle cevabı vermiş oldu.
Mustafa, bu çağda bizim yaşadıklarımızı yaşayarak hizmet eden bir değerli insandı.
Mustafa’yla birlikte hareket eden ve her dediğini tutan dostlarına: “Sakın, aman ha, komünizm döneminde size zulmeden insanlarla boğuşmaya girmeyin. Faydası yok ve bizi yolumuzdan alıkoyar. Siz her köy ve şehirlerdeki Müslümanların İslami bilgilerini artırmaya, öğrendiklerini yaşatmaya yönelirseniz, Müslüman’ca davranırsanız, size eskiden zulmedenler de yaptıklarına pişman olurlar, nasibi olanlar da Müslüman olurlar” dedi ve hiçbir kimseyle çatışmadı ama onun üzerine acımasızca saldıranları ezdi geçti.
Müftülerden biri, “Mustafa, eli değnekli evliya idi” diyor.
Örnek olsun diye yazdım.
Yoksa bizim kusursuz örneklerimiz, Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’inde anılmasını istediği peygamberler ve en son gönderdiği Sevgili Peygamberimizdir.
Sevgili Peygamberimize de:
“Kitapta Meryem’i de an…” (Meryem süresi ayet 19/16).
“Kitapta İbrahim’i de an. Şüphesiz o çok doğru biriydi, peygamberdi.” (Meryem süresi ayet 19/41).
Anmamız gereken diğer peygamberlerden Musa, İsmail, İdris, Davut, İshak, Yakup, el-Yesa’, Hud aleyhisselamların adı da anılması istenmektedir.
Adamı yüceltmek için anma merasimi yapmak değil, örnek olmasını istemek için anılmalıdır.
Hatta müftülerin atamasını yapan zat-ı muhterem konuşurken, “Eğer şu anda çıkıp gelseydi, bizi azarlar ve ‘bu yaptığınız masrafı ve harcadığınız zamanı, beni anmak için değil, bu dini tanıtmak için harcayın’ der ve bizi buradan ilim cephesine gönderirdi” deyiverdi.
16 Nisan 2019, Milli Gazete

Çağdaş sarı saltuk (1), Mahmut Toptaş

Çağdaş sarı saltuk (1)
Mahmut Toptaş
Size “Çağdaş Battalgazi” diye tanıttığım Mustafa’nın yurt dışında yapılan 15’inci ölüm yıldönümü anma toplantısına katıldım.
Mustafa’nın İmam-Hatip Okuluna kaydettiği öğrencilerin birçoğunun o devlette müftülük makamında çok güzel hizmetler verdiğini öğrendim.
Komünizmin yıkılmasından sonra gittiği o ülkedeki faaliyetlerinin bir kısmını kendisinden dinlerdim.
Bir kısmını da yanında çalışan değerli ve gayretli tanıdıklardan dinlerdim.
Ama onun öğrenci olarak kaydettiği çocukların büyümüş, müftü olmuş, milletvekili olmuş öğrencilerinden dinledim bu gidişimde.
Benim gözümde o, “Çağdaş Battalgazi” idi ama “Anma toplantısı”nda konuşan on kadar öğrencisinden her biri kendince ona bir isim de vermiş.
Bir kısmı, “Çağdaş Sarı Saltuk” diyor.
Bir kısmı, “Korkusuz adam” diyor.
Bir kısmı, “Zekâ küpü” diyor.
Hacı Mustafa, Cennet Kuşu, Deli Yürek, Kalbiyle Konuşan Adam, onların taktığı adlardır.
Ama Mustafa’nın kendine sorduklarında “İnek Tüccarı” olduğunu söylermiş.
Bana, İslami hizmetler için harcadığı parayı nasıl kazandığını anlatırken sığır ve koyun ticaretiyle elde ettiğini anlatmıştı.
“Derenin taşıyla derenin kuşunu vurma” dedikleri bu herhalde.
O ülkenin imkânlarıyla bu hizmetleri yaptığını söylerdi.
Öğrenciliğinden müftülüğe yükselen biri anlatıyor: “Bindiği ticari taksiye taksicinin hak ettiğinden fazlasını verdiğinden bütün taksiciler onu görünce dururlar veya ona doğru hareket ederlerdi.
O da arabanın pis olanlarına binmez ve temizlemesini söylerdi.
Mustafa bizim şehre gelmeden önce ticari taksiler aylarca temizlenmeden çalışırlardı ama Mustafa bütün şehrin taksicilerini hizaya getirdi” dedikten sonra, “Alışveriş yaptığı her dükkâna da bir yol göstericiliği olmuştur” dedi.
“Köyünde Kur’an kursu açan herkese maaş vereceğini söyledi ve okutanların öğrencilerini imtihan ettikten sonra başarısına göre maaş verirdi” dediler.
Müftülerden biri Mustafa’nın o şehre gelişini anlattı.
“Mustafa bembeyaz bir Mercedes’le geldi. Üzerinde yine bembeyaz bir takım elbise vardı. Ayakkabılar gıcır gıcırdı.
Bizim köydeki hatim merasimine geldiğinde ben çocuktum. Benim arabaya bakışımı görünce beni arabaya bindirdi ve köyün içinde bana bir tur attırdı ve elime köyümüze göre çok fazla olan para verdi. Ben, daha sonra onun İmam-Hatipte öğrencisi oldum”
Dikkat edin, ilkokul öğrencisini gözüne kestirmiş, gelecek sene İmam-Hatibi seçmesi için ön hazırlığı da yapmış.
Bir başkası, “O beyaz Mercedes’li, beyaz elbiseli, gıcır gıcır ayakkabılı, kazandığı parayı bol bol dağıtan bu adam, öğrencilerin yemeğini kendisi yapar, kendisi bulaşıkları yıkar, çamaşırlarımızı da yıkardı” diyor.
“Bir gün yanına vardım, ben yıkayayım” dedim ama kaşlarını çattı ve azarlar gibi “Sen derhal dersinin başına geç ve ezberlemen gereken ayetleri ezberle” dedi.
Müftü olan öğrencilerinden biri: “Azınlıkta olan biz Müslümanların ayağa kalkmasını sağladı. Komünistler, bizim ayarlarımızı bozmuşlardı. Bizim ayarımızı tekrar İslam’a ayarlamak için çok çalıştı.”
Yetiştirdiklerinden biri cömertliğini anlatırken, “Araba ehliyeti aldım” dedim, hemen, “Bakayım” dedi ve ehliyetime baktıktan sonra ehliyetin içine koyduğu para, tam benim ehliyet için harcadığım para miktarında idi” dedikten sonra, “Üzerindeki elbiseyi biri isteseydi donu  hariç hepsini verebilecek bir cömertlik örneği idi” dedi.
“Öyle bir duruşu vardı ki şehrin valisi onu görünce, ceketini ilikleme ihtiyacı hissederdi” diye tanıttılar.
Etkili yetkili insanlardan biri, taşınmaz mallarından birini satmaya kalksa, onun istediği fiyatın az olduğunu, bu malın daha değerli olduğunu ona anlatır ve biraz daha fazlasına alırdı. Böylece hizmete engel olabilecek insanların kötü kanaatlerini iyiye değiştirirdi.
Beyaz Mercedes’in bagacında, çocuk, yaşlı, kadın-erkek, her çeşit insanın hoşlanacağı hediyeleri olduğu gibi, köylerdeki Kur’an kurslarını devamlı denetlediği için peynir ve zeytin devamlı bulunurdu.
15 Nisan 2019, Milli Gazete

25 Mart 2015 Çarşamba

2014 YILINDA “MÜSLÜMANLAR” DERGİSİNDE YAYINLANAN BAZI MAKALELER



Cemal Hatip, Ben Müslümanım Beni O İşe Karıştırmayın, Müslümanlar dergisi, sayı 5 (233), Mayıs 2014, s. 4.
Ramadan Yakup, Ölümünün 40. Yıldönümünde Topal Hocayı Rahmetle Anıyoruz, Müslümanlar dergisi, sayı 6 (234), Haziran 2014, s. 10.
“Kızım sen bu yoldan sakın ayrılma” (Selime Hasanova ile Söyleşi), Müslümanlar dergisi, sayı 7 (235), Temmuz 2014, s. 14-15.
İbrahim Yalımov, Mehmet Fikri’nin Toplumsal ve Felsefi Düşünü – 1, Müslümanlar dergisi, sayı 7 (235), Temmuz 2014, s. 11.
İbrahim Yalımov, Mehmet Fikri’nin Toplumsal ve Felsefi Düşünü – 2, Müslümanlar dergisi, sayı 8 (236), Ağustos 2014, s. 15.
İsmail Cambazov, Çok Sevaplı Bir Sadaka, Müslümanlar dergisi, sayı 7 (235), Temmuz 2014, s. 1.
Gövrenliler Armağan Köyüne Nasıl Geldi, Müslümanlar dergisi, sayı 8 (236), Ağustos 2014, s. 17.
Sabri Con, Karagözlü Hüseyin Pehlivan, Müslümanlar dergisi, sayı 8 (236), Ağustos 2014, s. 16.
Ahmed H. Bahadır, Göl Olan Yerde Su Bitmez (Hafız Ali Ahmetçik’i Anıyoruz), Müslümanlar dergisi, sayı 9 (236), Eylül 2014, s. 14.
Cemal Hatip, Hakkımı Helal Etmiyorum, Müslümanlar dergisi, sayı 9 (236), Eylül 2014, s. 6.
Doğu Kocabalkan Eteklerinde İslamı Yaşıyor ve Yaşatıyorlar, (Aytos Bölge Müftüsü Selahattin A. Muharrem ile Söyleşi), Müslümanlar dergisi, sayı 11 (238), Kasım 2014, s. 2-4. 



Мурад Бошнак, Скритата елифка, сп. Мюсюлмани, бр. 1 (229), Януари 2014, с. 14
Исмаил Джамбазов, Моите преживелици по време на Рамазана, сп. Мюсюлмани, бр. 5 (233), Май 2014, с. 10
Исмаил Джамбазов, Прозорливостта на Омер Ефенди, сп. Мюсюлмани, бр. 6 (234), Юни 2014, с. 10
Джемал Хатип, Когато големите чанове ни будеха на сахур, сп. Мюсюлмани, бр. 6 (234), Юни 2014, с. 15.
Исмаил Чаушев, Животът между двете досиета, сп. Мюсюлмани, бр. 8 (236), Август 2014, с. 8.
Ислямът е жив и те живеят в исляма (Разговор с р-я мюфтия на Айтос – Селятин А. Мухаррем), сп. Мюсюлмани, бр. 11 (238), Ноември 2014, с. 2.
Джемал Хатип, Днешните мюсюлмани през погледа на Ибрахим ага, сп. Мюсюлмани, бр. 11 (238), Ноември 2014, с. 6.
Хатидже Тибер, Моят първи хиджаб, сп. Мюсюлмани, бр. 12 (239), Декември 2014, с. 12-13.
Исмие Исмаилова, Мюсюлманите в Самоков, сп. Мюсюлмани, бр. 12 (239), Декември 2014, с. 16.
Иван Първанов, Ходжа спасява църква, сп. Мюсюлмани, бр. 12 (239), Декември 2014, с. 17.
 

6 Ocak 2015 Salı

MAKALELER ARASINDA BULGARİSTAN


Makale Adı: Bulgaristandaki Türkçe Yayınlar
Yazar Adı: Ergin, Muharrem
Yayın Adı : Türk Kültürü Cilt.3 , Sayı.28 Sayfa.279 - 280 ss.
Yayın Tarihi : 1965


Makale Adı: Bulgaristan'da Türkler ve Türk Eserleri
Yazar Adı: Deliorman, M. Necmettin
Yayın Adı : Türk Dünyası Sayı.3 Sayfa.14 - 17 ss.
Yayın Tarihi : 1966

Makale Adı: Yakın Yıllarda Bulgaristan Türk Gençleri ve Çeşitli Yönleriyle Mustafa Şerif Alyanak
Yazar Adı: Aytuna, Vidinli Hasip
Yayın Adı : Türk Dünyası Sayı.4 Sayfa.27 - 35 ss.
Yayın Tarihi : 1967

Makale Adı: Bulgaristan Türklerinin Göçü Hakkında
Yazar Adı: Cebeci, Ahmet
Yayın Adı : Kalkınan Köylü Cilt.3 , Sayı.45 Sayfa.13-14 - 29 ss.
Yayın Tarihi : 1968

Makale Adı: Bulgaristan'da Son Gelişmeler ve Türklere Karşı Uygulanan Politika
Yazar Adı: Cebeci, Ahmet
Sorumlular: --
Yayın Adı : Türk Kültürü Cilt.8 , Sayı.89 Sayfa.46 - 49 ss.
Yayın Tarihi : 1970

Makale Adı: Bulgaristan'da İslâm Dinine Yapılan Baskı
Yazar Adı: Cebeci, Ahmet
Sorumlular: --
Yayın Adı : Türk Kültürü Cilt.8 , Sayı.87 Sayfa.41 - 43 ss.
Yayın Tarihi : 1970

Makale Adı: Bulgaristan'da Öldürülen Türk Şairi Recep Küpçü
Yazar Adı: Cebeci, Ahmet
Sorumlular: --
Yayın Adı : Türk Kültürü Cilt.15 , Sayı.176 Sayfa.21 - 32 ss.
Yayın Tarihi : 1977

Makale Adı: Bulgaristan'da Eski Osmanlı Mimarisinin Bir Yapıtı Kalugerevo Nova Zagora'daki Kıdemli Baba Sultan Bektaşi Tekkesi
Yazar Adı: Kiel, M.
Sorumlular: --
Yayın Adı : Belleten Cilt.35 , Sayı.137 Sayfa.45 - 60 ss.
Yayın Tarihi : 1971

Makale Adı: Bulgaristan'da Yok Olmak Üzere Olan Bir Osmanlı Eseri: Eski Zağra'da Hamza Bey Camii.
Yazar Adı: Bilecik, Gülberk
Sorumlular: --
Yayın Adı : Akademik Araştırmalar Dergisi Cilt.7 , Sayı.27 Sayfa.71 - 79 ss.
Yayın Tarihi : 2005

Makale Adı: Bulgaristan'da Türk Muallimler Birliğinin Kuruluşunun 100. Yıldönümü ve Çalışmaları.
Yazar Adı: Memişoğlu, Hüseyin
Sorumlular: --
Yayın Adı : Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi Sayı.162 Sayfa.89 - 116.7 ss.
Yayın Tarihi : 2006

Makale Adı: Bulgaristan Türkleri''nin Anavatana Göç Hareketi (1950-1951).
Yazar Adı: Çolak, Filiz
Sorumlular: --
Yayın Adı : Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi Sayı.145 Sayfa.113 - 132.6 ss.
Yayın Tarihi : 2003

Makale Adı: Ali Fethi (Okyar) Bey'in Bulgaristan Sefirliği Dönemindeki Faaliyetleri (Ekim 1913-Aralık 1917).
Yazar Adı: Sancaktar, Fatih Mehmet
Sorumlular: --
Yayın Adı : Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Cilt.27 , Sayı.81 Sayfa.577 - 602 ss.
Yayın Tarihi : 2011

Makale Adı: Bulgaristan'daki Osmanlı Yazılı Kültürünü İnceleyen Bulgar Tarihyazımı.
Yazar Adı: Civan, Ahmet Celil
Yayın Adı : Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi Cilt.8 , Sayı.15 Sayfa.263 - 280 ss.

Makale Adı: Bulgaristan'da Osmanlı Mimari Hatıralarında Bir Gezinti.
Yazar Adı: Eyice, Semavi
Sorumlular: --
Yayın Adı : Kültür Sayı.14/Özel sayı: Rumeli Sayfa.44 - 53 ss.

Makale Adı: Bulgaristan'da Osmanlı Maddi Kültür Mirasının Tasfiyesi (1878-1908).
Yazar Adı: Koyuncu, Aşkın
Sorumlular: --
Yayın Adı : OTAM (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi) Sayı.20 Sayfa.196 - 243 ss.

Makale Adı: Bulgaristan''da Bir Alperen ve Tekkesi: Demir Baba.
Yazar Adı: Bahtiyar, Niyazi Hüseyin
Sorumlular: --
Yayın Adı : Tarih ve Toplum Cilt.38 , Sayı.226 Sayfa.214 - 216 ss.
Yayın Tarihi : 2002

Makale Adı: Bulgaristan''da Kent Yönetim Bölümü Merkezi Rusçuk.
Yazar Adı: Bahtiyar, Niyazi Hüseyin
Sorumlular: --
Yayın Adı : Tarih ve Toplum Cilt.34 , Sayı.200 Sayfa.93 - 95 ss.
Yayın Tarihi : 2000

Makale Adı: Bulgaristan Çiftçi İttihadı Kongresi ve Müslüman Türk Azınlık; Bulgaristan Müslüman Çiftçi Kongresi (1922).
Yazar Adı: Karakışla, Yavuz Selim
Sorumlular: --
Yayın Adı : Tarih ve Toplum Cilt.36 , Sayı.216 Sayfa.357 - 361 ss.
Yayın Tarihi : 2001

Makale Adı: Bulgaristan'da Osmanlı Kütüphaneleri
Yazar Adı: Turan, Ömer
Yayın Adı : Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi Sayı.10 Sayfa.283 - 292 ss.
Yayın Tarihi : 2000

Makale Adı: Belgelere Göre 1812-1813 Yıllarında Osmanlı Yönetiminde Bulgaristan.
Yazar Adı: Mattei, Jean Louis
Sorumlular: --
Yayın Adı : Mülkiye Cilt.24 , Sayı.220 Sayfa.197 - 210 ss.
Yayın Adı Geçmişi: Mülkiyeliler Birliği Dergisi
Yayın Tarihi : 2000

Makale Adı: Bulgaristan''da Prenslik Döneminde Türklerin Sosyal ve Siyasal Kurumlaşma Çalışmaları.
Yazar Adı: Turan, Ömer
Yayın Adı : Belleten Cilt.64 , Sayı.239 Sayfa.89 - 100 ss.
Yayın Tarihi : 2000

Makale Adı: Bulgaristan''a Okka ile Satılan Osmanlı Evrakının Devlet Arşivimize Geri Getirilmesi.
Yazar Adı: Binark, İsmet
Yayın Adı : Yeni Türkiye Cilt.6 , Sayı.31 Sayfa.536 - 548 ss.
Yayın Tarihi : 2000