2 Ekim 2010 Cumartesi

Emin Saraç Hocaefendi ile yapılan mülakattan Ahmed Davudoğlu Hoca ile ilgili bölüm

Türkiye'de yayınlanan RIHLE Dergisi'nin Emin Saraç Hocaefendi ile yaptığı mülakatın bir bölümü Bulgaristanlı Ahmed Davudoğlu Hoca ile ilgili. Okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz. (Son devir İslam alimlerinden olan Ahmed Davudoğlu ile şuanki Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ayrı ayrı kişilerdir. İsim benzerliğinden dolayı bazen aynı kişi sanılıyor, halbuki öyle değil.)

Ebubekir Sifil: Hocam sizi yorduk, Ahmed Davudoğlu hoca hakkında da bir şeyler söyleyebilir misiniz?
Emin Saraç: Ahmed Davudoğlu hoca "hazâ hocaefendi" denilecek bir zat idi. Memleketimizin son olarak tanıdığı fakih, halûk, hâlis ve firaset sahibi bir hocaefendidir. Çok hâlis bir insandı… Allah rahmet etsin. O da Zahid Efendi ve Mustafa Sabri Efendi hocalarımıza meftun idi.
M. Fatih Kaya: Ahmed Davudoğlu hocaya "Sahîh-i Müslim tercüme ve şerhini" yazmayı siz mi teklif etmiştiniz?
Emin Saraç: Evet… Çünkü Mehmet Sofuoğlu, Buharî ve Müslim'i tercüme etmişti. Sönmez Neşriyat'ın yazıhanesinde oturuyorduk. Dedim ki: "Bu hadis kitaplarımızı mücerred tercüme etmek milletimizi idlâl eder. Bunları izahlı ve şerhli neşretmek lazımdır. Bunu da ancak Davudoğlu hoca yapabilir. Zira kendisi Sübülü's-Selâm'ı tercüme etti. Bu sahada epey bir melekesi oldu."Davudoğlu hoca, Ezher Şeriat Fakültesi mezunudur. Ben oraya gittiğimde fakültenin ileri gelen hocaefendileri Ahmed Davudoğlu hocayı tanıyıp tanımadığımı soruyorlardı. Yani Davudoğlu hoca orada iz bırakmıştı. Nitekim İstanbul'a döndükten altı gün sonra İmam Hatip mektebine çağrıldık ve orada hoca olarak tayin edildik. Davudoğlu hocayla ilk defa burada karşılaştık. Kendisi beni öyle sıcak karşıladı ki sanki çoktan beri tanışan iki dost gibiydik. Aramızdaki bu muhabbetten cesaret alarak Sönmez Neşriyat'a böyle bir teklifte bulundum. "O halde hocayla sen samimi olduğuna göre Sahih-i Müslim tercümesini hocaya kabul ettirebilirsen neşredelim" dediler. Bir gün sabah saat sekiz ya da dokuz sıralarında kalkıp evine gittik. Ben Davudoğlu hocaya bu teklifi açınca "Emin hoca, sen bizi Kaf dağında görüyorsun. O kadar büyük dağlara çıkabilecek gücümüz mü var ki?" dedi. "Allah size o kudreti ve melekeyi vermiş. Bakınız Efendim, Bulûğu'l-Merâm'ı ne güzel yaptınız. Büyük bir hizmet oldu" dedim. Düşündü… Düşündü… "Hadi bakalım tevekkeltü alallah deyip başlayalım bari" dedi. Kitap çıktığında bana, "Senin nüshan hazırdır. Gel al" dedi. Fakat ben kitabı gidip alıncaya kadar o, ahirete irtihal etti. Allah rahmet etsin.Hakikaten, dikkat ederseniz kitap hem beyan, hem de malumat bakımından gayet güzel oldu.Bir de Fethu'l-Mulhim Şerhu Sahîhi Muslim kitabına o zaman Muhammed Takî el-Osmânî'nin ilavesi yoktu. İlim Yayma Cemiyeti'nin yurdunda kalan Pakistanlı bir talebeye dört ciltlik o kitabı getirtmiştim. Velhasıl Davudoğlu hocamız sözüyle amel; fetvasına temessük edilebilecek hüccet bir insan olarak memleketimizdeki son neslin temsilcisiydi.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ahmed Davudoğlu Hoca bence hocaların hocası büyük alim müfessirdir. Allah rahmet eylesin