Osmanlı torunu Evlad-ı Fatihanlar... Geçmişi bilerek onu unutmadan, geleceğe kanat açanlar... Biz bize benzeriz ve özgün olma iddiasındayız. Kuruluş: Sofya 26 Mart 2008, Halen yayın: İstanbul
18 Kasım 2009 Çarşamba
ESKİ ZAĞRA'DA AYAKTA KALAN TEK OSMANLI CAMİSİ AB FONUYLA MÜZEYE ÇEVRİLİYOR
Eski Zağra'da (Stara Zagora) ayakta kalan tek Osmanlı eseri olan ve Eski Cami olarak bilinen Hamza Bey Camii şehirde yaşayan müslümanların yıllardan beri burada ibadet etmek istemelerine rağmen müzeye çevrilecek.
Avrupa Birliği, "Turizmin gelişmesine katkı sağlayacak ulusal ve dünya çapında öneme haiz kültür anıtları destekleme" projesi çerçevesinde Eski Caminin Dinler Müzesine çevrilmesi için 1 215 000 euro hibe etmiş.
Eski Cami uzun yıllardır, ulusal öneme haiz kültür anıtı statüsünde bulunmaktadır.
1409 yılında inşa edilen cami komunizim döneminde uzun yıllar kapalı kaldı, demokrasiye geçince devlet tarafından el konuldu ve müslümanlara verilmedi. Yeni kabul edilen Kültür mirasına dair kanuna göre, şehirde tek cami olduğundan dolayı müslümanların kullanımına/ibadet etmelerine verilmesi gerekiyordu ancak Başmüftülüğün birçok girişimlerine rağmen verilmedi.
Samokov, Karlovo, Vraca ve Köstendil camiileri de bu durumda olduğuna göre Bulgaristan müslümanları için "10 Kasım" henüz gerçekleşmemiş anlaşılan.
Ancak bunu yapanların şunu iyi bilmesi lazım ki, Yüce Allahın mabedlerine el uzatanlar cezasız kalmaz belki cezaları tehir ediliyordur.
Kaynak: Başmüftülük resmi web sitesi
Türkçeye çeviren: BTG
7 Ekim 2009 Çarşamba
NİĞBOLU CAMİSİ TAMAMEN, BLAGOEVGRAD CAMİSİ KISMEN YANDI
BGNES haber ajansının verdiği bilgiye göre gece vakti çıkan yangın sebebiyle Niğbolu (Nikopol) camisi tamamen kül oldu. Yangın sebebinin araştırıldığı belirtiliyor.
Blagoevgrat'ta (Cuma-i Bala) ise cami yanında bulunan bir dükkanda çıkan yangının cami damına sıçradığı ve 10 m2 lik bir alanı yaktığı belirtiliyor. İtfaiyenin müdahelesiyle yangının büyümesi önlenmiş.
Bulgaristan Başmüftülüğü yangınlarla ve müslümanların karşı karşıya olduğu ana sorunlarla ilgili bildiri yayınladı. Bulgarca bildiriye müftülüğün resmi web sitesinden ulaşılabilir. www.genmufti.net
Blagoevgrat'ta (Cuma-i Bala) ise cami yanında bulunan bir dükkanda çıkan yangının cami damına sıçradığı ve 10 m2 lik bir alanı yaktığı belirtiliyor. İtfaiyenin müdahelesiyle yangının büyümesi önlenmiş.
Bulgaristan Başmüftülüğü yangınlarla ve müslümanların karşı karşıya olduğu ana sorunlarla ilgili bildiri yayınladı. Bulgarca bildiriye müftülüğün resmi web sitesinden ulaşılabilir. www.genmufti.net
1 Ekim 2009 Perşembe
STATÜKONUN PATENTİ - BÜTÜN KORKULAR
Sosyolog Antoniy Gılıbov'un Bulgar Dnevnik gazetesinde Slavyanovo olayı ile ilgili yorum yazısından bir cümle:
...
Azınlıklar korkusu hala Bulgaristan'da çoğunluğun konsolidasyonu için tek çare olmaya devam ediyor.
...
Yazının tamamı:http://www.dnevnik.bg/analizi/2009/09/30/792664_vsichki_strahove_-_patentut_na_statukvoto/
...
Azınlıklar korkusu hala Bulgaristan'da çoğunluğun konsolidasyonu için tek çare olmaya devam ediyor.
...
Yazının tamamı:http://www.dnevnik.bg/analizi/2009/09/30/792664_vsichki_strahove_-_patentut_na_statukvoto/
"MEÇHUL TÜRK ASKERİ ANITI"NIN SERÜVENİ
Tırgovişte ili, Popovo ilçesi, Slavyanovo köyünde Üzeyiroğlu kardeşler ilk önce bu anıtı diktiler.
Olayın medyaya yansımasından sonra Hilalin ortasına haç koydular...
Sonunda da Boyko Borisovun demesine göre "devlet görevini yapmış ve yasadışı anıtı yıkmış gece vakti"...
Üzeyiroğlu denilen iki kardeşin tam olarak hangi isimleri taşıdıkları da net olarak anlaşılmış değil. Bir Bulgarca isimlerle ortaya çıkıyorlar bir Türkçe veya Müslümanca. Trud gazetesinin haberinde annelerinden Nazmiye olarak söz edilirken kız kardeşlerinden Desislava olarak bahsediliyor...Değerlendirmeyi okurlarımıza bırakıyoruz.
Olayın medyaya yansımasından sonra Hilalin ortasına haç koydular...
Sonunda da Boyko Borisovun demesine göre "devlet görevini yapmış ve yasadışı anıtı yıkmış gece vakti"...
Üzeyiroğlu denilen iki kardeşin tam olarak hangi isimleri taşıdıkları da net olarak anlaşılmış değil. Bir Bulgarca isimlerle ortaya çıkıyorlar bir Türkçe veya Müslümanca. Trud gazetesinin haberinde annelerinden Nazmiye olarak söz edilirken kız kardeşlerinden Desislava olarak bahsediliyor...Değerlendirmeyi okurlarımıza bırakıyoruz.
26 Eylül 2009 Cumartesi
BULGARİSTAN'DA "MÜSLÜMAN-DEMOKRAT BİRLİĞİ" PARTİSİ KURULDU
Bugün /26.09.2009/ Tırgovişte’nin Slavyanovo köyünde 640 kurucu üyenin katılımı ile Müslüman Demokrat Birliği partisi kuruldu. BGNES ajansının haberinde partinin Genel Başkanlığına Ali Üzeyirov’un seçildiği bildiriliyor.
Ali Üzeyirov ve kardeşi Üzeyir Üzeyirov geçenlerde kurdukları Bulgar Kızılay Derneği ile kamuoyunun dikkatini üzerine çekmişlerdi. Yeni kurulan parti yönetiminden yapılan açıklamaya göre parti gelecek yerel ve Cumhurbaşkanı seçimlerine katılacakları bildirildi. Yeni partiye üye olmak isteyenlerin Müslümanlığın etik normlarını kabul etmeleri gerekiyor. Parti başkanı Üziyirov HÖH Genel Başkanı Ahmet Doğan ile yakın dost olduklarını belirtti. Üzeirov’a göre parti tüm Bulgaristan vatandaşlarına açık olacak. Partinin kuruluş toplantısının Osman Paşa marşı ile sona erdi bildirildi. KH
Ali Üzeyirov ve kardeşi Üzeyir Üzeyirov geçenlerde kurdukları Bulgar Kızılay Derneği ile kamuoyunun dikkatini üzerine çekmişlerdi. Yeni kurulan parti yönetiminden yapılan açıklamaya göre parti gelecek yerel ve Cumhurbaşkanı seçimlerine katılacakları bildirildi. Yeni partiye üye olmak isteyenlerin Müslümanlığın etik normlarını kabul etmeleri gerekiyor. Parti başkanı Üziyirov HÖH Genel Başkanı Ahmet Doğan ile yakın dost olduklarını belirtti. Üzeirov’a göre parti tüm Bulgaristan vatandaşlarına açık olacak. Partinin kuruluş toplantısının Osman Paşa marşı ile sona erdi bildirildi. KH
24 Eylül 2009 Perşembe
İSLAMİ EĞİTİME DESTEK GÜNDEN GÜNE ARTIYOR
BAŞMÜFTÜLÜK "İSLAMİ EĞİTİM HAFTASI" MÜNASEBETİYLE YAYINLADIĞI BRÖŞÜRDE GEÇEN YIL TOPLANAN 101 BİN LEVANIN NERELERE HARCANDIĞI İLE İLGİLİ OLARAK HAYIRSEVER MÜSLÜMANLARI BİLGİLENDİRDİ, ONLARA TEŞEKKÜR ETTİ VE BU YIL İÇİN DE DESTEKLERİNİ ESİRGEMEMELERİNİ TALEP ETTİ. AŞAĞIDA BROŞÜRÜN TAMAMINI YAYINLIYORUZ. RESİMLERİN ÜZERİNE TIKLAYARAK BÜYÜTEBİLİRSİNİZ. BTG
19 Eylül 2009 Cumartesi
13 Eylül 2009 Pazar
Sofya Büyük Camii Tiyatro Olmaktan Nasıl Kurtuldu
“50 Yıl Önce Sofya” isimli Bulgarca kitaptan alıntı:
…
Büyük Camii’den söz açılmışken şunu söyleyeyim, bu camiin arkeoloji müzesi olmasına karar verilmeden önce burası Devlet matbaasına ev sahipliği yapıyordu. Ancak Devlet matbaası bügünkü Aleksandır Nevski meydanında bulunan kendi özel binasına geçtikten sonra belediye, camii tiyatro kullanımına tahsis etti. Bu haber bizim evsiz aktörleri pek sevindirdi. Kredi verilmiş, localı, sahneli, makyaj odalı, büfe ve saire özellikleri ile bir tiyatroya çevrilecek olan cami önüne malzemeler getirilip yığılmıştı. Artık aktörler bile caminin bir kanadında provalara başlamışlarken ansızın Bakanlar Kurulu belediyenin kararını iptal ederek caminin tiyatroya dönüştürülmesini yasakladı. O günkü Belediye Başkanı Daskalov Başbakan Stambolov’un yanına giderek şahsı ve aktörler adına Bakanlar kurulu kararının değiştirilmesini talep etmiş, ancak Stambolov kendi iradesi dışında bunu yapmak zorunda olduğunu, Türklerle dostluğunu bozmak istemediğini bildirmiştir. Son sözleri şunlar olmuş “Camiileri karagözoyunu oynanan yerlere çevirdiğimizi gördüklerinde İstanbuldakiler ne diyecek”.
Yazar: Georgi Kanazirsi – Verin
Kitabın adı: 50 Yıl Önce Sofya,
Yayın tarihi:1947
Bulgarca’dan tercüme eden: Basri Zilabid
…
Büyük Camii’den söz açılmışken şunu söyleyeyim, bu camiin arkeoloji müzesi olmasına karar verilmeden önce burası Devlet matbaasına ev sahipliği yapıyordu. Ancak Devlet matbaası bügünkü Aleksandır Nevski meydanında bulunan kendi özel binasına geçtikten sonra belediye, camii tiyatro kullanımına tahsis etti. Bu haber bizim evsiz aktörleri pek sevindirdi. Kredi verilmiş, localı, sahneli, makyaj odalı, büfe ve saire özellikleri ile bir tiyatroya çevrilecek olan cami önüne malzemeler getirilip yığılmıştı. Artık aktörler bile caminin bir kanadında provalara başlamışlarken ansızın Bakanlar Kurulu belediyenin kararını iptal ederek caminin tiyatroya dönüştürülmesini yasakladı. O günkü Belediye Başkanı Daskalov Başbakan Stambolov’un yanına giderek şahsı ve aktörler adına Bakanlar kurulu kararının değiştirilmesini talep etmiş, ancak Stambolov kendi iradesi dışında bunu yapmak zorunda olduğunu, Türklerle dostluğunu bozmak istemediğini bildirmiştir. Son sözleri şunlar olmuş “Camiileri karagözoyunu oynanan yerlere çevirdiğimizi gördüklerinde İstanbuldakiler ne diyecek”.
Yazar: Georgi Kanazirsi – Verin
Kitabın adı: 50 Yıl Önce Sofya,
Yayın tarihi:1947
Bulgarca’dan tercüme eden: Basri Zilabid
12 Eylül 2009 Cumartesi
SOFYA BANYABAŞI CAMİİ DİBİNDE BAŞLATILAN METRO KAZISI CAMİDE ÇATLAKLAR MEYDANA GETİRDİ
Bulgaristan Başmüftülüğü, Osmanlı eseri Banyabaşı camiine iki metre yakınlıkta başlatılan metro kazısının camide çatlaklar meydana getirdiğini bildirdi.
Medya organlarına gönderilen bildiride "Müslüman cemaatin temsilcileri olarak cami dibinde başlatılan bu inşaatı protesto ediyoruz" denildi.
Hafriyat çalışması cami duvarları ve kubbede çatlaklar meydana getirmiş durumda. Müftülük, caminin bir ibadethane olmasının yanında aynı zamanda kültür anıtı kapsamında olduğunu da hatırlatıyor. Müftülük yetkilileri, Kültür bakanlığı ve Sofya Büyükşehir belediyesine inşaat çalışmasının durdurulması için başvuruda bulunduklarını ancak kendilerine gerekli önlemlerin alındığına dair cevep verildiğini belirtiyorlar. Fakat bütün bunlara rağmen camide hasar oluşmaya devam ediyor.
Bildirinin sonunda şu ifadelere yer veriliyor: "İslam değerlerine karşı sergilenen sorumsuzca davranışlar, son yıllarda Bulgaristan müslüman toplumu ve sorunlarına karşı negatif bir tutumun sürekliliğine dair kuşkularımızı güçlendiriyor." BTG, SOFYA
Medya organlarına gönderilen bildiride "Müslüman cemaatin temsilcileri olarak cami dibinde başlatılan bu inşaatı protesto ediyoruz" denildi.
Hafriyat çalışması cami duvarları ve kubbede çatlaklar meydana getirmiş durumda. Müftülük, caminin bir ibadethane olmasının yanında aynı zamanda kültür anıtı kapsamında olduğunu da hatırlatıyor. Müftülük yetkilileri, Kültür bakanlığı ve Sofya Büyükşehir belediyesine inşaat çalışmasının durdurulması için başvuruda bulunduklarını ancak kendilerine gerekli önlemlerin alındığına dair cevep verildiğini belirtiyorlar. Fakat bütün bunlara rağmen camide hasar oluşmaya devam ediyor.
Bildirinin sonunda şu ifadelere yer veriliyor: "İslam değerlerine karşı sergilenen sorumsuzca davranışlar, son yıllarda Bulgaristan müslüman toplumu ve sorunlarına karşı negatif bir tutumun sürekliliğine dair kuşkularımızı güçlendiriyor." BTG, SOFYA
3 Eylül 2009 Perşembe
29 Ağustos 2009 Cumartesi
27 Ağustos 2009 Perşembe
Ey TRT Türk! Vurma kusurlarımızı yüzümüze...
Türkiye’nin devlet televizyonu TRT’nin bir çok kanalı var. Onlardan biri de TRT TÜRK. Türk dünyası ve uluslar arası haber ve yorum ağırlıklı bir yayın izliyor.
Bizler de -Bulgaristan Türkleri- büyük Türk dünyasının bir parçası olduğumuz için bu kanalın bazı yayınlarına konuk oluyoruz.
Seçimlerden bir hafta sonra idi galiba yanılmıyorsam kanalları gezerken birde ne göreyim yeni seçilen genç bir milletvekilimiz Sofya’dan canlı bağlantı ile “40 Dakika” programının sunucusu Mete Belovacıklı’nın sorularını yanıtlıyor. Kendisi DPS’nin Türkiye’ye üniversite okumaya gönderdiği gençlerden biri. Duru ve düzgün bir Türkçe ile soruları cevaplandırıyor, sakin.
Salı akşam yine tv kanallarını zaplarken yine aynı programda yine genç bir vekilimiz. Farkı, Fransa’da okumuş olması. Ama nasıl zorluk çekiyor konuşurken, önce sorunun cevabını kafasında Bulgarca vermesi gerekiyor sonra onu Türkçe’ye tercüme ediyor. Bütün bunların da çok hızlı bir şekilde olması gerekiyor. Sanki yabancı bir dili konuşuyor gibiydi. Kelimelerde, cümlelerde yanlışlıklar... Çok zorlanıyordu. Neyse ki programın sonu geldi. Hem kendisi hem izleyiciler kurtuldu. Ama sunucunun son cümleleri şöyleydi:
- Bulgaristan’ı takip etmeye devam edicez. Sizden ve arkadaşlarınızdan gidişat hakkında bilgi almayı sürdürücez.
Şimdi benim aklıma ister istemez şöyle bir soru geldi: Vekillerimizden kaç kişi gönüllü bu programa katılabilir?
B.Z.
Bizler de -Bulgaristan Türkleri- büyük Türk dünyasının bir parçası olduğumuz için bu kanalın bazı yayınlarına konuk oluyoruz.
Seçimlerden bir hafta sonra idi galiba yanılmıyorsam kanalları gezerken birde ne göreyim yeni seçilen genç bir milletvekilimiz Sofya’dan canlı bağlantı ile “40 Dakika” programının sunucusu Mete Belovacıklı’nın sorularını yanıtlıyor. Kendisi DPS’nin Türkiye’ye üniversite okumaya gönderdiği gençlerden biri. Duru ve düzgün bir Türkçe ile soruları cevaplandırıyor, sakin.
Salı akşam yine tv kanallarını zaplarken yine aynı programda yine genç bir vekilimiz. Farkı, Fransa’da okumuş olması. Ama nasıl zorluk çekiyor konuşurken, önce sorunun cevabını kafasında Bulgarca vermesi gerekiyor sonra onu Türkçe’ye tercüme ediyor. Bütün bunların da çok hızlı bir şekilde olması gerekiyor. Sanki yabancı bir dili konuşuyor gibiydi. Kelimelerde, cümlelerde yanlışlıklar... Çok zorlanıyordu. Neyse ki programın sonu geldi. Hem kendisi hem izleyiciler kurtuldu. Ama sunucunun son cümleleri şöyleydi:
- Bulgaristan’ı takip etmeye devam edicez. Sizden ve arkadaşlarınızdan gidişat hakkında bilgi almayı sürdürücez.
Şimdi benim aklıma ister istemez şöyle bir soru geldi: Vekillerimizden kaç kişi gönüllü bu programa katılabilir?
B.Z.
25 Ağustos 2009 Salı
Ramazan'ın ilk günü Sliven'de inşa edilen yeni cami açıldı
Yaklaşık yarım asırdır Sliven müslümanlarının camisi yoktu ve bir evde namazlarını kılıyorlardı. Bir kaç yıldan beri inşası devam eden cami nihayet yapımının büyük bölümünü üstlenen S. Zeki Çakır beyefendinin, Başmüftü Dr. Mustafa Hacı'nın, Burgas T.C. Başkonsolosu İ. Sefa Yüceerin, Başmüftü yardımcısı Vedat Ahmed'in, Bölge müftüsü Selahaddin Muharremin, Turhan Rüstem'in ki kendisinin büyük emekleri geçmiştir ve halkın katılımıyla açıldı.
Açılış töreni Türkiyeden Ramazan vaizi olarak gönderilen Ekrem Koçak hocaefendinin Kur'an-ı Kerim okuması ile başladı. Ondan sonra Başmüftü cami inşa ve imar etmenin önemine dair bir konuşma yaptı. Konuşmasında cami içinin cemaatle doldurulmasının önemine dikkat çekti. T.C. Burgas Başkonsolosu ise dünya ve ahıret için en faydalı işlerin okullar ve camiler yapmak olduğunu belirtti.
Resmi açılışın ardından bütün cemaat iftara davet edildi ve hep beraber ilk oruçlar açıldı.
Cami,Sliven-Yambol yolu üzerinde kvartal Nadejda'da bulunmaktadır.
Açılış töreni Türkiyeden Ramazan vaizi olarak gönderilen Ekrem Koçak hocaefendinin Kur'an-ı Kerim okuması ile başladı. Ondan sonra Başmüftü cami inşa ve imar etmenin önemine dair bir konuşma yaptı. Konuşmasında cami içinin cemaatle doldurulmasının önemine dikkat çekti. T.C. Burgas Başkonsolosu ise dünya ve ahıret için en faydalı işlerin okullar ve camiler yapmak olduğunu belirtti.
Resmi açılışın ardından bütün cemaat iftara davet edildi ve hep beraber ilk oruçlar açıldı.
Cami,Sliven-Yambol yolu üzerinde kvartal Nadejda'da bulunmaktadır.
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Gençliğimiz ve Ramazan Ayı
Gençliğimiz derken, Bulgaristan Türk gençliğimizi kastediyoruz. Maalesef bugünkü gençliğimiz dinimiz İslamla ilgili bilgilerden oldukça yoksun. Bilgi olmayınca dini bir davranışın ortaya çıkması da mümkün değil. Müslüman anne babadan doğduğu halde kelime-i şehadeti bilmeyen, camide ne yapıldığını bilmediği için oraya gitmekten sıkılan gençlerimiz çok çok fazla.
Öncelikle şunu paylaşmak istiyorum. Bilgi ve davranış iki ayrı şeydir. Bir şey yapmayabilirsiniz ama bilmek durumundasınız. Müslüman, Müslümanlığın gerektirdiği asgari/minimum bilgileri bilmek durumundadır yoksa toplum içinde öyle bir gaf yapar ki, yüzü kızarır kalır. İkili ve özellikle ticari ilişkileriniz başarısızlığa uğrayabilir.
Ramazan ayı, Ay takvimine göre 9. Aydır. Bu ay Allah tarafından Kur’an-ı Kerim’de anılmış ve bazı özellikleri olan bir aydır.
Bakara Suresinin 185. ayetinde Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz!"
1. Ramazan ayı, Müslümanların oruç tuttuğu bir aydır.
2. Ramazan ayı, kendisinde Kur’an’ın indirildiği bir aydır. Dolayısıyla Müslümanlar bu ayda Kur’an’ı baştan sona okumaya çalışırlar. Bu okuma orijinal Arapçasından yapılır ancak bilmeyenler Türkçe veya Bulgarca tercümesini de okuyabilirler.
3. Ramazan ayı, Teravih namazı kılınan bir aydır.
4. Ramazan ayı, zengin Müslümanların sadaka-i fıtır ve zekatlarını verdikleri bir aydır.
5. Ramazan ayı, iyiliklerin bol bol yapıldığı bir aydır. Çünkü sevap olarak karşılıkları kat kat verilmektedir.
6. Ramazan ayı, içerisinde Kadir Gecesi bulunduran bir aydır. Kur`ân-ı Kerim`in inmeye başladığı Ramazan ayı`nın 27. gecesi İslâm`da en kutsal ve faziletli gecedir. Kur`ân-ı Kerim’de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sûre vardır. Bu sûrede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Doğrusu biz Kur`ân`ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. " (Kadir sûresi, 97/ 1-5)
7. Ramazan ayı, on bir ayın sultanıdır. Başı rahmet, ortası mağfiret (bağışlanma), sonu cehennem ateşinden kurtuluş olan mübarek bir aydır.
8. Ramazan ayı, yoksulları, muhtaçları, sevdiklerini, dostlarını iftar sofrana davet etme ayıdır.
9. Ramazan ayı, sonu bayram olan bir aydır. Ramazan bayramı başka hiçbir bayrama benzemez, ona incelik, sadelik, huzur hakim olmuştur.
Ey Bulgaristan’ın Türk ve Müslüman Gençleri!
Ramazanınız hayırlar, hidayetler getirsin, sizleri mutlu dünya ve ahıret bayramlarına kavuştursun.
Öncelikle şunu paylaşmak istiyorum. Bilgi ve davranış iki ayrı şeydir. Bir şey yapmayabilirsiniz ama bilmek durumundasınız. Müslüman, Müslümanlığın gerektirdiği asgari/minimum bilgileri bilmek durumundadır yoksa toplum içinde öyle bir gaf yapar ki, yüzü kızarır kalır. İkili ve özellikle ticari ilişkileriniz başarısızlığa uğrayabilir.
Ramazan ayı, Ay takvimine göre 9. Aydır. Bu ay Allah tarafından Kur’an-ı Kerim’de anılmış ve bazı özellikleri olan bir aydır.
Bakara Suresinin 185. ayetinde Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz!"
1. Ramazan ayı, Müslümanların oruç tuttuğu bir aydır.
2. Ramazan ayı, kendisinde Kur’an’ın indirildiği bir aydır. Dolayısıyla Müslümanlar bu ayda Kur’an’ı baştan sona okumaya çalışırlar. Bu okuma orijinal Arapçasından yapılır ancak bilmeyenler Türkçe veya Bulgarca tercümesini de okuyabilirler.
3. Ramazan ayı, Teravih namazı kılınan bir aydır.
4. Ramazan ayı, zengin Müslümanların sadaka-i fıtır ve zekatlarını verdikleri bir aydır.
5. Ramazan ayı, iyiliklerin bol bol yapıldığı bir aydır. Çünkü sevap olarak karşılıkları kat kat verilmektedir.
6. Ramazan ayı, içerisinde Kadir Gecesi bulunduran bir aydır. Kur`ân-ı Kerim`in inmeye başladığı Ramazan ayı`nın 27. gecesi İslâm`da en kutsal ve faziletli gecedir. Kur`ân-ı Kerim’de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sûre vardır. Bu sûrede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Doğrusu biz Kur`ân`ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. " (Kadir sûresi, 97/ 1-5)
7. Ramazan ayı, on bir ayın sultanıdır. Başı rahmet, ortası mağfiret (bağışlanma), sonu cehennem ateşinden kurtuluş olan mübarek bir aydır.
8. Ramazan ayı, yoksulları, muhtaçları, sevdiklerini, dostlarını iftar sofrana davet etme ayıdır.
9. Ramazan ayı, sonu bayram olan bir aydır. Ramazan bayramı başka hiçbir bayrama benzemez, ona incelik, sadelik, huzur hakim olmuştur.
Ey Bulgaristan’ın Türk ve Müslüman Gençleri!
Ramazanınız hayırlar, hidayetler getirsin, sizleri mutlu dünya ve ahıret bayramlarına kavuştursun.
BAŞMÜFTÜLÜK FİTRE VE ZEKAT İÇİN ASGARİ ZENGİNLİK MİKTARINI AÇIKLADI
Bulgaristan Başmüftülüğü nezdinde bulunan Fetva komisyonu Ramazan ayının gelmesi ile Fitre miktarının en az 3 leva olarak verilmesi gerektiğini açıkladı. Açıklamada ayrıca zekat vermekle yükümlü olmak için kişinin sahip olması gereken minimum miktarın (nisab)da 2800 leva olduğu belirtildi. Tabiki bu miktar kişi ve ailesinin 1 yıllık asli ihtiyaçlarının dışında ve üzerinden bir sene geçmiş olması gerekir. Ayrıntılı bilgi için İlmihal kitaplarına bakılabilir.
DELİORMAN GÜREŞLERİ ARTIK DAVUL ORKESTRASI İLE ŞENLENECEK
Şumnu Türk Kültür Evi Müdiresi Nurten Remzi hanımefendinin organizasyonuyla gençler Türkiyede saz ve davul kurslarına katıldılar ve Deliorman güreşlerini, düğünlerini, sünnetlerini, bayramlarını ve at koşularını şenlendirmeye, gelenek ve göreneklerimizi yaşatmaya aday oldular. Kendilerine içten başarılar diliyoruz.
15 Ağustos 2009 Cumartesi
Haber yarım kalmış biz tamamlayalım
Yeni hükümet kuruldu, çalışmalarına hızlı adımlarla başladı. Kriz mi dersin, sabık hükümetin yolsuzlukları mı dersin, bütçe açığı mı dersin hepsi var...
Ama bizim üzerinde durmak istediğimiz başka bir konu. Hükümet kurulduğunda gözler bir kişiye odaklanmıştı. Bulgarların tanınmış, medyatik tarih profesörü Bojidar Dimitrov. Komunist dönemde ajan olduğu için, Dış Bulgarlardan sorumlu Devlet Bakanı olarak tayin edilmesi eleştirilen Bojidar Dimitrov’u Başbakan şöyle savunmuştu: Dimitrov son 3 yılda devamlı benim yanımda oldu,beni destekledi, bu ona yapabileceğimin en azı. Gerçekten de öyle oldu. Çok geçmeden Devlet arşivleri ve Diyanet müdürlüğü de Bojidar Dimitrov’a bağlandı.
Diyanet müdürlüğünün Prof. Bojidar Dimitrov’a bağlanmasını haber yapan Bulgaristan Başmüftülüğü resmi web sayfası haberi verdikten sonra bir yorum ve temennide bulunuyor. Diyor ki:
“Çeşitli yayınlarına baktığımızda onun müslümanları pek sevdiğini söyleyemeyiz. Ancak bütün bunlara rağmen müslümanlar ve diğer din temsilcileri ile ilişkilerinde devlet adamlığına yakışır bir şekilde davranış sergilemesini umut ediyoruz.”
Burada bir iddia var. Bojidar Dimitrov kitaplarıyla, çeşitli dergi ve gazetelerdeki yazılarıyla, verdiği mülakatlarla, Bulgar resmi televizyonunda Bulgar Anısı (Pamet Balgarska) isimli programıyla Türkleri ve Müslümanları sevmediğini belirtmiş bir kişidir. Diyanet müdürlüğünün ona bağlanması müslümanlara karşı olumsuz, önyargılı fikirleriyle tanınmış birisinin idareci yapılması demek bu da hiç te iyiye işaret etmiyor, demek istiyorlar. Ancak müslümanlara karşı hangi sözleri sarfettiği belirtilmiyor. Haberin eksik kalan kısmı işte bu yanı.
Prof. Dimitrov’un Pazar günleri sunduğu Pamet Balgarska programını tarihe meraklı biri olarak zevkle izlerdim. Şu anda devam ediyor mu bilmiyorum. Bazen bilmediğim şeyleri gündemime taşıması açısından hoşuma gider, bazen gülmekten kırıp geçirirdi. Programların birinde Bulgarların, Büyük Simeon dedikleri çarlarının at üzerinde yapılacak devasa heykeli tartışılıyordu. Ancak atın kafası yukarı doğru mu bakmalıydı, yoksa aşağıya doğru mu?... Gel de çık işin içinden.
Esas konumuza dönelim. İşte Dış Bulgarlardan, Devlet arşivlerinden ve Diyanet müdürlüğünden sorumlu Devlet Bakanı Prof Dr. Bojidar Dimitrov’un müslümanlar hakkındaki fikirleri:“Şuanda ne yazık ki, Türkiye’nin siyasi idaresi İslam’ın elinde, bü yüzden hristiyanları boğazlama olayları sıklaştı. Sadece bir kaç gün önce hristiyan literatürü yayınlayan dört kişi boğazlandı. Evet boğazlandı, bu müslümanların en sevdiği yöntem, aynı Batak’ta olduğu gibi.” (25 Nisan 2007 tarihinde Monitor gazetesine verdiği mülakattan)
Zannederim bu alıntı, daha doğrusu tarih profesörü ünvanı taşıyan yeni bakanın katmerli önyargısı, genellemeleri ve hertürlü ilmi iddiadan yoksun hükmü kendisi hakkında az da olsa bir fikir edinmenize yardımcı olmuştur, aynı zamanda Bulgaristan müslümanlarına Vejdi Raşidov’u Kültür Bakanı tayin ederek şirin görünmeye çalışan Boyko Borisov’un da iki yüzlülüğünü ortaya çıkarmıştır.
Ama bizim üzerinde durmak istediğimiz başka bir konu. Hükümet kurulduğunda gözler bir kişiye odaklanmıştı. Bulgarların tanınmış, medyatik tarih profesörü Bojidar Dimitrov. Komunist dönemde ajan olduğu için, Dış Bulgarlardan sorumlu Devlet Bakanı olarak tayin edilmesi eleştirilen Bojidar Dimitrov’u Başbakan şöyle savunmuştu: Dimitrov son 3 yılda devamlı benim yanımda oldu,beni destekledi, bu ona yapabileceğimin en azı. Gerçekten de öyle oldu. Çok geçmeden Devlet arşivleri ve Diyanet müdürlüğü de Bojidar Dimitrov’a bağlandı.
Diyanet müdürlüğünün Prof. Bojidar Dimitrov’a bağlanmasını haber yapan Bulgaristan Başmüftülüğü resmi web sayfası haberi verdikten sonra bir yorum ve temennide bulunuyor. Diyor ki:
“Çeşitli yayınlarına baktığımızda onun müslümanları pek sevdiğini söyleyemeyiz. Ancak bütün bunlara rağmen müslümanlar ve diğer din temsilcileri ile ilişkilerinde devlet adamlığına yakışır bir şekilde davranış sergilemesini umut ediyoruz.”
Burada bir iddia var. Bojidar Dimitrov kitaplarıyla, çeşitli dergi ve gazetelerdeki yazılarıyla, verdiği mülakatlarla, Bulgar resmi televizyonunda Bulgar Anısı (Pamet Balgarska) isimli programıyla Türkleri ve Müslümanları sevmediğini belirtmiş bir kişidir. Diyanet müdürlüğünün ona bağlanması müslümanlara karşı olumsuz, önyargılı fikirleriyle tanınmış birisinin idareci yapılması demek bu da hiç te iyiye işaret etmiyor, demek istiyorlar. Ancak müslümanlara karşı hangi sözleri sarfettiği belirtilmiyor. Haberin eksik kalan kısmı işte bu yanı.
Prof. Dimitrov’un Pazar günleri sunduğu Pamet Balgarska programını tarihe meraklı biri olarak zevkle izlerdim. Şu anda devam ediyor mu bilmiyorum. Bazen bilmediğim şeyleri gündemime taşıması açısından hoşuma gider, bazen gülmekten kırıp geçirirdi. Programların birinde Bulgarların, Büyük Simeon dedikleri çarlarının at üzerinde yapılacak devasa heykeli tartışılıyordu. Ancak atın kafası yukarı doğru mu bakmalıydı, yoksa aşağıya doğru mu?... Gel de çık işin içinden.
Esas konumuza dönelim. İşte Dış Bulgarlardan, Devlet arşivlerinden ve Diyanet müdürlüğünden sorumlu Devlet Bakanı Prof Dr. Bojidar Dimitrov’un müslümanlar hakkındaki fikirleri:“Şuanda ne yazık ki, Türkiye’nin siyasi idaresi İslam’ın elinde, bü yüzden hristiyanları boğazlama olayları sıklaştı. Sadece bir kaç gün önce hristiyan literatürü yayınlayan dört kişi boğazlandı. Evet boğazlandı, bu müslümanların en sevdiği yöntem, aynı Batak’ta olduğu gibi.” (25 Nisan 2007 tarihinde Monitor gazetesine verdiği mülakattan)
Zannederim bu alıntı, daha doğrusu tarih profesörü ünvanı taşıyan yeni bakanın katmerli önyargısı, genellemeleri ve hertürlü ilmi iddiadan yoksun hükmü kendisi hakkında az da olsa bir fikir edinmenize yardımcı olmuştur, aynı zamanda Bulgaristan müslümanlarına Vejdi Raşidov’u Kültür Bakanı tayin ederek şirin görünmeye çalışan Boyko Borisov’un da iki yüzlülüğünü ortaya çıkarmıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)