12 Eylül 2015 Cumartesi

Eski Zağralı Eyüp Durukan Paşa’nın Edirne’nin Düşmesiyle Başlayan Sofya Esaret Günleri

Eski Zağralı Eyüp Durukan Paşa’nın Edirne’nin Düşmesiyle Başlayan Sofya Esaret Günleri 
Basri Zilabid

Son yıllarda Türkiye’de Balkanlara ve Bulgaristan’a dair oldukça güzel kitaplar yayınlanmaya başladı. Geçen yıl ziyaret ettiğim İstanbul Tüyap Kitap Fuarından Sofya Esaretinden Çanakkale Zaferine adını taşıyan bir kitap almıştım. Okumak şimdi nasip oldu.
Kitabın yazarı Eyüp Durukan 1882 yılında Eski Zağra’da doğmuş. 21 yaşında bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesi olan Mühendishane-i Berri Hümayun’u bitirmiş ve Osmanlı ordusuna girmiş. Almanya, Fransa, Avusturya ve İngiltere’ye ağır silahlar almak üzere giden ekiplerde yer almış, Çanakkale ve Balkanlar’daki topçu bataryalarını denetlemiş bir subay.
Eyüp Durukan, Edirne’de topçu komutanı Rifat Paşa’nın refakat subayı iken Balkan Savaşı patlak verir. Edirne’yi Bab-ı Ali’nin isteğinden çok daha uzun bir süre müdafaa etmesine rağmen İstanbul’dan bir türlü yardım gelmeyince Şükrü Paşa’nın şehri Bulgarlara teslim ettiği herkesin malumu olan tarihi bir hadisedir. İşte bu olaydan sonra başta Şükrü Paşa olmak üzere Rifat, İsmail ve Kazım Karabekir paşaların da dahil olduğu toplam 15 kişilik kurmay subay kafilesi ile birlikte Yüzbaşı Eyüp Efendi de 1913 yılında esir olarak Sofya’ya getiriliyor.
Splendid Otel’de yedi ay kaldıkları esaret günlerinde bu notları tutuyor. İki devlet arasında yapılan anlaşmadan sonra esaretten kurtulunca önce Çanakkale ve sonra da Türkiye’nin İstiklal Savaşında görev alıyor. Askerlik vazifesinden emekliye ayrıldıktan sonra iki dönem Hatay milletvekilliği yapıyor. 1963 yılında vefat ediyor.
Aslında Eyüp Durukan için “nev-i şahsına münhasır bir adam” diyebiliriz çünkü günlükleri sadece bu kitaptan ibaret değil. O elli yıl boyunca toplam 17 277 sayfa günlük tutmuş ve bu günlükler şimdi peyder pey yayınlanıyor.
24 Haziran 1913 Salı günü yüzbaşı Eyüp Efendi defterine şunları yazmış:
Sabayleyin toplandık. Bu toplantıda Bulgaristan’da 36. Nizamiye Alayı’ndan esir bir mülazım efendi tarafından Şükrü Paşa’ya gelen bir mektup okundu. Bahsi geçen mülazım efendi Nevrekopa’a tabi Pletena köyünde bulunan validesinden aldığı bu mektuptan bahsediyor. Ve validesinin yazdığı mektubun bir kısmını aynen yazıyor: “Oğlum, Bulgarlar köyümüzün erkeklerinin hepsini kestiler. Genç kadınj ve kızlarımıza vahşiyane hücum ettiler. Namuslarını parçalayıp ayaklar altına almaktan utanmadılar. Sonra başlarında bir iki rahip olduğu halde köyümüze tekrar geldiler. Evvela hoca ve müezzinimizi şehit ettiler. Kutsal kitabımızı hakaretle ayakları altında parçaladılar. Camimizi kiliseye dönüştürdüler. Bizi cebren bulgar yaptılar. Hep isimleri değiştirdiler. Bizi zorla kiliseye çevirdikleri camiye götürüp haç çıkarttırıyorlar. Benim ismime de Babadinska dediler. Kadınlarımızın çarşaflarını çıkarttılar. Öyle gezmeye zorluyorlar. Bana yazacağın mektuplarında artık Müslüman ismiyle bana hitap etme çünkü o mukaddes isimlere hakaret ediyorlar.”
Mektuptan bu kadar kısmını yazdıktan sonra validesini getirmek üzere birkaç muhafızla oraya gönderilmesini Dahiliye Nezaretinden istirham ettiği ve bir dilekçe garnizon kumandanına verdiğini fakat bir cevap alamadığını yazıyor ve bu yönde Şükrü Paşa’nın yardımını talep ediyor. Heyhat! Gölgesinden korkan böyle yüreksiz bir kumandandan ne beklenir. Erkanıharbi “biz yapabiliriz” deyip ellerini ovuşturuyor. Biz de Almanya sefaretine veyahut Şükrü Paşa’nın bunu doğrudan doğruya çara yazmasını teklif ettik. Fakat ne yazık ki cüret edebilecek bir hal gösteremediler. Yüreğimiz titredi. “Allah alçakları kahretsin ve din kardeşlerimize selamet ihsan etsin” deyip kaldık.[1]





[1] Eyüp Durukan, (Yay. Haz. Murat Uluğtekin), Günlüklerde Bir Ömür – II: Sofya Esaretinden Çanakkale Zaferine (1913-1915), Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İst. 2014, s. 87-88.

8 Eylül 2015 Salı

27 Ağustos 2015 Perşembe

ADIMDAN YOKSUN BIRAKTIKLARINDA (ANTOLOJİ), HAZ. ZEYNEP ZAFER-VİHREN ÇERNOKOJEV

ADIMDAN YOKSUN BIRAKTIKLARINDA (ANTOLOJİ), 
HAZ. ZEYNEP ZAFER-VİHREN ÇERNOKOJEV

Bulgaristan müslüman toplumun edebiyatında 1970 - 1980'li yıllarda zorla isim değiştirme 

Bulgaristan İlâhiyat Mezunları Derneği'nden önemli bir hizmet

Prof. İbrahim Sezgin ile

Trakya Üniversitesi Merkez Kütüphane Müdürü Recep Zogo ile
Bulgaristan İlâhiyat Mezunları Derneği'nden önemli bir hizmet
Adı Bulgaristan Yüksek İslâmî Eğitim Mezunları Derneği (BAZVİO) olup 2013 yılında tesis edilen sivil toplum kuruluşu Bulgaristanlı ilâhiyatçıları geliştirmek, yetiştirmek ve hizmetlerini artırmak amacıyla kuruldu. 100’ün üzerinde üyesi olan dernek, kuruluşundan bu yana Bulgaristanlı ilâhiyat mezunlarının eğitim düzeylerini ve becerilerini artırmaları ve diğer ülkelerdeki benzerleri ile iletişim içerisinde olmaları için değişik faaliyetler yapmaktadır. Derneğin son projesi Osmanlıca vesika ve kitabeleri okuma kursu düzenlemek oldu.
Proje kapsamında Edirne’de 17-21 Ağustos tarihleri arasında Edirne’de düzenlenen seminerefarklı alanlarda hizmet eden 13 ilâhiyat mezunu katıldı. Çalışma, dernek Başkanı Dr. Sefer Hasanov’un girişimiyle Trakya Üniversitesi ve Edirne’de hizmet veren Hasan Sezai Vakfı’nın destekleriyle gerçekleşti. Bir haftalık program esnasında üniversite hocalarından Prof. Dr. İbrahim Sezgin, Prof. Dr. Ali İhsan Öbek, Doç. Dr. Cumhur Ün ve Edirne Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Musa Öncel uygulamalı olarak Osmanlıca vesika, edebi eser, kitabe ve mezartaşlarının nasıl okunacağını öğrettiler. Bu kapsamda ferman, berat, telhis, sicil, arzuhal vs. türden vesikalar, Selimiye, Beylerbeyi ve Üç Şerefeli Camileri hazirelerindeki ve Arkeoloji ve Etnografya Müzesinde sergilenen mezartaşları ve kitabelerden örnekler tanıtıldı ve okundu. Aryıca Edirne tarihi ve divan edebiyatı ile ilgili eserler okunup değerlendirildi.
Seminer boyunca büyük bir misafirperverlikle ağırlanan katılımcılar, dersler dışında Edirne’nin tarihî ve kültürel dokusuyla tanışma imkânı da buldular. Ayrıca Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük misafirler onuruna bir akşam yemeği vererek projenin önemini ve bundan sonra da benzeri çalışmalara destek vereceğini ifade etti. Rektör, katılımcılara hatıra olması amacıyla aynı gün baskıdan çıkmış olan Prof. Dr. İbrahim Sezgin’in “Osmanlı Çingeneleri” eserini hediye etti, bu şekilde müellif de ilk kitaplarını imzaladı.
BAZVİO’nun ilk faaliyetlerinden biri olan seminer başarıyla tamamlanmış olup katılımcıların ısrarlı talepleri üzerine devamı beklenmektedir. Zira Bulgaristan’da hem Müslüman-Türk topluluğunun, hem de genel anlamda Bulgaristan tarihini ilgilendiren binlerce kitap, kitabe, mezartaşı, vesika, eşya vs. bulunmakta ve bunları okuyacak ve anlayacak çok az sayıda insan bulunmaktadır.
Prof. Ali İhsan Öbek ile

Osmanlı Romanları (Çingeneleri) , İbrahim Sezgin



Kemal Atatürk devri ve Bulgaristan'ın trajedisi ve İslam dini literatürünün Bulgarcaya tercume problemleri (Bulgarca)

Bugün Sofya postasından gelenler. Teşekkürler Ahmed Hasan Bahadır teşekkürler Beyhan Mehmed...
Üzerinde Ay yildiz olan kitap Kemal Atatürk devri ve Bulgaristan'ın trajedisi, yazarı komunist istihbarat dönemi Türk masası albayı V. Bojkov. 
Diğer kitap kasım ayinda Sofyada yapilan "İslam dini literatürünün Bulgarcaya tercume problemleri" adlı sempozyumun bildirileri. Sofya Yüksek İslam Enstitüsü'ne bağlı Bilimsel Araştırmalar Merkezi tarafindan yayınlanmıştır.

Sofya Esaretinden Çanakkale Zaferine

2014 te aldığım bir kitaptı. Şimdi okuyorum. Yazarı Eski Zağralı. Çok enteresan bir adam 50 yıl boyunca günlük tutmuş. Şimdi yavaş yavaş yayınlanıyor. 
Günlük ve hatırat okumak, hele hele Osmanlı subayının elinden olunca daha bir zevkli oluyor. 
Not: Şükrü paşa için "kendi gölgesinden korkan adam" diyor.

25 Mart 2015 Çarşamba

2014 YILINDA “MÜSLÜMANLAR” DERGİSİNDE YAYINLANAN BAZI MAKALELER



Cemal Hatip, Ben Müslümanım Beni O İşe Karıştırmayın, Müslümanlar dergisi, sayı 5 (233), Mayıs 2014, s. 4.
Ramadan Yakup, Ölümünün 40. Yıldönümünde Topal Hocayı Rahmetle Anıyoruz, Müslümanlar dergisi, sayı 6 (234), Haziran 2014, s. 10.
“Kızım sen bu yoldan sakın ayrılma” (Selime Hasanova ile Söyleşi), Müslümanlar dergisi, sayı 7 (235), Temmuz 2014, s. 14-15.
İbrahim Yalımov, Mehmet Fikri’nin Toplumsal ve Felsefi Düşünü – 1, Müslümanlar dergisi, sayı 7 (235), Temmuz 2014, s. 11.
İbrahim Yalımov, Mehmet Fikri’nin Toplumsal ve Felsefi Düşünü – 2, Müslümanlar dergisi, sayı 8 (236), Ağustos 2014, s. 15.
İsmail Cambazov, Çok Sevaplı Bir Sadaka, Müslümanlar dergisi, sayı 7 (235), Temmuz 2014, s. 1.
Gövrenliler Armağan Köyüne Nasıl Geldi, Müslümanlar dergisi, sayı 8 (236), Ağustos 2014, s. 17.
Sabri Con, Karagözlü Hüseyin Pehlivan, Müslümanlar dergisi, sayı 8 (236), Ağustos 2014, s. 16.
Ahmed H. Bahadır, Göl Olan Yerde Su Bitmez (Hafız Ali Ahmetçik’i Anıyoruz), Müslümanlar dergisi, sayı 9 (236), Eylül 2014, s. 14.
Cemal Hatip, Hakkımı Helal Etmiyorum, Müslümanlar dergisi, sayı 9 (236), Eylül 2014, s. 6.
Doğu Kocabalkan Eteklerinde İslamı Yaşıyor ve Yaşatıyorlar, (Aytos Bölge Müftüsü Selahattin A. Muharrem ile Söyleşi), Müslümanlar dergisi, sayı 11 (238), Kasım 2014, s. 2-4. 



Мурад Бошнак, Скритата елифка, сп. Мюсюлмани, бр. 1 (229), Януари 2014, с. 14
Исмаил Джамбазов, Моите преживелици по време на Рамазана, сп. Мюсюлмани, бр. 5 (233), Май 2014, с. 10
Исмаил Джамбазов, Прозорливостта на Омер Ефенди, сп. Мюсюлмани, бр. 6 (234), Юни 2014, с. 10
Джемал Хатип, Когато големите чанове ни будеха на сахур, сп. Мюсюлмани, бр. 6 (234), Юни 2014, с. 15.
Исмаил Чаушев, Животът между двете досиета, сп. Мюсюлмани, бр. 8 (236), Август 2014, с. 8.
Ислямът е жив и те живеят в исляма (Разговор с р-я мюфтия на Айтос – Селятин А. Мухаррем), сп. Мюсюлмани, бр. 11 (238), Ноември 2014, с. 2.
Джемал Хатип, Днешните мюсюлмани през погледа на Ибрахим ага, сп. Мюсюлмани, бр. 11 (238), Ноември 2014, с. 6.
Хатидже Тибер, Моят първи хиджаб, сп. Мюсюлмани, бр. 12 (239), Декември 2014, с. 12-13.
Исмие Исмаилова, Мюсюлманите в Самоков, сп. Мюсюлмани, бр. 12 (239), Декември 2014, с. 16.
Иван Първанов, Ходжа спасява църква, сп. Мюсюлмани, бр. 12 (239), Декември 2014, с. 17.
 

18 Mart 2015 Çarşamba

Hapishaneden Sesler (Şiirler), Nuri Turgut Adalı

23 yıl Bulgar zindanlarında kalan Bulgaristan Türklerinin Mücahidi merhum Nuri Turgut Adalı 1922 yılında Kırcaalinin Adaköyünde doğdu, 2004 yılında vefat etti. Kitapçık 70 sayfadan oluşuyor. İçinde yazarın kendi yazdığı özgeçmişi, önsöz ve şiirleri mevcut. İşte onlardan bir örnek:


MENFADA MUTLU

Öldürenler gafil, ölenler haklı
Düşünen kafalar zindanda saklı
Ne feryad duyan var, ne de dinleyen
Birkaç değil artık, binler inleyen
Yardımcı olmazsa bizlere Hüda
Kalır mı feryattan bir aksi sada?
Aleve benzeyen bir hevesimle
Kaderim yok olmak kendi sesimle...

Mutlak Bulgar bir gün eğecek boyun
Sanmasın bizleri uysal koyun...
Rumeli'de sabah olacak elbet
Kahraman kesilir bu mazlum millet
özgürlük uğruna herşey yapacak
Marks'a değil ancak Hakka tapacak
Karanlığı bir gün yurttan kovacak
Türklüğün güneşi mutlak doğacak...
Bu inançla ruhum menfada mutlu
Türk evladı yaşar her an umutlu...

Skomle / Vidin 1986

Not: Menfa: sürgün yeri demektir.

Faşizm, Totaliter Devlet - Jelü Jelev (Bulgaristan Cumhurbaşkanı)

Bulgaristan'ın ilk demokratik seçimle işbaşına gelmiş cumhurbaşkanı.
Türkçeye çevirenler: Salih Baklacı ve Süleyman Hafızoğlu, Yayın yeri: İstanbul, Yıl: 1994, 350 sayfa

16 Mart 2015 Pazartesi

Tımraş (Bulgarca), Angel Vılçev

Tımraş kitabının birinci baskısı. Yıl 1973.

Tımraş kitabının ikinci baskısı. Yıl 2014.


İkinci baskısı çıkmadan önce Tımraş kitabını çok aradık ama malesef bulamamıştık. Şimdi ikinci baskısı çıkınca aldık. İkinci baskının metninde ve görsellerinde herhangi bir değişiklik yok. Yazar Tımraş köyüne komşu bir köyden ve subay.
Bulgar isyanı ve Osmanlı-Rus Harbini Tımraşlılar zaviyesinden inceleyen kitap geniş kitlelere yönelik popüler komünist bir üslüpla yazılmıştır.
Rupçoz nahiyesinin merkez köyü olan Tımraş ve bu nahiyenin sorumlusu Ahmed Ağa pomaktır, kitabın yazarına göre Bulgar Muhammedisidir. "Peruştitsa isyanı çıktığında Türk olan Filibe mutasarrıfı Tımraşlı Ahmed Ağa'dan gönüllü asker toplayıp isyanı bastırması istenmiştir. O da kardeşleri vasıtasıyla bunu yapmıştır. Filibe'den emir geldiği için o bunu yapmıştır yoksa kendi inisyatifiyle Bulgar ırkdaşlarını kılıçtan geçirecek kadar zalim değildir. Nitekim bir çok başka durumlarda Bulgarlara yardımcı olmuştur..."
Kitap genelde bu minvalde gitmektedir. Yani, bir nahiye sorumlusunun hristiyan tebaya karşı adilce yönetimi Bulgar ırkdaşlığına dayandırılmak istenmektedir.
Ümidimiz odur ki, Türkçemizde de özellikle bu köyle ilgili ilmi araştırmalar varsa hatıratlar yayınlansın. BTG Editörü