18 Nisan 2012 Çarşamba

Sofyalı Bali Efendi Türbesi’nde Bir Hatıra

Bali Efendi Türbesinin
Sofya kvartal Knyajevo'da
bulunduğu yer
Sofyalı Bali Efendi Türbesi’nde Bir Hatıra

Basri Zilabid

2006 yılındaydı Sofyalı Bâli Efendi Sempozyumu’ndan sonra BNT den bir programcı hanım "Ağustos ayı başlarında burada insanlar toplanıyor, türbeyi ziyaret ediyorlar ben de çekim yapmak istiyorum" demişti. O gün türbe kapısını açabilir misiniz... diye benden ricada bulundu. Ben de "yetkili olmamakla birlikte yakındaki fırıncıdan anahtarı temin eder, açarız" dedim. Çünkü anahtar Türkiyeli bir işadamının işlettiği fırında duruyordu.

Tarih yaklaşınca yanımda çalışan Aytoslu Beyhan Mehmed kardeşimle türbeyi bir ziyaret edelim dedik. Bir de baktık kilise bahçesindeki büyüyen otları papazlar biçtirmiş, arka tarafta kalan türbe çevresindeki diz boyu otlar olduğu gibi duruyor. Bu böyle yakışık almaz dedik ve Banyabaşı Camii’ndeki görevli arkadaşlara kosaları [tırpanları] olup olmadığını sorduk. Olumsuz cevap alınca Knyajevo’daki dükkanlardan iki orak satın aldık, oradaki otları iki üç saat çalışmayla güzelce kesip bir kenara topladık. Orakları da türbenin içine bir köşeye koyduk ki, daha sonra tekrar lazım olduğunda kullanılsın diye...

Gün geldi çattı… Hafızam beni yanıltmıyorsa 5 veya 6 ağustos olacak... Sofya'dan, İhtiman'dan, Kostinbrod taraflarından Çingeneler gelmeye başladı. Biz kapıyı açtık, televizyon için program hazırlayan Bulgar hanım benimle kısa bir röportaj yaptı daha sonra ziyarete gelenlere mikrofonu uzattı. Onların duygu ve düşüncelerini aldı.

Gelenlerden yaşlı bir dede bana:

-"Oğlum, biz her sene buraya geliriz ama hiç açık bulamayız, çok sağ olun, var olun!" dedikten sonra tabeladaki "Bali Efendi" ibaresi gözüne ilişti "biz onu Ali Baba" biliyorduk, dedi. Evet yıllar yılı terk edilmiş, bir kitabesi bile olmayan bu türbede yatan büyük Halveti Şeyhi Bali Efendi, zamanla Ali Baba olmuştu.

Türbeyi ziyarete gelenlerden birkaç aile arabalarından mangalları kasalarla biraları indirmeye başladılar, belli ki burayı içkili piknik alanına çevireceklerdi. Biz neye uğradığımızı şaşırdık. Buna nasıl engel oluruz diye düşünürken

-Burada ateş yakmak tehlikeli olabilir, kilise yetkililerinden izin aldınız mı? Deyiverdim. Papazların buna izin vermeyeceklerini zannederek… Tam o sırada genç papaz göründü. Çingene hemen yanına koştu ve:

-Papaz efendi, mangal yakabilir miyiz? Diye sordu. Papaz:

-Dikkatli olun, yangın çıkarmayın yeter, giderken iki bira da bize bırakın demez mi!

Biz, Kanuni Sultan Süleymanla mektuplaşmış bu büyük zatın ruhuna birer Fatiha ve üçer İhlas göndererek oradan ayrıldık.
Not: Bali Efendi Türbesi, Sofya’nın banliyösü olan Knyajevo semtindeki ana yol üzerinde bulunan Sveti Prorok İliya Kilisesinin hemen arkasında bulunmaktadır. 

3 yorum:

ayhan abtulov dedi ki...

eaturbe ziyareti chok guzel bir davranistir.ahireti hatirlamak buyuklerimizi saygiyla yaad etmek dinimizin vecibelerindendir.turbelere sikcha gideris ama o maneviyati chok defa algilayamayiz.sofiya gibi bir yerde bu turbeyi koruyanlar ve restavre edenler burada yasayan ve okuyan muslumanlara ozelikle genchlere maneviyatini guchlendirecek bir yer yer olusturmuslardir.bulgaristanli yadi turkiyeli herkese burasini ziyaret etmesini tavsiye ederim saygilarimla ayhan abtulov

Unknown dedi ki...

Ben bugün Sırbistan Niş iline yakın Vranja şehrinde yaşayan Hacı Derviş soyadlı bir ailenin torunlarındanım.Büyük annemiz osmanlı subayı olan eşi 1878 de Plevne de şehit düşünce Türkiye_İneboluya göç etmiş.
Ben şu anda eşim Başbakanlık görevlisi olarak Karadağa tayin edildiğinden Podgorica da yaşıyorum. Burada kütüphaneden bulduğum Evliyıa Çelebi seyahatnamesinden tercüme ettiğim kadarı
ile Vranja da Bali Efendi türbesinden bahsediliyor.Vranya da böyle bir türbe olduğundan haberiniz varmı.Sofyada olduğunu okudum. Sofya Vranja ya çok uzak değil.Acaba sizin bu konuyla ilgili bilginiz varmı.?Ayrıca Vranrya göçmenleri ile ilgili bilgi varsa öğrenmek isterim.
Dr.Mehmet FAtih eRSOY

in

Bulgaristan Türk Gençliği dedi ki...

Vranje'de Bali efendi adında bir türbe olduğu hakkında malümatımız yoktur.
Ekrem Hakkı Ayverdi'nin Avrupa'da Osmanlı Mimari Eserleri adlı eserine bir bakmanızı tavsiye ederim. Selamlar