|
M. ERTUĞRUL DÜZDAĞ |
Tarihçe-i Vak'a-i Zağra
Hüseyin Raci Efendi
“Bu kitap, Türklerin vatan edebiyâtında en samîmî, yüksek bir şâheserdir...”
Bu sözler, meşhur edip ve şâirimiz Yahya Kemal Beyatlı’ya aittir...
Bu kitap “93 Harbi” diye anılan 1877-78 Moskof Harbi’nde Rumeli’deki Müslüman kardeşlerimizin başına gelenleri bizzat yaşamış olan Zağra Müftüsü Hüseyin Râci Efendi’nin, hemen o günlerde kaleme aldığı hâtıralarıdır... Bu kitap, yıkılan büyük devletimiz Osmanlı’nın son asrında, düşman hücumlarının vahşet ve dehşetinin bir zaptı; mâsum müslüman halkın çektiği ıstırapların acıklı bir destanıdır... Evet, bu kitap, ecdâdımızdan bizlere bir mektup, bir şikâyet, bir tezallüm, bir vasiyettir.
BİRKAÇ SÖZ
Bu kitap, yıkılan kutsal imparatorlugumuzdaki müslüman halkın ızdırap destanıdır.
93 Harbi sırasında, Rumeli müslümanlarının ugradığı zulümleri, düştüğü perişanlığı ve çektiği acıları dile getirir.
Hatıraların sahibi olan zat, bu hadiselerin içinde bizzat yaşamış, yurdunu işgal eden düşmanın elinde esir kalmış, kurtulmuş, büyük ve müthiş «Rumeli muhâcereti» ile istanbul'a göçmüştür.
Kültürümüze yeniden kazandırmaya çalıştığımız bu eser, millî acı ve millî kinin bu kin düşman kadar, hâin aydınlara karşıdır da eşsiz bir âbidesidir. Onun hitabının, yeni nesillere birşeyler anlatabileceği, ne güzel ümid...
Elli yıldır sulh uykusuna yatan «milleti merhûmeyi, cedlerinin bu kanlı macerası, biraz uyandirabilse... Eski mübarek topraklarin —hattâ— hayâlini görebilen birkaç kişi çıkarabilse... Hiç olmazsa, bu yerlerin eski sahiplerinin torunlarına dedesi'nin geldigi yeri, oğluna öğretmek borcunu hatırlatabilse...
Kitabın baştarafına koydugum «Giriş» kismında, eserin tarihî ve coğrâfî bakımlardan da anlaşılıp takip olunabilmesi için, anlatılan hazin vakaların sebebi, 93 Harbi'ne dair, hatırlatıcı bilgileri derledim. Sonuna ise, yine aynı düşünce ile ordumuzun harp yıllarındaki kuruluşuna dair lülzumlu birkaç not ve haddim olmayarak çizmeye çalıştığım bir Rumeli haritasi ekledim.
Eserin diline ancak gerektiği kadar müdâhale ederek, sadeleştirdim. Cümle kuruluşuna ve ûslubuna dokunmadım. Birinci kitaba fasıl ve arabaşlıkları koydum. Manzum olan üçüncü kitabı aynen derc edip, sonuna, açıklamasını ekledim. İlk iki kitapta, metin arasında rastlanan ayetlerin ve sonlardaki arapça bitiş dualarınin yerine meallerini koydum; arapça ve farsça birkaç beyit ve ibareyi ise almadım. Bunların dışında eserin metninde bir ilave, değişiklik veya çıkarma yapmadım. Dipnotlardan yıldızla işaretli olanlar, eserin yazarı ile naşir olan oğluna aittir.
Kitapta geçen bazı yer isimlerinin doğru okunması ve haritadaki mevkilerini bulmak güç oldu. Bu iş için, İ. Halil Sedes'in eserine ekli olan harp haritaları ile eskilerden, 1324'te Mekteb-i Fünün-u Harbiyye-i Şahane matbaasında tab' olunmuş «Avrupayi Osmani Haritası»nı ve 1330'da Şems Matbaasında basılmış «Balkanlıların Hudut Haritasını, yenilerden ise, Harita Umum Müdürlüğünün 1956 basımlı «Türkiye» ve komşuları haritasını esas aldım. Mehazlardaki okunuş farklari elde olmayarak esere de aksetti.
Bana Türkiye Haritası'nı lütf eden, iyi insan, haritacı yarbay M. Orhan Bayrak Bey ile eski haritaları temin eden aziz dost, sahhaf İsmail Özdoğan Bey'e teşekkür borçluyum.
Samimiyetimden başka bir değeri olmayan bu çalışmamın, 93 Harbi'nde Lofça'nın Düzdağ yaylasından Bursa'ya göçen muhterem ecdadım ile milletimin bütün mazlum ve Şehitlerinin ruhlarına rahmet vesilesi olmasını Rabb'imden dilerim.
M. ERTUĞRUL DÜZDAĞ
Kitabın tamamını İNDİR VE OKU!