BULGARİSTAN TÜRKLERİNE DAİR 1878’DEN 1950 YILINA KADAR YAYIMLANAN KİTAPLAR
Hazırlayan:Müsamettin IŞIK
AHMET İHSAN: İntibah, Plovdiv, 1915; Figânname, Plovdiv, 1920; Bulgarcadan Türkçeye Cep Lügatı, Plovdiv, 1920.AHMET KEMAL: Verem, İntibah Matbaası, Şumen, 1933; Bulgaristan Türkleri, Hayat-ı İlmiye ve Fikriye, Terakki, Şumen, 1922.AHMET ŞEVKİ: İrşad Sesleri, İntibah Matbaası, Şumen, 1931AHMET ŞÜKRÜ: Türk Alfabesi – Bulgaristan Türk Mekteplerine Mahsus, 1.basım, Çikago Matbaası, Haskovo, 1928ALİ KEMAL: Mekteplerimiz Hakkında Dertleşme, Plovdiv; Terbiye Fenninin Anahtarları Alev ve Kül, roman, Plovdiv, 1927; Fert ve Cemiyet Hakkında Düşünceler, Plovdiv Hayatı İçtimaaiyyede İnsan, Terakki Matbaası, Şumen, 1924; İnsan, 2.kitap, Terakki Matbaası, Şumen, 1923; Yeni Lügat, Tefeyüz Matbaası, PlovdivBEYTULLAH ŞİŞMANOĞLU: Doğ: 06.05.1913-Delçevo (Ferhatlar), Razgrad, Öl: 01.04.1992-İstanbul, İlmi Hayvanat, Nüvvab Matbaası, Sofya, 1940, İlmi Nebatat, Nüvvab Matbaası, Sofya, 1942HAFIZ CEMAL:Devir Hocası, Arda Matbaası, Kırcali, 1922ETHEM RUHİ BALKAN: Doğ: 1873-İstanbul. Öl: 14.07.1949-İstanbul, İslâmiyet Yaraları, Balkan Matbaası, Filibe (Plovdiv), 1913, Şehid Evladlarına, roman, Balkan Matbaası, Plovdiv, 1913, 23 sayfa, İbrahim Hakkı Konyalı ve Eserleri, araştırma, Balkan Matbaası, Plovdiv, 1914, Vukuat, broşür, (Yazar ismi anılmamıştır.) Balkan Matbaası, Plovdiv, 191FERHAT YUSUF (ŞAİR FERHAT): Doğ: 1840-Oreşnitsa (Hasımlar), Kırcali. Öl: 17.03.1932-Oreşnitsa, Kırcali, Vatan ve Mustafa Kemal, destan, Arda Matbaası, Kırcali, 20.08.1922, Komünist, destan, Arda Matbaası, Kırcali, 1923HALİL ZEKİ: Felâket Günlerim, Hürşit Matbaası, Plovdiv, 1913HASİP AHMET SAFVETİ: Doğ: 1895-Vidin. 1931’de Türkiye’ye sığınmıştır. Ölüm: 1980, Şen Alfabe ve İlk Okuma (Bulgaristan Türk Mektepleri için), Tefeyyüz Kitabevi, Filibe (Plovdiv), 1929; Şen Kıraat, 2.kitap, İlkokul 2.sınıflar için ders kitabı, Tefeyyüz Kitabevi, Plovdiv, 1.basım: 1929; 2.basım: 1930; Şen Kıraat, 3.kitap, İlkokul 3.sınıflar için ders kitabı, aynı basımevi, 1930; Şen Kıraat, 4.kitap, İlkokul 4.sınıflar için ders kitabı, aynı basımevi, 1930; Didaktika (Umumi Tedris Usulü), 1929,Devlet Matbaası. Yeni ilâvelerle 1932’den sonra tekrar yayınlanmıştır. Metodika (Hususi Tedris Usulü), 1930, Devlet Matbaası, 1932’de yeni bölümlerle 2.baskısı yapılmıştır.HÜSEYİN OĞUZ: Doğ: 1926-Krumevo (Kestane), Omurtag, Tırgovişte. 1951’de Türkiye’ye göçetmiştir. Öl. 2008-Ankara, Benim Kemanım, şiirler, 1948; İlim Kahramanları ve Kurbanları, çeviri.İSLAM RÜŞDİ: Müslümanlıkta Hayatı Aile ve Cemiyet, İntibah Matbaası, Şumen, 1935İSMAİL HAKKI (Hafız İsmail Hakkı): Doğ: Brestovene (Duştubak) köyü, Razgrad, Türk Turan, Anayurt Özvatan, şiirler, Terakki Matbaası, Şumen, 1926İSMAİL SABRİ: Bulgarca-Türkçe, Türkçe-Bulgarca Lügat, Sviştov,MEHMET ATALAY: Ayşe Kadın, piyes, Terakki Matbaası, Şumnu, 1930MEHMET BEHÇET PERİM: Doğ: 1897-Satofça köyü, Nevrokop ilçesi, Blagoevgrad. 1927’deTürkiye’ye göç etti. Öl: 22.12.1965-İzmir, Vatan Yollarında, maznum piyes, Ahali Yurdu Matbaası, Ahali Matbaası, Rahova, 1923; Bulgaristan Müslümanları / İçtimai ve Siyasi Halleri, 1.basım Osmanlı Türkçesiyle, Ahali Matbaası, Oryahovo (Rahova), 1923, 46 sayfaMEHMET CELİL: (Blajev ile birlikte): Doğ: 1976- Dobriç. Öl: 1939, Lügatı Şehap, Sofya, 1928MEHMET FİKRİ: Doğ: 1908-Omurtag, Tırgovişte. Öl: 1941-Sofya, Türk Gençlerine Güzel Şiirler, P. Penov Basımevi, Şumen, 1947, 16 s.MEHMET MASUM (Akalın): Doğ: 1874- Arabacılar köyü, Silistra. 1930’da Türkiye’ye geldi. Öl: 1939-İstanbul, Mektep Müsamereleri, Terakki Matbaası, Şumen, 1922, Büyük Harbin Etfal Üzerinde Büyük Tesirleri, Şumen, 1920, Ana Dili, İlkokullar için Okuma Kitabı, 1907MUHARREM YUMUK: Doğ: 1889-Sevar (Caferler), Razgrad. 1935’te Türkiye’ye göç etmiştir. Uslu ile Süslü, manzum büyük hikâye, Balkan Basımevi, Plovdiv, 1931MUSTAFA SABRİ ELENALI: Zübdetül Fıkıh, Penev Matbaası, Şumen, 1943.MUSTAFA ŞERİF ALYANAK: Doğ: 1890-Vidin. 1930’larda Türkiye’ye sığınmıştır. Tuna’dan Sesler, şiirler, Tuna Boyu Matbaası, Pleven, 1927, 52 sayfa, Çıkmaz Sokak, manzum piyes, Pleven, 1928, Kahpe, çeviri.HAFIZ NAZİF: Nasıhatlarım, İntibah Matbaası, Şumen, 1931NECİP ASIM: Mevızalarım, 1.kısım, Sofya, 1925, Mevızalarım, 2.kısım, İntibah Matbaası, Şumen, 1931OSMAN NURİ PEREMCİ: Doğ: 12.12.1874-Şumen. 1927’de Türkiye’ye yerleşti. Öl: 17.03.1945, Pedagoji, Öğretmen yetiştirme kurslarına ders kitabı, Terakki Matbaası, 1925, Bulgaristan Coğrafyası, Umumi Tarih – 7 cilt, Malümat-ı Medeniyye (Medeni Bilgiler), Çocuklarımıza Din Dersleri – 5 cilt, Din ve Millet Şuuru, Kristof Kolomb’un Amerika’yı Keşfi, Bulgarcadan çeviri, Varna, 1926, Daniel Defo - Robenson Kruzo kitabının Bulgarcadan çevirisi, Şumen, 1920OSMAN SEYFULLAH SUNGUR (Keskioğlu): Doğ: 27.02.1907 -Rupça, Karnobat, Burgas. 1950’de Türkiye’ye göç etmiştir. Öl: 04.08.1989-Ankara, Öğütlerim, İntibah Matbaası, Şumen, 1931; Kavaid-i Arabiyye, Nüvvab’ta okutulan Arapça Dilbilgisi, 1942; Mütebahat, Nüvvab’ta okutulan Okuma Kitabı, 1942; Dilbilgisi, İlkokul 3.sınıf, 1945; Dilbilgisi, İlkokul 4.sınıf, 1945; Dilbilgisi, Ortaokul 1.sınıf, 1946; Dilbilgisi, Ortaokul 2.sınıf, 1946; Okuma Kitabı, Rüştiye 2. Ve 3.sınıflar için, 1946ŞAİR FERHAT: Doğ: Vatan, destan, Arda Yayınevi, Kırcali, 1923; Komünist, destan, Arda Yayınevi, Kırcali, 1923; Mustafa Kemal Destanı, Arda Yayınevi, Kırcali, 1923YUSUF ŞİNASİ (HAFIZ YUSUF): Doğ: 16.06.1898-Osenovets (Işıkköy), Şumen. 1950’de Türkiye’ye göç etti. Öl: 13.08.1956-Adapazarı, Rehberi Murşidin, 4 kitap, Nüvvab Matbaası, Sofya, 1939-1940, Dini İslam (Türk Okulları için), 1940; Rabbe Messerin, 1 ve 3, 1940; Taharet-i Kalbiyyenin Te’sirat-ı Ameliyesi (Kalp Temizliğinin Yapılan İşlere Etkisi); Nisaiyyat (Kadınlarla ilgili)YUSUF ZİYAEDDİN (Ersal): Doğ: 1880-Düzce. 1951’de Türkiye’ye geldi. Öl: 1961, Tabiaıyyun Dava ve Gayeleri, Terakki Matbaası, Şumen, 1923; Vahdâniyeti İlâhiye Burhanları, Terakki Matbaası, 1930; Nuhbetül Ezkâr ve Dâvât, Terakki Matbaası, Şumen, 1930; Dini Terbiye, İntibah Matbaası, Şumen, 1936; Usulu Meriyye, Mürafeat-ı Şer’iye, Havadis Matbaası, Şumen; El-Dürrül’l Münazzam, İntibah Matbaası, Şumen; Vasıyet-i İmam Ali, Terakki Matbaası, Şumen.ZEKİ TUNABOYLU: Doğ: 1906-Suhindol, Loveç. Öl: 1952-Zonguldak, Bizim Türkümüz, şiirler, 1943; Atilla’nın Kitabı, şiirler, 1949.1950-1951 YILI VE DAHA ÖNCE TÜRKİYE’YE GÖÇ EDEN BULGARİSTAN TÜRKLERİ’NİN
TÜRKİYE’DE YAYIMLANMIŞ KİTAPLARIAHMED DAVUDOĞLU: Doğ: 1914-İglika (Kalaycıköy), Şumnu. Öl: 07.04.1983-İstanbul. Ölüm Daha Güzeldi, anılar, 2.baskı, Kit-Sav Matbaası ve Neşriyatı, İstanbul, 1979; Ölüm Daha Güzeldi-Hatıralarım, Şamil Yayınları, İstanbul, 2012; Dinî Tamir Davasında Din Tahripçileri, Önsöz: Necip Fazıl Kısakürek, 3.baskı; Selâmet Yılları 4 cilt; İbn-i Abidin 16 cilt; Sahih-i Müslim Şerhi 10 cilt.AHMET HEZARFEN: Doğ: 07.08.1920-Yonkovo (Yunus Abdal), Razgrad. Öl: 2005-İstanbul, Rumeli ve Anadolu Âyan ve Eşkiyası, 1.cilt, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2002, 280 sayfa; Rumeli ve Anadolu Ayan ve Eşkiyası, 2.cilt, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2004, 375 sayfa; Ho Amca (Ho Şi Min), Esperantodan çeviri, Habora Yayınevi, İstanbul, 1969; Faşizmin Zindanlarında, Bulgarcadan çeviri, Bilim Yayınları, İstanbul, 1980; 17-18.Yüzyıllarda Osmanlı Devletinde Esnaf, Ankara, 1999; Ahmet Lütfi Tarihi, 1.cilt, Tarih Vakfı YayınlarıAHMET MERDİVENCİ (Prof. Dr.): Doğ: 02.12.1924-Suhindol (Söğündal),Gabrovo, Türk Yazı Devrimi 70 Yaşında, İstanbul, 1998; Türk Yazı Devrimi ve Yurt Dışındaki Türklere Yansıması, İstanbul, 1980, 182 sayfa; Plevne İli Söğündal Köyü Türkleri, İstanbul, 1997, 342 sayfa; Unutamayacaklarımın Destanı: 1.Kitap: Balkanlar’dan Acı Dumanlar, şiirler, İstanbul, 1992; 2.Kitap: Bulgarya’da Türklerin Öğretim ve Eğitim Savaşımı, İstanbul, 1987, 168 sayfa; 3.Kitap: Plevne’de Vatan Savunması Destanı (1877-1878), İstanbul; Unutulmayacakların Destanı, şiirler, İstanbul, 1986; İçimden Geldiğince, şiirler, İstanbul, 1992.AHMET TACEMAN: Bulgaristan Türkleri – 1878-1990, İstanbul, 1991ALİ KEMAL BALKANLI: Doğ: 1900-İstanbul. Ailesi Tırnovalıdır. Öl: 22.05.1992-Ankara. Şarkî Rumeli ve Buradaki Türkler, Elhan Kitabevi, Ankara, 1986, 333 sayfa + belge ve fotoğraflar; Çeviri kitaplar: Akbaldır Çeşmesi, tarihi manzum hikâye, İdeal Matbaası,
Ankara, 1943; Belgrad-İstanbul-Roma Askeri Yolu (Yazan: J. Konstantin İreçek), Kültür bakanlığı, Ankara, 1990.AHMET REFİK: Türk İdaresinde Bulgaristan – 973-1255 (1933),Muallim Halit Kitaphanesi, İstanbul Devlet Matbaası, 1933ALTAN DELİORMAN: Doğ: 1936-İstanbul. Öl:23.08.2012-İstanbul, Bulgaristan’da Türk Basını – 1865-2009, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları; Mustafa Kemal Balkanlar’da, İstanbul, 1959, 60 sayfa resimliBİLAL N. ŞİMŞİR (Dr.): Doğ: 1933-Zmeyno (Yılancılar) köyü. Omurtağ, Tırgovişte, İngiliz Belgeleri ile Sakarya’dan İzmir’e (1921-1922, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1972; Malta Sürgünleri, 1.basım 1976; 2.basım 1989; genişletilmiş 3.basım 2008, Bilgi Yayınları, Ankara; Balkan Savaşlarında Rumeli Türkleri (1821-1913), Bilgi Yayınevi; Bulgaristan Türkleri – 1878-1985, 1.basım, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1986, 402 sayfa + metin dışında 18 resim; Bulgaristan Türkleri – 1878-2008, genişletilmiş 2.basım, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2009, 550 sayfa; Osmanlı Ermenileri, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1986; Bizim Diplomatlar, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1996; Doğunun Kahramanı Atatürk, Bilgi Yayınevi. Ankara, 1999; Dış Basında Laik Cumhuriyetin Doğuşu, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1999; Şehit Diplomatlarımız (büyük boy, 2 kitap), Bilgi Yayınları, Ankara, 2000; AKP, AB ve Kıbrıs, Bilgi Yayınları, Ankara, 2003; Türk-Irak İlişkilerinde Türkmenler, Bilgi Yayınları, Ankara, 2004; Ermeni Meselesi, Bilgi Yayınları, Ankara, 2005; Ankara… Ankara… Bir Başkentin Doğuşu (Genişletilmiş 2.basım), Bilgi Yayınları, Ankara, 2006; Türk Yazı Devrimi, TTK Yayını, Ankara, 1991; Türk Yazı Devrimi, 2.baskı, TTK Yayını, Ankara, 2008, 486 sayfa; Azerbaycan’da Türk Alfabesi, tarihçe, TDK Yayını, Ankara; Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri Arasında Anlaşmalar, 1990-1992, 2 cilt, 1992; Kürtçülük / 1787-1923, Bilgi Yayınları, Ankara, 2009; Rumeli’den Türk Göçleri – 1877-1078, belgesel, Cilt: I; Rumeli’den Türk Göçleri – 1879, belgesel, Cilt: II; Rumeli’den Türk Göçleri – 1885, belgesel, Cilt: III; İngiliz Belgelerinde Atatürk (1929-1922), 4 cilt, Türk Tarih Kurumu (TTK) Yayını, Ankara, 1973-1984; Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları, 4 cilt TTK Yayını, Ankara, 1993-1999; Dış Basınsa Atatürk ve Türk Devrimi,1.cilt (1922-1924),TTK Yayını, Ankara, 1981; Atatürk ve Yazışmalar, 1.cilt (1920-1923),Kültür Bakanlığı Yayını (KB), Ankara, 1993; Atatürk’ün Hastalığı, TTK Yayını, Ankara, 1981; Atatürk’ün Büyük Söylevi Üzerine Belgeler, TTK Yayını, Ankara, 1991; Lozan Telgrafları, 2 cilt, TTK Yayını, Ankara, 1981; Sakarya’dan İzmir’e, 2.baskı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1989; Uluslararası Forumlarda Bulgaristan Türkleri, 2 cilt, TTK Yayını, Ankara, 1985-1986; Türk Basınında Bulgaristan Türkleri, Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü, Ankara, 1995; Avustralya Türk Edebiyatı Antolojisi, 2 cilt, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara, 1997; Avustralya Türk Basını, Basın Yayın Müdürlüğü, Ankara, 1997; Bizim Şehit Diplomatlar, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2000.BİLÂL N. ŞİMŞİR İLE İLGİLİ: “71.Yaşında Bilâl N. Şimşir Bibliyografyası – Açıklamalı 71 kitap ve 2000 makale. Hazırlayan: Y. Furkan Şen, Yargı Yayınevi;BÜLENT RUSÇUKLU: Hayalet Uçak / Vekâleten Savaş, Politik KurguETHEM RUHİ BALKAN (Hacı Ethem Ruhi Balkan): Doğ: 1873-İstanbul. 1920’de Türkiye’ye kaçar. Öl: 14.07.1949-İstanbul; Kırk Haramiler, İstanbul, 1941; Hatıralar, İstanbul, 1947; Bir Sevda ve Sevgidir Balkanlar, BAY Yayınları, PrizrenETHEM ÜTÜK:Doğ: 1925-Goretsvet (Ütükler), Razgrad. 1934’te Türkiye’ye göç etmiştir. Öl: 22.07.1989-İstanbul, Vatan İçin Şiirler, 1959, 1982; Yılların Çocuğu, şiirler, 1959; Büyük Atatürk, şiirler, 1981; Gazi Zeynel Çavuş, öyküler, 1984; Bir Yığın Toprak, öyküler, 1984; Re’fet Rodoplu’nun Anısına Saygı, derleme, 1984; Vahit Lütfi Salcı ve Trakya Şairleri, araştırma, 1984; Dördüncü Sınıf Tatil Kitabı, 1974; Beşinci Sınıf Tatil Kitabı, 1974FUAT BALKAN: İlk Türk Komitacısı Fuat Balkan’ın Hatıraları (Yayına hazırlayan: Metin Martı, Arma Yayınları, İstanbul, 1998, 204 sayfa; Komitacı. BJK’nin Kurucusu Fuat Balkan’ın anıları (Yayına hazırlayan: Turgut Gürer), Gürer Yayıncılık, İstanbul, 2008, 271 sayfaHAKKI ABDULLAH MEÇİK: Şumnu / Bulgaristan Türklerinin Kültür Hayatı, İzmir, 1997, 145 s.; Bulgaristan Türklerinin Durumu, İzmir, 1984, 47 s.HAKKI TEZEL: Doğ: 02.03.1929-Razgrad, Razgrat, anılar, Sincan Matbaası, Ankara, 2001, 322 sayfa; Maria, Aşkım Benim, roman, Sincan Matbaası, Ankara, 2002, 357 sayfa; Sevi Yolu Kıvrıntıları, roman, Ankara, 2008; Memuriyet Hayatım, anılar.HASAN BASRİ ŞENYURT: Doğ: 25.11.1918-Omurtag (Osmanpazarı), Tırgovişte. 1930’lu yıllarda Türkiye’ye göç etmiştir. Öl: 20.10.1998; Osmanpazarı (Omurtag)Türkleri, Sincan Matbaası, Ankara, 2000, 142 sayfa.HASAN YEŞİLOVA: Doğ:28.09.1914-Zmeyno (Yılancılar) köyü, Tırgovişte. Bulgaristan Türkleri ve Osman pazarı (Omurtag) Bölgesi, Ankara 1997, 124 sayfaHASİP AHMET AYTUNA: Doğ: 1895-Vidin. 1931’de Türkiye’ye gelir. Öl: 1980; Yeni Umumi Pedagoji, Kanaat Kütüphanesi Yayını, 1932; Talim ve Tedriste Kendi Kendine Faaliyet Prensibi, Remzi Kitabevi, 1934; Tedris Yenilikleri, Bilecik Halkevi Matbaası, 1936; Toplu Tedris ve Kompleks Sistemi, Bilecik Halkevi Matbaası, 1936; Yeni Eğitimde Bir Usul, Okul Kooperatifleri, Koop. M. Kurulu, 1936; Pedagoji Dersleri / Not Hulasaları, Aydınlık Basımevi, 1937; İlk ve Ortaokullarda Nazari ve Ameli Didaktika, Aydınlık Basımevi, 1937; Okulda Disiplin, Aydınlık Basımevi, 1939. NOT: Hasip Ahmet Aytuna’nın Türkiye’de basılmış 42 eseri vardır.HÜSEYİN RACİ EFENDİ: Zağra Müftüsünün Hatıraları (Tarihçe-i Vak’a-i Zağra), İz YayıncılıkMACİT SAĞIR:Doğ: 1942-Çerna (Karalar) köyü. 1951’de Türkiye’ye göç etmiş. Adana/ Ceyhan’da oturuyor. Koca Yusuf, 2.baskı, 2012MAHMUT NECMETTİN DELİORMAN: Doğ: 1898-Razgrad. Öl: 07.12.1973-İstanbul, Balkan Türklerinin Hicret Sebepleri: Razgrat Mezarlık Hadisesinde Çanlar Benim İçin Çaldı, İstanbul, 1955, 122 sayfa; Meşrutiyetten Önce Balkan Türkleri, İstanbul, 1942, 152 sayfa; Meşrutiyetten Önce Balkan Türkleri. Makedonya. Şarkî Rumeli Meselesi. Hudut Harici Türk Gazeteciliği; Bulgaristan’daki 1.300.000 Türk (Arif Kaskatı ve Gültekin Arda ile birlikte); Ruslar Balkanlar’da Ne Yapmak İstiyor?, 1946; Makedonyalı Komiteciler Ne Yapmak İstiyor?, 1946; Sofya Harabeliklerinden Akdeniz Kıyılarına, 1946; Balkanlar’daki Kızıllar Arasında 60 Gün, 1946; Nuri Demirdağ’ın Hayat ve Mücadeleleri, 1957; Plevne, Niğbolu, Belgrad ve Adakale’de Neler Gördüm (Tarihsiz); Bulgaristan Türkleri (Yakın Tarih ve Hatıralar), 1971; “Balkancı” Ethem Ruhi’nin Hatıraları (Tarihsi)MEHMET BEHÇET PERİM: Doğ: 1897- Nevrokop (Gotse Delçev). 1927’de Türkiye’ye göç etti. Öl: 22.12.1965-İzmir, Meriç’ten Tuna’ya, Edirne Vilayet Matbaası, 1934, 130 sayfa; Görüşler ve Duyuşlar, Edirne İl Matbaası, 1935; Balkan Çiçekleri, roman, Akın Basınevi, İstanbul, 1938, 147 sayfa; Göçmen Ahmet, roman, 1.basım, Antakya İktisat Basımevi, 1939, 90 sayfa; 2.basım, Afyonkarahisar; 3.basım-özetlenmiş, Karınca Matbaası, İzmir, 56 sayfa; Eski Yapraklar, anılar, öyküler, eleştiriler ve seçme şiirler, 1.basım, Antakya, 1942; 2.basım, Acum Basımevi, İstanbul, 1946; 3.basım, Karınca Matbaacılık, İzmir, 1965; Yol Ver Kamçı, şiirler ve destanlar; Hayattan İlhamlar, Karınca Matbaacılık; Sofya Hatıraları, 2 cilttir. 1.cilt, Antakya İktisadi Matbaası, 1947; 2.cilt, Teziş Basımevi, İstanbul, 1949; Sofya Hatıraları, anılar, Yayına hazırlayan: Basri Zilabid Çalışkan, BULTÜRK – Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği, İstanbul, 2012, 128 sayfa; 1923’te Bulgaristan Müslümanları – Toplumsal ve Siyasi Halleri, Yayına hazırlayan: Basri Zilabid Çalışkan, BTG –Bulgaristan Türk Gençliği Yayınevi, İstanbul, 2013, 36 sayfa; Çağlayan Bölgesi Hatay, incelemeler, Acum Basımevi, İstanbul, 1943.MEHMET TÜRKER ACAROĞLU: Doğ: 21.09.1915-Razgrad. Öl: 2016-İstanbul, Bulgaristan’da Türkçe Yer Adları Kılavuzu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1988, 400 sayfa, 3 harita +1 resim; TDK Yayınları, Ankara, 2006, 1076 sayfa; Bulgarlar ve Bulgaristan Üzerine Yüz Yıllık Kaynakça (1878-1978), Türk Dil Kurumu, Ankara; Bulgaristan Türkleri Üzerine Araştırmalar, KB Yayınları, Ankara, 1999, 655 sayfa; Bulgaristan Türkleri Üzerine Araştırmalar – 1, Q Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2007, 366 sayfa; Bulgaristan Türkleri Üzerine Araştırmalar – 2, Q Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2007, 536 sayfa; Türkçeden Bulgarcaya Geçen Kelimeler Sözlüğü, Trakya Üniversitesi Yayınları; Bulgarların Aldığı Türkçe Adlar ve Soyadlar Sözlüğü, KB Yayınları, Ankara, 1999, 273 sayfa; Bir Türk Kadını Uğruna,Elin Pelin’den Hikâyeler, çeviri, Evrensel Basın Yayın, 2003, 278 sayfaNAZİF KUYUCUKLU (Prof. Dr:) Doğ: 1932-Kasım Kuyucuk (Rakovski), Razgrad, Doğal Kaynaklar ve Çevre Ekonomisi, Türkiye’nin İktisadı; İktisadı Olaylar Tarihi; Üretim Güçleri ve Üretim Dağılışı; Balkan Ülkeleri İktisadı – Arnavutluk, 1987KOMEKON (SİV), Bulgaristan Ekonomisinde Yapısal Gelişim, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi, 1982OSMAN GÜLMEN: Doğ: 1926-Srednoselo, Elena, V. Tırnovo, Bulgaristan Türkleri Tarihinden Esintiler, anılar-belgeler, İtalik Yayınları,OSMAN KESKİOĞLU: Doğ: 1907-Rupça, Karnobat ilçesi, Burgas ili. 1950’de Türkiye’ye göç etmiştir. Öl: 04.08.1989- İstanbul, Fatih Devrinde İlim ve Âlimler (Mustafa Ruyun’la), 1953; Nurlu Yol, Ankara, Bilal Yayınları, 1957; Kuran Tarihi, Ankara, Nebioğlu Yayınları, 1958; İslam Dünyası, A.Ü. İlahiyat Fak. Yayınları, 1964; İşlam Devletleri ve Ülkeleri, Sebilurreşad Yayınevi, 1971; Bulgaristan Türkleri-Tarih ve Kültür, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1985, 224 sayfa; Bulgaristan Türkleri Folkloru, Türk Kültürü Yayınları, 1969; Bulgaristan’da Türk-İslam Abideleri, Vakıflar Dergisi, 1983; Müslümanların İlim ve Medeniyete Hizmetleri, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara, 1971; Son İlahî Kitap: Kur’an-ı Kerim, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara, 1981; Bulgaristan’da Müslümanlar ve İslam Eserleri, Hilal Yayınları, 1985; NOT: Osman Keskioğlu’nun Türkiye’de 40’tan fazla kitabı yayınlanmıştır.OSMAN NURİ PEREMCİ: Doğ: 12.12.1874-Şumnu. 1927’de Türkiye’ye sığındı.Öl: 14.03.1956-Edirne, Tuna Boyu Tarihi, Türkuaz, Resimli Ay Matbaası, 1942, 225 sayfa; Edirne Tarihi, Resimli Ay Basımevi, İstanbul,1940, 450 sayfa; Atalar Sözleri, Resimli Ay Basımevi, İstanbul, 1943, 304 sayfa; Pedagoji, Resimli Ay Basımevi, İstanbul, 1931, 160 sayfa; Hayatı, Kişiliği, Eserleri, İstanbul, 1968, 118 sayfa; Umumi Tarih – 7 cilt; Malümat-ı Medeniyye (Medeni Bilgiler Çocuklarımıza Din Dersleri – 5 cilt; Din ve Millet ŞuuruRE’FET RODOPLU: Hatıralarım, Yeşilyurt Basımevi, Kırklaeli, 1938,146 sayfa; Hatıralarım, Cilt I, Kırklareli, 1952; Hatıralarımın Yankıları, Yeşilyurt Basımevi, Kırklareli, 1955, 32 sayfa; Hasan Vehbi Rodoplu’nun Ölümünün Yankıları, Edirne Basımevi, 1957; En Mesut Günüm, Yenigün Basımevi, Kırklareli, 1958; Türk Sosyal Hayatında Kadın, 1.basım, 1941; 2.basım: Türk İçtimai Hayatında Kadın, Yenigün Basımevi, 24 sayfa; Genişletilmiş basım: Yeşilyurt Basımevi, Kırklareli, 1967,SAMİ KOCAOĞLU: Doğ: 1934-Nebişeyh köyü, Cebel, Kırcali. 1951’de Türkiye’ye göç etti. Bulgaristan Türkleri – Ah!, Melisa Matbaacılık, İstanbul,1998YUSUF IŞIKOVALI (Hafız Yusuf Işıkovalı): Doğ:16.06.1898-Osenovets (Işıkköy), Şumen. Öl: 13.08.1956-Eskişehir, Bulgaristan Türkleri ve Kültür Seviyeleri, Yıldız Matbaası,
Eskişehir, 1951; Dinî ve Medeni Hayatta Nezafet, 20.Asırda İslam Dini Serisinden
2.kitap, Yeşilnur Matbaası Eskişehir, 3.baskı 1955ZÜLKEF YEŞİLBAHÇE: Doğ: 04.10.1944, Ata Topraklarından Anavatan’a, anılar
Osmanlı torunu Evlad-ı Fatihanlar... Geçmişi bilerek onu unutmadan, geleceğe kanat açanlar... Biz bize benzeriz ve özgün olma iddiasındayız. Kuruluş: Sofya 26 Mart 2008, Halen yayın: İstanbul
17 Ekim 2018 Çarşamba
BULGARİSTAN TÜRKLERİNE DAİR 1878’DEN 1950 YILINA KADAR YAYIMLANAN KİTAPLAR
BULGARİSTAN TÜRK YAZAR VE ŞAİRLERİNİN BULGARCA ESERLERİ
BULGARİSTAN TÜRK YAZAR VE ŞAİRLERİNİN BULGARCA ESERLERİ
Bibliyoğrafyayı hazırlayan: Müsamettin IŞIK
ABTULA MEHMED ABTULA:
Doğ: 23.03.1966-Vladimirovtsi, Razgrad, İstoriya na Obştina Samuil (Samuil
Belediyesinin Tarihi), monografi-araştırma, Samuil, 2007 (Prof. Boyan Penev
Bölge Kütüphanesinin Yayını)
ADİLE MİRKOVA: Usvoyavane
na Sıglasuvaneto v Bılgarski Ezik ot Uçenitsite-Turçeta, Narodna Prosveta
Yayınevi. Sofya, 1974
AHMET EMİN ATASOY:
Doğ: 16.05.1944-Krepça, Tırgovişte, Moleben za Dıjd (Yağmur Duası) şiir, İK
“Nedelnik”, Sofya, 2004; Antologiya na Bılgarskata Poeziya ot 19. Vek do Naşi
Dni (19. Yüzyıldan Günümüze Bulgar Şiiri Antolojisi), iki dilde, 2014; Premılçanieto
ha dva ezika (İki Dilde Sustuklarım), şiir, Değişim Yayınları, İstanbul, 2018; Sıvremenna
Bılgarska Poeziya (Günümüz Bulgar Şiiri), antoloji, Editör: Anjela Dimçeva, Alp
Yayınları, Bursa, Mayıs 2018; Polıh ot Bursa (Bursa Esintisi), Türk öyküleri,
Derleyen: Ahmet Emin Atasoy, Çevirmen: Ayşe Gavazova, Düşlem Yayınları, Bursa,
Mayıs, 2008, 174 sayfa.
AHMET DOĞAN: Doğ:
23.03.1954-Pçeçelarsko (Kovanlık), Dobriç, Bılgariya i Noviyat Svetoven Red,
“Fridrih Naum” Yayınevi, Sofya, 2004
AHMET NURİEV AYVALİEV:
Doğ: 1938-Dülitsa, Kırcali. Öl: 10.03.2001-Sofya, Obrazovanieto v Turtsiya
(Türkiye’de Eğitim), Svetilnik Yayınevi, Sofya, 1998, 96 sayfa
ALİ ALİEV (Doç.
Dr.): Doğ: 01.10.1930-Dyankovo (Kalova), Razgrad. Öl: İstanbul; Formiraneto na
nauçno-atestiçen mirogled u bılgarskite turtsi, Sofya, 1980; Natsionalizm i
vızroditelniya protses (Milliyetçilik ve Soya Dönüş Prosesi), İK Poligraf,
Razgrad, 2001, 304 sayfa.
ALİ RİZOV: Doğ:
30.06.1938-Bradvari, Silistra, Karvidsa v glavniya mozık (Büyük Beyine Toplu
İğne), mizah, 2001.
ALİŞ SAİDOV: Doğ:
10.03.1938-Letovnik, Kırcali, Tozi svyat şte ostane na nas (Bu Dünya Bize
Kalacak), şiirler, “Nov Jivot” gazetesinin özel eki, Kırcali, 1970.
AZİZ ŞAKİR – TAŞ:
Doğ: 1973, Smolyan, Okolosvetska obikolka na lipsata, şiirler, 2016; Povod za
nebe (Gökyüzü Bahanesi), 1993; Na 22 (Yaş 22)-Apokrif za dıjd (Yağmur
Apokrifi), çifte kitap, 2004; Nebe na 33(Gökyüzü 33’ünde), 2007;
BASRİ
ZİYABİD-ÇALIŞKAN: Doğ: 1978-Benkovski (Ekizce), Dobriç, Zapiski po istoriya
na İslama-I Pravednite halifi (İslam Tarihinden Notlar-1, Hulefa-i Raşidin),
İst. 2018, 112 sayfa.
BAYRAM KUŞKU:
Doğ: 1947-Boyan Botevo, Haskovo, Duşevni povei, şiirler.
CENGİZ HAKOV
(Prof. Dr.): Doğ:1933, Aytos, Burgas, 1940-1970 Yıllarında Arap Doğusu
Politikası, Sofya, 1972; 1960-1971 Yıllarında Türkiye’de Siyasal Gelişmeler,
Sofya, 1979; Türkiye’de Askeri Darbeler, Sofya,1987; Çağdaş Türkiye’nin Siyasal
Yaşamında Ordunun Yeri, Sofya, 1989; Belgelerde Mustafa Kemal Atatürk ve
Türk-Bulgar İlişkileri 1913-1038 (Kolektif eser), Sofya, 2002; İstoriya na
sıvremenna Turtsiya prez XX vek (XX. Yüzyıl Türkiye Tarihi), Atatürk Araştırma
Merkezi-IMIR Yay, Ankara-Sofya, 2000, 413 sayfa.
DURHAN HASANOV:
Doğ:25.05.1937-Rabovo, Haskovo, Strunite govoryat (Sazın Telleri Konuşuyor),
şiirler, “Nov Jivot” gazetesinin özel eki, Kırcali, 1970.
EMEL BALIKÇI:
Doğ: 23.11.1955-Stomanovo, Smolyan, Tri Plamıka v Dlan, şiirler, Smolyan, 2005;
Glasove na Sıdbata,
şiirler, Smolyan, 2007; Seltseto Katsnalo nad Vıça, monografi, Smolyan, 2008; Yuruşka Prokletiya, Yörüklerle
ilgili hikâyeler, Smolyan, 2011; Pıtişta za Nikıde (Rodoplar’ın Kader Yolları),
roman, Smolyan, 2015; Tişinata na Saksaan (Saksağanın Suskunluğu), köy
hikâyeleri, Smolyan, 2016; Ezikıt, Vyarata i Folklorıt ha Turtsite v Bılgariya
(Bulgaristan Türklerinin Dili, İnanç ve Folkloru), Smolyan, 2012 (Mehmet Alev
ve Fatma Ocak ile birlikte); Selata v Polite na Aida (Ayı Dağı Köyleri),
monografi, Smolyan, 2015 (Mehmet Alev’le birlikte);
FEHİM HÜSEYİNOV
(Filip Horozov) Doğ: 1954-Delvino, Kirkovo Belediyesi, Kırcali. Öl:2010, Vreme po çasovnik (Saat Ayarı),
şiir, “Narodna Mladej” Yayınevi, Sofya, 1980; Nastavleniya za Podpirane na Nebeto, şiir, İK “Svetulka 44”,
Sofya, 2006; Kül Rengi Esmerim Benim, Sofya, 1994
FİKRİ ŞÜKRİEV:
Doğ:16.03.1942-Dıbravino, Provadiya, Varna. Öl:26.06.1983, Krıv na kokiçe
(Kardelen Kanı), şiirler, İK Zograf, Varna, 1992; Krıgovrat, şiirler, TNÇ
“Progres”, Varna; Tırsya vi na sın (Sizi Düşlerimde Arıyorum), şiirler, Slavena
Yayınevi.
GÜLSER MAZLUM:
Dete na vselenata (Evrenin Çocuğu) şiirler (İki dilde), Veliko Tırnovo, 2016.
HABİL KURT: Doğ: Lübov, Mıka i Razdyala; Selo Bosna –
Legenda i İstina;
HALİL RECEBOV ETEMOV
(Doç. Dr.): Doğ: 1929-Rujitsa, Şumen. Öl: 25.03.2004-Sofya; İdeologiyata na Mustafa Kemal
Atatürk (Mustafa Kemal Atatürk’ün İdeolojisi), araştırma, Sofya
HASAN KARAHÜSEYİNOV:
Doğ: 1925-Sevar, Razgrad. Öl: 1990-Sofya, İ plamık i ognişte, şiir, “Narodna
Mladej” Yayınevi, Sofya, 1977; Luda gora, şiir, “Bılgarski Pisatel” Yayınevi,
Sofya, 1980
HAŞİM AKİF: Doğ:
1946-Şterna, Kırcali, Fonetiçni Protsesi v Jivata Reç na Turskiya Ezik,
Üniversite Yayınevi, Şumen, 2008.
HAYRİYE
SÜLEYMANOVA-YENİSOY (10.03.1934-2018), Pratik Türkçe, Fonetik ve Morfoloji
(Hüseyin Mahmudov ve Mehmet Beytullov ile birlikte), 1971.
HÜSEYİN MEMİŞOĞLU-Prof.Dr:
Doğ: 1937-Kayaloba, Kırcali, Uçastieto na Bılgarskite Turtsi v Borbata Protiv
Faşizma (1919-1944) (Bulgaristan Türklerinin Faşizme Karşı Mücadelesi), Sofya,
1977; Zadrujno v
Stroitelstvoto na Rodinata, Sofya,1984.
HÜSEYİN RASİM GÜLER:
Doğ: 1941-Bosna, Silistra, Kısçe zemya, şiirler, Akademi Yayınları Matbaası,
Topkapı, İstanbul, 2015.
İBRAHİM TATARLI:
Doğ: 1924-Nikopol. Öl: 2013-Sofya, Dvijeniya za Prava i Svobodi, Faktor za
Demokratsiya, Razbiratelstvo i Sigurnost v Stranata i na Balkanite, Sofya, 2003;
Hudojestveni metodi i literaturni napravleniya v novata i nay-novata Turska
literatura (Yeni ve En Yeni Türk Edebiyatında Sanat Yöntemleri ve Edebiyat
Akımları), Sofya, 2004, 170 sayfa; Problemi na Turskata kultura v Bılgariya,
makaleler, söyleşiler, Avrasya Yay., Sofya, 2009; Turski kultovi sgradi i
nadpisi v Bılgariya, 1.bölüm (Bulgaristan’da Türk Dinî Yapıları ve Yazıtları),
Favorit, Sofya-Blagoevgrad, 2003, 300 sayfa, 266 resim.
İBRAHİM YALIMOV: İstoriya na Turskata Obştnost v Bılgariya
(Bulgaristan Türk Toplumu Tarihi), “İlinda-Evtiov” EEOD Yayınevi, Sofya, 2002,
526 sayfa; Novi tendentsii v
obştestvenoto i religioznoto mislene na bılgarskite müslümani, Yüksek İslam
Enstitüsü Yayınları, Sofya; Kemalizmat i Otrajenieto mu v Bılgariya (Kemalizm
veBulgaristan’daki Yankıları), “Avangard Prima”, Sofya, 2005.
İSLÂM BEYTULLAH ERDİ:
Doğ: Bisertsi, Razgrad. Öl: 06.02.2014, Ankara, Beleg ot roza (Gül Yarası),
öyküler, Türkçeden çeviren: Aygül Gavazova, Sofya, 2004, 96 sayfa, Uıt kım
ştastie (Mutluluğa Giden Yol), Türkçeden çeviri, Ankara, 2002; Kratko
sıdırjanie na İslama (İslâm Hakkında Kısa Bilgiler), Türkçeden çeviri, Ankara,
2003; Vıvedenie kım izuçavaneto na Korana (Kuran Öğrenmeye Giriş), Türkçeden
çeviri, Ankara, 2003; Osnovi na İslama (İslâm’ın Esasları), Türkçeden çeviri,
Ankara, 2004
İSMAİL APTULLOV
HASANOV: Doğ: 08.11.1944-Ravno (Uzuncaalan), Razgrad, Selo Ravno-Sledi ot
minaloto (Ravno Köyü-Geçmişin İzleri), monografi
MEHMET ALEV KOCAMUSTAFA:
Sboguvane po nikoe vreme, 2007.
MEHMET KARAHÜSEYİNOV:
Doğ: 05.10.1945-Sevar (Caferler), Razgrad. Öl: 03,05.1990-Sofya, Ne po noti (Notalara Göre
Değil), şiir, İK “Sigmati”, Sofya, 1999.
MEHMET MERCAN:
Doğ: 21.08.1939-Livadite (Çayırlar), Troyan, Spomeni za utre (Yarına
Hatıralar), şiirler, Gabrovo, 1999; Opravdanie, şiirler, Sevlievo, 2007.
MUHARREM ALİOSMAN:
Vyara i folklor na turtsite alevi-kızılbaşi ot İztoçnite Rodopi, Pentagram Yay.
MUSTAFA ÇETE:
Doğ: 03.01.1936-Dyankovo, Razgrad, Ludogorski napevi (Deliorman Melodileri),
şiirler, Razgrad, 2003; Obiçta e lyubov-Lübyovni izpovedi, şiirler, Razgrad,
2009
MUSTAFA KELOĞLAN:
Dinena kora (Karpuz Kabuğu), mizah.
MUSTAFA MÜMÜNOV-PETIR
PETROV: Drujni i edinni prez vekovete, Sofya, 1966.
MÜMÜN TAHİR: Doğ:,
Jivotıt zaedno, “Liste” Yayınevi, Sofya, 2004; İdentiçnost i Tolerantnostta,
Akademiçno izdatelstvo “Prof. Marin Drinov”, Sofya, 2007; Atatürk-Bılgariya-Balkanite
(Atatürk-Bulgaristan-Balkanlar), Sofya, 2002.
NACİ FERHADOV:
Doğ: 10.03.1940-Dyadovtsi, Kırcali. Öl: 2014-Sofya, Dialog s Posledstviya
(Tehlikeli Diyalog) şiir, “Bılgarski Pisatel” Yayınevi, Sofya, 1980; Zapali
lanpata sestro (Yaksana Lambayı Bacım), şiirler, Sofya, 1977; Voda za jivite
(Yaşayanlar İçer Suyu), şiirler, Sofya, 1985; Taka Jiveya (Böyle Yaşıyorum),
şiirler, “Bılgarski Pisatel” Yayınevi, Sofya, 1987; Pılnoletie (Ergenlik Çağı),
şiirler, Sofya, 1990; No Predi da Progovorya (Söze Başlamazdan Önce), şiirler,
“Liste” Yayınevi, Sofya, 2002; 1860’lardan Günümüze Bulgar Şiiri
Antolojisi, 2007.
NADİYE AHMEDOVA:
Doğ: 1934-Gagovo, Tırgovişte, Rayska gradina (Cennet Bahçesi), çocuk hikâyeleri,
iki dilde, Sofya, 2015.
NAİM BAKOĞLU:
Doğ: 25.04. 1947-Dolina, Şumen, Azman, roman, Silistra, 2017.
NEVZAT YAKUP DENİZ:
Doğ: 1944-Silistra. Öl: 08.12.2003-Silistra, Den i noşt (Gece Gündüz), şiirler,
1996; Skuçna Nostalgiya (Buruk Özlem-Veda) şiirler, Haz: Martin Martinov-Slavço
Nikolov, Silistra, 1995.
NİYAZİ HÜSEYİNOV:
Doğ: 17.02.1927-Tırnovtsa, Tırgovişte, Po silno ot lyübov (Aşktan daha
kuvvetli),şiirler, “Nov Jivot” gazetesinin özel eki, Kırcali, 1970.
ÖMER FİKRİEV: Borbata
v obştina Samuil (Samuil Belediyesinde Güreş), 2003.
ÖMER OSMANOV:
Doğ: 12.o2.1934-Zvınarka, Kırcali. Öl: 19.10.2006-İstanbul, Sred horata
(İnsanlar Arasında), hikâyeler, “Nov Jivot” gazetesinin özel eki, Kırcali.
RECEP KÜPÇÜ: Doğ:
1934-Kuklen, Plovdiv. Öl: 26.04.1976-Varna, Priyateli Moi, da Trıgnem,
şiir,”Hristo Danov” Yayınevi, Plovdiv, 1981.
SABRİ ALAGÖZ: Kogato
nadejdite umiraha (Umutlar Ölürken), XXI Yüzyıl Türk Kültür Merkezi, Sofya
SABRİ CON: Naşeto
Gerlovo (Bizim Gerlovo), monografi; Momino, monografi.
SAFFET EREN: Doğ:
1952-Menekşe, Kırcali, Kraypıten Znak (Yol Boyu İşareti), şiir, İK “Norima
Vektor”, Sofya, 1996, Razpileni lista, şiir (Darmadağın Yapraklar), 2002.
ŞÜKRÜ TAHİROV – ORLİN
ZAGOROV: Doğ: 1938-Fotinovo, Kırcali, Edinenieto, “Oteçestven Front”
Yayınevi, Sofya, 1981; Traktat na Tolerantnostta, “Nauka i İzkustvo” Yayınevi,
Sofya, 1986; Bılgarskite Turtsi po Pıtya Sotsializma, “Oteçestven Front”
Yayınevi, Sofya, 1978; Orlin Zagorov, İstinata, “Sofya-Pres” Yayınevi, Sofya,
1987; O.Z. Kritik ana Pantürkizma i
İdeologiçeski Aspekti, “Ot. Front” Yayınevi, Sofya, 1988; O.Z. Vızroditelen
Protses. Teza. Antiteza. Otritsaniya na Otritsanieto, Sofya, 1993; O.Z.
Bılgarskata Natsionalna İdeya, Aktualni Problemi, “Znanie” Yayınevi, Sofya,
1994; O.Z. Moderniyat Natsionalizam, Evropeyski Model, Tendentsii i Razvitie,
“Bulgarika” Yayınevi, Sofya, 1995; O.Z.
Natsionalna İdentiçnost i Evropeyska İntegratsiya, Sofya, 2004; O.Z.
Balkanskiyat Geopolitiçeski Kaleydoslop, Sofya, 2006 (Dergi); O.Z. Bılgariya v
Evropa na Natsistite, “Tangra” Yayınevi, Sofya, 2009.
TURHAN RASİEV:
Doğ: 28.01.1942-Gen. Kiselovo, Varna; Ne plaçi posleden (En Son Ağlama), mizah,
G. Bakalov Yayınevi, Varna, 1978; Na çetiri oçi (Dört Göz Arasında); Nyamam
dumi (Söyleyecek Sözüm Yok), Biblioteka
“Sedem Dni); Veseli prikazki za Nastradin Hoca i detsata, (Nasreddin Hoca
ve Çocuklar İçin Neşeli Masallar); More do guşa; Vreli nakipeli, 1.kitap; Dezinfektsiya,
1996; Satiriçna zona (Miza
Bölgesi), Kompas Yayınları; S pero ot Pegas; Politikventsi politizirani misli; Tihi buri v Kalaleburi, Varna,
2017; Kratki Turski narodni prikazki (Kısa Türk Halk Masalları), derleme; Narodni mıdrosti, derleme; Misli
i aforizmi ot bılgarski avtori, antoloji, “Slavena” Yay.; Ot pırvo litse bez
maska i grim, mizahi şiirler, Varna, 2017.
VİLDAN BAYRAMOVA:
Doğ: 18.11.1956-Kırcali, Da mojeh da te sıtvorya, şiirler, Narodna Mladej
Yayınevi, Sofya, 1979;
ZEYNEP ZAFER ve VİHREN ÇERNOKOJEV: Kogato mi otneha imeto
(Adımı Aldıklarında), İztok-Zapad Yay.
16 Ağustos 2018 Perşembe
Bulgaristan, Varna ili, Türk – Arnavutluğu (Belogradets) Köyünün Cami Kitabesi
Fotoğraflar: Ali Veli Sofu
8 Ağustos 2018 Çarşamba
KANLI İZLER, HÜSEYİN KÖSE
15 Mayıs 2018 Salı
HACIOĞLU PAZARCIĞI (DOBRİÇ, TOLBUHİN) TARİHİ
Yazan: MACHIEL KIEL, "HACIOĞLUPAZARCIĞI", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/hacioglupazarcigi (15.05.2018).
Kaynaklarda adı Hacıoğlu Pazarcık, Hacıoğlu Pazarı, Pazarcık şeklinde de geçer. Bugün Dobriç adıyla bilinmekte olup XVI. yüzyılda Dobruca’nın iç kesiminde bir Osmanlı kasabası olarak denizden 260 m. yükseklikte kurulmuş, camileri, medreseleri ve tekkeleriyle neredeyse tamamen bir Türk-İslâm merkezi halinde gelişme göstermiştir. Romanya’nın Köstence Limanı’nı Bulgaristan’ın Varna Limanı’na bağlayan kara ve demiryolu üzerinde bulunması önemini arttırır. 1970’lerde yapılan arkeolojik kazılarda geç antik tabaka ile XVI. asırda şehre yerleşenlerin izleri arasında tamamen boş bir alanın bulunması şehirde 600-1500 yılları arasında yerleşim bulunmadığını ortaya koydu. Burada yerleşim ilk olarak XVI. yüzyılda yörüklerle başladı. Bu durum bölgenin en eski Osmanlı tahrir kayıtlarıyla da teyit edilmektedir. 1444’teki Haçlı işgalinden ve 1462’deki Eflak Voyvodası Vlad Tepeş’in kanlı saldırısının ardından Dobruca’nın kurak ve neredeyse susuz iç kısımları boşalmış, geriye sadece Tuna nehri kıyıları ile Karadeniz sahilleri boyunca uzanan, direnmeyi her nasılsa başarabilmiş küçük toplulukların yaşadığı köyler kalmıştır. Bugünkü şehrin yakınlarındaki Odartsi köyü yapılan kazılara göre böyle bir yerleşme yeri durumundaydı.
Hacıoğlupazarcığı’nın ortaya çıkışıyla ilgili Felix Kanitz tarafından 1879’da derlenen yerel efsanelere göre burası ilk evi inşa eden seyyar tâcir Hacıoğlu Bakkal tarafından 300 yıl önce kurulmuştu. Ancak Osmanlı tahrir kayıtları buranın kuruluş tarihiyle ilgili sağlam veriler sunar. Silistre sancağına ait günümüze ulaşan en eski kayıtlar, 924’te (1518) yapılan tahrire dayalı olarak 1530’da düzenlenen muhasebe defterinde olup kasaba hakkındaki ilk bilgileri ihtiva eder (BA, TD, nr. 370, s. 418-433). Burada Varna kazasına bağlı Hacıoğlu adını taşıyan bir köye rastlanır (s. 426). Bu köy o dönemde on dört hânelik (yaklaşık altmış yetmiş kişi) küçük bir yerleşim birimiydi ve hâne reislerinin dokuzu yerel askerî birliğin yedek askerleriydi. Varna kazası o devirde, XVI. yüzyılın ikinci yarısında Hacıoğlu’nun küçük bir pazar merkezine (pazarcık) dönüştüğü döneme göre daha geniş sınırlara sahipti. 1518’de Varna kazası 1820 müslüman, 651 hıristiyan hânesinden müteşekkildi ve hıristiyanlar genellikle kıyı şeridinde yaşıyordu. Bu rakamlara göre Varna kazasının % 74’ü müslümandı (askerî gücü, sipahileri ve Varna Kalesi’nin müstahfızları hariç). 1518-1550 yılları arasında Varna kazasındaki Hacıoğlu köyü giderek bir kasaba durumuna geldi. Bundan ilk bahseden kişi 1557 yılında Polonyalı seyyah Otwinowski’dir. İstanbul’a giderken uğradığı bu küçük kasaba hakkında günlüğüne “4 Ağustos’ta Pazarcık adlı küçük kasabaya vardık” şeklinde not düşmüştür. Eksik kısımları olan, 977 (1569-70) tarihli bir başka tahrir ise bu küçük kasabanın bir mezraa/köyden civar bölgeler için bir pazar fonksiyonuna ve camilere sahip küçük bir şehre dönüştüğünü dolaylı biçimde gösterir. Söz konusu tahririn başında yer alan Silistre sancağı kanunnâmesinde Pazarcık köyünün pazar vergilerine ve yine Pazarcık’ın pazar vergilerini düzenleyen bir önceki kayıtlara atıflar bulunur. Burada zikredilen ve bugüne ulaşmayan bir önceki tahrir defteri (defter-i atîk) muhtemelen yirmi ile otuz yıl önceye, 947’lerde (1540) gerçekleştirilen tahrirlere dayanmaktadır. Bu durum kasabanın XVI. yüzyılın ikinci çeyreğinde bir köy olmaktan çıktığına işaret eder. 977 (1569-70) tarihli tahririn vakıflarla ilgili kısmı, burada Câmi-i Atîk ile Hacı İbrâhim Camii adlı iki cuma camisinin ve kurucularının isimlerini taşıyan dokuz mescidin bulunduğunu gösterir. Hacı Nasuh Mescidi’nin bir de mektebi vardır. 996 (1588) tarihli Hacı Hamza vakfiyesi ise bu zatın Hacıoğlupazarcığı’nda inşa ettirdiği mescidin durumunu belirler. Aynı yıl Pazarcık’ın Hacı Hamza mahallesinin su şebekesi ve köprüsünün bakımı için özel bir vakıf kuruldu. XVI. yüzyılın ikinci yarısında kasaba gelişme kaydederken merkezi olduğu bölgeye (nahiye) 1569’da Türkçe ad taşıyan, tamamı Türkler’den ibaret toplam 2876 hâneli (14.000 kişi) yetmiş altı köy bağlıydı.
XVII. yüzyılda daha da gelişen Hacıoğlupazarcığı 1051 (1641) tarihli Avârız Defteri’nde (BA, KK, nr. 7086) on dokuz mahalleli bir kasaba olarak zikredilir. Bu mahalleler toplamda hepsi müslüman olan 564 hâneye (yaklaşık 2700-2800 kişi) sahiptir. O dönemde henüz hıristiyanlar Hacıoğlu’nda yaşamamaktadır. Hatta 1573’te Dobruca’nın diğer yerlerinde (Balçık, Hırsova, Provadiya, Silistre, Tekfurgöl ve Varna bölgeleri) koyun çobanlarının üçte ikisi müslümanken bu oran Pazarcık nahiyesinde % 100’e ulaşır. Dobruca hıristiyanlarının cizyeleri için derlenen 1025 (1616) ve 1030 (1621) tarihli icmal sicillerinde de hem kasabada hem nahiyede hıristiyanların varlığından bahsedilmemektedir. Hıristiyanlar bu bölgeye çok daha sonraları gelip yerleşecektir. 1667’de Evliya Çelebi, Hacıoğlupazarcığı’nı ‘‘kasaba-i ma‘mûr’’ diye tanımlar ve Başvezir Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’nın kethüdâsı İbrâhim Ağa’nın muazzam eserinden takdirle bahseder. İbrâhim Ağa, 50.000 altın sikkeye mal olan bir yer altı sistemiyle iki saatlik mesafeden kasabaya su getirtmiş ve çeşmelere dağıtmıştı. 1956’da Petar Miyatev, o tarihteki ismi Tolbuhin olan Hacıoğlupazarcığı’nda Evliya Çelebi’nin bahsettiği Kethüdâ İbrâhim Ağa’nın çeşmelerinden birinin kitâbesini bulup yayımladı. 1075 (1664-65) tarihli olan kitâbe İbrâhim Ağa’dan bir hayır sever olarak söz eder. Aynı zamanda bir hamam ve özellikle de Sultan Çarşısı kadar devâsâ bir bedesten yaptıran İbrâhim Ağa’nın eserleri kasabayı zenginleştirmiştir.
1165 (1752) tarihli Mufassal Avârız Defteri’nde (BA, KK, nr. 2846) kasabadaki mahalle sayısı yirmi bir olarak zikredilir. 794 hâneyle burası Dobruca’nın en büyük merkezlerinden biridir. Nüfusun müslüman olan kısmı bu dönemde de hâlâ yüksek bir orana sahiptir. Bulgarlar ve Ermeniler’den oluşan hıristiyan nüfus ise ancak on bir hâneden ibarettir. Kasabanın giderek zenginleşmesi üzerine Bulgar ve Ermeni tüccar grupları XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kasabaya yerleşmeye başladı ve bunları yahudiler izledi. Bu gruplar kasabaya yerleşmelerinden kısa bir süre sonra kendi kilise ve sinagoglarını inşa ettiler. Ermeni Kilisesi bugün hâlâ ayaktadır ve işlevini sürdürmektedir. Ermeni-Bulgar tarih yazıcılığı (Margos, s. 119) temelsiz delillere dayanarak Hacıoğlu’ndaki Ermeni yerleşiminin çok erken bir dönemde (1659) başladığını iddia eder. Oysa Ermeniler’in Hacıoğlu’ndaki varlığına dair ilk güvenilir kaynak 1165 (1752) tarihli Mufassal Avârız Defteri’dir. Ruslar’ın Kırım’ı 1783’te işgal etmelerinin ardından Hacıoğlu çalışkan bir halk olan Kırım Tatarları’nın bölgeye yerleşmesiyle durumunu korudu.
1806-1812 Türk-Rus savaşı sırasında, General Kamenski kumandasındaki Rus ordusu 1810’da Hacıoğlu kasabasını yerle bir etti ve müslüman nüfusu korkunç bir katliama tâbi tuttu. 1243 (1827-28) savaşı esnasında Hacıoğlu yine Ruslar tarafından işgal edildi ve yıkıma uğradı. Ünlü şeyhülislâm ve şair Ârif Hikmet Bey tarafından 1840’ta İstanbul’a gönderilen ayrıntılı bir raporda da belirtildiği gibi işgalden sonra yaklaşık 100 ev ayakta kalabilmişti. 1840’ta ise kasabada 750 müslüman ve 100 hıristiyan evi vardı. Ârif Hikmet Bey raporda ayrıca, kasabada 4104 müslüman ve doksan sekiz Ermeni erkeğin var olduğunu not etmişti. Ortodoks hıristiyanların (Rumlar) sayısı ise belirtilmemişti. Yine bu rapora göre kasabada sekiz cami (hepsinin ismi verilmiş), beş medrese, bir mescid ve bir hamam mevcuttu.
1290 (1873) tarihli Tuna Vilâyeti Salnâmesi’nde Hacıoğlupazarcığı bir kasaba (Hacıoğlu) ve 108 küçük köyden oluşan bir kazanın merkezi olarak tarif edilir. Kasaba o zamanlar 4383 müslüman erkeği içinde barındıran 1750 müslüman hânesine ve 980 erkek, 315 hıristiyan hânesine sahipti. Hâne esasına göre sayıldığında kasaba nüfusunun % 85’i müslümandı. Hâne halkı temelinde ise bu oran % 82’ye düşüyordu, zira hıristiyanlar daha kalabalık ailelere sahipti. Tuna Vilâyeti Salnâmesi’nin istatistik kısmına göre ise Hacıoğlu Pazarcık kasabasında 2011 ev, 584 dükkân, yirmi cami, iki fabrika, yirmi dört hâne, dört medrese, on iki mektep, iki kilise (bir Ortodoks, bir Ermeni), bir sinagog, yirmi dört han, on üç tabakhâne, bir hükümet konağı, bir telgrafhâne ve bir saat kulesi vardı. Kazanın 108 köyünün sekseninin nüfusu tamamen müslüman iken yirmi altı köy karışıktı, iki köyde (dokuz hâneli Kara Kurt ve iki hâneli Selmanköy) sadece hıristiyan nüfus mevcuttu. 108 köyden 105’i Türkçe ad taşıyordu ve bu adlar çoğunlukla köyün kurucularına atfediliyor, bazan da tasvirî yer isimleri oluyordu. Köyler hayli varlıklıydı, büyük koyun sürüleri bulunuyordu. Yirmi dört hâneli Karlı Bey köyü hâne başına 102 koyuna sahipken on üç hâneli Şahinli’de bu rakam doksan dokuzdu.
1872’de Felix Kanitz, Dobruca’nın iç kısımlarının doğal merkezi olarak tarif ettiği Hacıoğlupazarcığı’nın güzel inşa edilmiş caddeleriyle bir yıldız gibi parladığını yazar. Kanitz yerel hastahaneden özellikle bahseder ve burayı, ‘‘bütün dinlerden ve soylardan hasta insanların parmakla gösterilecek ve Avrupa’da daha iyisi olamayacak bir temizlik ve tıbbî bakım eşliğinde tedavi edildiği bir hastahane’’ diye anlatır. Bu sırada Pazarcık’ta 1900 ev vardı ve bunların 760’ı Türk, 1080’i Tatar ve otuzu Çingene eviydi. Hıristiyan azınlık ise 285 Bulgar ve otuz Ermeni evinden müteşekkildi. Kasabada en az onu taş minareli, ikisi ahşap on iki cami, birçok medrese, hamam ve diğer binalar mevcuttu. Kanitz kasabanın toplam nüfusunu o dönemde 14.000 olarak tahmin etmiştir. 1876’da Fransız coğrafyacısı Aubaret ise kazanın 108 köy, 4640 müslüman hânesi ve 523 hıristiyan hânesinden meydana geldiğini, İslâm’ın bu bölgede % 90 oranında hâkim bulunduğunu yazar.
1877-1878 savaşından sonra Hacıoğlu ve bölgesi yeni kurulan Bulgaristan’ın bir parçası oldu. 1882’de ismi Ortaçağ Hükümdarı (Türk-hıristiyan) Dobrotic’in anısına Dobriç şeklinde değiştirildi. Kasabanın nüfusu müslüman halkın Türkiye’ye göç etmesinden ötürü azaldı, onların yerini Doğu Balkan dağlarının fakir bölgelerinden gelen Bulgar hıristiyan yerleşimcileri doldurdu. II. Balkan Savaşı’nın ardından mağlûp Bulgaristan, Güney Dobruca’yı terketmek zorunda kaldı, Dobriç, Balçık ve Silistre Romanya’ya bırakıldı. Romanya’nın bu bölgede hak iddia etmesinin sebebi XIV. yüzyılda Eflak Voyvodası Mirçea’nın kısa bir süreliğine bölgeye hâkim oluşudur. Romen yerleşimciler bölgeye taşındığında Bulgarlar kötü muameleye tâbi tutuldu ve bölgeden çıkarıldı. Romenler kasabanın tarihî ismini değiştirmedi (Pazargic).
II. Dünya Savaşı’nın başında Rusya ve Almanya, Silistre ve Balçık ile beraber bu kasabayı Bulgaristan’a vermesi için Romanya’ya baskı yaptı, bu durum daha sonra uluslar arası antlaşmalarla da teyit edildi. Kasabanın yeni Rumen yerleşimcileri, Dobruca’nın Rumen sınırları içinde kalan topraklarda yaşayan Bulgarlar’la zor kullanarak yer değiştirdi. Savaştan sonra 1948’de kasabanın adı ünlü Rus Mareşal Fyodor Ivanovic Tolbuhin (Stalingrad’daki 58. ordunun kumandanı ve Belgrad’ı Nazi işgalinden kurtaran kişi) adına Tolbuhin’e çevrildi. Modern tarzda neredeyse tamamen yeniden inşa edilen Tolbuhin, bir endüstri merkezi olarak hızla büyüse de şehirde artık camiler ve diğer İslâmî yapılar ortadan kalkmıştı. 1970’e gelindiğinde ayakta kalan sadece iki camisi (bu sayı 1873’te yirmiydi) vardı. Bunlardan biri, XIX. yüzyılın ortalarına ait kubbeli bir cami olup şehirdeki küçük müslüman nüfusa hizmet ediyordu. Diğeri ise XVI. yüzyılın sonlarından kalma Câmi-i Atîk’ti (Eskicami) ve yapı üzerinde bulunan küçük yazıtlarda da belirtildiği gibi birkaç defa geniş tamirattan geçmişti (1753, 1905 ve 1931).
1970’te kasabanın Eskicami çevresindeki eski merkezi etnolojik müze kompleksi ilân edildi ve büyük çapta restore edilerek yeniden yapıldı. Karadeniz kıyılarından gelen turistlerin ilgisini çekecek geleneksel tarzda bir otel, kafeler, barlar ve eski zanaatkârların, dokumacıların, çömlekçilerin, nalbantların sergilendiği birçok dükkân ve birçok restoran yapıldı. Eskicami de restore edildi, ancak minaresi kaldırıldı ve bütün yapının İslâmî bir ibadethane olarak tanınması imkânsız hale getirildi. Komünizmin çöküşünden sonra kasabaya XIX. yüzyıldan kalma Bulgarca ismi (Dobriç) tekrar verildi. 2012 verilerine göre şehrin nüfusu 90.375’tir. Vilâyette ise bu sayı 112.203’e ulaşır. Nüfusun % 87,5’unun Bulgarlar’dan, % 6,8’inin Türkler’den oluştuğu kaydedilir. Sanayi sayesinde hızlı gelişme göstermektedir. Sanayi faaliyeti olarak metalürji, un, bitkisel yağ, dokuma, mobilya, ayrıca tarım aletleri parçaları üreten fabrikalarla hayvan yemi fabrikaları vardır.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Dağlı), VIII, 24; Tuna Vilâyeti Salnâmesi 1290, s. 296-301; F. Kanitz, Donau-Bulgarien und der Balkan, Leipzig 1882, III, 240-243; R. Vulpe, La Dobroudja à travers les siècles, Bucarest 1930; P. Miyatev, “Osmanoturski epigrafski pametnitsi v Dobrudža”, Kompleksna Naučna Dobrudžanska Ekspeditsiya prez 1954 godina (ed. I. Penkov – K. Krǎstev), Sofia 1956, s. 254-258; H-J. Kornrumpf, Die Territorialverwaltung im östlichen Teil der Europäischen Türkei (1864-1878), Freiburg 1976, s. 272; Str. Dimitrov v.dğr., Istoriya na Dobrudža, Sofia 1988, II, 8-75; Feridun M. Emecen, “XVI. Asırda Balkanların Kuzeydoğu Kesiminde İskân Tipleri ve Özellikleri Hakkında Bazı Notlar”, V. Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi: Tebliğler, Ankara 1990, s. 543-550; Ljudmila Dončeva-Petkova, Odǎrci, Sofia 1999-2002, I-II, tür.yer.; Balkanlar’da Osmanlı Vakıfları: Vakfiyeler, Bulgaristan (haz. Halit Eren v.dğr.), İstanbul 2012, I, 218-220, 226-227; L. G. G. Aubaret, “Province du Danube”, Bulletin de la société de géographie, VIe serie, XII, Paris 1876, s. 153; Ch. Kesyakov, “Stari Putovaniya prez Bǎlgaria”, Periodičeski Spisanie, XXI-XXII, Sofia 1887, s. 369 (Otwinovsi); A. Margos, “Armenskata koloniya v Hadžioglu Pazardžik prez Osmanskoto vladičestvo”, Izvestiya Narodeniya Muzej Varna, sy. 18 (33), Varna 1982, s. 119-125; Mahir Aydın, “Ahmed Arif Hikmet Beyefendi’nin Rumeli Tanzimat Müfettişliği ve Teftiş Defteri”, TTK Belleten, LVI/215 (1992), s. 119-121; Kemal Karpat, “Dobruca”, DİA, IX, 484, 485.
12 Nisan 2018 Perşembe
BULGARİSTANLI CESUR BİR KADIN: ZEYNEP İBRAHİM-ZAFER
Zeynep İbrahim 1958 yılında Kornitsa’da doğdu. Ailesi, yukarıda bahsedilen
sürgün ailelerden biriydi. Beş yıl süreyle Plevne’nin Slavovitsa köyüne sürgün
edilmişlerdi. Sürenin sonunda köylerine dönmeyi beklerken bu defa Tolbuhin’in
(şimdi Dobriç) Feldfebel Dyankovo (Bayrampınar) köyüne sürgün edildiler, oradan
da Şumnu’nun Kliment (E.mberler) köyüne. 1980 yılında Şumnu Pedagoji Enstitüsü
Filoloji Fakültesi’ne yazılan Zeynep İbrahim, iki yıl sonra ismini değiştirmeyi
reddettiği için okula ara vermek zorunda kalmış. Bir yıl sonra okula devam
etmesine izin verilmiş ancak bu sefer 1984-1985 yıllarında yapılan ve tüm
Müslümanları kapsayan zorla isim değiştirme döneminde 3 yakını ile birlikte
hapse mahkûm edilmiştir. Aralık 1986 tarihine kadar Sliven hapishanesinde
kalmış, akabinde Mihaylovgrad’ın (şimdi Montana) Botevo köyüne sürgün
edilmiştir. Burada kardeşi İbrahim İbrahimov ve kuzenleri Yusuf Babeçki,
Vahide Babeçka ve Kemal Babeçki ile beraber 1988’de İliya Minev’in kurduğu ve başkanı olduğu Bağımsız
İnsan Hakları Koruma Cemiyeti’nin Mihaylovgrad şubesi ile irtibata geçmiş ve
beraber çalışmaya başlamışlardır. Türk
gençlerinin amacı, Bağımsız İnsan Hakları Koruma Derneği aracılığıyla
Bulgaristan Türklerinin yaşadığı baskıları Batı medyasına duyurmaktır. Nitekim 1988’de
ve 1989 yılı Ocak ayı başında yabancı gazetecilere röportaj veren Türk üyeler,
asimilasyonu ve uygulanan baskıları anlatmak suretiyle seslerini Liberation, Le
Monde gibi gazetelere duyurmuşlardır.[1] Zeynep İbrahim’in 1989 yılının ocak ayında Bulgaristan’ı ziyaret edecek
olan Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın görüşme yapacağı kişiler listesine girmesi sağlanır, ancak Bulgar
istihbaratı bunu haber alarak görüşmeyi engellemek için onu önce tutuklar daha
sonra da Pomak Türklerine önderlik edebileceği korkusuyla[2]
ailesiyle birlikte 3 Şubat 1989’da Avrupa ülkelerinden birine sınır dışı eder. Oradan
Türkiye’ye sığınırlar. Mert, cesur ve haksızlıklara boyun eğmeyen Zeynep
İbrahim Hanım, zafere ve özgürlüğe kavuşmanın sevincini soyadında yaşatmak için
Türkiye’de “Zafer” soyadını aldı. Bugün Bulgar ve Rus Dili ve Edebiyatında
“Prof. Dr.” olan Zeynep Zafer Ankara ve Gazi üniversitelerinde öğretim
üyesidir.
[1]
Zafer, Zeynep, “Bulgaristan Türklerinin 89 Göçünü Hazırlayan Eritme
Politikasına Karşı Direnişi”, 89 Göçü:
Bulgaristan’da 1984-89 Azınlık Politikaları ve Türkiye’ye Zorunlu Göç,
Editörler: Neriman Ersoy-Hacısalihoğlu ve Mehmet Hacısalihoğlu, İst. 2012,
199-234.
[2]
Ahmet Şerif Şerefli, Bulgaristan’daki
Türkler (1879-1989), Ank. 2002, s. 584.
11 Nisan 2018 Çarşamba
İSLAM TARİHİNDEN NOTLAR-1: HULEFA-İ RAŞİDİN, BASRİ ZİLABİD
MEHMET: BALKAN MUHACİRİ (Roman), ZİYA YAMAÇ
İsa Cebeci Anlatıyor
Mercan Civan soruyor, İsa Cebeci Anlatıyor...
Mercan Civan
Öncelikle sizinle röportaj yapmamı kabul ettiğiniz için teşekkür etmek istiyorum. İlk olarak bize kendinizden bahseder misiniz? İsa CEBECİ kimdir?
İsa Cebeci her şeyden önce bir eğitimcidir ve 5 yıldan beri emeklidir. Bulgaristan’ın Dobriç iline bağlı Glavantsi (Pirli Yenimahalle) köyünde doğmuş olmasına rağmen kendini Deliormanlı kabul eder. Bunun sebebi doğduğu köyün idari bakımdan Dobriç iline ve Tervel ilçesine bağlı olmasına rağmen, Deliorman coğrafi ve etnik bölgesinin sınırları içerisinde bulunmasıdır. Köydeşlerinin konuştuğu ağız büyük Deliorman ağzına mensuptur. Köyün Dobruca bölgesine yakın oluşu ve Dobriç’e bağlı oluşu kafaları karıştırmıştır. Hayatının büyük bir bölümü bu iki Türk bölgesinde geçtiği için hem Deliormna’ı hem de Dobruca’yı sever ve eserlerine konu eder.
6 Mayıs 1942 yılında ormanı ve yeşili bol bir yörede doğduğu için tabiatı çok sevmiş, çok değerli saymıştır. Babası ilkokul öğretmenliği ve çiftçilik yaparak geçimini sağlamaya çalışmıştır. Ev hanımı olan annesi 8 doğum yaptıktan sonra vereme yakalanmış ve 31 yaşında toprağa düşmüştür. Çocuklarının kimisi kazadan, kimisi de hastalıklar yüzünden hayata veda etmiştir. Ancak 3 kardeş hayata tutunabilmiştir. Babalarının yeni evliliği onlara daha 4 kardeş kazandırmış, ölenleri bir yere kadar telâfi ettirmiştir. Çocuklukları yokluk ve sefalet içinde geçmiş olmasına rağmen direşkenlik ve çalışkanlıkları sayesinde ele güne karışmayı başarmışlardır.
İsa Cebeci 1960 yılında Dobriç Pedagoji (İlköğretmen okulu). 1970 yılında Şumen kentindeki Sofya Üniversitesi filyalinde Türkçe-Coğrafya bölümünü (ön lisans), 1974 yılında Sofya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü (lisans) bitirmiştir. Böylece üç öğretmen diplomasıyla Bulgaristan’ın ve Türkiye’ni ilk, orta ve lise dengi okullarında 40 yıl öğretmenlik yapmıştır. Mesleki çalışmalarıyla birlikte şiir ve müzik sanatları üzerine yoğunlaşmış, okulda ve okul dışında sahne ve konser çalışmalarına etkin biçimde katılmıştır. Bu çalışmaları emeklilik yıllarının da ayrılmaz bir parçasıdır.
Bu soru beni tanıyanlara yöneltilse, çoğu şair ve yazar olduğumu, bir kısmı türkolog olduğumu, başka bir kısmı folklor araştırmacısı ve sazcı olduğumu söyler ki, bu cevapların hepsinde az veya çok isabet vardır. Yakınımda olanlar tam bir kitap kurdu olduğumu da söyleyebilir. Gerçekten de kitap edinmeyi ve okumayı çok severim. Şiirden romana, dilcilik kitaplarından tarihe üç dilde kitap okurum. Bunun dışında Bulgarca ve Rusçadan tercümeler de yaparım. Son zamanda internetten gazete, dergi ve araştırma yazıları da vaktimin büyük bir kısmını doldurmaktadır.
Edebiyatta 45 yıl… Nasıl geçti bu kadar zaman?
Aslında 45 yıl değil, 50 yıldan beri edebiyatla ilgim var zira ilk şiirim 1960 yılında Bulgaristan’da çıkmakta olan HALK GENÇLİĞİ gazetesinde yayımlanmıştır. İlk şiir denemelerime ve muhabere yazılarıma lise 3. sınıfta başlamıştım. Yani edebiyat uğraşlarıma başlayalı yarım yüzyıldan fazla bir zaman geçmiş. Nasıl geçti bu kadar zaman? Zamanın hızlı hızlı akmaktan ve çabuk çabuk geçmekten başka işi var mı ki?
Biz onun nasıl geçtiğini anlayamadık bile. Günlük işlerle, geçim derdiyle boğuşurken, zamandan saatler ve dakikalar çalıp sanatla da haşır neşir olurken, çeşitli hedeflere ulaşmak isterken bir de baktım ki, pamuk tarlasına dönmüş başım, yetmişe sularına dayanıvermiş yaşım. Oysa artık aramızda görünmüyor birçok dostum ve arkadaşım…
Şiirleri yazarken ilham aldığınız, yazar, olay veya manzara oldu mu?
Şiir sanatı genelde duygulanmalara dayalı bir sanattır. Alabildiğine aydınlık bir bahar gününde gördüklerinden ve duyduklarından etkilenirsin, coşkulu duyguların kucağına düşersin. Biraz edebiyat donanımın varsa, hissettiklerini dizelere dökersin, şiir olur. Güzel yüzlü, güzel huylu, sevimli tavırlarıyla dikkatini çeken biri duygularını harekete geçirir, kaleme sarılırsın, coşkulu dizeler döktürürsün. Çocuk yaştakiler ise annelerine vurgun olurlar, öğretmenlerine hayranlık duyarlar. Bunu güzel sözlerle anlatıp şiir yaratmaya çalışırlar. Ama edebi donanımları ve dil malzemeleri yeterli olmadığı için bunu çocukça yaparlar. Edebiyatta karar kılanların da kendine kılavuz seçtiği, hayranlık duyduğu yazarlar vardır. Bizim yetiştiğimiz yıllarda ve ülkede en çok bilinen ve tanınan iki şair vardı: Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali. S. Ali daha çok bir roman ve öykü yazarı olarak tanınmış olmasına rağmen hece veznini çok iyi kullanan bir klasik şairdir de. Beni Nazım Hikmet kadar o da etkilemiştir. Şiirle müziği birleştirmeye çalıştığım için ölçülü şiire daha çok değer veririm ve da daha büyük ustalık olduğuna da inanırım. S. Ali’nin birçok şiiri bugün bestelenmiştir. Gençliğimizde yakınımızda onların eserleri vardı. Daha sonra Yunus Emre’yi, Âşık Veysel’i, Karacaoğla’nı ve daha birçok halk ozanını tanıdık ve sevdik, onlara özendik.
Bir edebiyat türü seçeceğiniz zaman nelere dikkat edersiniz?
Hayatta edebi türlere konu olabilecek o kadar çok şey var ki! Şiirlerle genelde yaşanılmış duyguların ifade edildiğini yukarıda da belirtmiştik Aşkta mutluluk olduğu gibi mutsuzluk da, karamsarlık da olabiliyor. Bunları kısa şiirlerle anlattığımız gibi, hikâyelerle de anlatabiliriz. Bazı kişiler şiirle anlatmayı tercih ettikleri halde bazıları da düzyazıyla anlatırlar; öykü veya roman yazarlar. Şiir çok farklı bir türdür. Onda duygu yoğunluğu vardır, az sözle çok şey anlatılır. Şiir adeta sıkıştırılmış hava yahut da konsantre deterjan gibidir. Az sayıda sözle çok etki yapan ölçülü bir yazın türüdür şiir. Duygunun, düşüncenin ve müziğin bileşimidir âdeta. Şiirde ustalaşmış kişiler mısralardan oluşan uzun eserler de yazarlar. Yapma destanlar buna bir örnektir. Edebiyatçılar, bütün türler arasında en zor yazılanın da şiir olduğu konusunda birleşirler. Benim tercih ettiğim yazılar düşünce yazılarıdır. Çocuklar için yazdığım şiirlerde dahi düşünce üstüngelir, mesaj vardır. Eğitimci şairlerin eserlerinde genelde mesaj vardır, zira onlar genç kuşakları hep iyiye, güzele, doğruya ve topluma yarar sağlayan davranışlara yöneltmeye çalışırlar. Toplumsal olaylara tepki vermek için genelde deneme ve köşe ve sohbet yazılarına önem veririm. Bu şekilde 6. sorunuza da cevap verildiğini düşünüyorum. Zaman zaman bilimsel araştırmalara da kitlenirim.
Bugüne kadar hedeflediklerinizi gerçekleştirebildiniz mi?
Ben, bütün hedeflediklerini gerçekleştirip de dünyaya veda edenlerin var olduğunu sanmıyorum. İnsan, ömrünün çeşitli dönemlerinde önüne bir takım hedefler koyuyor ve bunlara ulaşmak için çaba gösteriyor. Birçoklarına ulaşıyor ama bazen beklenmedik toplumsal gelişmeler oluyor ve hedeflere ulaşmayı engelliyor. Çocukluk yıllarımda pedagoji okulunu bitirmeyi hedeflemiştim. Bitirdim ve hemen öğretmenliğe başladım. Beş yıl geçti, yüksek öğrenim yapmaya heveslendim. Yeni hedef koydum. Üniversiteye girecek, Türkoloji okuyacaktım. Bu hedefim gerçek oldu. Daha sonra kitap yazmak için çalışmalara başladım. Altı adet kitabım yayımlandı. Şimdi iki tane şiir kitabım basımevinde. Dergi ve gazetelerde yayımlanmış deneme ve köşe yazılarımı bir dosyada topladım. Deliorman Türk halk şiirlerini derledim. Büyük kardeşim Ahmet Cebeci ile onu yayınlamak yakın hedeflerimden biri. Bir hedef gerçek olduğunda bir başkası veya birkaç tanesi gündeme geliyor. Üniversite hocası olmayı istedim lâkin önümüzdeki engelleri aşamadım, o hedefime ulaşamadım. Ama iki adet bilimsel eserim oldu. Bazı bilimsel toplantı ve sempozyumlara katıldım.
Seyahat esnasında veya her zaman yanınızda not defteri taşır mısınız:
Ben yanımda not defteri nadir bulundururum. Onları genelde okuduğum kitap ve kaynaklardan aldığım bilgileri not etmek için kullanırım. Ama bir yol yazısı yazmak istiyorsam seyahat esnasında not tutar, fotograf çekerim. Makale ve araştırma yazılarımda tuttuğum notlardan yararlanırım.
Çalışma hayatınızda çocuklarınızı ihmal etiğinizi düşündünüz mü? İyi bir baba olabildiniz mi?
Ben bir öğretmen olarak milletin çocuklarıyla meşgul olduğum gibi kendi çocuklarımla da çok ilgilendim. Bulgaristan’ın Türklerle meskün olan küçük bir köyünde geçen aile hayatımız çocuklarımızın iyi yetişmesi için çok yararlı ve verimli olmuştur. Oğlum bir buçuk yaşında iken Şumen şehrinde yüksek öğrenime başladım.
Döndüğümde yine köyümde öğretmenlik yaptım. Onlara Türkçe ve Bulgarca okumayı daha 5 yaşında öğrettim. Okula gittiklerinde yaşıtları alfabe öğrenirken onlar çıtır pıtır kitap okuyorlardı ve benden yeni yeni kitaplar getirmemi istiyorlardı. Evimde zengin bir kitaplık oluşturdum. Daha ilk okulda kitap okumanın tadına vardılar. Okulda da çok başarılı oldular. Bunun dışında oğluma da kızıma da bağlama çalmayı öğrettim. Onlarla ilgilenmenin de ötesinde eşimle birlikte çalışmalarımızla da onlara örnek olduk. Öğretmen olmama rağmen 25 yıl boyunca yaz tatillerimizi ailece kooperatifin tütün tarlalarında geçirdik. Böylece çocuklarım beyin emeğiyle beden emeğini nöbetleşe kullanmayı öğrendiler. Dengeli ve başarılı bir insan olmak için sadece okumak yetmiyor, gereğinde beden işini de severek yapmak gerekiyor. Bir eğitimci olarak emeğin en büyük eğitmen olduğuna inanmışımdır. Emeğin (kafa ve kol emeği) içinde yetişen çocuklar daha başarılı ve ahlâklı oluyorlar. İyi bir kitap kurdu olan eşimse onlara bol bol masallar anlatarak insani meziyetler aşılamıştır. Şimdi oğlum İstanbul’da tıp doktoru, kızım Ankara’da müzik öğretmeni. Öğrenim yıllarında bize sorun yaratmadıkları için eşim Selim Hanımla birlikte onlara çok müteşekkiriz.
Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
Okuldan ayrılalı belirli bir çalışma düzeni oluşturamadım. Yazmak istediğim çok konular var ama onların üzerinde çalışmaya yeterince vakit ayıramıyorum.Haftada iki gün Halk Eğitim Merkezinde müzik çalışmalarına katılıyor. Deliorman türkü grubumuz var, haftada bir gün onları çalıştırıyorum. Çorluda oturan emekli göçmen öğretmenlerle haftada iki defa buluşuyoruz. Köydeşlerimizle birlikte her bahar piknik yapıyoruz ve onlara sunmak için bedii programlar hazırlıyoruz.Bazen yurt dışına veya yurt içinde gezilere katılıyoruz. Son zamanlarda “facebook” denen iletişim ve paylaşım türü de bir hayli vaktimizi çalıyor. Çoğu kez gündüzleri dinlenmeye vakit bulamıyoruz. Son zamanda moda olduğu gibi “çok yoğunuz”. Ev masraflarını ödemek, ev ihtiyaçlarını tedarik etmek de yine zaman istiyor. Emeklilik yatmaktan ibaret değil ki…
Genç kalem dostlarınıza neler tavsiye edersiniz?
Güzel ve çekici ürünler verebilmek için her şeyden önce çok okumak, çok bilgi ve izlenim biriktirmek gerekiyor gerekiyor. Ancak beynini yükleyenlerin başkalarına verecek bilgileri olabilir. Ancak çok okuyanlar kolay ve güzel yazarlar. Bugünkü genç kuşak yazarlarının işi bize kıyasla hem kolay, hem daha zor. Kolay olan tarafı bilgi edinmek ve biriktirmektir. Kitaplar ve teknik bilişim araçları büyük imkânlar veriyor. Zor olan tarafı ise oturup da yazmak. Şimdi insanın dikkatini çekecek o kadar çok eğlence türleri var ki, onların etkisinde kalmamak mümkün değil. Bir tarafta Tv ve bilgisayar, diğer yanda müzik araçları, eğlence merkezleri durmadan usanmadan insanların kafalarını bombardıman ediyor. Bu kadar uyarıcıdan kendilerini tecrit etmeleri hiç de kolay değil. Şair veya yazar olmak isteyenler eğlenceden uzak durma sabrını ve konular üzerine odaklanma gücünü gösterebilmeliler. Tek sözle önlerine çıkabilecek her türlü fiziki ve manevi engeli yenmeye hazır olmalılar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)