Osmanlı torunu Evlad-ı Fatihanlar... Geçmişi bilerek onu unutmadan, geleceğe kanat açanlar... Biz bize benzeriz ve özgün olma iddiasındayız. Kuruluş: Sofya 26 Mart 2008, Halen yayın: İstanbul
28 Haziran 2011 Salı
Bizden Olan Ötekiler: ASİMİLASYON KISKACINDA BULGARİSTAN TÜRKLERİ
Özet olarak söylemek gerekirse;
• Bu kitap, sözde Ermeni soykırımının ısrarla gündeme getirildiği bir dönemde, XX. yüzyılın sonlarında, Bulgaristan Türklerine uygulanmış olan etnik asimilasyona dikkat çekmek için yazılmıştır.
• Bu kitap, hem sosyalist hem de postsosyalist dönemi kapsayan, Bulgaristan yakın tarihinin çeyrek yüzyıllık karmaşık bir dönemin aydınlatılmamış iç yüzünü ortaya koymak amacıyla kaleme alınmıştır.
• Bu kitap, Türk topluluğunun maruz kaldığı zorla isim değiştirme ve yeniden doğuş sürecinin belgeler ve bilimsel kanıtlarla sergilenmiş hüzünlü hikâyesidir.
• Bu kitap 1989 yılında 350 000’den fazla Bulgaristan Türk’ünün evlerini ve yurtlarını terk ederek Türkiye’ye göç etmelerinin sosyal, kültürel ve siyasal dramını yansıtmaktadır.
• Bu kitap, Bulgaristan Türklerinin etnik kimlikleri, gelenek-görenekleri, hak ve özgürlükleri adına yürüttükleri onurlu savaşın destanlaşan hikayesidir.
• Bu kitap, sayıları 3 ile 6 milyon arasında olan Bulgaristan kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına bir tarihsel geçmiş hatırlatmasıdır.
Bu kitap, Bulgaristan Komünist Partisi’nin "sosyalizm" vaadiyle başlatıp, sonradan gerçek sosyalizmle, eşitlikle, halkçılıkla, bireysel ve toplumsal özgürlüklerle, uluslararası etnik kimliğe dayalı insan hak ve özgürlükleriyle bağdaşmayan bir düzenin sosyal faşizme yönelecek denli yozlaşmasını anlatmaktadır.
DOÇ. DR. EMİN ATASOY KİMDİR?
1999’da Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde açılan öğretim görevliliği sınavını kazandı ve İlköğretim Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak atandı. 2005 yılında Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora öğrenimini tamamladı. 2009’da yardımcı doçent, 2010 yılında da doçent oldu. Yurt dışında 2 kitap bölümü ile 20 makalesi yayımlandı. Akademik yaşamı boyunca 15’ten fazla uluslararası kongreye katılarak bilimsel sunular yapan Atasoy, yurt içinde yayınlanmış 5 kitabı ve 19 bilimsel makalesi bulunmaktadır.
Çok iyi derecede Bulgarca ve Rusça bilen yazar, evli ve bir çocuk babasıdır. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sosyal Bilgiler Eğitimi A.B.D.’da öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
YAYINLANMIŞ KİTAPLARI:
1. Beşeri ve Kültür Coğrafyası Işığında Bulgaristan (Aralık 2010)
2. Demografi, Jeopolitik ve Etnocoğrafya Işığında Rusya (Şubat 2011)
3. Bizden Olan Ötekiler Asimilasyon Kıskacında Bulgaristan Türkleri (Mayıs 2011)
23 Haziran 2011 Perşembe
LONDRADA ILK DEFA - BULGARISTAN TURKLERI, SEHITLERINI ANDI
Programi yoneten Sevgin Karani acilis konusmasinda “Londra’da, belki de Avrupa’da, Bulgaristan turkleri ve Muslumanlari tarafindan duzenlenen bu sehitleri anma toreni ilk defa gerceklesiyor” dedi. Bu torene katilan konuklar, Londrada Diyanet Isleri Baskanligin temsilciligini yapan ve din hizmetleri musaviri olan Prof. Dr Seyfettin Ersahin, Birlesik Arap emirlikleri Seri mahkemeler konsey baskani Seyyid Ali el-Hasimi, Suleymaniye camii’nin imami Burhaneddin hoca, Aziziye camii’nin imami Mustafa hoca ve muezini Muhyiddin hoca, seyh Nazim Kibrisi camii’nin imami Zumer hoca ve Mevlana camiinin vaizi Adem hoca idiler.
Bulgaristan sehitleri anma programinda Sevgin Karani Londra’da yasayan Turklerinin ve Muslumanlarinin hakkinda aciklama yapti ve 1989 yilindan once milliyetci Bulgar hukumetleri tarafindan Bulgaristan Turklerine ve Muslumanlarina uygulanan asimilasion politikasinin hakkinda bazi tarihi bildirilerde bulundu. Anma torenine katilanlara, “Calinti gozler” filminden 10 dakikalik bir bolum sunuldu. Filimde, Bulgar Komunist partisinin liderleri tarafindan Bulgaristan Turklerine uygulanan “Bulgarlastirma” politikasinin bazi yontemleri ve Bulgaristan Turklerinin gordukleri zulum ve direnisleri hakkinda sahneler goruldu. Konusmasinda Sevgin Karani, “Biz Bulgar degiliz, Bulgar Turkleri de degiliz. Bizler, Bulgaristan Turkleri, Osmanli doneminde, Anadolu’dan Balkanlara yerlesmis oguz turkleriyiz …” dedi.
Prof. Dr. Seyfettin Ersahin konusmasinda musluman ailesinde annenin onemli rolu hakkinda konustu ve “Islam dini 5 seyi korumamizi emreder: imani, cani, mali, akli ve nesli. Ve biz bunlari fethettigimiz milletlerde koruduk, kendimizde de korumaliyiz. Bulgaristan turkleri bunlari korudu ve gelecekte de koruyacagina umit ediyorum.” dedi. Seyyid Ali El-Hasimi de Londra’da yasayan Bulagaristan Turklerini selamladi ve bu programda onlarla birlikte olmasi kendisini cok mutlu ettigini ifade etti ve Bulgaristan sehitleri icin dua etti. Ardindan diger camii imamlari Zumer hoca, Burhaneddin hoca, Mustafa hoca ve Adem hoca selamlama ve konusma yaptilar. Ev sahipligi yapan Mevlana camiinin idari sorumlusu Akif hoca da Londra’da yasayan muslumanlara Mevlana camiisinde sunulan hizmetler ve aktiviteler hakkinda aciklama yapti, Bulgaristan Turkleri kendi cocuklarini da hafta sonu Kur’an mektebine kayit etmelerini cagrisinda bulundu.
Konusmalardan sonra camii imamlari Kur’an tilaveti yaptilar ve Bulgaristan sehitlerinin ruhu icin dua edildi. Programin sonunda 150 kisilik hazirliklar ile herkese yemek ikram edildi. Program, saat 19:00’da basladi ve saat 22:00’de bitti.
12 Haziran 2011 Pazar
2 Haziran 2011 Perşembe
KÖSTENDİLLİ SÜLEYMAN ŞEYHİ EFENDİ
KİTABIN İÇERİĞİ:
- KÖSTENDİLLİ SÜLEYMAN ŞEYHÎ EFENDİ’NİN YAŞADIĞI DÖNEMİN SİYASİ, SOSYAL VE İLMÎ DURUMU
- KÖSTENDİLLİ SÜLEYMAN ŞEYHÎ’NİN HAYÂTI VE ŞAHSİYETİ
- KÖSTENDİLLİ SÜLEYMAN ŞEYHÎ’NİN ESERLERİ
- LEMAÂT-I NAKŞBENDİYYE’NİN TAVSÎFİ VE GÜNÜMÜZ HARFLERİNE ÇEVİRİSİ
- EK: 1-LEMAÂT-I NAKŞBENDİYYE’NİN FOTOKOPİSİ
KİTABI İNDİR VE OKU
20 Mayıs 2011 Cuma
17 Mayıs 2011 Salı
BALKANLARDA TASAVVUF, DR. METİN İZETİ
Dr. Metin İzeti, 1970 Kalkandelen (Tetovo)/Makedonya doğumludur. İlk ve orta tahsilini ülkesinde tamamladıktan sonra İzmir Dokuz Eylül Üniversitesinde yüksek öğrenimini tamamladı. Yüksek lisans çalışmalarını mezhepler tarihi alanında, doktora çalışmalarını tasavvuf sahasında tamamladı. Halen Makedonya'da İlahiyat Fakültesi'nde akademik çalışmalarını devam ettirmektedir.
350 sayfalık bu çalışma Bosna-Hersek, Sırbistan, Makedonya, Kosova ve Arnavutluktaki Osmanlı dönemi Tasavvuf hayatına dair önemli bir boşluğu doldurmuştur, ancak Bulgaristan kısmı eksik kalmıştır. Bu görev de Bulgaristanlı genç ilahiyat araştırmacılarını beklemektedir.
Böyle bir çalışmayı ilim alemine kazandırdığı için Dr. Metin İzeti Beye teşekkür ederiz. BTG
7 Mayıs 2011 Cumartesi
4 Mayıs 2011 Çarşamba
DS’NİN YETİŞTİRDİĞİ EN “DEĞERLİ” TÜRK AJAN: AHMED DOĞAN
29 Nisan 2011 Cuma
Dua ve Bulgar Papaz
4 Şubat 2011 Cuma
Bulgaristanlı Türk gençlerin mutlaka okuması gereken kitaplar – 2
“Tarihçe-i Vaka-i Zağra,
Türklerin vatan edebiyatında en samimi, yüksek bir şaheserdir.”
Yahya Kemal BEYATLI
İstanbul’dan Sofya’ya kadar küçük bir seyahat mazinin kalbimde kalan hayalini sileceğine bilakis daha ziyade alevlendirdi. Türklük Avrupa’ya doğru cezr ü meddi biten bir deniz gibi o dağlardan çekilmiş, lakin tuzunu bırakmış. Bütün o toprak Türklük kokuyor.
Akşam üstü Boğaziçi’nden geçen vapur sabahleyin Burgaz limanına giriyor. Burgaz’ın sokaklarında her köşeden Türkçe işitiliyor.
Sabah erken Burgaz’dan kalkan tren yarı gecede Sofya’ya varıyor. Yol sahilden Filibe’ye kadar ovadan geçiyor. Şimalden bir düziye Balkan tepeleri görülüyor… Aydos, sonra Karinabad, Yanbolu tek kalan camileri ve minareleriyle görünüyorlar. Daha sonra Yeni Zağra ağaçları arasında kaybolmuş bir ova şehri. Daha sonra dağ eteğinde büyük bir dikili taş. Yol arkadaşım söyledi ki bu sütun Rusların meşhur Curanlı (Kalitinovo) müsademesinde düşen askerlerine diktikleri bir abideymiş.
Curanlı abidesinden biraz sonra dağ eteğinde Eski Zağra görünüyor. Bila-ihtiyar Raci Efendi’yi hatırladım. Daha çocukken Recaizade’nin Talim-i Edebiyat’ında, bilmem neye misal, beş on satır okumuştum. Bu misalin altında da bu kayıt vardı: Raci Efendi – Tarihçe-i Vak’a-i Zağra.
Türkçe’de bu nesir nümunesi ayarında güzel bir parça görmedim. Muharrir işgale uğramış bir Türk şehrinin hapishanesinden mahpusların zincirden boşanır gibi çıkışını naklediyordu, bu kadar.
Bu satırların ne muharririni tanıyordum, ne de hangi kitaptan alındığını biliyordum, mamafih daima yüreğimde tesirini hissettim.
Senelerden sonra bir gün Fatih’ten geçerken bir mahalle bakkalının camında bir kitap gözüme ilişti: Tarihçe-i Vak’a-i Zağra müellifi Raci Efendi. Kitapta bir kıt’a vardı ki hatırımda kalan ilk mısraı bu idi:
Aziz-i vakt idik a’da zelil kıldı bizi!
Kitabı satın aldım. Bu kıraatin teessürü iliklerime kadar geçti. Zağra müftüsü Raci Efendi doksan üçte, General Gurko’nun Eski Zağra’ya ilk defa nasıl girdiğini, Müslümanların çoluk çocuk, kadın ihtiyar nasıl kesildiklerini, sonra Süleyman Paşa ordusunun melekü’s-sıyane (koruyucu melek) gibi yetişip Eski Zağra'yı nasıl kurtardığını, Müslümanların cehennemi bir matemden birdenbire delice bir sevince nasıl geçtiklerini, mağlubiyetten sonra da ikinci ve son felaketi, İstanbul'a doğru o acıklı hicreti bütün sahneleriyle naklediyordu. Lakin nasıl temiz, yavaş ve duygulu bir naklediş.
Tarihçe-i Vak'a-i Zağra'yı Falih Rıfkı (Atay) gibi Türk nasirlerine gösterdim. Onlar benden ziyade hayran oldular. Bu kitap, Türklerin vatan edebiyatında en samimi, yüksek bir şaheserdir. Onun için de okunmaz !"
Samimi bir eserin ne yaman bir kudreti vardır. Eski Zağra’ya Raci Efendi’nin çizdiği levha haricinde bakamadım. Şehirde bir iki cami ve minare kalmış; lakin Müslümanlık daha o darbede bir defa dağılmış ondan sonra da yavaş yavaş ana vatana hicret etmiş. (Yahya Kemal'in eser hakkındaki değerlendirmesi burada bitiyor.)
Tarihçe-i Vaka-i Zağra kitabını günümüz Türkçesine çevirip bir çok dipnotlarla ilave açıklamalar yaparak Zağra Müftüsünün Hatıraları adıyla bu eseri neşreden M. Ertuğrul Düzdağ şöyle demektedir:
Bu kitap, yıkılan büyük ve mübarek devletimiz Osmanlı’nın son asırda, düşman hıyanet ve vahşetinin dehşet verici bir zaptı, Müslüman halkın çektiği ızdırapların ağlatan, kahreden acıklı destanıdır.
Bu kitap, dininden, kendinden ve tarihinden habersiz, otlar ve taşlar gibi hissiz ve heyecansız yaşayan bugünün ölülerini diriltmek için ecdad eliyle yazılmış bir “şok” eserdir.
Bu kitap, bütün propaganda vasıtaları ile “dostumuz” olduğu telkin edilen, can, kan ve din düşmanlarımızın yüzlerindeki maskeyi yırtacak; onların mukallid uşaklarının suratlarına çarpacak ve katillerine koyun gibi teslim olan bazı gafilleri uyandıracak tarihi bir feryattır.
(Not: Bu eser, Hüseyin Raci Efendi’nin oğlu Binbaşı Necmi Raci tarafından 1910 yılında Osmanlıca olarak İstanbul’da bastırılmıştır. M. Ertuğrul Düzdağ tarafından 1970’li yıllarda Tercüman Gazetesi’nin 1001 Temel Eser serisi arasında günümüz harfleriyle neşredilmiştir. 1990 yılında Timaş Yayınları tarafından ve en son 2004 yılında da İz Yayınları tarafından basılmıştır.)
Hüseyin Raci Efendi’nin kitabının başına koyduğu dörtlük:
Aziz-i kavm idik a’da zelil kıldı bizi,
Esir-i bend-i bela vü sefil kıldı bizi;
Bi-gayri hakkin atıp habse bir nice eyyam,
Mudîk-i ye’s ü sitemde alîl kıldı bizi.
M. Ertuğrul Düzdağ günümüz Türkçesine şöyle çevirmiş:
Efendi idik, düşman, zelil kıldı bizi,Derde belaya atıp, sefil kıldı bizi;
Günlerce haksız yere hapiste yatırarak,
İşkence ve kederle, alîl kıldı bizi.
Arif Nihat Asya’nın Tarihçe-i Vak'a-i Zağra'dan ilham alarak yazdığı
MERSİYE
Huda, ki rûz-i ezelden asîl kıldı bizi,
Resûl-i Ekreme birgün vekil kıldı bizi:
Taraf taraf, yedi iklimi Hakk’a davette
Delil kıldı bizi;
Sonra bilmem ne oldu: Baht-ı siyah,
Hacîl kıldı bizi…
Ve hacaletle büktü boynumuzu
Ve melûl ü melil kıldı bizi…
Düştü bir bir kopup, kanatlarımız…
“Aziz-i vakt idik… A’da zelil kıldı bizi.”
Bize heybet veren Celal’inden,
Nice yıllar, celil kıldı bizi.
Kainatında Zât-ı Akdes’ine
Halil kıldı bizi.
Sormayın, sormayın fakat: Şimdi,
Hangi eller, sefil kıldı bizi?
Serngûn oldu tahtımız, Tanrı’m;
“Aziz-i vakt idik… A’da zelil kıldı bizi.”
Cebînimizde tecelli edip Cemalüllah,
Bir zamanlar cemil kıldı bizi;
Elimizden gül açtı bâdiyeler…
Kerem kerem Yed-i Takdir, Nîl kıldı bizi.
Ve zeminin bütün susuzlarına
Sebil kıldı bizi!
Sonra dünyamız oldu zîr ü zeber;
Sonra devran; alîl kıldı bizi!
Yüzümüz yok "Neden, niçin?" demeye…
Azîz-i vakt idik... A'dâ, zelîl kıldı bizi!
Derleyen: Basri Zilabid