DİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
DİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2010 Çarşamba

ИЗЛЕЗЕ ОТ ПЕЧАТ ПРЕКРАСНА КНИГА ЗА ДЕЦАТА:

Главно мюфтийство начело с д-р Мустафа Хаджи издаде дълго очакваната книга за децата Моята прекрасна религия 1-2. Книгата се състои от 240 цветни страници. Подготвена е от общо 14 души, трима от които са автори и изцяло според съвременните педагогически изисквания.

- Информацията, която може да се намери в повечето книги по ислямско вероучение са преминали от езикова, стилистична и педагогическа редакция.
- Книгата е насочена към удовлетворяване нуждата от знания на читателя по темите на вероучението и благодарение на използвания метод отправя послание към духовното му усъвършенстване.
- За да бъде привлекателна всяка тема започва с разказ.
- Айетите от Свещения Коран и хадисите на Пратеника ни, които поставят основните принципи на темата са предадени на видно място в рамки.
- Пояснени са мъдростите, които се крият в ибадетите и е акцентирано върху ползите от тях.
- За по-лесното усвояване на темата на много места е използван метода „въпрос-отговор”.
- Използвани са визуални елементи за по доброто разбиране на темата като богат снимков материал.
- В темите е включен житейския опит и спомени на велики ислямски личности, които са пример за нас в изпълнението на религията ни.
- В края на всеки раздел са поместени тестове и въпроси, с които всеки може да провери знанията си.

28 Haziran 2010 Pazartesi

HACI NEDİM, BEN NE DEDİM?

HACI NEDİM, BEN NE DEDİM?

(Nedim GENÇEF'e)



Hacı Nedim, ben ne dedim?
Kör şeytana uyma, dedim.
Öz halkına kıyma dedim.
Böyle dedim ve ekledim:

Seni yetiştiren: Milis.
Aramıza sokan: İblis
Baban mümin, kendin müflis.
Kuzu kürklü bir komünist.

Ne mescittir, ne medrese
Ders aldığın yer: KDS. (*)
İnanmazsın sen hadise,
Hesabına gelmez ise.

Halin gülünç ve de acı.
Polis taktı sana tacı.
Sen Sofya'da öptün Haç'ı
Ve Mekke'de oldun Hacı.

Sana paye, unvan veren,
Asla olmaz bize yaren.
Aslı gayen bizi ruhen
Çökertmektir içeriden.

Oturduğun koltuk çürük.
Seni orda tutmaz Türklük.
Gaspettiğin Başmüftülük.
Baş günahtır, baş kötülük.

Yok mu sende hiç insanlık?
Nerde kaldı Müslümanlık?
Yeter artık bu ajanlık,
Nifakçılık ve düşmanlık.

Hacı Nedim, ben ne dedim?
Din senden çok ırak dedim.
Nedimliği bırak, dedim.
Soytarılık yasak, Nedim!

Kurtol KURTUL
Varna, 07.08.1993
(*) KDS-Komunist Bulgar Emniyeti

Balkanlar'da Türk Kültürü dergisine bir okur tarafından faksla gönderilen şiiri aynen paylaşıyoruz.

3 Haziran 2010 Perşembe

MÜSLÜMAN DİN ADAMLARI SOFYA’DA PROTESTO YÜRÜYÜŞÜ YAPTI

Bulgaristan'da geçen yıl yapılan Müslümanlar konferansının resmi kaydının önce Sofya Şehir mahkemesi, ardından da Yüksek İdare Mahkemesi (VAS) tarafından iptal edilmesi, Müslüman din adamları tarafından protesto edildi.

Ülkede 1989 yılında sona eren komünizm dönemimde siyasi atama ile başmüftü görevine getirilen emekli yarbay Nedim Gencev'in girişimlerine karşı çıkan Başmüftü Mustafa Aliş Hacı, bine yakın imam ve müezzin ile birlikte bugün bir basın toplantısı düzenledi.

Mahkeme kararlarının taraflı ve siyasi olduğunu öne süren Başmüftü Hacı, "Bulgaristan Müslümanları için de demokrasi istiyoruz" dedi. Hacı, devletin doğrudan Müslüman cemaatinin işlerine karıştığını belirterek , "Burada toplanan ve ülkedeki 1,5 milyon Müslümanı temsil eden bu insanlar adil olmayan bu kararın bozulmasını istiyor" diye konuştu.

Başmüftülük tarafından Gencev'in girişimlerine karşı hazırlanan bildirinin dört gün gibi kısa bir sürede 150 bin Müslüman tarafından imzalandığını vurgulayan Hacı, "Memleketimiz Bulgaristan'ın bizleri dışlamasını, Müslümanların baskı gördüğü karanlık dönemleri yeniden yaşamak istemiyoruz. İstediğimiz sadece demokrasi ve adalettir" dedi.

Başmüftü yardımcısı Vedat Ahmet de komünizm dönemi başmüftüsü Nedim Genev'in o dönemde devletin "ateizm" politikasını Müslüman halka uygulamaya çalışan bir kişi olduğunu ileri sürerek, böyle bir kişinin yeniden başmüftü yapılmak istenmesinin Müslüman cemaate hakaret olduğunu söyledi.

Basın toplantısına katılan diğer bölge müftüleri de VAS kararının Bulgaristan'daki Müslüman cemaatinin 14 yıllık demokratik gelişim çabalarını bir kalemle silmeye çalıştığını, ancak Başmüftülük binasına zorla girmeye çalışan Gencev'in taraftarlarına taviz verilmeyeceğini bildirdi.

Basın toplantısından ardından Banyabaşı camisinde öğle namazı kılan Müslüman din adamları, namaz sonrası kent merkezinde protesto yürüyüşü düzenledi.

Ellerinde Gencev karşıtı poster ve pankartlar taşıyan din adamları, "Adalet" ve "Özgürlük" sloganları attı.

Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanlığı binaları önünde bildiri okuyan müftülük yetkilileri daha sonra Parlamento binası önüne geçerek, burada da topluca dua etti.

Başmüftü Mustafa Aliş Hacı parlamento binası önünde din adamlarına hitaben yaptığı konuşmada , "Biz kültürlü ve barışçı bir cemaat olarak provokasyonlara izin vermeden protestolarımızı sonuna dek sürdüreceğiz" dedi.

Polisin geniş güvenlik önlemleri altında yapılan ve binin üzerinde kişinin katıldığı protesto gösterisi olaysız sona erdi.

Bulgaristan'da geçen yıl yapılan Müslümanlar konferansının resmi kaydının iptal edilmesi üzerine yasal olarak resmi başmüftü komünizm dönemi başmüftüsü Nedim Gencev görülüyor. Konferansın kaydının iptal edilmesiyle ilgili davayı da Nedim Gencev açmıştı.
Kaynak: AA, KIRCAALIHABER





24 Eylül 2009 Perşembe

İSLAMİ EĞİTİME DESTEK GÜNDEN GÜNE ARTIYOR

BAŞMÜFTÜLÜK "İSLAMİ EĞİTİM HAFTASI" MÜNASEBETİYLE YAYINLADIĞI BRÖŞÜRDE GEÇEN YIL TOPLANAN 101 BİN LEVANIN NERELERE HARCANDIĞI İLE İLGİLİ OLARAK HAYIRSEVER MÜSLÜMANLARI BİLGİLENDİRDİ, ONLARA TEŞEKKÜR ETTİ VE BU YIL İÇİN DE DESTEKLERİNİ ESİRGEMEMELERİNİ TALEP ETTİ. AŞAĞIDA BROŞÜRÜN TAMAMINI YAYINLIYORUZ. RESİMLERİN ÜZERİNE TIKLAYARAK BÜYÜTEBİLİRSİNİZ. BTG




13 Eylül 2009 Pazar

Sofya Büyük Camii Tiyatro Olmaktan Nasıl Kurtuldu

“50 Yıl Önce Sofya” isimli Bulgarca kitaptan alıntı:

Büyük Camii’den söz açılmışken şunu söyleyeyim, bu camiin arkeoloji müzesi olmasına karar verilmeden önce burası Devlet matbaasına ev sahipliği yapıyordu. Ancak Devlet matbaası bügünkü Aleksandır Nevski meydanında bulunan kendi özel binasına geçtikten sonra belediye, camii tiyatro kullanımına tahsis etti. Bu haber bizim evsiz aktörleri pek sevindirdi. Kredi verilmiş, localı, sahneli, makyaj odalı, büfe ve saire özellikleri ile bir tiyatroya çevrilecek olan cami önüne malzemeler getirilip yığılmıştı. Artık aktörler bile caminin bir kanadında provalara başlamışlarken ansızın Bakanlar Kurulu belediyenin kararını iptal ederek caminin tiyatroya dönüştürülmesini yasakladı. O günkü Belediye Başkanı Daskalov Başbakan Stambolov’un yanına giderek şahsı ve aktörler adına Bakanlar kurulu kararının değiştirilmesini talep etmiş, ancak Stambolov kendi iradesi dışında bunu yapmak zorunda olduğunu, Türklerle dostluğunu bozmak istemediğini bildirmiştir. Son sözleri şunlar olmuş “Camiileri karagözoyunu oynanan yerlere çevirdiğimizi gördüklerinde İstanbuldakiler ne diyecek”.
Yazar: Georgi Kanazirsi – Verin
Kitabın adı: 50 Yıl Önce Sofya,
Yayın tarihi:1947
Bulgarca’dan tercüme eden: Basri Zilabid

12 Eylül 2009 Cumartesi

SOFYA BANYABAŞI CAMİİ DİBİNDE BAŞLATILAN METRO KAZISI CAMİDE ÇATLAKLAR MEYDANA GETİRDİ

Bulgaristan Başmüftülüğü, Osmanlı eseri Banyabaşı camiine iki metre yakınlıkta başlatılan metro kazısının camide çatlaklar meydana getirdiğini bildirdi.
Medya organlarına gönderilen bildiride "Müslüman cemaatin temsilcileri olarak cami dibinde başlatılan bu inşaatı protesto ediyoruz" denildi.
Hafriyat çalışması cami duvarları ve kubbede çatlaklar meydana getirmiş durumda. Müftülük, caminin bir ibadethane olmasının yanında aynı zamanda kültür anıtı kapsamında olduğunu da hatırlatıyor. Müftülük yetkilileri, Kültür bakanlığı ve Sofya Büyükşehir belediyesine inşaat çalışmasının durdurulması için başvuruda bulunduklarını ancak kendilerine gerekli önlemlerin alındığına dair cevep verildiğini belirtiyorlar. Fakat bütün bunlara rağmen camide hasar oluşmaya devam ediyor.
Bildirinin sonunda şu ifadelere yer veriliyor: "İslam değerlerine karşı sergilenen sorumsuzca davranışlar, son yıllarda Bulgaristan müslüman toplumu ve sorunlarına karşı negatif bir tutumun sürekliliğine dair kuşkularımızı güçlendiriyor." BTG, SOFYA

11 Ağustos 2009 Salı

SOFYA İSLAM ENSTİTÜSÜNDEN BİLİMSEL DERGİ

Sofya Yüksek İslam Enstitüsü yıllık çıkacak bilimsel dergi yayınına başladı. Yayın kurulu, Enstitü rektörü Doç. Dr. İbrahim Yalımov, meşhur Prof. Dr. İbrahim Tatarlı, Osmanlı arşivleri uzmanı Doç. Dr. Stefan Andreev, İslam ilimleri konusunda Bulgaristan Türklerinin ilk Doktoru Sefer Hasanov, Osmanlı tarihi Doktoru Aziz Şakir ve Başmüftü yardımcısı Vedat Ahmet'ten oluşuyor. Dergiyi temin etmek isteyenler: +359 2 945 62 98 numaralı telefondan bilgi edinebilirler.
AYRICA: PDF formatında satın almak isteyenler bizimle irtibata geçebilirler. bulgaristanalperenleri@gmail.com


23 Mayıs 2009 Cumartesi

Bulgaristan Baş Müftüsü:Yönetim Müslümanlara baskı uyguluyor


Türkiye'de yayınlanan Milli Gazete'de Başmüftü Mustafa Hacı ile yapılmış bir mülakat yayınlandı. Okurlarımıza sunuyoruz.

Bulgaristan Türkiye'nin Balkanlar'a ve Avrupa'ya açılan kapısı. 1997 yılının Kasım ayında Bulgaristan Müslümanlarının baş müftülüğüne seçilen Mustafa Hacı ile Müslümanların son durumlarını konuştuk.

Röportaj: Selami Çalışkan

- Hocam, Bulgaristan'da 1990'a kadar sosyalist rejim hakimdi. Ancak Doğu blokunun dağılmasıyla birlikte bu ülkedeki sosyalist rejim de çöktü biliyoruz. O zaman Müslümanlara yapılan baskılar da devam ediyor mu?

Müslüman Türkler üzerindeki resmi baskı ve zorla Bulgarlaştırma uygulamaları eskisi kadar devam etmiyor. Genel hürriyetler yönünden geçmişe göre daha rahatız. Müslümanlara kendi baş müftülerini seçme hakkı tanındı. Komünist rejimin hakim olduğu dönemde devlet Müslümanların başına genellikle dinle ilgisi olmayan, içkiye düşkünlüğü yüzünden istihbarattan atılan Nedim Gencev gibi birini getirmişti. Komünist rejim çökünce ilk baş müftülük seçiminde Fikri Salih, 1997'nin Kasım ayında yapılan seçimlerde de ben seçildim.

- Bulgaristan'ın toplum nüfusu ve ülkedeki Müslüman nüfus hakkında bilgi verir misiniz?

Sekiz milyona yakın bir nüfusa sahip olan bu ülkede halkın yaklaşık % 25'ini Müslümanlar oluşturuyor. Resmi istatistiklere göre 1 milyon 300 bin Müslüman var. Ama gayri resmi kaynaklara göre Müslümanların nüfusu 2 milyondan az değil. Şu anda 1250 civarında camimiz, 250 civarında mescidimiz, 3 tane İmam-Hatip Lisemiz var. Bu okullardaki öğrencilerimizin sayısı 4 bin civarında. Yüksek İslam Enstitüsü'nde de 80 civarında öğrencimiz var. Aynı zamanda hafız yetiştirme kurslarımız var. Müslümanların çoğunluğunu Türkler oluşturuyor. Bunların yanı sıra Pomak, Makedon, Tatar ve Çingene asıllı Müslümanlar da var.

- Bulgar Yönetimi Müslüman azınlığa ne gibi zorluklar çıkartıyor?

Sofya'da İslam Sitesi ve Kültür Merkezi yapmak istedik. Maalesef Sofya Belediyesi'nden izin alamadık. "Sofya'da Osmanlı'dan sonra hiçbir zaman 2 cami olmamıştır. İkinci camiye müsaade etmiyoruz" dediler. Burgaz vilayetinde herhangi bir cami yok. Orada cami inşaatı başlattık. Maalesef orada da cami inşaatını durdurdular. Başka yerlerde de cami için başvurduğumuzda müsaade etmiyorlar. Bunun yanında okullarda başörtüsü yasağını hortlattılar. Bazı yerlerde hocalarımızı kökten dinci damgasıyla susturmaya ve görev yapmalarını engelliyorlar. Bir yandan da Müslüman yoksul dindaşlarımız üzerinde misyonerlerin hrıstiyanlaştırma faaliyetleri sürüyor. Maddi yardım karşılığında İslamiyeti terk edip, Hrıstiyanlığa geçmelerini teklif ediyorlar. Broşürler ve kitaplar dağıtıyorlar. Konserler düzenliyorlar. Bizde tabi bunlara karşı kitapla, camiyle, vaazla durmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar cami olmayan yerlerde cami yapmaya çalışıyoruz. Yaz Kur'an Kursları açmak istiyoruz.

- Türkiye'den size yardım geliyor mu?

Allah razı olsun, Türkiye'den Diyanet Vakfı'ndan hoca geliyor. Kur'an-ı Kerim ve Elif-Ba cüzleri geliyor. 11 Eylül hadisesi yaşanana kadar Suudi Arabistan'dan da yardım geliyordu. 11 Eylül hadisesinden sonra yardım kesildi. Şimdi orada okumaları için öğrenci bile gönderemiyoruz.

10 yıldan fazla bir süredir eğitim veriyor

- Mustafa Hacı bu makama nasıl geldi?

Bulgaristan'da komünist rejim öncesinde yetişmiş alimlerden ders alarak kendimi yetiştirmeye çalıştım. Kızıl rejimin çökmesinden sonra da Ürdün'e giderek Şeriat Fakültesi'nde eğitim gördüm. İlk kongrede kendisine baş müftülüğe aday olmam teklif edildi. Ancak ben biraz daha tahsil yapmak ve ilmi düzeyimi yükseltmek istediğimi bildirerek bunu kabul etmedim. Bulgaristan hükümeti her ne kadar baş müftülük makamını resmi olarak tanısa da Müslümanlara maddi bir desteği olmuyor. Dolayısıyla dini hizmetlerin tamamının Müslüman halkın maddi destekleriyle yürütülmesi gerekiyor. Ama Müslüman halkın ekonomik durumunun iyi olmaması bu hizmetlerin büyük ölçüde aksamasına yol açıyor.

Bulgaristan'da okullarda başörtüsü yasağını gündeme getirmesiyle tanınan Eğitim Bakanı Daniel Vılçev bu kez Yüksek İslam enstitiüsünü kapatacak girişimlerde bulundu. Sofyada eğitim veren Yüksek İslam Enstitüsü'nün yasal olmadığını savunarak Bulgar üniversitelerinin bu alana el atmasını istedi.

Geçen hafta Bulgar meclisinde konuyu gündeme getiren Eğitim bakanı, İslam eğitimi verecek üniversitelere bakanlık bütçesinden para verileceğini açıkladı. Bu girişimin Sofya'daki yüksek İslam enstitüsünün kapatılması yönünde bir adım olarak değerlendiriliyor. Sofyada bulunan ülkenin tek İslam ensitütüsü olan Yüksek İslam Ensititüsü'nün statüsünü tartışmalı bulan Bakan Vılçev, aynı zamanda Bulgar üniversitelerinin devreye girmesini teşvik ederek enstitüyü kapatma girişimine zemin hazırladığı bildirildi. Bakan İslam fakültesi açacak üniversitelere bakanlık bütçesinden 500 bin leva yardım yapılacağını açıkladı.

Üniversite düzeyinde İslami ilimlerin öğretildiği Sofya Yüksek İslam enstitüsü 10 yıldan fazla bir süredir eğitim veriyor. Bulgarca ve Türkçe olarak ders veren enstitü Türkiye Diyanet Vakfı tarafından destekleniyor. 80 kadar öğrencinin eğitim gördüğü enstitünün kapatılmasına yönelik beyanatlarıyla dikkat çeken eğitim bakanı, din eğitiminin tarihçilere bırakılması gerektiğini savunuyor.

Bulgar Kilisesesi'yle de arası açık olan Daniel Vılçev başörtüsü yasağını gündeme getirerek ülkedeki Müslümanların tepkisini çekmişti... Bakanın bu girişimi sonuçlanırsa islami ilimlerin seküler tarzda öğretilerek, Bulgaristan'daki müslümanların taleplerine yabancı bir din anlayışı hedefleniyor.

Bulgaristan'da Ramazan

Bulgaristan Başmüftüsü Hacı Mustafa Aliş, yaklaşık 8 milyon nüfuslu ülkede 1 milyonun üzerinde Türk'ün yaşadığını belirterek, ülkede 1000 civarında cami, 200'ün üzerinde de mescit bulunduğunu bildirdi. Ülkenin kuzey kesiminde özellikle Kırcaali ve Burgaz'da Türklerin yoğun yaşadığını belirten Aliş, buralarda ramazanın aynen Türkiye'deki gibi sevinç ve coşku içerisinde yaşandığını kaydetti. Aliş, şöyle konuştu: ''Daha önce uzun yıllar, Bulgaristan Müslümanları komünist rejim altında kaldıkları için dinden uzak kaldılar, dini pek öğrenemediler, ama komünizmin çökmesinin ardından özellikle son yıllarda dine önemli teveccüh var. Geçen yıla göre de özellikle gençler arasında oruç tutanların ve namaz kılanların sayısının arttığını görüyoruz'' dedi. Öte yandan, başkent Sofya'da sadece Banyobaşı Camii ibadete açık bulunuyor. 1566-1567 yılında Kadı Seyfullah tarafından yaptırılan, Osmanlı mimarisinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan Sofya'nın merkezindeki Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Meclis binasına yaklaşık 100 metre uzaklıktaki camide, günde 5 vakit ezan okunuyor ve çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Müslümanlar rahat bir şekilde ibadetlerini yerine getiriyorlar. Akşamları kılınan teravih namazına ise kadınların yoğun ilgi göstermesi dikkat çekiyor.

Burgaz'da cami yapımı da durduruldu

Ülkenin Karadeniz sahilinde bulunan Burgaz kentinin "Meden Rudnik" semtinde "kaçak olduğu" gerekçesiyle geçen yıl yıkılan caminin yerine yeni cami yapılmayacağı açıklandı. Belediye meclisinde oy çoğunluğuna sahip GERB partisi grup başkanı Diyana Yordanova'nın parti adına hazırladığı ve yeni cami inşaatını yasaklayan karar tasarısının oylamada kabul edildiği bildirildi. Karardan memnuniyet duyduğunu belirten Yordanova, "Partimiz kentte huzur ve sükunet istemektedir. Cami yapım kararı, yaklaşan genel seçimlerden önce gereksiz bir etnik düşmanlığa ve spekülasyonlara neden oluyordu" diye konuştu.
Kaynak: http://www.milligazete.com.tr/haber/yonetim-muslumanlara-baski-uyguluyor-127016.htm

23 Nisan 2009 Perşembe

ТRUD GAZETESİ: PROF. NİKOLAY VASİLEV'İN "PANİSLAMİZMİN BOYUTLARI" MAKALESİNE BAŞMÜFTÜLÜKTEN YANIT GELDİ

BULGARİSTAN BAŞMÜFTÜLÜĞÜ GENEL SEKRETERİ HÜSEYİN HAFIZOV'UN 23 NİSAN 2009 (PERŞEMBE) TARİHİNDE BULGARİSTAN'IN 1. NUMARALI GAZETESİ TRUD'TA ÇIKAN TAM SAYFA YAZISINI OKURLARIMIZA SUNUYORUZ: PANİSLAMİZİM'DEN PANİDİOTİZME. Prof. Nikolay Vasilev'in Trud Gazetesi için yazdığı "Panislamizmin Boyutları" makalesinde
"Kuran-ı Kerim, terörizmi, fundamentalizmi ve şiddeti dışlamıyor, hadi bunu biraz yumuşatalım - kesin bir dille bunları lanetlemiyor. Otantik (gerçek) İslam, Muhammed'in yazılı mesajlarındaki şekliyle doğası itibarıyle radikaldir." diye yazdı.
Makale yazarının "Kur'an, iyi niyetli olarak uygulanması halinde müslümandan gayri müslimle karşılaştığında yataganı çıkarıp başını almasını emrediyor" tezini öne sürmesi, gazetemiz sayfalarında ciddi polemiğe sebebiyet verdi. Bugün Başmüftülüğün görüşünü yayınlıyoruz.

"Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir)." Kur'an-ı Kerim Bakara Suresi ayet 62.
Sorumlu ve bilinçli bir şekilde İslam dini ile ilgili işlerden ve müslüman cemaatin kendisinden sorumlu Bulgaristan Cumhuriyeti Müslüman Cemaatinin Başmüftülük kurumu olarak şunu ifade ediyoruz ki, şeriatı bir hukuk normu ve kamu otoritesi olarak zorla yürürlüğe koymak için ülke topraklarından bir kısmını başka bir ülke lehine ilhak edilmesi veya tamamıyle ele geçirilmesi gibi herhangi bir amacımız yoktur.
Dini veya dindışı hertürlü aşırılığa, terörizme karşı olduğumuzu kesin bir şekilde beyan ediyoruz, farklı dine mensup insanlar arasında diyalog, tolerans ve barış için can atıyoruz.
Bu beyanımıza rağmen, bize inanmayacağınızı biliyorum, dinimize ve müntesiplerine karşı güvensiz davranmaya devam edeceksiniz ancak ben bunu sizin dikkatinize sunmakla yükümlüyüm. Belki bizim sıradan müslümanlar olarak ta suçumuz var. Nasıl Bulgar toplumunun güvenini kazanmayı başaramadık? Nasıl ve ne ile sizi bu derece korkutabildik ki, bazı partilerin ana varlık nedeni bu korkuyu kullanmaları ve canlı tutmaları olmuştur. Vatanımıza ve onun yurtdaşlarına nasıl zarar veriyoruz ki, bizi gerçek dışı, ispatlanmamış ve uydurulmuş günahlar ve suçlarla itham ediyorsunuz ve bu kadar istenilmeyen olabiliyoruz. Her gün, bir röportajda, makalede veya yorumda, internet forumlarında bile gazeteci, siyasetçi veya vatandaşlar bize bu ülkenin büyük musibeti olduğumuzu epmoze ediyorlar.
Geriye doğru geçmiş yıllara bakıyorum ve ne ile bu düşüncelere sebebiyet verdiğimizi göremiyorum. İslamla gelenek düzeyinde tanıştığım o günleri şimdi nostaljik olarak hatırlıyorum, meşhur bir köy hocasında ilk Kur'an derslerimi, Şumnu Nüvvab İmam Hatip Lisesinde geçen 3 yılımı, beni okutan ve eğiten birçok din dersi öğretmenimi, yuriçinden ve yurtdışından vaizleri ve hoşgörüsüzlük, şiddet ve gayrimüslimlere karşı nefrete dair bir ipucu bile bulamıyorum. Yüzlerce dini toplantıya, seminere, ilmi konferanslara ve birsürü forumlara katıldım ancak hiç birisinde samimi müslüman olarak Prof. Nikolay Vasilev'in ifadesiyle (Trud Gaz. 2 Nisan 2009) nihai hedef - "bütün yeryüzüne sınırsız panislamist bir saldırı, İslam dışı bütün din ve siyasi ideolojileri püskürtmek ve yok etmeğe" doğru çalışmam gerektiği hakkında bir empozeye maruz kalmadım. Nasıl olmuş da bunu bana söylemeyi unutmuşlar. Sıradan vaizler ve imamlarla karşılaşmalarım olduğu gibi birçok İslam ülkesinden makam mevki sahibi şeyhler, alimler, din için çalışanlar ve siyasilerlerle de karşılaşmalarım oldu. Başmüftülükteki resmi makamım sebebiyle epeyce faydalı olabileceğim halde neden bunlardan birisi bir kez dahi olsun kafirlere karşı küresel komplo için beni davet etmedi ve bana görev vermedi. Diyelim ki, benim hocalarım veya meşhur şeyhler işlerini düzgün yapmamışlar, diğer müslümanlar, benim Bulgaristanlı din kardeşelerim böyle mukaddes ve önemli bir amacımızın olduğunu kulağıma fısıldayamazlar mıydı? (Devam edecek)

Тях поне смятам за по-учени и ерудирани, тъй като са завършили в Саудитска Арабия, Йордания, Турция, ВИИ - България, някои са специализирали и в западноевропейски университети. Оказва се, че всички са заговорничели зад гърба ми и ще си спретнат тайно една Ислямска република България, а мен ще ме оставят без ръководен пост. Брей-брей... По джамиите и другите ни общи сбирки привидно се говори и обсъжда съвършенството на Създателя, как да изпълняваме по-стриктно петкратната молитва, че трябва да поддържаме идеална чистота, учат ни да бъдем лоялни и скромни граждани на родината си, че моралът и поведението на мюсюлманина трябва да бъдат безупречни към всички хора и живи твари, че най-съвършената форма да се доближиш до Всевишния Аллах е да радваш другите и да правиш добрини, че не трябва да бъдем алчни, завистливи или сладострастни и т. н., а те в действителност се готвели за люти сражения и джихад. Интересното е, че тези приемливи форми на “умерения” ислям се проповядват и от Главно мюфтийство и са залегнали в програмата за провеждане на стотиците летни и целогодишни курсове по Коран, където хиляди мюсюлманчета се учат на основи на вярата, молитви, морално-етични норми и не ги обучаваме на издръжливост под вода, оцеляване в партизански бой или как да управляват панислямска държава. Аман Аллахъм, аман!

Ще кажете “А, не, не е възможно да няма някакви наченки на ислямски тероризъм, та нали само за това се говори напоследък?” Често брадата на мюсюлманин или забрадката на мюсюлманка се приемат и използват като повод за безпокойство или наченки на опасни тенденции, но нека не забравяме, че те са присъщи и на дълбоко вярващия и следващ каноните християнин - монах или монахиня. Не са чисто ислямски патент, а начин на живот, който води своето начало от древни времена и се свързват със сакралния бит на старозаветните пророци.

В манията си все пак да открия нещо нередно, продължих с изследването на обществото, на нагласите и тенденциите в него. Трябва да има нещо “пан”, иначе няма да се влага толкова държавен, медиен и емоционален ресурс.

И осъзнах, че в действителност има тероризъм, но той не е ислямски. Съществува политически, икономически, автомобилен, мафиотски, криминален, морален, здравен, социален, административен, училищен, хранителен тероризъм, който се проявява ежедневно към всички граждани без разлика на пол, религия, етнос или социален статус. Подложени сме на терор, но той няма връзка с исляма. И разбирам, че дълбоко манипулираното ни общество се хваща на въдицата и вместо да обсъжда и решава реални проблеми, се захваща с въображаеми врагове. Именно в главите ни се създава една нова държава и тя е продукт на

погрешни

възприятия,

страх и невежество - нарича се панидиотизъм. Основали сме си я не на шериатски, а на шарлатански принцип. Подчинена на предразсъдъци, незнание, антагонизъм и липса на любов към ближния. Държава, появила се в нашите души, която е разрушителна и не предлага нищо градивно. Религиите имат своето място и значение в нашето съвремие и тепърва ще бъдем свидетели на техния възход. Дали проф. Василев ще ме заклейми като вероотстъпник на ислямския екстремизъм, като заяви, че не познавам добре “радикалната по своята природа религия”, или ще каже, че съм лицемер, който се опитва да изчисти авторитета на исляма.

Уважаеми читатели, скъпи съграждани, изглежда не е достатъчно да си чел, писал и преподавал 20-30 години. Не е достатъчно да наблюдаваш, а е необходимо да живееш като мюсюлманин или заедно с мюсюлманин, за да разбереш в действителност как стоят нещата в тази общност. Инак рискуваш да попаднеш в излишен патос и словесна еквилибристика. Направих опит да мотивирам причините за страха, но се опитвам да открия поне един сериозен факт, с който да си обясня омразата към исляма, и мюсюлманите в България. Не намирам обяснение.

Ние мюсюлманите обаче няма да се уморим да повтаряме, че ислямът е мир и цели духовно и материално извисяване на всички хора по света. С чистотата на своя живот и пословичното трудолюбие даваме своя принос за развитието на страната.

Какъв е изходът? С присъщите за смирените християни и мюсюлмани скромност и търпение трябва да изчакаме молбата и призива на нашите политици, които ще признаят, че не те, а ние религиозните дейци предлагаме алтернативни методи, подходи и решения за промяната на манталитета, мисленето и начина на живот на подрастващото поколение. Духовната атрофия, разюздания хедонизъм, агресията, културната инфантилност и социалната апатия, обхванала обществото ни, ще се задълбочават и тепърва ще бъдат основна грижа и непреодолим проблем за държавниците ни. Както винаги те ще абдикират и тогава на ход са духовните водачи на нацията. Ерудираните и достолепни християнски духовници ще имат възможността да възродят силния и несломим български дух. Днес опитите и желанието им да помогнат срещат силен отпор, но тепърва ще заемат полагащото им се място, което все още се оспорва.

А ние мюсюлманските духовници отдавна го правим, въпреки незаслужените и несправедливи съмнения и нападки по отношение на нашата дейност. Така заедно евреи, християни, мюсюлмани и самоопределящите се като атеисти ще изградим една модерна, демократична и благоденстваща България!

Хюсеин ХАФЪЗОВ

Авторът е главен секретар на Главното мюфтийство в България

13 Nisan 2009 Pazartesi

BULGARİSTAN ÜZERİNDEN GİDECEKLER İÇİN HACILIK İLANI

BULGARİSTAN BAŞMÜFTÜLÜĞÜ BU YIL İÇİN HACC KAYIT KAMPANYASINI BAŞLATTI. OTOBÜSLE GİTMEK İSTEYENLER İÇİN ÜCRET 1690 DOLAR, UÇAKLA GİTMEK İSTEYENLER İÇİN 2100 EURO. RESİMLERİ BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYINIZ.


BTG

18 Şubat 2009 Çarşamba

İSLAMİ EĞİTİM'E DESTEK HAFTASINDA 100 BİN LEVA TOPLANDI

Bulgaristan Başmüftülüğü, birkaç yıldan beri organize ettikleri İslami Eğitime Destek Haftasında toplanan yardım miktarının 100 783 leva olduğunu açıkladı.
Bu rakamın önceki yıl 40 000 leva olduğunu kaydeden basın bildirisi "Müslüman halkımızın İslami eğitime geçen yıla göre % 150 gibi bir artış göstererek yardım etmesi bizi onurlandırmıştır. Bu kampanyada görev alan Bölge müftülüklerine, Cemaat-i İslamiye encümenlerine ve yardımsever halkımıza çok teşekkür ediyoruz", denildi.

Kapmanya esnasında toplanan paraların harcanacağı yerler şunlar:
1-Yaz Kuran kursları, 2-Şumnu, Rusçuk ve Mestanlı'da bulunan İmam-hatip Liseleri, 3-Sofya'da bulunan Yüksek İslam Enstitüsü, 4-İlköğretim Devlet okullarında Seçmeli İslam Dini dersi için.

Bölge müftülüklerine göre toplanan yardım miktarları şöyle (leva olarak):
1-Aytos: 15647,95
2-Dobriç: 4542,05
3-Gotse Delçev: 10623,00
4-Haskovo: 4321,32
5-Kırcaali: 6590,65
6-Krumovgrad: 2298,75
7-Pazarcik: 4610,55
8-Pleven: 1320,00
9-Plovdiv: 3108,23
10-Razgrad: 5682,76
11-Ruse: 2026,87
12-Silistra: 4937,00
13-Smolyan: 17399,89
14-Sofya: 2829,60
15-Şumen: 8317,26
16-Tırgovişte: 6528,00
BTG

13 Kasım 2008 Perşembe

YÜKSEK İSLAM ENSTİTÜSÜNDE 11. DERS YILI BAŞLADI


Ekim ayı başlarında Sofya Yüksek İslâm Enstitüsünde 11. ders yılının açı­lışı münasebetiyle törenli bir toplantı ya­pıldı. Toplantıda Baş müftü Dr. Mustafa Hacı, HÖH milletvekili Ahmet Hüseyin, T.C. Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşa­viri Mazhar Bilgin, Kültür ataşesi Murat Dikman enstitü yönetmenliği, öğretmen ve öğrenciler hazır bulundular.
Kur'ân-ı Kerim okuyarak yapılan açılıştan sonra esaslı bir konuşma yapan rektör Doç. Dr. İbrahim Yalımov’tan sonra Baş ­müftü Dr. Mustafa Hacı sözü aldı ve ez­cümle şöyle dedi:
- Bugün bir bayram günü daha ya­şıyoruz. Enstitümüzün yeni ders yılının açılışı münasebetiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Geçen on yıl içinde, kar­şılaştığımız bütün zorluklara rağmen, bugünlere gelebildik. (Esasen İslâm ens­titüsünün temelleri 1990'da Yanyüksek İslâm Enstitüsü olarak atılmıştır). Geç­tiğimiz yola bakınca arada çok büyük bir fark olduğunu görüyoruz. Bizler, bu okulumuzun önemini anlayarak onudaha ileriye götürmeliyiz. Kuşkusuz, gelecek yıllarda eğitim ve öğretim çok daha güzel şartlarda olacaktır. Ancak bu noktaya gelmemizde bize yardımlarını esirgemeyen Türkiye Diyanet Vakfına teşekkürlerimi sunmak isterim. Cenab-ı Hak sizleri muvaffak eylesin!
Ondan sonra konuşan milletvekili Ahmet Hüseyin öğrenci ve öğretmenleri yeni ders yılının açılışı münasebetiyle selâm­ladı ve: "Biz, bir sıra güçlüklere rağmen Islâmi okullarımızı korumaya muvaffak olduk. Bu yoldaki gayretlerimizin devamlı olacağını ümit ediyorum. Sizler, bugün Bulgaristanda nasıl bir hayat yaşadığımızı görüyorsunuz. Fakat biz optimist olmalıyız. Bugün Müslümanlar hakkında neler neler konuşuluyor. Fakat siz, gençler, kendinizi öyle güzel hazırlamalısınız ki, her yerde, her zaman bu türden yanlış görüşlere lâyık oldukları cevabı ve-rebilmelsiniz!
Türkiye Cumhuriyeti Sofya Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Sayın Mazhar Bilgin de ezcümle şöyle konuştu:
- Sevgili gençler! Sizlere Büyükelçiliğimizin selâmlarını getirdim. Diyanet İşleri Başkanlığı adına yeni öğretim yılınızın hayırlı olmasını diliyorum. Biz, Türkiyeli Müslüman kardeşle­riniz olarak her zaman sizlere yardıma hazırız, yeter ki, sizler de fiilen istemesini biliniz. Ben sizlere bu okulda derslere iyi çalışmanızı, mezun olurken ilimle donatılmış olarak okuldan ayrılmanızı diliyorum. Diploma almak önemli değil, ilimle mü­cehhez olmak önemli. Neden Allahımız bilgiden bahsediyor? Ve bize "Oku!" diye emrediyor? Her halde İslâm dininin cahiller tarafından temsil edilemeyeceği, ancak İslâmı algılamaya hazır kişilerin bunu yapabileceğini bildiği için. Tarihe baktığımız zaman her devir­de ilimle mücehhez olduğumuz zaman muvaffak olmuşuz. Ne zaman ilmi bırakmışsak, çöküş ve gerileme başlamıştır. Müslü­manlar Medinede ilk camiyi inşa ettikleri zaman onun yanında Suffa okulunu açtılar. Öyle ki, ilim ve ibadeti el ele yürüttüler. Zira dinsiz ilim, ilimsiz din olamaz!

MEYHANECİ İMAM

Geçenlerde bir köy camiinde cuma namazı kıldım. Müezzinin güzel sesi dikkatimi çekti. Öyle bir ezan okuması, kamet getir­mesi var ki, insanın kalbini mest ediyor. Namazdan sonra kendisini kutladım.
-Efendim, başkaları da kutlar beni sesim için ama, hiç bir kimse bu işin sırrını bilmez. Ben ezandan Önce bir şişe bira içerim, ünüğümü temizlerim, sesim açılır, diye cevap verdi. Şaka yapıyor zan­nettim. Yüzüne baktım, herif ga­yet ciddi söylüyor. Hem de bunu ucundan bir olaymış gibi anlatı­yor. Yanındakileri de takıldılar:
- Sen rakı da içtiğini gizlemek için birayı daha ehven-i şer, diye söylüyorsun, imam ilâve etti:
-Biz burada iftarları toptan ya­parız. Herkes evinde ne varsa tas­la tavayla getirir, hep beraber yer, içeriz. Sadece bizim müezzin evde yapar iftarı. Ezanı okur hemen gi­der evine. Bu iş beni kuşkulandır­dı. Bir akşam ansızın bir baskın yaptım. Ne göreyim bizim Eşref oturmuş sofranın başına. Önünde rakı şişesi, meze tabağı, demlenip duruyor.
Eşref, artık dayanamadı.
- İçersem kendime içiyorum, dedi. Siz hiç bir defa beni sarhoş gördünüz mü? Hem dini hizme­timi yapıyorum, hem de keyfimi. Filân köyün imamı gibi meyha­necilik yapmıyorum ya, siz ona şükredin. Benim akşamcı olduğu­mu bilirsiniz. Ben sizin gibi bul­duğum zaman içmem. Akşamdan akşama... içerim. Namazı ise Cu­madan Cumaya kılarım.
Bu defa artık ben söze karışmak ihtiyacı hissettim. Anlattılar. Kom­şu köyün imamı hem meyhanecilik yapıyormuş, hem de namaz kıldı­rıp cenaze yıkıyormuş. İnanma­dım. Meseleyi yerinde yoklamak için gittim söyledikleri köye. Köy şirin, küçük bir Türk köyü. Küçük de bir bakkaliyesi var.
Raflara çeşitli gıda madde­lerinden başka beş on çeşit içki şişesi dizilmiş. Dükkânın önüne birkaç masa konmuş. Etrafların­da beş on da sandalye var. Birini altıma çekerek kahve ısmarladım. 60 yaşlarında, kırçıl sakallı, orta boylu dükkâncı kahveyi getirdi.
Kendisine bu köyün imamı­nı arıyorum dedim.
- İmam benim, efendim. İnsan kıtlığında ben bu kö­yün her şeyiyim. Hem imam, hem muhtar, hem dükkâncı. Siz muska filân yazdırmak için gelmiş olmayasmız, yoksa sünnet ettirecek toru­nunuz mu var? Hepsini ya­parım Allah’ın yardımıyle, elhamdülillah.
Yanımdaki sandalyeye oturdu. Tanıştık. Konuşur­ken bir köydeşi geldi:
- Hacı, bana bir yüzlük, dedi. İmam kalktı müşteri­sine yüz gram rakı getirdi.
- Müşteri size "hacı" dedi. Takılıyor mu, yoksa soyadınız mı Hacı?
-Hayır, efendim. Allah nasip etti. Ben o mübarek yerleri de zi­yaret ettim, hacı oldum.
Konuşurken saatına baktı, na­maz vakti geliyor, ben abdestleneyim, dedi. Abdest alırken baş­ka bir müşteri geldi, bira istedi. İmam hemen abdestini kesti, bira­yı müşterisinin önüne koydu, son­ra devam etti.
Artık şaşmak sırası bana geldi. Herif hem imam, hem hacı, hem de içki satıyor. Baktım, bu işleri de gayet rahat yapıyor. Hiç öyle bir vicdan çarpıklığı filan okun­muyor yüzünde.
Ne diyeyim, bilemiyorum. Ma­sal gibi anlattığım bu olay aynı ile vaki. Ancak yüzlerce dürüst, imanlı, hizmet aşığı müezzini, imamı gücendirmemek için, her ikisinin de köyünü, adını şimdilik saklıyorum. Yoksa bana verdikle­ri sözü tutup da ahlaklarını düzelt­mezlerse dergide resimlerini bile verebilirim.

Dr. İsmail CAMBAZOV

17 Eylül 2008 Çarşamba

ДПС защити джамиите и скочи срещу етническите ексцесии


Според ДПС толерантността между различните религии у нас е изкуствена. В декларация от движението на Ахмед Доган посочиха, че повод за изявлението им са зачестилите случаи на посегателства срещу джамии.Ахмед Юсеин припомни, че преди време джамиите в Плевен и Ямбол са осъмнали с обидни надписи, наполовина е била опожарена джамията в Казанлък. "От стотици години живеем в разбирателство с другите религиозни общности, но подобни грозни факти показват, че тази толерантност, за която говорим, понякога е много изкуствена", каза депутатът от ДПС.Парламентарната група на Сокола настоя да бъде свикано специално заседание на Комисията по правата на човека и вероизповеданията, на което министърът на вътрешните работи Михаил Миков да докладва какви мерки са взети, за да няма ексцесии на етническа основа в страната. Юсеин съобщи още, че на 11 септември в Пловдив български гражданин мюсюлманин, отивайки на молитва, е пребит от младежи, а джамията е била замеряна с камъни."ДПС призовава парламентарните и извънпарламентарните политически сили да направят всичко възможно подобни събития да не се повтарят", каза депутатът.

6 Eylül 2008 Cumartesi

İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş restore edilen Filibe Cuma Camii'ni açtı

Uzunca bir zamandan beri harab olan Filibe Muradiye camii İstanbul Büyükşehir Belediyesinin imkanlarıyla restore ediliyordu, nihayet 5 eylül 2008 cuma günü bu restorasyon tamamlandı ve İstanbuldan gelen heyetle birlikte Belediye Başkanı Kadir Topbaş caminin açılış kurdelasını kesti. Türkiyeden gelen heyette Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ valileri de bulunuyordu. Cami açılışına Bulgaristandan Çevre Bakanı Dr. Cevdet Çakırov, Plovdiv Valisi Todor Petkov, Belediye Başkanı Slavço Atanasov milletvekili Ahmed Hüseyin, Başmüftü Dr. Mustafa Hacı ile birlikte bölge müftüleri ve vatandaşlar katıldı.





06.09.2008 Cumartesi günü Bulgaristan'ın en büyük gazetesi Trud'da (Emek) çıkan haber.
Başlık: Plovdivdeki camiyi açtılar.

2 Eylül 2008 Salı

Müslüman öğrenciler, İslami konulardaki bilgilerini Sofya'da yarıştırdı


Bu yıl ikincisi düzenlenen Temel İslami Bilgiler Yarışması Sofya'da gerçekleştirildi. Yarışmaya ülke genelinden on yedi bölge müftülüklerini temsilen katılan öğrenciler, temel dini bilgiler konularında birbirleri ile yarıştı. Bu yılki Kuran kurslarına katılan öğrenciler arasından bölgelerde yapılan dini bilgiler yarışmasında dereceye kalanlar Sofya'daki yarışmaya katılma hakkı kazandı. Sofya'daki yarışmada öğrencilere genel dini bilgiler, İslam dini, Hz. Peygamberimiz'in hayatı ile ilgili sorular soruldu ve Kuran'dan kısa sureler okumaları istendi. Üç kişiden oluşan ve her bir şehri temsil eden öğrenciler, akaid, fıkıh, ahlak ve Peygamberimizin hayatı ile ilgili soruları başarı ile cevapladı. Öğrencilerin verdikleri cevaplar üç kişilik jüri tarafından çeşitli puanlar verilerek değerlendirildi. Yarışma sonunda ilk sırayı 177 puan ile Aytos bölge müftülüğü elde etti. Yarışmada 176 puan ile Razgrad ikinci ve 174 puan ile Pazarcik bölge müftülüğü üçüncü oldu.

Yarışmaya Bulgaristan Başmüfütüsü Mustafa Aliş başta olmak üzere, Türkiye'nin Din Ateşesi, bölge müftüleri, öğretmenler, öğrenci velileri ve davetliler katıldı. Başmüftü Mustafa Aliş, programda yaptığı konuşmada, yarışma ile kimin daha çok bildiğinin öne çıkartılmasından ziyade, öğrencilerin böyle bir ortamda bir araya gelmelerinin hedeflendiğini belirtti. Bu tip eğitim programlarına büyük ihtiyaç olduğunun altını çizen Aliş, dini eğitimi alan kişilerin topluma daha hoşgörülü baktığını ifade ederek, bu tür eğitim faaliyetlerinin önemine değindi. Sofya, Zaman