Osmanlı torunu Evlad-ı Fatihanlar... Geçmişi bilerek onu unutmadan, geleceğe kanat açanlar... Biz bize benzeriz ve özgün olma iddiasındayız. Kuruluş: Sofya 26 Mart 2008, Halen yayın: İstanbul
21 Mart 2009 Cumartesi
BULGAR BASININDAN ÖZETLER
- Yane Yanev Belediye Başkanı Ahmed Başevle ilgili yeni iddialar ortaya attı.
"Düzen, Yasallık ve Adalet" Partisi milletvekiline göre Başev babasına ait arazi ile 2 dönümlük belediye arazisini değiştirmiş.
- DPS: Eğitim kanunu ile ilgili Başbakanı da dinleyelim.
Yurtdışı gezisi sebebiyle Bakanlar kurulu toplantısında bulunmayan Başbakan Stanişev'e yardımcısı Emel Etem vekalet etti. Toplantıda Eğitim kanununda yapılacak değişikler konusu da gündeme gelmiş ancak Emel Etem'in vetosu ile karşılanmış. Eğitim kanununda yapılacak değişiklikler arasında "başörtüsü gibi dini sembolleri yasaklayan" ifadelerin de yer aldığı bildiriliyor.
- Valeriya Veleva'nın yorum yazısı: Doğan ve Simeon açıklanamayan / açıklanabilen aşk
Yorum yazısında yazar şu noktalara değiniyor: NDSV lideri Simeon Sakskobuggotski'nin DPS ile seçim koalisyonu görüşmeleri yaptığını yarım ağızla ifade etmesinden sonra kendi partisinin milletvekillerinden tenkitler aldı. Tenkitler veciz bir şekilde şu cümle ile ifade edildi "DPS ile seçim koalisyonu kurmak bizim için "ölüm öpücüğü".
Yazıda NDSV ile DPS'nin Avrupa Birliği Parlamentosu seçimi için koalisyon görüşmeleri yapıldığı ifade ediliyor. NDSV'nin Bulgar parlamentosuna girme şansını da tartışan yazar Simeon'un iradesine bağlı kalmadan partinin gerekirse bir dönem meclis dışında kalarak çok çalışmak suretiyle politik arenada kendi yerini kazanması gerektiğini ifade ediyor.
ATAKA GAZETESİ:
- ATAKA protestolarından sonra Sofya'ya yeni cami yapımı yasaklandı.
Sofya Yüksek İdari Savcılığı cami yapılması düşünülen yer için şimdiye kadar böyle bir dilekçe verilmemesini sebep göstererek söz konusu arsaya bu durumda cami yapılamayacağına karar verdi.
- Satovça köyünden öğretmen Lilko Ayvazov:
Müdire hanım zorla veli ve öğrencileri camiye sokuyor.
"Ben müslümanım ama davranış ve verdiği mesajlar yönünden Volen Siderov'a verdiğim not müsbet." (Tam sayfa mülakat)
Not: Haber özetleri Bulgaristan Türkleri ve Müslümanlarıyla ilgilidir.
19 Mart 2009 Perşembe
GERB, ATAKA'YA YENİLDİ
GERB Grup Başkanı Diyana Yordanova'nın açıklamasına göre, böyle bir teklif yapmalarının temelinde, GERB olarak şehirde barış ve huzur istemeleri yatıyor. Halbuki cami yapımı ile ilgili daha önce alınan karar sebebiyle şehirde etnik düşmanlık körüklenmekte ve bu karar haksız bir şekilde seçim öncesi propaganda malzemesi olarak kullanılmakta ve vatandaşlar manipüle edilmektedir.
GERB oylarını ATAKAYA kaptırma korkusuyla attığı adımdan geri çekilmektedir. Gelecek hükümeti kurma iddiasında olan bir partiye bu hiç yakışmamıştır.
Bulgaristan Türk Gençliği - BTG
18 Mart 2009 Çarşamba
MEDYA, DANS VE RADİKAL İSLAM
DANS - Devlet "Ulusal Güvenlik" Ajansı kurulalı bir sene ikibuçuk ay oluyor. Bu müddet zarfında gösterişli "radikal İslam" baskınlarının ikisi fos çıktı. Birincisi eski Sofya müftüsü Ali Hayreddin'i "radikal İslam" fikirleri yayan tam tamına iki internet sitesi hazırlamakla itham ettiler. Sorguladılar ve serbest bıraktılar. Suç unsuruna rastlamadılar. Son olayda Sayın A. Başev ve M. Boşnakla ilgili olarak ta aynısı yaşandı.
Öte taraftan sessizce Türkiye Diyanet Vakfı Bulgaristan temsilcisini ulusal güvenliğe tehdit oluşturuyor gerekçesiyle sınırdışı ettiler, kimsenin ruhu duymadı; daha önce de Pazarcik merkezli "Vyara" Vakfı'nı "sivil toplum kuruluşları dini faaliyet gösteremez" gerekçesiyle kapattılar.
Dans'ta mutlaka İslam ve Bulgaristan müslümanları hakkında uzmanlar var. Neyin ne olduğunu biliyorlar. Bütün bu "gösterişli baskınların" psikolojik mücadele boyutu olduğunu düşünmemize mani birşey yok.
Bulgaristan halkının büyük bir çoğunluğu müslümanıyla hristiyanıyla İslam'ın ve "Radikal İslam" denilen şeylerin ne olduğunu bildiklerini hiç sanmıyorum. Hatta bu konunun uzmanları bile "radikal İslam"ın ne olduğu konusunda bir fikir birliğine varmış değillerdir. Bulgar oryantalisti Prof. Vladimir Çukov'un ifadesine göre 'mesela İngiltere'de radikal İslam kriterleri sabit değil hareketlilik aretmektedir. Yani değişmektedir. Bunları da belirleyen bir komisyon vardır.' Hristiyan ilahiyatı doktoru olan Stefan İlçevski "Bulgaristan'da müslüman topluluğu: gelenek, yeniden İslamlaşma, dünyevileşme ve radikalizim arasında seçim" (1) başlıklı makalesinde bütün bu kavramları irdeledikten sonra en son cümlesinde şunları söylüyor: Bizde (ülkemizde) "radikal" sayılan İslam, Batı'daki en "ılımlı" İslam'dan defalarca daha liberaldir.
Not: Halkın Belediye Başkanı Ahmed Başev'i kahraman gibi karşıladığını gören siyasiler nasıl da hemen ağız değiştiriverdiler.
Kaynak:
(1) http://www.center-religiousfreedom.com/bg/art.php?id=139
17 Mart 2009 Salı
YENİ DİZAYNIYLA MÜSLÜMANLAR DERGİSİNİN MART '09 SAYISI ÇIKTI
Sofyaya yeni cami meselesi - Basri ZİLÂBİD
Öğrencilerimiz Mevlid gecesinde Islâmî eğitim fonuna yardım yapanlar için dua edecek
İmam Hatip Lisesinden Kimsesiz çocuklara yardim
Zaman geçip gider, fakat acı anılar kalır - Bahri İZZET
TARİHİN ALTIN SAYFALARI
Barış Peygamberi - Prof. Dr. I. Hakkı Ünal
İBADET HAYATIMIZ
Cemaatle namaz kılmanın hükmü ve önemi - Doç. Dr. İsmail Karagöz
Anılar yaşıyor - Ahmet MUSTAFA
KÜLTÜR ÇALIŞMALARI
Basınımızda canlanma hamlesi
DEĞERLERİMİZ
Cömertlik - Prof. Dr. M. Yaşar KANDEMİR
GENÇ KALEMLER
Huzuru yanlış adreste mi arıyoruz? - Sakine ARİF
Çocukları küçükten eğitmenin önemi - Necibe HÜMMET
Kur'ân nerede günümüz Müslümanları nerede? - Ayşe HALİL
16 Mart 2009 Pazartesi
Başev ve Boşnak Salıverildi
Gorse Delçev (Nevrokop) Bölge Müftüsü Aydın Muhammed: DANS'ın Başev ve Boşnak'a karşı tutumu ayıptır. Mafya üyelerinin ifadelerini almak için mektup gönderiyorlar, müslümanlara gelince gece yarısı evlerine giriyorlar, sanki suçluymuşlar gibi.
DPS-HÖH Gırmen Teşkilatı Başkanı Rifat Atipov: Ahmed Başevle ilgili iddialar tam bir aptallık ve saçmalık.
Ribnovo köyü Okul müdürü Fehim İsa: Radikal İslam'ın olduğu ile ilgili iddialar temelsiz.
Gırmen Belediye Başkanı Ahmed Başev, evinden alınıp Sofya'da bulunan İç İstihbarata Getirildi
Bu sabah, savcılığın isteği doğrultusunda Bulgaristan Başbakanına bağlı Devlet "Ulusal Güvenlik" Ajansı (yani iç istihbarat) bağımsız Gırmen Belediye başkanı olan Ahmed Başev ile Ribnovo köyü Devlet okulunda seçmeli İslam dersi öğretmeni Murat Boşnak'ın ifadelerine başvurmak üzere Sofya'da bulunan merkezlerine getirdi.
Savcılık, kısa adı DANS olan bu istihbarat biriminden Ceza kanununa göre, milli ve ırkı eşitliğe ve dine aykırı faaliyetlerin olup olmadığı ile ilgili bilgi toplanmasını istemiş.
BTG hatırlatıyor: Çok kısa bir zaman önce Yane Yanev adlı aşırı milliyetçi milletvekili sözkonusu şahıslarla ve daha başkalarıyla ilgili iddialarda bulunmuş ve savcılığa bu konunun araştırılması ile ilgili dilekçe vermiş olduğundan bu olay gerçekleşmiştir.
Bulgar haber sitelerinde bu olayla ilgili bazı başlık ve yorumlar şöyle:
- Milliyetçi VMRO Partisi Başkanı K. Karakaçanov: Radikal İslamla ilgili sorunlar çoktandır var.
- Ribnovo köyü muhtarı Mustafa Abdikov köylerinde İslam radikalizmi olduğu iddialarını yalanladı.
- Antonina Jelyazkova: Siyasi çekişmeler Gırmende gerilim yaratıyor.
10 Mart 2009 Salı
AVRUPA BİRLİĞİNDE BULGARİSTAN TÜRKLERİNİ TESPİT
6 Mart 2009 Cuma
Bulgaristan Devlet Arşivlerinde Müslümanların Dini Teşilatlarına ait Arşiv Fonları
- Başmüftülük, Merkezi Devlet Arşivi, 471 К, 1854 Arşiv birimi, 1895 – 1947
- Başmüftülük, Merkezi Devlet Arşivi, F. 747, 297 Arşiv birimi, 1881 –
- Başmüftülük, Merkezi Devlet Arşivi, ЧП 157, 13 dosya
- Müslüman Vakıf Encümenliği – Petriç, Devlet Arşivi (DA)-Blagoevgrad, Fon № 110К, 12 Arşiv birimi, 1919 – 1943
- Bölge müftülüğü– Aytos, DA-Burgas, 857 К, 42 Arşiv birimi, 1906 – 1948
- Bölge müftülüğü– Aytos, DA-Burgas, 1495, 37 Arşiv birimi, 1948 – 1984
- Cami encümenliği – Drındar köyü, DA-Varna, 576К, 26 Arşiv birimi, 1941-1947
- Müftülük – Provadiya, DA-Varna, 331К, 97 Arşiv birimi, 1895-1948
- Bölge Müftülüğü – Varna, DA-Varna, 330К, 48 Arşiv birimi, 1914-1934
- Türk müslüman dini cemaati – Varna, DA-Varna, F.930, 29 а. е., 1951-1968
- Bölge Müftülüğü - Veliko Tırnovo (1880 - 1944), DA-Veliko Tırnovo, F. 886К, 291 Arşiv birimi, 1880 - 1955
- Bölge Müftülüğü – Vidin, DA-Vidin, F. 25К, 145 Arşiv birimi, 1818 – 1947
- Türk müslüman dini cemaati – Dobriç, DA-Dobriç, F. 199 К, 30 Arşiv birimi, 1941 – 1944
- Türk müslüman dini cemaati – Tolbuhin, DA-Dobriç, F. 1150, 59 Arşiv birimi, 1941 – 1973
- Müftülük – Dobriç, DA-Dobriç, F. 198 К, 280 Arşiv birimi, 1734 – 1944
- Müftülük – Tolbuhin, DA-Dobriç, F. 1151, 68 Arşiv birimi, 1946 – 1973
- Kırcaali Müftülüğü – Kırcaali, DA-Kırcaali, F. 1К, 158 Arşiv birimi, 1913-1957
- Ardino Müftülüğü – Ardino, DA-Kırcaali, F. 69К, 153 Arşiv birimi, 1913-1950
- Krumovgrad Müftülüğü – Krumovgrad, DA-Kırcaali, F. 232К, 25 Arşiv birimi, 1916-1947
- Kırcaali Müslüman dini cemaati, DA-Kırcaali, F. 2К, 27 Arşiv birimi, 1920-1948
- Müslüman dini cemaati – Ardino, DA-Kırcaali, F. 70К, 10 Arşiv birimi, 1915-1949
- Müslüman dini cemaati – Krumovgrad, DA-Kırcaali, F. 231К, 26 Arşiv birimi, 1922-1949
- Müslüman dini cemaati – Momçilgrad, DA-Kırcaali, F. 72К, 70 Arşiv birimi, 1936-1950
- Lom müftü naibliği – Lom, DA-Montana, F. 541К, 7 Arşiv birimi, 1915-1934
- Müftü naibliği – Pleven, DA-Pleven, F. 120К, 134 Arşiv birimi, 1902-1950
- Müftülük – Razgrad, DA-Razgrad, F. 93К, 36 Arşiv birimi, 1917-1944
- Müslüman dini cemaati – Razgrad, DA-Razgrad, F. 100К, 62 Arşiv birimi, 1906-1944
- Müslüman dini cemaati – Razgrad, DA-Razgrad, F. 731, 24 Arşiv birimi, 1944 – 1957
- Müslüman dini cemaati - Yambol, DA-Yambol, F. 343К, 14 а. е., 1920-1942
- Müslüman dini cemaati, Tutrakan, DA-Silistra, F. 90К, 100 Arşiv birimi, 1896-1960
- Türk dini cemaati, Silistra, DA-Silistra, F. 115К, 60 Arşiv birimi, 1896-1946
- Türk dini cemaati, Silistra, DA-Silistra, F. 573, 14 Arşiv birimi, 1947-1967
- Müslüman dini cemaati – Smolyan, DA-Smolyan, F. 358К, 31 Arşiv birimi, 1919 - 1947
- Bölge Müftülüğü - Darıdere (Zlatograd), DA-Smolyan, F. 367К, 21 Arşiv birimi, 1914 -1959
- Müftülük - Dövlen (Devin), DA-Smolyan, F. 172К, 85 Arşiv birimi, 1914 -1951
- Müftülük – Ksanti, DA-Smolyan, F. 48К, 8 Arşiv birimi, 1942 - 1944
- Bölge müftülüğü- Paşmakli (Smolyan), F. 42К, 292 Arşiv birimi, 1913 - 1983
- Müslüman dini cemaati – Stara Zagora, DA-Stara Zagora, F. 649К, 28 Arşiv birimi, 1924-1949
- Müslüman dini cemaati - Stara Zagora, DA-Stara Zagora, F. 394, 14 Arşiv birimi, 1943-1978
- Bölge Müftülüğü – Haskovo, DA-Haskovo,F. 42К, 318 Arşiv birimi, 1908-1944
- Müslüman dini cemaati – Haskovo, DA-Haskovo, F. 182К, 189 Arşiv birimi, 1888-1953
- Müslüman dini cemaati – Haskovo, DA-Haskovo, F. 760, 43 Arşiv birimi, 1928-1984
- Müftülük – Omurtag (1878 – 1944), DA-Tırgovişte, F.7 К, 1 , 91 Arşiv birimi
- Müslüman dini cemaati – Makariopolsko köyü (Bilinmiyor – 1944), DA-Tırgovişte, F.130 К, 1 , 6 Arşiv birimi
- Müftülük – Tırgovişte (1878 – 1944), DA-Tırgovişte, F.471 К, 3, 192 Arşiv birimi
- Müslüman dini cemaati – Popovo (Bilinmiyor – 1944), DA-Tırgovişte, F.479 К, 1 , 13 Arşiv birimiTürk müslüman dini cemaati – Tırgovişte ( 1944 -), DA-Tırgovişte, F.558, 1, 44 Arşiv birimi
- Novi pazar bölgesindeki müslüman dini cemaatleri, DA-Şumen, F. 560К, 47 Arşiv birimi, 1903-1930
- Müftülük – Novi Pazar, DA-Şumen, F. 516К, 277 Arşiv birimi, 1911-1958
- Preslav müftü naibliği, DA-Şumen, F. 702К, 10 Arşiv birimi, 1913-1928
- Türk Müslüman dini cemaati – Şumen, DA-Şumen, F. 3К, 88 Arşiv birimi, 1761-1944
- Bölge Müftülüğü – Şumen, DA-Şumen, F. 62К, 171 Arşiv birimi, 1740-1971
Listeyi hazırlayan: Basri Zilabid
BULGAR DEVLET ARŞİVLERİNDE TÜRK EĞİTİM VE KÜLTÜR DERNEKLERİ
Турско благотворително дружество “Шевкaт” – Кърджали, Държавен Архив (ДА)-Кърджали, Фонд 4К, 13 архивна единица (а.е.), 1931-1950 г.
"SEBHATTİN ALİ" HALK KÜTÜPHANESİ - LÜBENOVO KÖYÜ,KIRCAALİ, KIRCAALİ DEVLET ARŞİVİ, FOND 569, 6 ARŞİV BİRİMİ, 1957-1961 YILLARI ARASI.
Народно читалище “Себахтин Али” – с. Любено, Кърджалийско, ДА-Кърджали, Ф. 569, 6 а.е., 1957-1961 г.
"NAZIM HKMET" HALK KÜTÜPHANESİ - LYASKOVO KÖYÜ, KIRCAALİ, KIRCAALİ DEVLET ARŞİVİ, FOND 559, 5 ARŞİV BİRİMİ, 1954-1962 YILLARI ARASI.
Народно читалище “Назъм Хикмет” – с. Лясково, Кърджалийско, ДА-Кърджали, Ф. 559, 5 а.е., 1954-1962 г.
"NAZIM HKMET" HALK KÜTÜPHANESİ - ZVEZDEL KÖYÜ, KIRCAALİ, KIRCAALİ DEVLET ARŞİVİ, FOND 575, 16 ARŞİV BİRİMİ, 1952-1984 YILLARI ARASI.
Народно читалище “Назъм Хикмет” – с. Звездел, Кърджалийско, ДА-Кърджали, Ф. 575, 16 а.е., 1952-1984 г.
"IŞIK" HALK KÜTÜPHANESİ, GORNO PRAHOVO KÖYÜ, KIRCAALİ, KIRCAALİ DEVLET ARŞİVİ, FOND 540, 8 ARŞİV BİRİMİ, 1956-1975 YILLARI ARASI.
Народно читалище “Ъшък”– с. Горно Прахово, Кърджалийско, ДА-Кърджали, Ф. 540, 8 а.е., 1956-1975 г.
"NAZIM HKMET" HALK KÜTÜPHANESİ - MLEÇİNO KÖYÜ, KIRCAALİ, KIRCAALİ DEVLET ARŞİVİ, FOND 539, 10 ARŞİV BİRİMİ, 1958-1961 YILLARI ARASI.
Народно читалище “Назъм Хикмет” – с. Млечино, Кърджалийско, ДА-Кърджали, Ф. 539, 10 а.е., 1958-1961 г.
"M. SUBHİ" HALK KÜTÜPHANESİ - ÇERNOOÇENE KÖYÜ, KIRCAALİ, KIRCAALİ DEVLET ARŞİVİ, FOND 578, 15 ARŞİV BİRİMİ, 1952-1985 YILLARI ARASI.
Народно читалище “М. Субхи”– с. Черноочене, Кърджалийско, ДА-Кърджали, Ф. 578, 15 а.е., 1952-1985 г.
"NAZIM HKMET" HALK KÜTÜPHANESİ - ŞUMEN, ŞUMEN DEVLET ARŞİVİ, FOND 829, 36 ARŞİV BİRİMİ, 1948-1984 YILLARI ARASI.
Народно читалище „Назъм Хикмет” – гр. Шумен, ДА-Шумен, Ф. 829, 36 а.е., 1948-1984
DEVLET TÜRK TİYATROSU - ŞUMEN, ŞUMEN DEVLET ARŞİVİ, FOND 623, 20 ARŞİV BİRİMİ, 1958-1964 YILLARI ARASI.
Държавен турски естраден театър – Шумен, ДА-Шумен, Ф. 623, 20 а.е., 1958-1964
SORUN SOYLEYELİM
3 Mart 2009 Salı
Zdrastvuyte bratushki-Merhaba kardeşler
Последната Руско-турска война приключи преди 131 години и за България тя бе Освободителна. Тогава сме посрещали руснаците със: “Здравствуйте, братушки!” Днес отношенията между трите държави изглеждат така: руският природен газ стига безпрепятствено до Турция по тръба под Черно море. А само преди два месеца България преживя поредна криза в доставките на руски газ. Руските туристи отиват свободно в Турция на почивка. Визите за тях са безплатни, а правителството в Анкара дори субсидира чартърните полети. За България руснаците са принудени да плащат по 50 евро за виза, издавана от индийска фирма посредник, и се оплакват от бавна обработка на документите. Тези отношения може би щяха да са други, ако преди 130 години Русия бе наела индийски войници да освободят България. Това му е лошото на времето - не може да се върне назад, а никой не знае какво го чака напред.
26 Şubat 2009 Perşembe
BAŞMÜFTÜLÜK: İNŞAAT İZNİ KASITLI OLARAK GECİKTİRİLİYOR
Sofya İslam Enstitüsünde okuyan ve bu merkezde çalışanlara hizmet edecek bir cami, Kütüphane, Yüksek İslam Enstitüsü binası, Erkek ve kız yurdu, Başmüftülük idari binası ve lojmanlar.
Bulgar gazetelerinden bazıları bu haberi şöyle aktardı:
Novinar Gazetesi: Müftülüğe göre belediye inşaat iznini geciktiriyor.
Trud Gazetesi: Müftü başkent belediyesinden şikayetçi.
Dnes.bg haber portalı: Camiye giden uzun yol.
18 Şubat 2009 Çarşamba
İSLAMİ EĞİTİM'E DESTEK HAFTASINDA 100 BİN LEVA TOPLANDI
MÜSLÜMANLAR DERGİSİNİN ŞUBAT 2009 SAYISI ÇIKTI
- İsperih'in Yeni Camisi İçin İlk Kazma Vuruldu
- İmam-ı Azam Ebu Hanifenin oğluna vasiyeti
- İslâm Medeniyetinde Bir Arada Yaşamanın Dinî Temelleri
Prof. Dr. Mustafa ÇAĞRICI
- "Fatiha" Suresi'nde Namaza Dair İncelikler
Niyazi BEKİ
- Efendimizin (s.a.s.) 24 saati
Saffet SANCAKTAR
- Sadaka Taşları
Yrd. Doç. Dr. Hasan ÖZÖNDER
- Çin'e Seyahat
Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA
- Geliyoruz! Sevinin! Biz İmam Hatipliyiz!
Özlem BELGİN
- Allah, Sevdiklerini İmtihana Çeker
Meryem SMİRNOVA
Kırcaali Müftüsü ile Söyleşi BTG
15 Şubat 2009 Pazar
SOFYA'DA BAŞINIZA NELER GELEBİLİR-1
Birincisi, Müslüman bir Türk olarak sabah namazına ezan sesi duymadan kalkarsınız, çünkü burası bir Hristiyan şehridir. Namazınızı kılar, kahvaltınızı yaparsınız. Ailenizle vedalaşıp apartmanın önüne park ettiğiniz arabanıza doğru yönelirsiniz. Araba anahtarınızı çıkarıp arabanızı açmaya yeltendiğnizde kapı kilidinin kırık olduğunu ve araba teybinin çalındığını görürsünüz.
- Gece hırsızlar arabanızın kilidini kırıp teybinizi ve içeride bulunan para edecek eşyanızı çalıp gitmişlerdir.
Allah kahretmesin dersiniz. Bir an düşündüktn sonra bunu polise bildirmeniz gerektiğini kendi kendinize söylersiniz. Ancak polise haber vermeden önce işyerini arayıp patronu olaydan haberdar ettikten sonra işe geç gelmek için izin istersiniz. 166 numaradan polisi ararsıznız. Polis size araba ile polis merkezine gelmenizi söyler. Polisler olay yerine gelmeye tenezzül etmezler. Polis merkezine gidersiniz, girişte bulunan görevliye olayı anlatırısınız. O da size sıranızı beklemeniz gerektiğini söyler. En az 20-30 dakika beklersin. Ayakta. Sonra sıran geldiğinde nöbetçi polisin yanına gidip olay hakkında bir açıklama yazarsın. Çalınan eşyalarını belirtirsin. Poliste sana şöyle der: 3 gün sonra gelip Resmi Tutanağını alacaksın. Şimdi almam mümkün değil mi diye sorarsın. Hayır, der. Çalıntı eşyalar olduğu için 3 gün sonra alacaksın Tutanağı, der. 3 gün sonra gidersin...
Efendim odalarda tamir yapılıyor, sizin evrakınız henüz hazır değil, cevabını alırsın.
Yarın, gelin derler.
Ertesi gün tekrar gidersin. Her defasında tabi işinden olursun. Patrondan izin almak kolay mı.
Polis merkezine gidersin...
- Kusura bakmayın ama resmi olarak 10 gün içinde bu Tutanağın verilmesi gerekir derler, yani evrak hazırlanmadığı için kanundaki 10 gün mühletine sığınırlar. En sonunda onuncu veya onbirinci günde polisten, arabanızın zorla açıldığı ve içeriden eşyaların çalındğına dair tutanağı almayı başarırsınız.
Buradan çıkarılacak ders şudur: Bulgaristan polisine güvenirsen güvendiğin dağlara kar yağar. Senin canın yanmış, arabanı kırmışlar, soymuşlar ama o polis bir tutanağı bile sana 10 günde veriyor.
Dönelim kaldığımız yere. Polise gittiğiniz ilk gün... Polisten çıktıktan sonra, arabanın kapısınız tamir ettirmek gerekiyor. Arabanızda full kasko olduğu için sigorta şirketine gidersiniz. Arabadaki hasarabakarlar ve tamiri onayladıktan sonra anlaşmalı çalıştıkları tamirciye sizi gönderirler. Anlaşmalı araba tamircisi sizi başkasına gönderir. Gidersiniz. Adam kırılmış anahtarlığa bakar ve şuan elimizde yok 2 gün sonra getirteceğiz o zaman gelin yaparız der. Böylece öğlene kadar hiçbir iş yapamadan işyerinize gidersiniz.
Öğle namazınızı kılarak biraz rahatlamaya çalışırsınız. Bu da gelir, bu da geçer dersiniz.
Öğlenden mesai bitiş saatine kadar çalışır gibi yaparsınız, çünkü kendinizi bir türlü işinize veremezsiniz.
Akşam saat 17:30 da Sofya otogarına bir akrabanız gelecek ve onu alacaksınız.
Otogarın önüne geldiğinizde saat tam 17:30 olmuştur. Şimdi arabayı otoparka koymayayım nasıl olsa 5 dakika içinde misafirimi karşılayıp gideceğiz diye düşünürsün ve arabanı park edilmesi yasak olan arka sokağa park edersin.
Arabandan uzaklaştıktan 2 dakika sonra trafik polisi gelir ve arabanı kaldırıp belediye otoparkına götürür. Gerçeken de 5 hadi diyelim 10 dakika içinde döndüğünde arabanın yerinde yeller esmektedir. Sokağın başında bulunan tabelada bulunan telefon numarasını arayıp arabanı hangi otoparka gönderdiklerini öğrenirsin. Otoparka vardığında 30 leva kaldırıp götürme cezası ödersin bir de polis, park edilmesi yasak olan yere park ettiğin için sana Akt yazar, yani ceza. Bu cezanın miktarı da Sofya'da 50 leva.
Arabanı alır misafrinle beraber evine gidersin. Evine giderken tabi ki, trafiğe takılırsın. Evinin önüne geldiğinde park yeri ararsın, bulursan kendini şanslı addedersin.
Evine vardığında başından geçenleri eşine ve aile efradına anlatırsın ve şöyle dersler çıkarırsın:
1. Araba sahibi iseniz, arabanın içinde çanta, elbise, araba teybinin paneli gibi hiç bir şekilde eşya bırakmayın. Çünkü hırsızlar geceleri dolaşıp araba içinde eşya olu olmadığına bakar ve onu çalırlar. Özellikle, boş bile olsa hiçbir şekilde çanta bırakılmaması gerekir.
2. Sofya içinde arabanzı mutlaka otoparka bırakınız. Merkezde özellikle otoparka bırakmazsanız çekiciler anında gelip arabanızı götüreceklerdir ve size 80 levaya mal olacaktır. Sofya'da 2 türlü otopark vardır: Birincisi, belediye otoparkları. Bunlara Sinya zona, derler. Bu otoparklar ucuzdur ve saati 1 (bir) levadır. İkinci çeşit toparklar özel olanlardır. Bunların saati de 2 ile 3 leva arasında değişir. Dolayısıyla 80 levadan olmamak için arabanızı mutlaka otoparka bırakın.
3. Sofya'da polis veya kim olursa olsun paranızı almak için hertürlü şeyi yapar, dolayısıyla gözünüzü dört açın.
Şimdilik bukadar. Devamı gelecek.
9 Şubat 2009 Pazartesi
SOFYA'YA YENİ CAMİ MESELESİ - EDİTÖRÜN YORUMU
Ancak bizim açımızdan mesele nedir, nasıl izah etmek gerekir.Birincisi, meselenin din ve vicdan hürriyeti boyutu var.İkincisi psikolojik boyutu. Bulgaristan anayasası her vatandaşa istediği dine inanma ve yaşama hakkı tanır. Ancak bu hakkın kullanılma isteğine gelindiğinde yönetimde olmayan partiler veya çeşitli sivil toplum kuruluşları eliyle ve kamuoyu oluşturmak suretiyle bir takım zorluklar çıkarılmaktadır. İşte Sofya'ya inşası düşünülen camide olduğu gibi. Volen Siderov diyor ki, caminin yapılacağı semtte yaşayanlara bunun sorulması lazım. Referandum yapılması lazım. İlk bakışta mantıklı geliyor insana. Ama öyle değil. Din ve vicdan hürriyeti veya herhangi bir hak/özgürlük aslı itibarıyla vardır. Bazılarının isteyip istememesine bağlı değildir.Şuanki Banyabaşı camii cemaate yeterli gelmemektedir. İnsanlar cuma namazında dışarıda, kışın soğukta, yazın güneş altında ibadetlerini yapmaktadır. Dolayısıyla zaten yeni bir camiye ihtiyaç vardır. Velev ki, ihtiyaç olmasaydı ve Başmüftülüğün parası pulu olsaydı ve ben 1 değil de 5 cami yapmak istiyorum deseydi. Bunu da yapmaya hakkı olurdu anayasaya göre. Buna en güzel örnek Sofya merkezinde bulunan Katolik Kilisesidir. Gelen gideni nerdeyse yok gibidir ama Ortodoks Bulgaristanın merkezine Katolik kilisesi diktiler, Protestan (evangelist) kiliseleri hiç saymayalım.
Psikolojik boyut dediğim noktaya gelince. Yukarıda belirttiğim gibi, medya "Sofyaya ikinci cami dikiyorlar" haberini okuduğumda aklıma şöyle bir soru geldi:
Birinci camiyi nezaman dikmiştik.
Bulgaristan kurulalı 130 yıl olmuştu. Ve bu 130 yıl içinde Sofya'ya ikinci bir cami yapılmamıştı. Prenslik dönemi, Çarlık dönemi, Komunizm dönemi geçmiş Demokrasi döneminden de 20 yılı geride bırakmışız ama Bulgaristan Müslümanları veya Bulgaristan Türk toplumu kendi parası, kendi imkanıyla bir cami dikememişti Sofya'ya. Ceddimiz Osmanlı'dan Allah bin kere razı olsun, 15. asırda yaşamış Kadı Seyfullah Efendinin yaptırdığı camide toplanabiliyor ve ibadetlerimizi yerine getirebiliyoruz.
Kısacası, Malinova dolina semtinde inşası düşünülen cami bizim için birinci cami olacaktır. Müftülükte bu işle meşgul olan dostlarımız da meseleye bu açıdan bakmaları ve savunmaları gerektiğine inanıyorum. Kendilerine başarılar diliyorum.
8 Şubat 2009 Pazar
SOFYA'DA "KARA CAMİİ"
1887 yılından Kara Camii fotografı.(altta)
SOFYA'DA "ÇELEBİ CAMİİ"
SOFYA'DA "SİYAVUŞPAŞA CAMİİ"
Siyavus Paşa camii, Osmanlı döneminde kilise olan binanın camiye çevirilmiş halidir. 15. yüzyılın ortalarında meyana gelen depremde cami yıkılmış, ancak 16. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devletinin Sadrazamı Siyavuş Paşa tarafından tekrar inşa edilmiştir. Bulgarların iddiasna göre "1858 yılında Sofya'da deprem olmuş ve o esnada cami içinde bulunan hocanın 2 çocuğu ölmüş. Bundan sonra cami müslümlar tarafından terk edilmiş".
Bulgar isyanlarından ve Osmanlı Rus harbinden sonra, 1878 yıllında Bulgaristan’ın elden çıkmasıyla cami kiliseye dönüştürülmüş ve minaresi yıktırlımıştır.
Bina bugün (2009) Sveta Sofya Kilisesi olarak hizmet vermektedir.
SOFYA'DA "BÜYÜK CAMİİ"
Camii külliyesinde medrese, su sarnıcı ve çeşme bulunmaktadır. Caminin bulunduğu mahalleye halk arasında Büyük Camii mahallesi denilmekteymiş.
Osmanlı Rus savaşı 1877 – 1878 yıllarında camii hastaneye dönüştürülmüştür. Daha sonraki yıllarda camii kütüphane olarak kullanılmış ve 1892 yılından günümüze kadar da Sofya Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktadır.
7 Şubat 2009 Cumartesi
Birinci Dünya Savaşından Posta Pulu
Kaynak: Bulgar Milli Kütüphanesi, Dijital ortam
2 Şubat 2009 Pazartesi
BAŞMÜFTÜLÜKTEN YENİ BİR KİTAP
20 Ocak 2009 Salı
Küçücük bir şehit cennete uçacak - Gazzenin minicik şehidlerine
18 Ocak 2009 Pazar
16 Ocak 2009 Cuma
MEHMET FİKRİ’NİN 100'ÜNCÜ DOĞUM YILDÖNÜMÜ
BİR FİKRİN UYANIŞI
Yazan: Sabri M. CON
Osmanpazarı'nın (Omurtag) büyük bir gururu var: Mehmet Fikri. Yüz yıl önce doğmuş, yaklaşık yetmiş yıl önce hakkın rahmetine kavuşmuş.
Bu kadarını söylemek dile kolay. Ama dur, okuyucu! Bir soralım, bir öğrenelim; kimdir, nedir bu gurur?
Fakir, ama terakkiperver bir ailede dünyaya gelmiş. Daha çocukken yaşıtlarını, talebeyken de hocalarını keskin zekâsıyla, atılganlığıyla, dürüstlüğüyle, doğruluğuyla şaşırtmış, durmuş. Bir Allah vergisi midir, nedir, kademe kademe sınıf geçmek ona vız gelir. Hep alâcı, hep sınıfın birincisidir. Hattâ, iki sınıfı bir yılda yuvarlamak bile onun işi. Diyorlar ki, bazı hocalar, küçük Mehmet'in zekâsından ürktükleri için onun bulunduğu sınıfa girmekten kaçınıyorlarmış. Bu kadarı da olmaz ya demeyin! Oluyormuş işte!
Hafız Hüseyin oğlu Mehmet diyorlarmış kendisine. Okumaya düşkün, ilme susamış, Müslümanlığa âşık, ama yazmaya tutkun olduğu için ve belki de yıldızlarla boğuşacak fikirleri olduğu için Mehmet Fikri olarak ün yapmış şu kısacık yaşam parçasında. Hırsında İstanbul'da, Mısır'da okuyup ilmin zirvelerine ulaşmak varmış her zaman. Ama felek öyle bir oyun oynamış ki, Mehmet'in zirvelerde değil, orta sıralarda bile okumasına mani olmuş. Bunun adı da sarsılan sağlıktır.
Mehmet Fikri, sağlığına "boş verip" zirveleri kendi kurmaya çalışmış ve bunda yeteri kadar muvaffak olmuştur diyebiliriz. Onun, talebelik yıllarında, özgürlükçü şair Mehmet Akif Ersoy'dan esinlenerek olgun şiirler yazmaya başladığını biliyoruz da, çocukken uyaklı (kafiyeli) konuştuğunu taze öğrenmiş oluyoruz. Şöyle ki, bir kış gününde kaldırımdan yürürken düşüp kalktığı anda, yanındakilere şöyle demiş:
"Vah şu şeytanın kaldırımı,
Az daha kırıyordu baldırımı..."
Şimdi, kısaca özetleyelim: Mehmet Fikri, köy okullarında hocalık yapmış, çeşitli yerlerde müezzinlik görevinde bulunmuş, şiirler, makaleler yazmış, gazetelerde başmuharrirlik yapmış... Ve bütün bunları öyle yapmış ki, Müslüman'ı da, Hıristiyan'ı da kendine hayran bırakmış. Şiirleri, makaleleri, fikirleri günümüze tıpa tıp uyuyor. Gafletten uyanmak için Türk gencini şaşırtıcı bir dille uyarması ne kadar da büyük bir cesaret! Hayatın haksızlıkları, Türk insanının pasifliği, cehalet ve umursamazlık onu o kadar üzmüştür ki, bir şiirinde esefle şöyle demiştir: "...
Görmeseydim keşke kahpe dünyayı,
Ne olurdu ya Rab, âmâ olsaydım !...
Çekmektense bunca kahpe yarayı,
Ne olurdu, çiçekken solsaydım... "
Ama Mehmet Fikri, Türk gencine "korkma, yürü, ümidisin milletin... her maniyi yıkar, ezer himmetin..." demeyi de bilir eninde, sonunda.
Mehmet Fikri’yi olduğu gibi anlamak ve anlatmak zor. "O bir devdir” diyor şimdiki aydınlarımız. 1941 yılında, 33 yaşında hayata gözlerini yumduğunda, M. Fikri için çok şeyler söylendi, çok ağıtlar yakıldı. Hem de Türkiye'de, Balkanlar'da... Onlardan sadece bir Türk büyüğümüz Osman Keskioğlu'nun sözünü hatırlamak yeterli bence. Keskioğlu, "Mehmet Fikri'nin ölümü, fikrin ölümü" diye yazmıştır. Başka yoruma gerek var mı bu ifadeden sonra?! Ne söyleyeceğimizi bilemiyoruz, değil mi?!
Bu Fikri unutulmaz! Bu Fikri hatırlanır, okunur ve hem örnek, hem de cesaret alınır ondan! Türk insanının, Türk gencinin parlak bir yıldızıdır o çünkü...
Bunu, geçenlerde, Omurtag'da yapılan bir anma töreninde çok iyi anlamış olduk.
Aşk olsun, Sofya Yüksek İslâm Enstitüsü'nün öncülüğüyle Omurtag belediye idaresi, Omurtag "Şafak" okuma evi yönetimi ve Tırgovişte Bölge Müftülüğü hep birlikte almış oldukları bir kararla, Omurtag belediyesi halkına çok muhteşem bir kutlama töreni yaşattılar. Mehmet Fikri'nin hayatı, gazeteciliği, şairliği ve fikirleri hakkında söz alıp konuşan Başmüftü Yardımcısı Vedat S. Ahmed, Doç. Dr. İbrahim Yalımov, Dr. İsmail Cambaz, şair, gazeteci ve okutman İsmail Çavuşev, salonu doldurmuş dinleyiciler tarafından ne kadar beğenildiler, sevildiler, bilemezsiniz! Kürsüde söz alıp heyecanlı konuşmalar yapan ve kendi şiirlerini okuyan şairlerimizden Ali Bayram, Mustafa Çete, Nurten Remzi, Fevzi Ömer ve başkaları da ona keza. Velhasıl, Omurtag Omurtag olalı bir Türk büyüğü hakkında bu derecede düzenli bir organizasyon gerçekleştirmemiştir her halde. Bunun için başta Tırgovişte Bölge Müftüsü Hacı Enver Yahya olmakla Suat Mustafa ve Mustafa Raşit kardeşlerimize de tebrikler olsun diyoruz! Ama en önemlisi neydi, biliyor musunuz? Söyleyeyim:
Mehmet Fikri'nin vefatıyla ölmüş olan fikir, bu organizasyonun ardından yeniden uyanıyor, hayat buluyor gibi geldi bana. Tören sonrasında konuştuğum gençler ve yaşlılar, hep bir ağızdan şöyle diyorlardı: "Bu adam (M. Fikri) bizi gerçekten gaflet uykusundan uyandıracak! Yazık ki, onu şimdiye kadar tanımamışız. Onu okumak, içimizde uyuyan aslanı uyandırmak gibi bir şey yani..."
Ve bir gencin mırıldandığını duydum:
"...Yeter artık hu mezellet, cehalet!
Senden artık uzak olsun atâlet!...
Uyan! Uyan! Bu girdaptan uzaklaş,
İlerleyen milletlere koş, yaklaş...
Her milletin gençlerindedir rehberi,
Sen de durma, haydi atıl ileri!..."
Evet, ben de buna "Fikrin Uyanışı" demekten başka ne diyebilirim ki?!...
Ne mutlu bize!...
100. Yıldönümünde Mehmet Fikri'nin Hayatı ve Eserleri Konferansı’nın teklifleri:
1. Mehmet Fikri'nin Omurtag'ta yaşadığı evin sokağına "Mehmet Fikri" adı verilsin.
2. Omurtag Belediyesi’ndeki bir okula Mehmet Fikri'nin adı verilsin.
3. Konferansta sunulan bildiriler Omurtag Belediyesi’nin desteğiyle kitap halinde basılsın.
4. Omurtag'ta Mehmed Fikri adına "Fikir" adlı dergi yayınlansın.