Turhan Rasiev’in 73. doğum yılı dolayısıyla bu yazıyı kaleme almak üzere kendisinden izin istediğimde, daha önceki yazılarında beni hep övdün, yaz, ama aşırı bir söz bulursam, darılırım dedi. Kendisi Ocak ayı doğumlu. Ama sırrını bir türlü çözemediğim bir nedenle, doğum gününün hep Ekim ayında kutlanmasında ısrar eder. Sabahattin Ali Halk Kültür Evi ve Türk Kültür Derneği yönetimi olarak özel bir etkinlikle doğum gününü kutlamak istedik. Şimdi Nisan ayı, Ekim’de yapın ne yapacaksanız deyince, eybette erteledik etkinliği.
Turhan Rasiev 28 Ocak 1942’de Varna ili General Kiselovo köyünde dünyaya gelmiş olsa da sekizinci ve dokuzuncu sınıfı Dobriç Lisesi’nde bitiriyor. İlk edebi denemelerine de burada başlıyor. Önce Türkçe, daha sonra Bulgarca yazıyor. Sonraları Varna İktisat Fakültesi’nden mezun oluyor.
Daha önce çeşitli vesilelerle Turhan Rasiev hakkında yazdığım yazılarda da özellikle vurguladığım gibi, ister Türkçe, ister Bulgarca yazsın, üstad kendine sadık kalıyor. Hiciv onun için gelişigüzel bir amaç değil. Turhan’ın hicvi ne kötü niyetli, ne de karamsar. Asıl isteği iyimser tebessümle okurunu düşündürmek. Turhan boyuna birilerini “iğneliyor”, ama Doğu’nun iğne terapistleri gibi iyileştirmek niyetiyle. Onun fıkralarında, taşlamalarında, epigramlarında şeytanı kuyruğundan tutup çekme diye bir şey yok. Turhan’ın eserlerinde kötülüğe, haksızlığa, edepsizliğe, gaddarlığa karşı, aydınlıkçı şakaya bürünmüş sarsıcı bir çatma, sataşma var. Gazete ve dergilerde yayınlanan yapıtlarında olduğu gibi, çıkardığı yaklaşık yirmi mizah kitabında Turhan Rasiev, hayatın gülünç anlarını yakalama, gözlenimlerini sanat eserine dönüştürmedeki yadsınmaz ustalığını çoktan kanıtladı.
Turhan’ın hayatın cilvelerine kendine göre bir bakış açısı var.
Turhan’ın taşlamaları son derece net. Çarpıcı kafiyeleri ve özgül sunumuyla insanı farkına varmadan güldürüyor, ardından düşündürüyor. Onun hiciv iğnesinin ucu insanoğlunun diğer müelliflerin göremediği veya yazmaya cesaret edemediği kusurlarına yönelik.
Toplumsal ve politik yaşamdaki yolsuzluk ve haksızlıklara karşı Turhan’ın hiç mi hiç tahammülü yok. Sonuçlarına aldırmadan cesaretle üzerlerine gidiyor. Ama onun uyarıcı eleştiri okları, her şeyden önce, insanların kusurlarını, zaaflarını hedef alıyor. Verdiği mesaj çok net: İnsanları günlük hayatta ve toplumsal ilişkilerinde daha insancıl olmaya davet ediyor. Kendisi tam da öyle davranıyor. Şaşırtıcı derecede insancıl bir sanatçı Turhan Rasiev.
Bizlerin ona karşı duyduğu sevgi ve derin saygı, inkâr edilmez yeteneğinden, aldığı onlarca ödülden çok, hiç de kolay olmayan kaderine, içinde bocaladığı zorluklara rağmen, insancıllığını mucizevi bir şekilde koruyabilmiş olmasından kaynaklanıyor. Varna Türk Kültür Derneği başkanlığını kabul etmesi için ne diller döktüm, bir ben bilirim. Geçirdiği ağır bir ameliyattan hemen sonra bu görevinden istifa etti, gecikmeden yeni yönetim kurulu ve yeni başkan seçilmesi için ısrar etti. İşte Turhanla biz bu sebeplerden dolayı onur duyuyor, övünebiliyoruz. Tam 28 yıllık dostluğumuz boyunca bir defa olsun beni kırmayan, hiç bir ricamı reddetmeyen iyi yürek bu büyük insana minnettarım. Eminim ki, eserleri dünyanın birçok ülkesinde mizah dergilerinde basılmaya devam edecektir. Çünkü Turhan Rasiev çalışmaktan zevk alıyor. Yeni yeni eserler yaratıyor. Hiç şüphem yok ki, Ekim ayında yapacağımız etkinlikte yeni yeni taşlamalarla bizleri güldürecek, düşündürecek. Şunu da mutlaka belirtmek isterim: Turhan Rasiev yalnız mizah ve hiciv yazarı değil. Türkçe, Arapça ve Farsça Kökenli Bulgar Soyadları başlıklı yaklaşık 200 sayfalık Bulgarca çıkardığı kitap, Ermeni, Yunan, Yahudi, Leh, Rom, Rus, Türk ve Ukrayna Halk Hikmetleri başlıklı 105 sayfalık Bulgarca basılan kitabı bunun yalnız iki örneği.
Rüstem Aziz