|
Bulgaristan göçmeni yazarımız Ramis Çınar'ın romanını henüz yeni almış bulunuyoruz. İnşallah okuduktan sonra roman hakkındaki fikirlerimizi okuyucularımızla paylaşmaya gayret edeceğiz. Yazarı tebrik ederiz. BTG |
Kitabı okudum ve çok hoşuma gitti. Çünkü benim memleketim Dobruca hayatından bahsediyor. Ancak bazı eleştirilerimiz de var. Şöyle ki, kitabın ismi ile içerik çok fazla uyuşmuyor. Konunun özü "savaş" değil Dobruca'da bir Türk köyünün hayatı... Evet kitabın sonuna doğru hafiften Balkan savaşından ve çetelerden ve daha çok Birinci Dünya Harbinden bahsediliyor. Kahramanımız zorla Bulgar ordusuna alınıp geri hizmetlerde ve siper kazmada çalıştırılıyor ve esir düşüyor ... Evet romanın en vurucu noktası 5 yıllık bu esaretten sonra evine dönen molla efendi ... Ancak dediğim gibi şahsen ben Balkan savaşını okuyacağımı sanmıştım ama öyle çıkmadı. İkinci bir nokta çok sık başlıklar konulmuş. Romanda benim bildiğim ara başlıklar olmaz, romanın metni okuyucuyu alıp sürükler... burada ise sık sık kesiyor.. Diğer bir konu kahramanın babası köyün ağası konumunda olan "Nazmi Efendi" iken annesi nedense sadece "Azize" ve bütün roman boyunca böyle gidiyor. "Azize Hanım" olması lazım gelir.. Birde İstanbul'dan köyüne yeni dönen Molla Hasan (romanın kahramanı) köy camisinde kendisine teklif edilen Cuma namazını kıldırmayı naz yapmadan kabul eder ve "namazı kıldırdıktan sonra hutbeye geçer ve hutbeyi okur"... Dini kitaplara ve uygulamaya göre Cuma namazında önce hutbe okunur sonra farz namazını kıldırır imam. Bayram namazında ise önce namaz kılınır sonra hutbe okunur... Ancak bu yazdıklarımız hiç bir şekilde romanı yerden yere vurmak için değildir. 30 yaşındaki değerli hemşehrimi kutluyorum ve yeni kitaplarla karşımıza çıkmasını diliyorum.. Tekrar tebrikler. Basri Zilabid-BTG Editörü