20 Ekim 2015 Salı

RUMELİ'DE YAŞAM, HALİME DOĞRU

Животът в Румелия според един кадийски сиджил/дефтер. Халиме Догру е професор в Анадолския университет който се намира в Ескишехир. 
Книгата е плод на много голям труд. Тя изследва социалния живот в гр. Хаджиоглу пазарджик т.е. Добрич въз основа на кадийски дефтер от 1798 до 1809 г. 
Кадийски дефтер или сиджил означава книга в която се записват решенията на кадията/съдията и не само това, всички фермани, заповеди и т.н. които са пристигнали до кадията и те се вписват в тази книга. От тази гледна точка те представляват особено важен източник за живота на обикновения човек в империята. Изследванията върху сиджилите е много труден процес защото са османотурски ръкописи. От тази гледна точка искрено благодарим на г-жа Halime Kozlubel Doğru .

Her ne kadar kitap Rumeli'de Yaşam başlığını taşısa da Hacıoğlu pazarcığı şehrinden bahsetmektedir. Çok değerli bir araştırmadır.

29 Eylül 2015 Salı

BULGARLAR’DAN YENİ TAKTİK - OSMANLI CAMİLERİNİ İADE ETMEMEK İÇİN PUTPEREST KİLİSESİ KURDULAR

BULGARLAR’DAN YENİ TAKTİK - OSMANLI CAMİLERİNİ İADE ETMEMEK İÇİN PUTPEREST KİLİSESİ KURDULAR

Basri Zilabid
BTG Editörü

Bulgaristan’ın en yüksek tirajlı Trud (Emek) Gazetesi’nin 27.09.2015 tarihinde manşetten verdiği habere göre Sofya Mahkemesi ilk Putperest Kilisesi’nin kaydını yapmış. Putperest Kilisesi’nin sözcüsü Hristo Boyçev’in ifadesine göre, söz konusu kiliseyi kurmalarının sebebi Ortodoks kilisesi ile Bulgaristan Müftülüğü’nün ulusal kültür anıtlarına (Osmanlı camileri ile tarihi kiliseler kastediliyor) yönelik talepleri imiş. “Eskiden birçok cami ve kiliseler putperest tapınakları üzerine yapılmış, bu da bize davalarda taraf olma hakkını verecektir.” diyor sözcü…

Sofya Şehir Mahkemesi, Putperest Kilisesi’nin ilk kayıt taleplerini “inanç ve ibadet şekillerinin yeteri derecede açık olmaması” sebebiyle reddetmiş ancak vaki olan ikinci taleplerini 10 Ağustos 2015 tarihinde kabul edip, Nikolay Vıjarov, Hristo Boyçev (yazar ve tiyatrocu), Tonço Tokmakçiev (artist), Elena Vataşka (futbol taraftarı) ve Svetozar Filipov’u (ilk Bulgar ekzarhı Antim soyundan) kurucu heyet olarak tescil etmiş.
Fikir iki yıl önce Bulgaristan Müslümanlarının Osmanlı camileri için yoğun bir hukuki mücadeleye girişmesinden sonra ortaya çıkmış
Putperest Kilisesi Sözcüsü Hristo Boyçev: “Kilisemizi iki yıl önce Müftülüğün ve Ortodoks kilisesinin ulusal kültür anıtlarını faal ibadethane olarak kullanma ve sahiplik iddialarında bulunması üzerine kurduk. Neden bunları talep ediyorlar. Gelir kaynağı için… içeride mum satmak için…
Bugün, ister Ortodoks kilisesine ister müftülüğe ait olsun birçok mülk ile kilise ve camiler eski Trak mezarları veya tapınakları üzerine inşa edilmiştir. Müftülük Karlova camiini istiyordu, Ulusal Arkeoloji Müzesi için talepleri vardı. (Fatih’in veziri Koca Mustafa Paşa’nın Büyük Camisi kastediliyor.) Ortodoks kilisesi ise Rotondayı istiyordu. İşte Bulgar kültür mirasını ilgilendiren bu gibi sebeplerden dolayı biz derneğimizi kurduk. Artık bizde mabetlerle ilgili davalarda müdahil olabileceğiz.”
Putperest Boyçev’in sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla maksatları putperest ayinleri yapmaktan ziyade Müslümanlara ait olması gereken Osmanlı camilerinin iade sürecinde sözüm ona hukuki müdahalelerde bulunabilmek. Resmiyette “dini cemaat” kurdukları halde “dernek”ten bahsediyor olması onların gerçek niyetlerini açığa çıkarıyor.
Şuan resmi olarak Bulgar devletine veya belediyelere ait olan ancak Bulgaristan Başmüftülüğü’nün iadesini istediği Osmanlı camileri ve eserlerinden bazıları
Sofya: Büyük Camii (Koca Mahmud Paşa Camii), Kara Camii
Filibe’de: Taşköprü Camii, Çifte Hamam, 100 dönüm Türk mezarlıkları
Vratsa: Eski camii
Dupnitsa: Ahmet Bey Camii
Vidin: Konak ve Postahane
Eski Zağra: Hamza Bey Camii
Köstendil: Fatih Mehmed Camii
Samokov: Bayraklı Camii
Kırcaali: Medrese binası
Razgrad: Makbul İbrahim Paşa Camii
Yambol: Bedesten
Gotse Delçev: Karaca Paşa Camii
Varna: Üç vakıf binası
Ezerovo köyü: cami ve medrese 

12 Eylül 2015 Cumartesi

Eski Zağralı Eyüp Durukan Paşa’nın Edirne’nin Düşmesiyle Başlayan Sofya Esaret Günleri

Eski Zağralı Eyüp Durukan Paşa’nın Edirne’nin Düşmesiyle Başlayan Sofya Esaret Günleri 
Basri Zilabid

Son yıllarda Türkiye’de Balkanlara ve Bulgaristan’a dair oldukça güzel kitaplar yayınlanmaya başladı. Geçen yıl ziyaret ettiğim İstanbul Tüyap Kitap Fuarından Sofya Esaretinden Çanakkale Zaferine adını taşıyan bir kitap almıştım. Okumak şimdi nasip oldu.
Kitabın yazarı Eyüp Durukan 1882 yılında Eski Zağra’da doğmuş. 21 yaşında bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesi olan Mühendishane-i Berri Hümayun’u bitirmiş ve Osmanlı ordusuna girmiş. Almanya, Fransa, Avusturya ve İngiltere’ye ağır silahlar almak üzere giden ekiplerde yer almış, Çanakkale ve Balkanlar’daki topçu bataryalarını denetlemiş bir subay.
Eyüp Durukan, Edirne’de topçu komutanı Rifat Paşa’nın refakat subayı iken Balkan Savaşı patlak verir. Edirne’yi Bab-ı Ali’nin isteğinden çok daha uzun bir süre müdafaa etmesine rağmen İstanbul’dan bir türlü yardım gelmeyince Şükrü Paşa’nın şehri Bulgarlara teslim ettiği herkesin malumu olan tarihi bir hadisedir. İşte bu olaydan sonra başta Şükrü Paşa olmak üzere Rifat, İsmail ve Kazım Karabekir paşaların da dahil olduğu toplam 15 kişilik kurmay subay kafilesi ile birlikte Yüzbaşı Eyüp Efendi de 1913 yılında esir olarak Sofya’ya getiriliyor.
Splendid Otel’de yedi ay kaldıkları esaret günlerinde bu notları tutuyor. İki devlet arasında yapılan anlaşmadan sonra esaretten kurtulunca önce Çanakkale ve sonra da Türkiye’nin İstiklal Savaşında görev alıyor. Askerlik vazifesinden emekliye ayrıldıktan sonra iki dönem Hatay milletvekilliği yapıyor. 1963 yılında vefat ediyor.
Aslında Eyüp Durukan için “nev-i şahsına münhasır bir adam” diyebiliriz çünkü günlükleri sadece bu kitaptan ibaret değil. O elli yıl boyunca toplam 17 277 sayfa günlük tutmuş ve bu günlükler şimdi peyder pey yayınlanıyor.
24 Haziran 1913 Salı günü yüzbaşı Eyüp Efendi defterine şunları yazmış:
Sabayleyin toplandık. Bu toplantıda Bulgaristan’da 36. Nizamiye Alayı’ndan esir bir mülazım efendi tarafından Şükrü Paşa’ya gelen bir mektup okundu. Bahsi geçen mülazım efendi Nevrekopa’a tabi Pletena köyünde bulunan validesinden aldığı bu mektuptan bahsediyor. Ve validesinin yazdığı mektubun bir kısmını aynen yazıyor: “Oğlum, Bulgarlar köyümüzün erkeklerinin hepsini kestiler. Genç kadınj ve kızlarımıza vahşiyane hücum ettiler. Namuslarını parçalayıp ayaklar altına almaktan utanmadılar. Sonra başlarında bir iki rahip olduğu halde köyümüze tekrar geldiler. Evvela hoca ve müezzinimizi şehit ettiler. Kutsal kitabımızı hakaretle ayakları altında parçaladılar. Camimizi kiliseye dönüştürdüler. Bizi cebren bulgar yaptılar. Hep isimleri değiştirdiler. Bizi zorla kiliseye çevirdikleri camiye götürüp haç çıkarttırıyorlar. Benim ismime de Babadinska dediler. Kadınlarımızın çarşaflarını çıkarttılar. Öyle gezmeye zorluyorlar. Bana yazacağın mektuplarında artık Müslüman ismiyle bana hitap etme çünkü o mukaddes isimlere hakaret ediyorlar.”
Mektuptan bu kadar kısmını yazdıktan sonra validesini getirmek üzere birkaç muhafızla oraya gönderilmesini Dahiliye Nezaretinden istirham ettiği ve bir dilekçe garnizon kumandanına verdiğini fakat bir cevap alamadığını yazıyor ve bu yönde Şükrü Paşa’nın yardımını talep ediyor. Heyhat! Gölgesinden korkan böyle yüreksiz bir kumandandan ne beklenir. Erkanıharbi “biz yapabiliriz” deyip ellerini ovuşturuyor. Biz de Almanya sefaretine veyahut Şükrü Paşa’nın bunu doğrudan doğruya çara yazmasını teklif ettik. Fakat ne yazık ki cüret edebilecek bir hal gösteremediler. Yüreğimiz titredi. “Allah alçakları kahretsin ve din kardeşlerimize selamet ihsan etsin” deyip kaldık.[1]





[1] Eyüp Durukan, (Yay. Haz. Murat Uluğtekin), Günlüklerde Bir Ömür – II: Sofya Esaretinden Çanakkale Zaferine (1913-1915), Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İst. 2014, s. 87-88.

8 Eylül 2015 Salı

27 Ağustos 2015 Perşembe

ADIMDAN YOKSUN BIRAKTIKLARINDA (ANTOLOJİ), HAZ. ZEYNEP ZAFER-VİHREN ÇERNOKOJEV

ADIMDAN YOKSUN BIRAKTIKLARINDA (ANTOLOJİ), 
HAZ. ZEYNEP ZAFER-VİHREN ÇERNOKOJEV

Bulgaristan müslüman toplumun edebiyatında 1970 - 1980'li yıllarda zorla isim değiştirme 

Bulgaristan İlâhiyat Mezunları Derneği'nden önemli bir hizmet

Prof. İbrahim Sezgin ile

Trakya Üniversitesi Merkez Kütüphane Müdürü Recep Zogo ile
Bulgaristan İlâhiyat Mezunları Derneği'nden önemli bir hizmet
Adı Bulgaristan Yüksek İslâmî Eğitim Mezunları Derneği (BAZVİO) olup 2013 yılında tesis edilen sivil toplum kuruluşu Bulgaristanlı ilâhiyatçıları geliştirmek, yetiştirmek ve hizmetlerini artırmak amacıyla kuruldu. 100’ün üzerinde üyesi olan dernek, kuruluşundan bu yana Bulgaristanlı ilâhiyat mezunlarının eğitim düzeylerini ve becerilerini artırmaları ve diğer ülkelerdeki benzerleri ile iletişim içerisinde olmaları için değişik faaliyetler yapmaktadır. Derneğin son projesi Osmanlıca vesika ve kitabeleri okuma kursu düzenlemek oldu.
Proje kapsamında Edirne’de 17-21 Ağustos tarihleri arasında Edirne’de düzenlenen seminerefarklı alanlarda hizmet eden 13 ilâhiyat mezunu katıldı. Çalışma, dernek Başkanı Dr. Sefer Hasanov’un girişimiyle Trakya Üniversitesi ve Edirne’de hizmet veren Hasan Sezai Vakfı’nın destekleriyle gerçekleşti. Bir haftalık program esnasında üniversite hocalarından Prof. Dr. İbrahim Sezgin, Prof. Dr. Ali İhsan Öbek, Doç. Dr. Cumhur Ün ve Edirne Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Musa Öncel uygulamalı olarak Osmanlıca vesika, edebi eser, kitabe ve mezartaşlarının nasıl okunacağını öğrettiler. Bu kapsamda ferman, berat, telhis, sicil, arzuhal vs. türden vesikalar, Selimiye, Beylerbeyi ve Üç Şerefeli Camileri hazirelerindeki ve Arkeoloji ve Etnografya Müzesinde sergilenen mezartaşları ve kitabelerden örnekler tanıtıldı ve okundu. Aryıca Edirne tarihi ve divan edebiyatı ile ilgili eserler okunup değerlendirildi.
Seminer boyunca büyük bir misafirperverlikle ağırlanan katılımcılar, dersler dışında Edirne’nin tarihî ve kültürel dokusuyla tanışma imkânı da buldular. Ayrıca Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük misafirler onuruna bir akşam yemeği vererek projenin önemini ve bundan sonra da benzeri çalışmalara destek vereceğini ifade etti. Rektör, katılımcılara hatıra olması amacıyla aynı gün baskıdan çıkmış olan Prof. Dr. İbrahim Sezgin’in “Osmanlı Çingeneleri” eserini hediye etti, bu şekilde müellif de ilk kitaplarını imzaladı.
BAZVİO’nun ilk faaliyetlerinden biri olan seminer başarıyla tamamlanmış olup katılımcıların ısrarlı talepleri üzerine devamı beklenmektedir. Zira Bulgaristan’da hem Müslüman-Türk topluluğunun, hem de genel anlamda Bulgaristan tarihini ilgilendiren binlerce kitap, kitabe, mezartaşı, vesika, eşya vs. bulunmakta ve bunları okuyacak ve anlayacak çok az sayıda insan bulunmaktadır.
Prof. Ali İhsan Öbek ile

Osmanlı Romanları (Çingeneleri) , İbrahim Sezgin



Kemal Atatürk devri ve Bulgaristan'ın trajedisi ve İslam dini literatürünün Bulgarcaya tercume problemleri (Bulgarca)

Bugün Sofya postasından gelenler. Teşekkürler Ahmed Hasan Bahadır teşekkürler Beyhan Mehmed...
Üzerinde Ay yildiz olan kitap Kemal Atatürk devri ve Bulgaristan'ın trajedisi, yazarı komunist istihbarat dönemi Türk masası albayı V. Bojkov. 
Diğer kitap kasım ayinda Sofyada yapilan "İslam dini literatürünün Bulgarcaya tercume problemleri" adlı sempozyumun bildirileri. Sofya Yüksek İslam Enstitüsü'ne bağlı Bilimsel Araştırmalar Merkezi tarafindan yayınlanmıştır.

Sofya Esaretinden Çanakkale Zaferine

2014 te aldığım bir kitaptı. Şimdi okuyorum. Yazarı Eski Zağralı. Çok enteresan bir adam 50 yıl boyunca günlük tutmuş. Şimdi yavaş yavaş yayınlanıyor. 
Günlük ve hatırat okumak, hele hele Osmanlı subayının elinden olunca daha bir zevkli oluyor. 
Not: Şükrü paşa için "kendi gölgesinden korkan adam" diyor.

25 Mart 2015 Çarşamba

2014 YILINDA “MÜSLÜMANLAR” DERGİSİNDE YAYINLANAN BAZI MAKALELER



Cemal Hatip, Ben Müslümanım Beni O İşe Karıştırmayın, Müslümanlar dergisi, sayı 5 (233), Mayıs 2014, s. 4.
Ramadan Yakup, Ölümünün 40. Yıldönümünde Topal Hocayı Rahmetle Anıyoruz, Müslümanlar dergisi, sayı 6 (234), Haziran 2014, s. 10.
“Kızım sen bu yoldan sakın ayrılma” (Selime Hasanova ile Söyleşi), Müslümanlar dergisi, sayı 7 (235), Temmuz 2014, s. 14-15.
İbrahim Yalımov, Mehmet Fikri’nin Toplumsal ve Felsefi Düşünü – 1, Müslümanlar dergisi, sayı 7 (235), Temmuz 2014, s. 11.
İbrahim Yalımov, Mehmet Fikri’nin Toplumsal ve Felsefi Düşünü – 2, Müslümanlar dergisi, sayı 8 (236), Ağustos 2014, s. 15.
İsmail Cambazov, Çok Sevaplı Bir Sadaka, Müslümanlar dergisi, sayı 7 (235), Temmuz 2014, s. 1.
Gövrenliler Armağan Köyüne Nasıl Geldi, Müslümanlar dergisi, sayı 8 (236), Ağustos 2014, s. 17.
Sabri Con, Karagözlü Hüseyin Pehlivan, Müslümanlar dergisi, sayı 8 (236), Ağustos 2014, s. 16.
Ahmed H. Bahadır, Göl Olan Yerde Su Bitmez (Hafız Ali Ahmetçik’i Anıyoruz), Müslümanlar dergisi, sayı 9 (236), Eylül 2014, s. 14.
Cemal Hatip, Hakkımı Helal Etmiyorum, Müslümanlar dergisi, sayı 9 (236), Eylül 2014, s. 6.
Doğu Kocabalkan Eteklerinde İslamı Yaşıyor ve Yaşatıyorlar, (Aytos Bölge Müftüsü Selahattin A. Muharrem ile Söyleşi), Müslümanlar dergisi, sayı 11 (238), Kasım 2014, s. 2-4. 



Мурад Бошнак, Скритата елифка, сп. Мюсюлмани, бр. 1 (229), Януари 2014, с. 14
Исмаил Джамбазов, Моите преживелици по време на Рамазана, сп. Мюсюлмани, бр. 5 (233), Май 2014, с. 10
Исмаил Джамбазов, Прозорливостта на Омер Ефенди, сп. Мюсюлмани, бр. 6 (234), Юни 2014, с. 10
Джемал Хатип, Когато големите чанове ни будеха на сахур, сп. Мюсюлмани, бр. 6 (234), Юни 2014, с. 15.
Исмаил Чаушев, Животът между двете досиета, сп. Мюсюлмани, бр. 8 (236), Август 2014, с. 8.
Ислямът е жив и те живеят в исляма (Разговор с р-я мюфтия на Айтос – Селятин А. Мухаррем), сп. Мюсюлмани, бр. 11 (238), Ноември 2014, с. 2.
Джемал Хатип, Днешните мюсюлмани през погледа на Ибрахим ага, сп. Мюсюлмани, бр. 11 (238), Ноември 2014, с. 6.
Хатидже Тибер, Моят първи хиджаб, сп. Мюсюлмани, бр. 12 (239), Декември 2014, с. 12-13.
Исмие Исмаилова, Мюсюлманите в Самоков, сп. Мюсюлмани, бр. 12 (239), Декември 2014, с. 16.
Иван Първанов, Ходжа спасява църква, сп. Мюсюлмани, бр. 12 (239), Декември 2014, с. 17.