18 Haziran 2021 Cuma

Osman Kılıç Hoca 101 yaşında vefat etti, mekanı cennet olsun!

Bulgaristan Türklerinin Asırlık Çınarı, Mümtaz Münevveri ve Dava Adamı: 

OSMAN KILIÇ HOCA (1920-2021)


Yazan: Vedat S. Ahmed

Bulgaristan Yüksek İslam Şurası Başkanı 

www.halhaber.blogspot.com

Asıl adı Osman Hüseyinov Saliev olan Osman Kılıç, 4 Mayıs 1920 tarihinde Kemallar (İsperih) kazasının Kılıç (Nojarevo) köyünde doğmuştur. Köyüne nisbeten Kılıç soyadını alan Osman Salih, ilk okulu köyünde, Türk rüşdiyesini (ortaokulu) ise Kemallar ile Razgrad kasabalarında bitirdikten sonra Şumnu’daki Nüvvâb Medresesine kaydolmuştur. 1939-1940 eğitim yılında Nüvvâb okulunun Tâlî (Lise) Kısmından mezun olup diploma almıştır.

Başmüftülük, Nüvvâb’ın en iyi, akıllı, calışkan ve atılgan oğrencilerinden biri olan Osman Kılıç’ı Sofya Üniversitesinin Dil, Tarih ve Edebiyat Fakültesine yazdırmak için çok gayret sarf etmiş, uzun yazışmalar yapmıştır. Ancak İkinci Dünya Savaşı yıllarında Bulgar üniversitelerine Türk almadıkları, ayrıca Nüvvâb okulu Bulgar liselerine tam anlamıyla denk kabul edilmediği için Osman Kılıç üniversiteye kaydolamamıştır. O yüzden tekrar Nüvvâb’a dönerek okulun Âlî (Yüksek) Kısmında okumaya başlamıştır. Oradan 1943 yılında mezun olmuş ve hemen Şumnu’nun Kılâk Türk mahallesinde bulunan özel Türk ilkokuluna öğretmen olarak atanmıştır. Ertesi ders yılında ise Şumnu Türk rüşdiye mektebine öğretmen olarak geçmiştir. Oradan da yine Şumnu’daki Medrese-i Aliyeye öğretmen olarak görevlendirilmiştir.

Medrese-i Aliyede talebe okuturken Nüvvâb Medresesinde de ders vermeye başlamış ve 1946 yılında Nüvvâb’ın kadrolu öğretmenleri arasına katılmıştır.

Bu arada Bulgaristan’ın ilk Başmüftüsü, âlim ve fâzıl Şumnulu Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi’nin kızının kızı Nezihe Hanım ile evlenmiş ve bu evliliklerinden Mübeccel adında bir kızları dünyaya gelmiştir.

Okulda İslâm tarihi dersleri okutan Osman Kılıç, meslektaşları arasında en genç olması ve öğrencilerle çok yakından ilgilenmesiyle temayüz etmiştir. Ayrıca çok güçlü hitabeti onu her zaman ön plânda tutmuştur. O dönemdeki hocaların pek fazla Bulgarca bilmemelerine rağmen, Osman Kılıç Bulgarcayı da çok güzel konuşan ve devrin en üst düzey yöneticilerine tercümanlık yapan biri olmuştur. Hatta Deliorman halkına hitaben bir konuşma yapan dönemin Devlet Başkanı Vasil Kolarov’un da tercümanlığını yapmış ve büyük bir beğeni kazanmıştır.

Ancak 14 Nisan 1948 tarihinde beş öğrencisiyle tutuklanarak Türkiye lehine “casusluk” suçuyla itham edilen Osman Kılıç’a idam cezası verilmiştir. Birçok işkencelere maruz bırakılarak günlerce, aylarca her gece idamının infazını bekleyen Osman Kılıç’ın cezası önce müebbede değiştirilmiş, daha sonra da 20 yıla indirilmiştir. Şumnu, Varna, Belene, Persin ve Plevne hapisane ve kamplarında büyük işkencelere maruz bırakılarak verilen cezayı çeken Osman Kılıç, çalışma ve aflar sonucunda 15 yıl mahkûmiyetten sonra 7 Temmuz 1962 tarihinde serbest bırakılmıştır.

Mahkûmiyeti esnasında Bulgaristan Türkleri büyük bir göç yaşadığı 1950-1951 yıllarında eşi ve biricik kızı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu yüzden Osman Kılıç Hoca, mahkûmiyetinin sona ermesinden sonra da uğruna mücadele verdiği Müslüman-Türk kimliği ciddî bir asimilasyona uğratıldığı için özgürlüğünün tadını alamamıştır. Ocak 1965 yılında Türkiye’ye göç edene kadar bir “açık hava hapishanesi”nde yaşamıştır.

Büyük zorluklar sonucu Türkiye devletinin desteğiyle 1965 yılında Türkiye’ye göç etmiştir. Anavatana vardıktan sonra bir yaşında ayrıldığı kızını 20 yaşında bir öğretmen olarak bulmuştur. Orada TRT ve Dışişleri Bakanlığında görev yapmış, devletler arası en üst düzeyde tercümanlık, hatta komünist dictator Todor Jivkov’a bile yeri geldiğinde ustaca tercümanlık yapmıştır. Türkiye’deki resmî görevleri dışında Bulgaristan göçmenlerinin teşkilâtlanma çalışmalarına da büyük katkıları olmuştur.

46 yıl aradan sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün heyetinde 2011 yılında Bulgaristan’ı ziyaret eden Osman Kılıç, vefat ettiği 17 Haziran 2021 tarihine kadar Ankara’da yaşamış, birbirinden değerli eserler kaleme almış ve son demlerine kadar Müslüman Türk dünyasının dertleriyle dertlenmiş, hassaten Bılgaristan Türklerinin kimliğinin korunması hususunda her fırsatta hakimane fikirleriyle yol gösterici olmuştur.

Bütün çilelerine rağmen asırlık çınar gibi dimdik ayakta duran Osman Kılıç Hoca, çektiği acılarını ve Bulgaristan Türklerinin kaderini “Kader Kurbanı” adlı eserinde anlatmıştır. Onun diplomatik tecrübesini ve engin İslâmî bilgilerini ortaya koyan “İslâmda Sevgi”, “Damlalar”, “İslâmın İntişarı”, “46 Yıl Sonra Bulgaristan’da : Kutsal Topraklarda Bir ay” adlı kitaplarının yanı sıra farklı dergi ve gazetelerde neşredilen birbirinden değerli Bulgaristan Türkleri ile ilgili yazılarını içeren “Mukaddimeler, Makaleler, Sunumlar ve Hakkında Yazılanlar” başlıklı derleme eseri de yayınlanmıştır. Burada bir parantez açarak bir sene önce Hakka yürüyen Osman Kılıç Hocanın talebelerinden Dr. İsmail Cambazov, hocasının hayatını ve yaşadıkları zorlukları başka bir perspektiften ele alarak “Osman Kılıç Mahkemesi’nin Perde” Arkası adlı önemli bir eser kaleme aldığını da belirtmek faydalı olacaktır.

Bulgaristan Türklerinin “millî kahramanı” tabirine lâyık olan Osman Kılıç Hoca, yürüttüğü mücadele, kaleme aldığı eserler ve farklı vesilelerle Deliorman’a has bir tınısıyla “Aziz Kardaşlarım” diyerek başladığı birbirinden değerli sohbet, konuşma ve konferanslarıyla Bulgaristan Türklerinin millî davasına bağlı kalarak ardından gelen nesillere ışık tutmuştur. 17 Haziran tarihinde canlı bir bilinçle son nefesini vermezden önce İmam Buharî ve mezhep önderimiz İmam-ı Azam Ebû Hanife hazretlerini yad ederek fani dünyaya gözlerini yummuştur. Merhum ve mağfur Osman Kılıç Hoca, ardında kızı Mübeccel ve torunları ile binlerce sevenini gözyaşlarına boğarak bırakmıştır. Kendisini ve temsil ettiği milletini yok etmeye çalışan komünizmin yıkılışını izleyen ve yaşadığı hapis hayatının iki katını ondan sonra kendisine yaşama lütfunda bulunarak Allah’a kulluğunu arz etmiştir. Cenaze namazı 18 Haziran 2021 tarihinde ikindi namazı sonrası Asrî Cebeci Mezarlığı Cebeci Camisinde kılınıp naaşı toprağa verilecektir. 

Bu arada 101 yaşındaki çınarımız Osman Kılıç Hocanın vefatını haber alan Bulgaristan Müslüman-Türk topluluğu hatırını yad ederek başta dünyaya geldiği Kılıçköy ve defalarca secdeye kapandığı Şumnu Şerif Halil Paşa Camisi olmak üzere birçok camide salâlar getirildi. Yine talebesi ve müderrisi olmakla her zaman iftihar ettiği Nüvvâb Medresesinin varisi olan Şumnu Nüvvâb İmam Hatip Lisesi öğrencileri ve öğretmenleri başta olmak üzere birçok muhibbinin iştirakiyle hatimler yapıldı, dualar okundu. Cenâb-ı Allah yapılan bütün hayır ve hasenattan ruhunu haberdar etsin. Mekânı cennet olsun!





26 Nisan 2021 Pazartesi

Recep Küpçü'yü vefatının 45. yıl dönümünde saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.

 Bulgaristan Türklerinin en seçkin, fedakar ve milli şairlerinden, Türk dili ve Türk kimliği uğruna hayatını feda eden, Çağdaş Bulgaristan Türk edebiyatının önde gelen şairlerinden Recep Küpçü'yü vefatının 45. yıl dönümünde saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.

1934 yılında Filibe’de doğan Recep Küpçü, henüz 42 yaşındayken 1976 yılında Varna’da faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir.
2017 yılında vefat eden eşi Cemile Küpçü 26 Nisan 1976 gününü şu şekilde anlatır: "26 Nisan 1976’da Recep’siz kaldığımız gündür. Ölüm haberi hepimizi sarstı. Oğlumuz Erdinc Kupcu 16 yaşındaydı. Küçük Ünal henüz dördündeydi. Erdinç gürbüzce yetişiyordu. Yaşı küçük de olsa birçok şeylerin farkına varıyordu. Babasının düşmanlarını araştırmak istiyordu.
Daha sonra Erdinç Küpçü, güvenlik görevlilerin pençesine düştü ve sorguya çekildi defalarca. Dövüldüğünü anladım. Suçlu ve suçsuz Erdinç mahkemelik oldu. 10 yıla hüküm giydi. Yedi yıl Eski Zağra Cezaevi’nde yattı. İsim değiştirme kampanyasında cezaevindeyken bilek damarlarını kesmiş, ölümden zorla kurtarmışlardı. 1989’da Türkiye’ye göç ederek hürriyetimize kavuştuk."
Recep Küpçü, Burgaz’daki mezarında, “dünya yüzünden” bırakmak zorunda kaldığı kaybedilen topraklara hala hüzünle bakmaktadır.
Balgöç Genel Merkezi


22 Mart 2021 Pazartesi

Vefatının birinci yıldönümünde Dr. İsmail Cambazov kabri başında anıldı

 


TC Sofya Büyükelçiliği feysbuk resmi hesabından yapılan açıklama:
Bulgaristan Türklerinin büyük münevveri Dr. İsmail Cambazov Hocamızı vefatının birinci yıldönümünde Sofya’da dualarla andık.
Dr. Cambazov’un hatırasına tertiplenmesi öngörülen konferans Covid-19 salgını nedeniyle mecburen ertelense de eşi Vildan Hanım, Başmüftülük yetkilileri, anma programı için Edirne’den bizzat gelen Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu ve heyetiyle önce Botunets’teki mezarı başında, bilahare, Büyükelçiliğimiz Resmi Konutunda İsmail Hoca hakkındaki hatıralarımızı paylaştık.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.



16 Mart 2021 Salı

AŞK VE NEFRET, ROMAN, HÜSNİYE BALKANLI

 

Aşk ve Nefret
Hüsniye Balkanlı
(Dr. Osman Nuri'nin kızı ve Ali Kemal Balkanlı'nın ablasıdır)


Bulgaristan göçmenlerini tasvir ettiği iki sayfa.


Hüsniye Balkanlı'nın bir diğer romanı:
Güzel Hatice
İstanbul 1958, 135 sayfa




15 Mart 2021 Pazartesi

A L İ O S M A N A Y R A N T O K –TOKTAMAZ

 AK  KOY  , KARA  KOY

MEN    İŞ  KORMEDIM

BOLAY  /BALABAN   TOY

 

AK  TAY ,  KARA   TAY

MEN    İŞ   KÖRMEDIM

BOLAY / BUNDAY / BALABAN  SOY

 

AK   KOY’UN   KUZUSU

KARA   KOY’UN   TOKLUSU

MEN    KÖRMEDIM

TATARIN  DOSLUSU /DOSTUSU/

 

AK  TAYIN   TOŞLUSU

KARA  TAY’IN   CAŞLISI

MENI  BAŞTAN  ŞIGARGAN

KIZLARIN    YAKŞISI

 

MENI  BAŞTAN   ŞIGARGAN

KELINŞEKLERIN  CAŞLISI.


 

AK  KOYUN , KARA KOYUN

BEN   HİÇ GÖRMEDİM

BÖYLE   BÜYÜK DÜĞÜN

 

AK  TAY , KARA  TAY

BEN  HİÇ GÖRMEDİM

BÖYLE  BÜYÜK  SOY

 

AK KOYUN KUZUSU

KARA KOYUNUN  TOKLUSU

BEN HİÇ  GÖRMEDİM

TATARIN  DOSTLUSUNU

 

AK TAYIN   TOŞLUSU

KARA TAYIN CAŞLISI

MENI BAŞTAN ÇIKARAN

KIZLARIN  YAKIŞIKLISI

 

MENBI BAŞTAN  ÇIKARAN

TAZE  GELİNİN GENÇLİSİ*

 

HACIOĞLU PAZARCIK KASABASINA BAĞLI ONOGUR  /CURTLUK/ KÖYÜNDE,  . KÖY CEMATI KIDIRLEZDE /BAHARIN KELIŞINDE/ TANA, KOY KESIP, AŞ PIŞIRIP KOMŞI KÖYLERDEN KELGEN MISAPIRLERMEN KAYNAŞIP KUTLAY EKENLER. BO KUTLAMALARDA, CIYINLARDA ALİOSMAN AYRANTOK KÖYÜN, KOMŞU KÖYLERIN HOCASI /ÜYRETMENI /  BOLARAK ÖNDERLIK ETE EKEN.

ONIN ARKADAŞLARI BAŞTA MENIM BABAM - ADİLSİT,  KEMAL, KURTSİT, MUZAPER, ŞEVKET VE BAŞKA KIRCIMANLAR /30 YAŞ ÜSTÜNDE BEKAR CAŞLAR ZILLI MAŞA, DARBUKA, DARE   ŞALIP .BO “ak  KOY  kara KOY,” ANADAN ÖKSIZ KALGANMAN , CANGAN OTKA DALGANMAN – türkülerını  “KAYTARMA” dep BAY BİKE  ,KARŞILIKLI , BALA ŞAGA OYNAY EKENLER..

BOLARNI   MAGA ONOGUR  KÖYUNDE  MUBECEL, BEYPINARINDAN  PAYZE ANLATILAR, ALİOSMANIN   KARDEŞİ  APTİYİN  KIZI   BEYCE  DE DOGILADI. BO APAKAYLAR  1989  BULGARİSTAN  KÖŞMENI  İSTANBULDA YAŞAYLAR.

Meliha  Tat – Curtluk – Onogur - Bulgaristan

Dileğim, Aliosman Ayrantok

 


MELİN TAT KİMDİR?

ALİOSMAN AYRANTOK- TOKTAMAZ’IN BİOGRAFİSİ

***ALİOSMAN AYRANTOK- TOKTAMAZ’IN BİOGRAFİSİ*** 1*. Aliosman Ayrantok ,kapitalizim çağı Bulgaristan Türk edebiyatının tan- ınmış isimlerinden biridir . Silistra sancağının Sredişte /Beypınar / köyünde doğdu.Doğum tarihi tam bilinmese de 1952 de yetmiş beş yaşında vefatına bakılırsa 1876-1877 yılı. doğdu- ğu kabul edilebilir. İlk ve rüştiye okulunu bitirdikten sonra Türkiye’ye gitti.İstanbul okullarının birinde Lise öğrenimini yaptı,sonra da ticaret okulunu bitirdi. ve iki yıl hukuk okudu. Fakat ağır hayat şartları sıhhatini son derece sarstığı için bilim sevgisine karşı koyması gerekiyordu.Bu sebepten hukuk okulunu yarıda bırakarak çok sevdiği Bulgaristan’a döndü.Silistra’da evlendi .Orada otuz yıla yakın öğretmenlik, gazetecilik yaptı.Gerici zihniyetlere karşı savaşları yüzün-den sık, sık görevden alınmıştır.Dobruca Türklerinin kültürel hayatında büyük katkısı olmuştur.”Dobruca-1919”,”Tuna-1925”,”Halk sözü-1929”,Çardak- 1936 gibi gazete ve dergilerde ilgi çekici şiirleri ve yazıları ile sevilmiştir.Nihayet ,Mehmet Con’la dostluk ilişkileri kurulunca “Çardak’ı çıkarmaya başlayan Con, üstadının öğretmenliğe tayinini ve gazetenin edebiyat bölümünü idare etmesini sağlamıştır.” …BE YAHU”-şiirinde Con’la arkadaşlıklarını önemini anlıyoruz. Aliosman Ayrantok’un yaratıcılığı , şiirleri başlıca iki devreye ayrılır .Dokuz Eylül 1944’te kadar ve bundan sonra.Birinci devrede yazdığı şiirlerinin sosyal, içtimai ve ahlaki dokusunu işsizlik, kapitalist nizamının yarattığı adaletsizliği kendine as hüslübü nü şiirlerine dökmüştür . Türk ahalisi içindeki sömürücü sınıf ve tabakalara,gerek din gericilerine,gere- se burjuva milliyetçilerine karşı haykırarak,emekçi halkın müdafası geçer. .Aşk şiirlerine gelince bunlar tamamı ile halk tarzında yazılmış şiirlerdir. Her Kırım Türkü gibi Aliosman Ayrantok’ ta Kırım sevgisini ”BILGENIM-BİLDİĞİM–şiirinde ne güzel yansıyor, her satırı mis. gibi Kırıma kokuyor .Düşündüklerini içtimai, siyasi , mizahi biçimde ifade ediyor.Bence şiirlerini öyle mükemmel yazmış,her şiirin içine kendi müstear soyadını ustalıkla kullanmıştır. Dokuz eylül bin dokuz yüz kırk dört öncesi Toktamaz ,sonrası Ayrantok lakabını /soyadını/kullanmıştır.Halk şiirinin en olgun ürünlerini vermiştir. Yaratıcılığın inkılap yılları devresinde şairin önceki demokratik görüşlerinin devamı ile birlikte,açık bir gelişme ve siyasi –içtimai problemlere daha sezilir bir derecede yönelimi göze çarpmaktadır.Bu da sosyalist inkılabına ve yeni düzene karşı aldığı doğru yanaşmanın sonucudur.Bu yanaşma, onun bu devreye ait bütün yaratıcılığına –ne kadar kusurları olursa olsun –bambaşka bir çehre verdi;eski aydınlıkçılık ve insan severlik şekilleri mümkün olduğu derecede ,yeni bir öz ve kaynaşma şeklini aldı. Bulgaristan Türkleri şiirlerinde yepyeni bir ekol bilinen şairin tüm şiirleri gazete ve dergi sayfalarında kalmıştır. Ne mutlu bize az da olsa bir kısım’ına ulaşabildik ve siz okuyuculara tanıtabildik. “Bildiğim , Ökten aylar-Çorabatır’a,Tatarlıkka, Tılegım,Cürtüm içün şiirleri Kırım Tükleri arasında konuşulan Türk lehçe si ile mizahlı yazılmıştır. Aliosman Ayrantok birinci evliliğini Silistra şehrinde yapmış. Zaide hanım genç yaşta vefat etmiş.Çocuklarından en büyüğü Atice –Büküreşte evlenmiş Atatürk zamanında Türkiye’ye gelmiş ve burada vefat etmiş,Fatma kızı Tutrakan – Bulgaristan evlenmiş ve orada vefat etmiş.Oğlu Cemal –Sredişte-Beypınar yaşıyordu ,ben kenisini tanıyorun –hanımı Zübeyde – Bulgaristanda vefat etmiş. Cemal 1989 Türkiye’ye göç geldi -1994 vefat etmiş ,en küçük kızı Saber Pa-şa Bahçede kızı Canan’ın yanında kalıyor Kendisini tanıma fırsatım oldu ,çok yaşlıidi babası hakında bilgi veremedi,kızı Canan Aliosman Ayrantokun torunu aile fofografdını verdi. İlincievliliğimi Onogur –Curtluk köyünde Gülten hanımlan gerçekleştlrmiş, çocukları yoktu. Orada öğretmenlik ,çocuklara latince ,Arapça yazmaya okumaya öğretmiş. İlerlemiş yaşına rağmen köyün sosyal faaliyetlerine önderlik de yapıyormuş.Onogur köyümde çocuklara Arapça- Kuranı Kerimi öğretmiş Küyün çocukları ATİM yaptırmış .O köyden Ünzille Yahya,Pecirye Kazim,MübecelRifat .Ünzile hanm onun bilgilerinden çok memnum ,her namazdan sonra kenisine Özel dua ediyorum yorumunda bana bulundu.Ben Aliosman Ayrantok (Toktamaz/ gördüm ,odasına girdim Küçük rafta kitapları vardı Odanın içinde karyola /yatak) yoktu ,sağ tarafta yorgan döşek /yüklük) vardı. İkinci hanımın eşinin yeğeni Makbule –benim yaşta her gün gidiyorduk onlara *hatırlıyorumbir defa Makbüle halasın vereceksen ver şu şekeri de köy çeşmesinde işimizvar.Oraya “Kılbaşık –plastelinebenzerbir çeşit çamur ,ondan çocuklar çeşitli hayvan ,insan firürleri yapar, sonra güneşte kuruturduk.Yanibiz onlara şeker almakiçin gidiyormuşuzbemce.*odada yerde aliiminum leğen ve yıbrık bulunuyordu *O yıllarda bizimköyde şeker(bonbon) çok nadir bulunurdu. Bayramlarda biz çıcuklar ev ev gezip herkesin bayramını kutlardık Nnelerde bize ceviz i kurutulmuş meyve (kurma. Yağda kızartılmış hamuri kurabiye ikram ederlerdi .*iki hane şeker ikram ederlerdi,bizç ocuklar da şeker almak için 2-3 defa dönerdik, Bu ailelerden biri de A.Ayrantokun ailesidi. zaman çok yaşlı idi köyün hocası biliyordum bende 5-6 yaşında idim. 1952 vefat etmiş mezarı da bizim köyde .Yatığı yeri cennet olsun , Allah rahmet eylesin, Ben küçüktüm babamlan sokak kapısı önünde bir şeyler yapıyorduk Bir siyah araba gelip durdu Aliosman Ayrantok ,kitaplarını sordular sonra babalan köy içine muhtarlığa gittiler Babam o seneler köy ün muhtar idi.Babam geldikten sonra anlattı, kitaplarını yakmışlarmı, yere gömüşlermi ….Baba onlara mezarını göstermiş,taşında yazı yokmuş ama taşını özel olarak sarımtırak yaptırmış, kolay tanınsın . Gelenlerin birisini Mehmet Con arkadaşı,diğerinin ismini hatırlamıyorum* Ben kendisini Türkiyeye geldikten ,Kırım Tatar lar derneğini ziyaretim sırasında Saim bey -Bahçasaray dergi yazarı-tasarımcısı benden slzln köyün şiir yazarı Aliosman Ayrantokun ilgelenmesi ile hatırladım.ve akrabalardan tanıdıklardan bilgi topladım alabildin. Dayım Sitasan çok iyi tanıyordu kendisini, ben kendisinden yeni bir şeyler öğrenebilirim diye sık sık ziyaret ederdim Aliosman Ayran tokum annesi ve bir teyzesi Kırımdan bekar gelmişler ,annesi Repize beni anneannemim en küçük kız kardeşi oluyor.Dayımdan sormuştum “neden ilk önce (toktamaz)” soy adı taşıyordu-ne deni devamlı AT üstünde durmadan köy köy geziyormuş ta ondan dedi, Meliya Tat –Onogur –Tolbuhin –Dobriç (Hacıoğlu Pazarcık) Tel.0212 422 44 71 İnt.facebook Meliyatat @hotmail.com – İstanbul

ALİOSMAN AYRANTOK ŞİİRLERİ - 6

ALİOSMAN AYRANTOK ŞİİRLERİ - 5

ALİOSMAN AYRANTOK ŞİİRLERİ - 4

ALİOSMAN AYRANTOK ŞİİRLERİ - 2

ALİOSMAN AYRANTOK ŞİİRLERİ - 1

25 Ocak 2021 Pazartesi

ÖLÜM DAHA GÜZELDİ, BİRİNCİ BASKI 1970

 

Ölüm Daha Güzeldi 
İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü Tedris Azalarından değerli âlim Ahmed Davudoğlu Hoca'nın hatıratı
Neşreden: N. Mustafa Polat
Baskı tarihi: Şubat 1970